Dr. Haydar Dümen – Cinsel Sapmalar

Eskiden, cinsel eylemlerin doğal, fizyolojik ve psikolojik olanının dışındaki olaylara ve tercihlere, cinsel sapkanlık deniyordu. Bu tür tercihler, halk arasında zaman zaman sapıklık diye nitelendiriliyor. Ayrıca sapıklık deyimi, her türlü olumsuzluk ve kötülük içinde kullanılmaktadır.

 

Sözcüğün kendisi itici ve ürkütücüdür. Oysa her insan içinde, ileride açıklayacağımız gibi normal yörüngesinden sapmış ama kişinin cinselliğine fazla zararı olmayan az ya da çok, cinselliğini bir parça renklendiren duygular taşıyabilir. Peki bunları nasıl değerlendireceğiz?

Yaşama ve soyların sürmesi, insanoğlunun ve de tüm canlıların iki temel içgüdüsüdür. Bu içgüdülerimiz, yaşamımızın öteki dinamiklerini ve enerjilerini de harekete geçirir, onları yönlendirir. Bu öylesine güçlü bir enerji dinamosudur ki, hiçbir canlı bundan kendini soyutlayamaz. Öteki canlılara uygulanan kuralların çoğu, insan için de geçerlidir. İnsan toplumsal bir örgütlenme içinde, akıl üstünlüğü olan, biyolojik bir varlıktır. Bu tanımlamama göre, biyolojik varlık olarak, doğanın, tüm canlılar için koyduğu kurallar, insan için de aynen geçerlidir. Canlılar, kendilerine yararlı dış uyarımlara yönelirler, zararlı uyarımlardan kaçarlar. Çoğalmaları için de, yaşamlarını bile tehlikeye atacak kadar bu eylemi gerçekleştirirler. İnsanda da durum değişmez. Ancak sosyal örgütlenme içinde, yani toplumsal yaşam süren insanoğlunda, biyolojinin kuralları, sosyal yapının, inancın, iklimin, eğitimin, törenin, üretimin ve daha pek çok şeyin etkileriyle biçim kazanır. Bu durum, konuttan yemeğe, giyimden üretime ve tüketime kadar, her şeyi etkileyen yaşam biçimleri de, toplumdan topluma değişir. Üçüncü faktör, akıl üstünlüğü, yani psikolojik yapımız ise herkese göre özel bir ayrıcalık taşır. Ama temel öğeler değişmez. Biz insanlar cinselliğimizi, biyolojik güdülerimizin ivmesinde, sosyal yapının şemsiyesi altında ama psikolojinin derinliklerinde ve renklerinde değerlendirip yaşarız. Karşımıza çıkan ayrıcalıkları da, bu ölçüler içinde değerlendirmemiz gerekir.

Çoğalma amacından sapmış, bu amacı engelleyen davranışlara yönelmiş, cinsel doyumları kendi cinsinde aramayan, iki tarafın da istemesiyle ergin ve yasal yönden sakıncaları olmayan birleşmeleri nasıl değerlendireceğiz?

Şimdi konularımızı kısa kısa anlatarak, insan denilen varlığın, bu konuda nerelere vardığı ve nelere başvurabileceğini de görmüş olacağız.

Sadizm ve Mazohizm

Neredeyse tüm cinsel eylemlerin içinde, az çok yer alan bir davranış ve eğilim biçimi olan sadizm ve mazohizmdir. Sadizm acı vermekten hoşlanma demektir. Sadizmi uygulayan kişiye de sadist denir.

Sadizm öylesine yaygın, cinselliğin içine öylesine girmiştir ki, bunun sınırının nerede başlayıp, nerede bittiğini belirlemeye çalışalım.

Cinsel güdülerin içinde, biraz can yakma ya da şiddet öğesi, öteki canlılarda olduğu gibi insanlarda da vardır. Sevişirken eşini sıkmak, öperken ısırmak, birleşme sırasında eşinin, “canım yanıyor” demesinden zevlenerek, sanki gücünü kanıtlamak ister gibi, erkeğin onu zorlamaları, aşk oyunları içinde kabul edilebilir. Buna olabilir dememiz için eşin de bir ölçüde bunları istemesi gerekir. Eşlerden birinin, özellikle kadının canının yanması, ezilip sıkılmasını istemesi de mazohizmin, yani acıdan hoşlanmanın kapsamına girer. Genel olarak sadizm erkeklerde, mazohizm de kadınlarda daha çok görülür demiştik. Kuşkusuz bunun tersi, sadist kadın, mazohist erkekler de vardır.

Bilinçaltı gizli kalmış mazohizme örnek olarak gösterilen bazı kadınlar vardır ki, bunlar bile bile erkeğinin sinirlerini bozmak, dayak yiyeceğini, acı çekeceğini bildiği halde, erkeğin üzerine giderek, acıya çanak tutması olayı da, çoğu erkeğin sebebini çözemediği, gizli mazohizmle açıklanabilir. Sonunda dayağı yiyerek ya da acıyla motive olarak, olayı cinsel birleşme ile noktalamak da, bilinen davranış türleridir.

Tersi de olmaktadır. Eşini her fırsatta sözle, hakaretle ya da küçük düşürerek, alay ederek, ona acı vermekten adeta bilinçaltı zevk alan erkekler de az değildir. Her fırsatta kadının canını acıtmayı ihmal etmeyen, karısının gözyaşlarını ve ezikliğini, sinsi bir zevklenmeyle seyreden erkekleri de biliriz. Bu erkekler de, yatağa girdiklerinde, hiçbir şey olmamış gibi eşleriyle birleşirler. Ancak eşini kıyasıya yaralayan, üzerinde sigarasını söndüren, kan akıtan, kadının kemiklerini kıran erkekler ise, tam sadistlerdir. Sadizm daha çok psikopat dediğimiz kişilerde gelişir. Bu gibileri alkole, kumara, uyuşturucuya da düşkün olabilirler. Bunlar genellikle disipline gelemeyen, sorumsuz insanlardır. Bu tür kişilerden, az da olsa kimileri, cinsel duygularının çılgınca ivmesiyle, çocukların ırzlarına geçerken, onları öldürebilecek kadar acımasız bir ruh yapısıyla donanımlıdırlar ki, bu insanlar da dejenere psikopatlardır.

Pedofili

Küçük çocukları baştan çıkarma, onlarla sevişme ve cinsel birleşme yapma olayları gibi eğilim ve eylemler, çeşitli kılıklarda karşımıza çıkar. Kimi ülkelerde ya da yörelerde genç erkekler, gözü dönmüş psikopatlar, kadın bulamamaktan ya da aşağılık komplekslerinden dolayı, küçük çocukları kendilerine hedef seçerler. Kimi büyükler de, çocukları sevip okşarken fırsatını bulunca, okşama sınırlarını zorlayarak, bu tür zevklerini tatmine çalışırlar. Cinsel organlarını tutturanlar, çocukların mahrem yerlerine dokunanlar, öpenler de pedofilinin kapsamına girer.

Ensest

Ensest yani akraba arası ilişkiler de az değildir. Bu tür eğilimleri olan, evdeki her birey, bir potansiyel tehlike oluşturur. Kardeşler, yeğenler, babalar, amcalar, dayılar ve dedeler arasından da çıkabilir. Bu büyükler, küçükler üzerinde kimi masum görülen denemelere başvurabilirler. Abla, teyze gibi kadınların, kızların da küçük erkek çocukları, kendi zevkleri doğrultusunda kullandıkları da bilinmektedir.

Ensestin kapsamına salt çocuk-büyük ilişkisi girmez. Ergin insanlar arasında da oldukça yaşanan ama başkalarına kolay yansımayan cinsel sapmalardır bunlar. Aslında iki ergin arasında gerçekleşiyor ve de bunu kimse bilmiyorsa, ortaya çıkmaz.

Dünyada en az görülen ensest olgusu, anne ile oğul arasında olanıdır. Bunların çoğunda da, özellikle oğul şizofrendir. Bu ilişki gene tüm dünya ülkelerinde, kamu vicdanına göre nefretle kınanır ve yasaklanmıştır. Ancak baba kız arasında oranı biraz daha fazladır. Özellikle alkolik, psikopat karakterli babaların kızlarına bu tür yaklaşımları da, aşağılayıcı bir davranış, bir sapmadır.

Seyirciler (Voyerizm, Röntgencilik)

Seyirciler çoğu kez, cinsel yönden doyumsuz ya da kendilerine güvensiz insanlar arasında görülür. Gençlik yıllarında olabildiği gibi, ileri yaşlarda da olabilir.

Başkalarının cinsel birleşmesini seyretmek, seyredenlerin hoşuna gidebilir. Ancak bu tür eğilimler, başkalarının özgürlük ve insan haklarına tecavüzdür. Ayrıca suçtur.

Teşhirciler

Teşhirciler tıpsal deyimle eksibistyonistler, daha farklıdır. Bunlar olmadık yerlerde ve ortamlarda, cinsel organlarını başkalarına, özellikle genç kızlara, yetişmekte olan çocuklara ya da sokakta kalabalıkta her fırsatta ve her yerde cinsel organlarını gösterirler ve heyecan duyarak tahrik olurlar, penisleri ereksiyon durumuna gelebilir. Bu gibilerin çoğu, cinsel yönden ya empotan, yani güçsüz ya da sadist psikopat kişilerdir. Kadınların ve çocukların korku ve heyecanı onlara zevk verir. Sonra bunu düşünerek tahrik olup mastürbasyon yapmaları da bilinen gerçeklerdir.

Normal insanlarda da tahrik amacıyla seyretmeden zevk alma duygusu vardır. Porno filmler bunun bir örneğidir. Kendi erkekliğini bir gurur gibi sayarak, bir biçimde belirginleştiren ya da kendi güzelliğine düşkün kimi kadınların, güzel olan yanlarını biraz ölçüyü aşarak gösterme eğilimleri de masum teşhirciliktir.

Nemfomani

Nemfomani, kadında cinsel taşkınlık demektir. Nemfoman kadın ile aşırı duygulu ya da cinsel yönü güçlü olan bir kadını ayırmak gerekir. Nemfoman, çoğu kez sosyal baskıları ve yasaları hiçe sayar. Onun için, tek bir amaç vardır, o da; bir erkekle yatmaktır. Kendi kişiliğiyle aynı düzeyde olmasa bile her sınıftan erkeğe “evet” der. Eski Roma İmparatorluğunda, Clausius’un karısı Messalina’nın her gece çeşitli erkeklerle yattığını, bunun için de kılık değiştirerek halkın arasına karıştığını tarih yazmaktadır. Bu nedenden, Messalina kompleksi diye de bilinen nemfomani, elbette eşine ya da sevdiği erkeğine duygulu ve istekli olan kadın anlamına gelmez.

Her ne kadar, tarihteki bu tür ünleriyle roman ve filmlere konu olan Kleopatra’lar, Messalina’lar bu davranışın örneklerini simgeliyorsa da, toplum içerisinde nemfomanların oranı düşüktür. Normal kadının yapısı, erkeğine bağlanmayı gerektirir. Erkeğini seven kadın, onun yanında mutluluk, onun yanında güven duyar. Erkeğine bağlılığın verdiği, tabi olma psikolojisi (bağımlılık), kadınların ruhsal yapılarına uygundur. Sevdiği erkeğine, kadının yapamayacağı özveri yok gibidir.

Nemfoman kadının kural tanımayan cinsel dürtüleri, onu öylesine etkiler ki, bu nedenle zor durumlara düşer. Bir istek krizi tutkusuyla, ne yaptığını bilmeyen, mani nöbeti içerisindeki insanlar gibi, tanımadığı erkeğin önünü keserek, onu kendisiyle yatmaya zorlayan nemfomanlar görülmüştür.

Nemfomani, bir ruh bozukluğundan olabileceği gibi, kalıtım, organik beyin hastalıkları, iç salgı bezleri düzensizlikleri gibi nedenlere bağlı da ortaya çıkabilir. Bu durumu, bir bulgu olarak değerlendirmek gerekir. Bir mani nöbeti içerisinde, kendini karşısına çıkan erkeğe teslim eden kadın nemfoman değildir. Bizim böyle bir hastamızın, ailesinin, yaşının ve psikolojisinin tam karşıtı bir davranışta bulunması, böyle bir eylem gerçekleştirmesi ile hastalığı teşhis edilmişti. Ne var ki, tanımadığı erkeklerle yatmış ve evden kaybolduktan birkaç gün sonra bulunarak kliniğe getirilmişti.

Cinsel istekte, vulva hastalıkları da önemli yer tutar. Örneğin vulvanın kaşıntılı hastalıklarında, kadın sürekli uyarım içindedir. Bacaklarının hareketi, oturuş biçimi, onu hemen duygulandırır. Bu bölgesel odaklaşmış duyarlılık tedavi edilince, kadın normale döner. Bir vulva egzemasında, kadının her yerde ve durumda cinsel birleşmeye yeltenmesi adli tıpta görülmüştür.

Yaş dönümü yıllarında, gerek hormonal dengesizliklerin yarattığı ruhsal bozukluklar ve bunalımlar, gerek terel tahrişlerden, isteklerin fazlalaşması, kadınları anormal davranışlara sürükleyebilir. Gene bu tip davranışlar, nemfomani sayılmasa bile, cinsel yaşamın normal ölçüleri aşılmış demektir.

Bazı kadınlar, kastrasyon (yumurtalıkların çıkarılması) isteyecek kadar kendi durumlarından yakınırlar. Bazı kız çocuklarında oksiyürlere (bağırsak kurtları) bağlı vulva kaşıntıları görülür. Kimi ilaçlar ve uyuşturucular da cinsel duyguyu etkiler. Bu tür konuların tanısı ve tedavisi de psikiyatırlara düşer.

Haber Revizyon 2014 Ağustos haydar dümen 1 Haber Revizyon 2014 Ağustos haydar dümen 2 Haber Revizyon 2014 Ağustos haydar dümen 3 Haber Revizyon 2014 Ağustos haydar dümen 4

HABER REVİZYON DERGİSİ AĞUSTOS 2014