İ. Ahmet Orhun – Babalar ve Oğulları

“Bu ay yazıma başlarken,11 Mayıs günü Reyhanlı’da tarihimizin en büyük terör saldırılarından birinde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına ve ocaklarına ateş düşen acılı ailelerine başsağlığı diliyorum… Hangi düşüncede olursa olsun masum insanları hedef alan terör suçlularının yakalandığında en ağır şekilde cezalandırılmalarını diliyorum.”

Babalar ve oğullar tüm dünyada olduğu gibi bizim de dilimize yerleşmiş bir kavramdır. Ünlü Rus yazar Turgenyev’in aynı isimli romanıyla girmiş; kuşaklar arası çatışmalardan söz ediyor ve “kim daha başarılı?” sorusu gündeme geliyor… Babalar mı, oğulları mı?

Kim daha başarılı? Babalar mı? Oğullar mı?

Bence oğullar bir adım geriden başlıyor yarışa. Boynuz kulak hikayesinde olduğu gibi sonradan gelip çok başarılı olanlar da var ama bunları her dalda sayamayız…

Dede Korkut hikayelerinde ve tarihteki efsanelerde okurken babasını öldüren, babasını yiyen oğullardan konu açıldığında müthiş kızardım…

Daha sonraları babasını öldürmek, yemek kavramının, onu hayat yarışında geçmek, ondan daha başarılı olmak anlamında kullanıldığını öğrendiğimde bayağı mutlu olduğumu hatırlarım…

Dediğim gibi ülkemizde ve dünyada tüm dallarda babalarından daha başarılı olmuş oğulları sayabiliriz ama siyaset hayatı dersek aynı başarı yüzdesini zor yakalarız…

Siyasette babalar daha başarılı

Genelde babalar daha başarılı. Yakın Cumhuriyet tarihimize kısaca göz atarsak, ‘babalar ve oğullar’ diyeceğimiz birçok isim ön plana çıkmaktadır… Bunların en popüler olanlarının başında İsmet ve Erdal İnönü gelmektedir… Türkiye’nin ikinci Cumhurbaşkanı olan ve adını Cumhuriyet tarihimize yazdıran İsmet İnönü’nün “hadi canım sende” sözü siyaset hayatımıza geçerken oğlu Erdal İnönü de sadece on yıl kadar siyaset yapıp kendiliğinden bu sahneden çekilen başarılı bir fizik profesörüdür.

Adnan ve Aydın Menderes bir başka siyasetçi baba-oğuldur… Uzun siyasi hayatı kötü bir sonla biten Adnan Menderes’in Demokrat Parti’de siyaset yapan oğlu Aydın Menderes ise trafik canavarının bir kurbanı olarak sakatlanıp felç oldu; 1970 yılında başladığı siyaset hayatına 2002 yılında veda etti ve 2011 yılında da vefat ederek aramızdan ayrıldı.

Yine son dönemin ünlü siyasetçisi Alparslan Türkeş ve Tuğrul Türkeş başka siyasetçi baba ve oğuldur… 27 Mayıs ihtilali ile adını duyuran ve başarılı bir asker olan Alparslan Türkeş, kurmay albay olarak ayrıldığı görevinden sonra siyaset hayatına girmiş ve kurduğu partilerde başkanlık yaparak 30 yıl kadar ülkeye hizmet etmiştir. Tuğrul Türkeş de babasının kurmuş olduğu partide siyaset yapmaya devam etmektedir…

Aklıma gelen bir başka siyasetçi baba-oğul ise Turgut ve Ahmet Özal’dır. 1980 ihtilalinden sonra siyaset hayatına ANAP ile giren Turgut Özal, yaptığı büyük değişimlerle gündemi belirlerken birçok siyasi düşünceyi kucaklamayı başarmış ve sevilmiş bir politikacı olarak Cumhurbaşkanı sıfatını taşırken vefat etmiştir. Oğlu Ahmet Özal ise siyaset hayatından çok medya ilişkileri ile gündeme gelip daha sonra bağımsız milletvekili olarak parlamentoya girmiştir.

Örnekleri çoğaltmak mümkün ama siyaset hayatında yer alan oğullar bizim ülkemizde babaları kadar başarılı olamamış gibi görünüyor…

Çocuklar ve damatlar ticarette ilerliyor

Günümüzde ise Başbakanımızın çocukları Bilal ve Burak Erdoğan pek siyaset hayatına atılmak istemiyor gibi görünüyorlar. Onlar da Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün oğulları Emre ve Ahmet gibi önce ticaret hayatında başarılı olmak ve para biriktirmek yolunu seçmiş gibiler…

Ama Milli Görüşün en büyük temsilcisi Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan babasının bıraktığı yolda ilerleyeceğini ve ülkesine hizmet edeceğini belirtmiştir… İlerde kim ne olur kimse bilemez ama çocuk sayısı çok olan meclis çatımız altında genelde çocuklar ve damatların ticareti seçtiği gözleniyor.

Babası öldüğünde büyüyen çocuklar

Ben hepimizin bildiği ve tanıdığı olanlardan kısaca örnekler verdim. Sadece siyaset değil her alanda ünlü babalar ve oğulları sayabiliriz ama bir gerçek vardır ki her oğlun babası onun için en kıymetlidir. Her baba için de oğlu dünyanın en güzel varlığıdır… Bir çocuk babası öldüğü zaman büyürmüş; bunu ilk okuduğumda beni çok fazla etkilemiş ve üzmüştü. Benim de iki oğlum var ve artık onlara aramızdaki anlayış farkından dolayı kızıp söylenmemeye karar verdim çünkü ben bugün hayatta olduğum için geçerli mazeretleri vardı…

Çocukların babalarına karşı duydukları saygıdır daha çok ama ben rahmetli babamı çok severdim, belki de az gördüğüm için… Benim babam deniz subayı idi. Küçükken kapının arkasında asılı olan pantolonunu kokladığımı hatırlarım çünkü çoğu zaman evde olmazdı. Sevgili anneannem de bu boşluktan yararlanıp beni Galatasaraylı yapmıştı… Bugün bile Fenerbahçe hakkında kötü bir şey söylersem babam üzülecek gibi gelir bana ve hiçbir zaman kötü bir şey söyleyemem.

Bir çorap veya bir kravat alacak babanız varsa ne mutlu size; bugünün kıymetini bilin.

haberrevizyon haziran 2013 ahmet orhun 1 haberrevizyon haziran 2013 ahmet orhun 2

HABER REVİZYON DERGİSİ HAZİRAN 2013

 

Bir cevap yazın