20. yüzyılda evrendeki gök cisimleri ile ilgili pek çok yeni keşif yapılmıştır. Günümüzde henüz yeni tanınan bu cisimlerden biri de karadeliklerdir.
Karadelikler, yakıtı tükenen bir yıldızın kendi içine doğru büzülmesi ve en sonunda, yıldız yerine sınırsız yoğunlukta ve sıfır hacimde çok büyük bir çekim alanının ortaya çıkmasıyla oluşmaktadır. Karadeliği, yüzey yerçekimi oldukça güçlü olduğu ve ışık içinden kaçamadığı için, en büyük teleskoplarla bile göremeyiz. Ancak içine çöken yıldız bulunduğu yerin çevresine olan etkisiyle algılanabilir. Allah Vakıa Suresi’nde yıldızların yerleri üzerine yemin ederek bu konuya şöyle dikkat çekmiştir:
Hayır, yıldızların yer (mevki) lerine yemin ederim. Şüphesiz bu, eğer bilirseniz gerçekten büyük bir yemindir. (Vakıa Suresi, 75-76)
“Karadelik” kavramı ilk kez 1767 yılında İngiliz bilim adamı John Michell tarafından ortaya atılmış ve “karadelik” ifadesi ise ilk kez Amerikalı fizikçi John Archibald Wheeler tarafından 1969 yılında kullanılmıştır. Önceleri tüm yıldızları görebildiğimizi varsayarken, sonraki yıllarda uzayda ışıklarını göremediğimiz yıldızların da var oldukları anlaşılmıştır. Çünkü enerjisi tükenen bu yıldızların ışıkları da yok olmaktadır.
Karadelik, bir kütlenin, ışığın artık sızamayacağı kadar küçük bir alanda toplanmasıdır. Şiddetli çekim alanı, fotonları ve en hızlı parçacıkları dahi bu bölgede hapseder. Güneş’in 3 katı büyüklüğündeki kütleye sahip tipik bir yıldızın yanması ve patlaması sonucunda oluşan karadeliğin çapı sadece 20 km kadardır. Kara delikler “kara”dır, yani doğrudan gözlemlemek mümkün değildir. Kendilerini dolaylı olarak, diğer gök cisimlerine uyguladıkları yüksek çekim güçleriyle belli ederler. Aşağıdaki ayette de kıyamet günü tasvirlerinin yanı sıra, bir yönüyle de karadeliklerle ilgili bu bilimsel bulguya işaret ediliyor olabilir:
Yıldızlar ‘örtülüp (ışıkları) silindiği’ zaman, (Mürselat Suresi, 8)
Tarık Suresi’nin üçüncü ayetinde ise “delen yıldız”dan söz edilmektedir:
Göğe ve Tarık’a and olsun, Tarık’ın ne olduğunu sana bildiren nedir? (Karanlığı) Delen yıldızdır. (Tarık Suresi, 1-3)
Ayetin Arapçası’nda “delik” anlamına gelen “sakb” kelime kökünden, “delik açan, delen ve delip geçen” anlamlarına gelen “essakibu” ifadesi kullanılmaktadır. Karadelikleri tarif eden bilimsel yayınlarda ise “delik açmak, delmek” anlamlarına gelen “puncture” kelimesi kullanılmaktadır. Karadeliklerin özelliğini ifade etmek için Kuran’da kullanılan bu kelime son derece hikmetlidir. Ayette yıldızlarla ilgili bu bilgiye de dikkat çekilmiş olması, Kuran’ın Allah’ın sözü olduğunu ispatlayan bir diğer önemli bilgidir.
RUMLARIN GALİBİYETİ VE YERİN EN ALÇAK BÖLGESİ
Rum Suresi’nde Allah o dönem için gelecekte olacak bir olay ile ilgili bir haber vermiştir. Buna göre savaş halinde olan Bizanslılar (Rumlar) ve Persler arasındaki savaşta yenik durumda olan Romalıların 3 ile 9 yıllık bir süre içinde tekrar galip geleceği bildirilmiştir.
Rumlar yenilgiye uğradılar. Dünyanın en alçak yerinde. Ama onlar yenilgilerinin ardından yeneceklerdir. Üç ile dokuz yıl içinde. Bundan önce de, sonra da emir Allah’ındır. O gün inananlar sevineceklerdir. (30 Rum Suresi, 24)
Gerçekten de ayette ifade edildiği gibi Bizanslılar yenik durumdan kurtulmuşlar ve galip gelmişlerdir. Bizans (Roma) tarihini okuyanlar Bizans imparatorluğunun en büyük bunalımlarından birini 7. yüzyılda (Kuran’ın indiği dönemde) yaşadığını, bu bunalımın en önemli sebeplerinden birinin Perslerle (İranlılar) yaşanan sorunlar olduğunu göreceklerdir. Bizans daha sonra sorunlarını aşmış ve bu bunalımı atlatmıştır. Tarihi bilgiler, Kuran’ın, Bizans tarihi hakkındaki söylediklerinin doğruluğunu onaylar.
Bizanslılar daha önce sahip oldukları olan Mezopotamya, Kilikya, Suriye, Filistin, Mısır ve Ermenistan’ı Perslilerin işgaline terk etmek zorunda kalırlar. Tarihi kaynaklarda Bizans’ın Perslerle yapılan savaşta uğradığı kayıp yüzünden bir daha toparlanamayacağının sanıldığı anlatılır. Oysa Kuran’ın her haberi gibi bu haberi de doğru çıkacaktır.
Persler Ninova harabelerinin yakınında MS. 627 yılında Bizanslılara yenilirler. Persler işgal ettikleri yerlerden geri çekilmek ve barış anlaşması imzalamak zorunda kalırlar. (Warren Treadgold, A History of the Byzantine State and Society, Stanford University Press, sayfa 287299).
Bu peygamberimiz döneminde yaşanmış bir Kur’an mucizesidir. Burada bir başka dikkat çekilen nokta da savaşın yapıldığı yer hakkındadır. Ayette bunun “yerin en alçak” bölgesinde olduğu belirtilmektedir. Bizans İmparatorluğunun Persler’e yenildiği bölge Suriye, Filistin ve şimdiki Ürdün topraklarının kesiştiği bölgede yer alan Lut gölü (ölü deniz) havzasıdır.
Deniz seviyesinden 395 metre aşağıda olan Lut gölü çevresi, Dünya’mızın “en alçak” noktasıdır. Dolayısıyla bu ayette bildirilen iki mucizevi bilgi ortaya çıkmış olur. Rumların tekrar galip geleceğine ait geleceğe dair bilgi aynen gerçekleşmiştir. Ayrıca jeofizik biliminin gelişmesi ve uydu teknolojisinin katkısıyla bilinebilen, yerin en alçak bölgesinin de bu ayette gösterildiği ortaya çıkmaktadır.
TEKNOLOJİDE KARINCA ORDUSU
Nihayet Karınca Vadisi’ne geldiklerinde, bir dişi karınca dedi ki: “Ey karınca topluluğu, kendi yuvalarınıza girin, Süleyman ve orduları, farkında olmaksızın sizi kırıp-geçmesin.” (Neml Suresi, 18)
Üstteki ayette “Karınca Vadisi” denen özel bir yere ve özel karıncalara dikkat çekilmektedir. Hz. Süleyman’ın, karıncaların kendi aralarındaki konuşmalarını duymasında da, bilgisayar teknolojisinde yaşanacak olan gelişmelere yönelik bazı dikkat çekici işaretler bulunuyor olabilir. Günümüzde “Silikon Vadisi” terimi teknoloji dünyasının merkezini ifade etmektedir. Hz. Süleyman kıssasında da bir “Karınca Vadisi”nden bahsedilmesi son derece manidardır. Allah bu ayetle gelecekte yaşanacak olan ileri bir teknolojiye dikkat çekiyor olabilir.
Ayrıca günümüzde karıncalar ve bazı böcek türleri yüksek teknoloji alanında yoğun olarak kullanılmaktadır. Bu canlılar örnek alınarak geliştirilen robot projeleri, savunma sanayinden teknoloji alanına kadar pek çok alanda hizmet vermeyi amaçlamaktadır. Ayette bu gelişmelere de işaret ediliyor olabilir.
Mini Teknolojideki Son Gelişme: Robot Karınca Ordusu
Karıncalar örnek alınarak geliştirilen projelerin en ünlüsü, farklı ülkelerde birbirinden bağımsız olarak yürütülen “Robot Karınca Ordusu Projeleri”dir. Örneğin Virginia Polytechnic Institute ve Virginia State Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma küçük, ucuz ve basit robotların geliştirilmesini hedeflemektedir. Amaç, hepsi fiziksel olarak birbirinin aynısı olan bu robotlardan bir robot ordusu oluşturmaktır. Proje yetkilileri bu robotların kullanışlı olmalarının nedenini şu şekilde açıklamaktadırlar: “Grup şeklinde hareket etmeleri, koordinasyon içinde, bir takım gibi fiziksel işleri yerine getirmeleri ve ortaklaşa karar almaları”. Bu robot ordularının tüm mekanik ve elektrik tasarımları bir karınca topluluğunun davranışları göz önüne alınarak tasarlanmıştır. Böcek olan eşlerine benzerlikleri nedeniyle kendilerine “karınca ordusu” robotları denmektedir. “Karınca ordusu” robot sistemi, başlangıçta bir “materyal taşıma sistemi” olarak tasarlanmıştır. Bu senaryoya göre birçok küçük robot ortaklaşa cisimleri kaldırıp nakletmek için görevlendirilecekti. Daha sonra farklı görevlerde de kullanılmalarına karar verildi.
Konuyla ilgili bir yayında, bu robotların ne amaçla kullanılacağı şu şekilde tarif edilir:
Nükleer ve tehlikeli madde temizliği, madencilik (malzeme çıkartma ve kurtarma), mayın temizleme, istihbarat ve nöbet, gezegen yüzeylerinin araştırılması ve kazı.
Karınca robot teknoloji konusunda uzman olan Israel A. Wagner tarafından İsrail Parlamentosuna sunulmuş olan bir raporda ise, karınca robot projeleri şu şekilde tarif edilmektedir:
Karınca-robotlar ortak bir hedefi gerçekleştirmek için tasarlanmış fiziksel varlıklardır. Bunların çok sınırlı enerji kaynağı kullandıkları ve çalışma alanlarında birçok izler bırakarak iletişim kurdukları görülüyor. İşlerin bu robotlar arasındaki dağılımı, ya merkezi kontrol sağlayan ve diğer ajanlara talimat gönderen bir birey tarafından gerçekleştirilebilir ya da bireylerin önceden itaat etmeleri koşuluyla verilen bir görevin tamamlanması da sağlanabilir. Üçüncü bir yol ise, iş sırasında bu iş birliğinin doğal olarak önceden karar vermeksizin ortaya çıkması. Bunların kullanım amacı araştırma, harita çıkartma, bir evin zeminini temizleme, bilinmeyen bir gezegeni keşfetme ya da bir mayın alanını temizleme olabilir.
Bu örneklerde de görüldüğü gibi günümüzde, karıncaların sosyal yaşamları pek çok projenin temelini oluşturmakta ve karıncalar örnek alınarak gerçekleştirilen robot teknolojileri insanlara faydalar sağlamaktadır. İşte bu nedenle Hz. Süleyman kıssasında karıncalara ve bunların bulunduğu vadiye dikkat çekilmesi son derece önemlidir. Ayetlerde geçen “karıncalar” ifadesiyle, robotlardan oluşan bir orduya işaret ediliyor olabilir. Ayetlerde ayrıca gelecekte robot teknolojisinde yaşanacak olan gelişmelere, robotların insan yaşamında önemli bir rol alacaklarına, pek çok ağır işi insanların yerine yapıp onların hayatlarını daha konforlu hale getireceklerine de işaret ediliyor olabilir. Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir.
HABER REVİZYON DERGİSİ ARALIK 2012