İsrail Kanal 1 Televizyonu, Arapça Haberler Masası Müdürü ve Haber Spikeri Oded Granot ile yaptığım telefon görüşmesinde, İsrail’in iki komşusu ile ilgili yorumlarını almak istedim.
Oded Granot, Mısır’ın yeni seçilen ve henüz göreve başlamamış Başkanı hakkında; İsrail’i Mısır ile soğuk bir barıştan, soğuk bir savaş’a geçişin beklediğini belirtti.
“Muhammed Mursi’nin yarım ağızla da olsa barış anlaşmasına sadık kalacağını ifade etmesinin kendisini pek de tatmin etmediğini, söz konusu barış anlaşmasını tartışmaya açmak istediğini ve örneğin, ‘Sina Yarımadasında Mısır askeri birliklerinin olmaması gerektiği’ maddelerini değiştirmeye yönelik niyetini ilk fırsatta dillendirmesini beklemek gerektiğini ifade etti.
Ardından sözlerini şöyle sürdürdü; “Unutmamak gerekir ki karşımızda Müslüman Kardeşler Örgütü var ve ideolojisinin bir şeriat devleti oluğu gizlenmemiş bir gerçek. Yeni Mısır Devlet Başkanı Mursi’nin ajandası oldukça kalabalık ve önünde halletmesi gereken çok fazla iç mesele mevcut. İsrail’e sıra gelene kadar epey zaman geçecektir. Mısır’da bekleyen sorunların başında ordunun yetkisizleştirilmesi, parlamentonun işletilmesi ve anayasanın yeniden yapılandırılması gibi oldukça ağır meseleler mevcuttur. Kadın erkek eşitliğine dair beklemede olan yasalar ve en önemlisi de halkın geçimini kolaylaştırmaya yönelik ekonomik tedbirlerin alınması gerekiyor. İsrail’in ezeli düşmanları ve en yakın iki sınır komşusu Mısır ve Suriye, ile 1976 yılında Camp David Anlaşması olarak anılan bir barış anlaşması imzalanmış ve anlaşma günümüze kadar soğuk bir barış şeklinde olsa bile hayatiyetini korumuştur”.
Müslüman Kardeşler Örgütü ilk defa iktidara geliyor sanırım yanılıyor muyum diye sorduğumda ise: Evet, yanılıyorsunuz. Müslüman Kardeşler ilk kez Hamas ile Gazze’de iktidara geldi ve halen de Gazze’de İsrail’i günde on kere bombalamaktadırlar. Hamas, Müslüman Kardeşler Örgütü’nün bir koludur.
Peki, Mursi’nin Mısır’ı bir Türkiye modeli olarak yönlendirebileceğini düşünebilir miyiz acaba?
Sayın Erdoğan’ın son Mısır gezisinde Müslüman Kardeşler Örgütü’ne Türkiye modeli satmaya uğraşırken ne cevap aldığını hatırlayacaksınız. ’Kimse bize laiklik satmaya kalkmasın’ demişlerdi. Hedeflerinin bir İslam Şeriat Devleti olduğunu hiç bir zaman gizlemediler. Hatta ilk nutkunda Mısır’ın İran ile ilişkilerini geliştirmeyi hedeflediğini ve kendisine hangi modeli seçtiğinin mesajını verdiğini kaçırmamak lazım. Muhammed Mursi’nin kendisine seçtiği Model İran’dır, Türkiye değil. Muhtemelen Sayın Erdoğan’ın “orduyu güçsüzleştirme” modelini kullanacaktır ama belki bu kez de bir Mısır Ergenekon’u veya Balyoz’u ile karşılaşabiliriz.
İsrail’i bekleyen tehlike nedir peki?
“Dediğim gibi, ben yakın gelecekte Mısır ile bir sıcak savaş beklemiyorum, ama soğuk savaş başladı bile diyebiliriz.”
Gelelim Suriye’ye. Bu hafta başından beri gündemi meşgul eden Suriye ile Türkiye arasındaki uçak düşürme krizini nasıl değerlendiriyorsunuz ve İsrail olarak bu konuda söylenmesi gerekenler nedir?
“Suriye ile 1967’den beri soğuk savaş halindeyiz ve şimdiye kadar sınır ihlalleri ciddi bir sıcak savaş’a dönüşmedi. Türkiye ile Suriye arasında da sıcak bir savaş olacağını düşünmüyorum; olmaması da herkes için daha hayırlı olur. İsrail olarak bu krizin mümkün olduğunca uzağında olmamız ve devlet ağzı ile herhangi bir açıklamada bulunulmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu Suriye ve Türkiye arasındaki bir meseledir ve biz karışmamalıyız. Krizi nasıl değerlendirdiğim konusuna ise şöyle yaklaşmak isterim: Sayın Davutoğlu’nun komşular ile sıfır sorun politikasının ne hale geldiğinin açık delilidir. Önce Mavi Marmara ile İsrail ile ilişkiler sıfıra indi, şimdi de Suriye ile neredeyse savaşın eşiğine gelindi.
Bu üslupta bir yanlış olduğu ortadadır. Aynı zamanda Türkiye’nin bu denli cesur çıkışlarının sonucunda herkes Türkiye’nin Suriye’ye girip, yarısını işgal edeceğini bekliyordu. Yoksa fetih mi demem gerekiyor?
Dışişleri Bakanlığı Basın Sözcüsü Sayın Yigal Palmor:
“Bir tepki olmayacak; bu iki ülke arasındaki bir meseledir ve taraf olmak istemiyoruz.”.
Ama şu anda yapılan doğrusudur ve olay bir savaş çıkartılmadan diplomasi yolu ile çözülmeye, düşen uçak konusu soğutulmaya bakılmaktadır. Umarım kimse heyecana kapılıp bölgeyi bir ateşin içine sokmaz.
Sayın Granot görüşleriniz için teşekkür ederim.
Bu arada Dış İşleri Bakanlığından Basın Sözcüsü Sayın Yigal Palmor’u aradım ve özellikle Suriye’nin Türk uçağını düşürmesi ile ilgili bir basın açıklaması olup olmadığını veya olup olmayacağını sordum. Aldığım cevap olumsuzdu. “Bir tepki olmayacak; bu iki ülke arasındaki bir meseledir ve taraf olmak istemiyoruz” dedi.
Bu kez de Yeruşalayim’de isminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir yetkili ile görüştüm ve gerek Mısır Devlet Başkanı gerekse Suriye’nin Türk uçağı düşürmesi ile ilgili görüşlerini almak istedim.
Üst düzey yetkili, Mısır ile yakın gelecekte bir sorun beklemediğini ancak orta vadede sorunlar çıkabileceğini ifade etti. Mısır’ın barış anlaşmasını yeniden tartışmaya açmasının İsrail açısından doğru olmadığını ve bunun, kırmızı hatlardan biri olduğunu söyledi. “Anlaşmayı yeniden tartışmaya açmak demek, barış anlaşmasını geçersiz kılmak demektir. Bu İsrail’in istediği ve kabul edeceği bir olay değildir” dedi.
“Suriye’nin bir Türk Uçağı düşürmüş olmasını nasıl karşılıyorsunuz ve İsrail olarak ne gibi bir tepki vermeyi düşünüyorsunuz?” sorusuna ise:
“Öncelikle tabii ki güzel karşılamıyoruz ancak konu hakkında yeterince teknik ve istihbarat bilgisine sahip değiliz. Türkiye bu konuda bizi bilgilendirmiş değil. Konuşabilmek için bilinmesi gereken oldukça fazla detay vardır ki bu detaylar bizim elimizde mevcut değil. Resmi bir tepkiyi de, bilerek ve de isteyerek vermeyeceğiz çünkü bu bizden talep edilmedi ve konu bizim dışımızda gelişmiş, iki ülke arasındaki özel bir durumdur. Bizim karışmamız ve taraf olmamız çok yakışık almaz.”
Türkiye İsrail’e başvursaydı ve sizden resmen destek isteseydi nasıl bir tepki verirdiniz?
“Öncelikle kimse bize başvurmadı ve destek istemedi. İstenseydi, gereken bilgilerin de tarafımıza sunulması gerekirdi ki biz de bu talebi gerektiği şekilde olumlu olarak değerlendirirdik.
Görüştüğüm herkesin ortak dileği bölgenin bir ateş çemberine dönmemesidir.”
HABER REVİZYON DERGİSİ EYLÜL 2012