Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Sanayi Odası’nın düzenlediği 54. Yıl Ödül Töreni’ne katıldı.
Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezinde gerçekleştirilen törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ihracat, vergi, AR-GE, katma değer üretme ve istihdam dallarında ödül alan 54 şirketi ve yöneticilerini tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ASO Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Türkiye, Afrin’de Kürtlere karşı değil, oradaki terör örgütüne karşı mücadele etmektedir. Çok yakında görülecektir ki terör örgütünün baskısı ortadan kalktığında, bize en büyük teşekkür Afrin’deki Kürt, Arap ve Türkmen kardeşlerimizden gelecektir” dedi.
“ANKARA, SANAYİNİN VE TİCARETİN DE MERKEZ ŞEHİRLERİNDEN BİRİDİR”
Ankara’nın sadece idari başkent olmadığını, aynı zamanda sanayinin ve ticaretin de merkez şehirlerinden biri olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara’nın sonradan başkent ilan edilmiş şehirler gibi sadece bürokratik kuruluşlardan ve onların destek unsurlarından ibaret olmadığını, en başından itibaren, sanayide, ticarette, tarımda, eğitimde, kültür ve sanatta iddia sahibi bir şehir olduğunu ispat ettiğini belirtti.
Ankara il sınırları içinde faaliyet gösteren 13 organize sanayi bölgesinin, üretimin her alanında Türkiye’ye ve dünyaya hizmet verdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara’nın özellikle savunma sanayiinde iyi bir damar yakaladığını kaydetti.
“TERÖR KORİDORUNA İLK HANÇERİ FIRAT KALKANI HAREKÂTI’YLA VURMUŞTUK”
Türkiye’nin istiklal ve istikbal davasında, ekonominin güçlenip gelişmesinin hudutların güvenliği kadar öneme sahip olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, güçlü bir ekonomik zemine oturmayan özgürlük mücadelelerinin kalıcı zaferlere ulaşma imkânı olmadığını ifade etti. Bugün güvenlik güçlerimizin yakın tarihimizin en büyük mücadelelerinden birini yürüttüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sınırlarımız boyunca oluşturulmak istenen millî birliğimizi, toprak bütünlüğümüzü alenen tehdit eden terör koridoruna ilk hançeri Fırat Kalkanı Harekâtı’yla vurmuştuk. Şimdi bazı yazar-çizer vesaireler özellikle bizim bu operasyonlarımızı Kürtlere karşı yapılmış operasyonlar olarak ilan edip hedeften saptırma gayreti içerisine giriyorlar. Önce şunu çok açık söylüyorum: Bizim Kürt vatandaşlarımızla bir sorunumuz yoktur. Olay Kürt koridoru meselesi de değildir. Olay terör koridorunu yok etme meselesidir. Ve böyle bir anlayış, böyle bir yazıyı yazan da eğer kalkıp gerçekten bu ülkede az çok mürekkep yalamış, hele hele askerin içinde de görev almış birileri olursa bu bizi ciddi manada üzer. Dolayısıyla Kürt koridoru nedir, terör koridoru nedir, herhâlde bunu ben burada anlatacak değilim, bunu kendilerinin anlaması lazım” dedi.
“AFRİN’DEN GERİ ADIM ATMAK YOK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında, Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’ye karşı yönelmiş bir kaç yıldır devam eden tacizler olduğunu, bugün yine Hatay’a atılan havanla bir şehit verdiğimizi ve bunun karşılıksız kalmayacağını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkılan yoldan geri durulmayacağını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu konudaki kararlılığımız ortadadır. Ne dedik? Afrin hallolacaktır, Afrin’den geri adım atmak yok. Biz bunu Rus dostlarımızla da konuştuk, mutabakatımız var, diğer koalisyon güçleriyle de konuştuk, Amerika’yla da konuştuk. Ama biz Amerika’yı bir şeye ikna edemedik. Neydi o? Biz kendilerine dedik ki; siz DEAŞ terör örgütüyle mücadeleyi niçin bir terör örgütüyle yapıyorsunuz? Niçin PYD, YPG gibi, PKK gibi terör örgütüyle yapıyorsunuz? Gelin bunu stratejik ortağınız olan Türkiye’yle beraber yapın, beraber yapalım, biz buna varız. Onları bir kenara koyalım, terörü güçlendirmeyelim. Dediler ki; bizim generallerimiz bize Türkiye’nin bu işe tahsis ettiği ekip veya ordu yeterli değil. Dedim, bakın yanlış söylüyorsunuz, sizin generalleriniz size yanlış söylüyor. Bunları ikili görüşmede de, heyetler arası görüşmede de Sayın Trump’a söyledim, fakat dinlemediler.”
Amerika’nın bölgeye zırhlı taşıyıcılardan, mühimmata varıncaya kadar 5 bin tır silah getirerek bölgedeki terör örgütlerine dağıttığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’nin kuzeyinde 20 kadar Amerikan üssü bulunduğunu sözlerine ekledi. Bunların herkes tarafından bilinmesi gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilmesi lazım ki ülkemde neler dönüyor, neler oluyor, ‘bizim haberimiz yoktu, biz bilmiyorduk’ deme lüksüne kimse sahip olmasın” şeklinde konuştu. Amerika’nın bölgeye 2 bin kargo uçağıyla silah taşıdığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların iletildiği zamanlarda kendilerine dürüst davranılmadığını belirterek, “Biz de Rusya’yla yaptığımız görüşme çerçevesinde şu anda yolumuza devam ediyoruz ve Afrin’de Mehmetimiz, Mehmetçiğimiz, görevini ifade ediyor, ifa etmeye de devam edecek” dedi.
“HİÇ KİMSENİN BİR KARIŞ TOPRAĞINDA GÖZÜMÜZ YOK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin hiç kimsenin bir karış toprağında gözü olmadığını vurgulayarak, Türkiye’nin bu operasyonlardaki temel amacının, millî güvenliğinin yanında Suriye’nin toprak bütünlüğüyle, Suriye halkının can ve mal emniyetine de katkıda bulunmak olduğunu ifade etti. Herkesin gözü önünde Suriye topraklarının bir kısmı üzerinde bölge halklarının tarihî, kültürel ve sosyolojik gerçekleriyle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir yapı inşa edilmeye çalışıldığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yapının Türkiye için olduğu kadar, Suriye için, Irak için, İran için, tüm bölge için de aynı derecede hayati bir tehdit olduğunu vurguladı. Türkiye’nin şu anda 3,5 milyon Suriyeli’ye ev sahipliği yaptığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte biz diyoruz ki, kuzey Suriye’de, nasıl Cerablus’ta, Rai’de, Bab’da, 2 bin kilometrekarelik alan şu anda kontrolümüzdeyse, Cerablus’a 100 bin insan yerleştiyse, geri döndüyse, oranın kendi halkı oraya döndüyse, aynısı Afrin’de de olacak, aynısı inşallah İdlib’de de olacak. Dolayısıyla bizdeki Suriyeli kardeşlerimiz kendi topraklarına, kendi vatanlarına, kendi evlerine dönme imkânını da böylece bulacaklar” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin kendisiyle birlikte bölgesinde tüm kardeşlerinin güvenliğini, huzurunu ve geleceğini de savunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib’de ve Afrin’de de huzur ve güven iklimini tesis edildiğinde yüzbinlerce Suriyelinin kendi yurtlarında, kendi evlerinde hayatlarını sürdürme imkânına kavuşacaklarını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu açık gerçeğe rağmen, yaptığı meşru operasyonlar sebebiyle Türkiye’yi eleştirenlerin hiç birinin derdinin Suriye halkının sıkıntılarının çözümü ve geleceği olmadığını vurgulayarak, “Yaklaşık 6 milyonu ülke dışında olmak üzere, 13 milyon Suriyelinin çektiği acılar başkalarının umurunda olmayabilir, ama bizim umurumuzdadır. Çünkü bunların hepsi de Arabıyla, Türkmeniyle, Kürdüyle bizim kardeşimizdir, tarih bunun şahididir” ifadelerini kullandı.
“BİZE EN BÜYÜK TEŞEKKÜR KÜRT KARDEŞLERİMİZDEN GELECEKTİR”
Türkiye’nin, Afrin’de Kürtlere karşı değil, oradaki terör örgütüne karşı mücadele etmekte olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Afrin’de yüzde 55 Arap var, yüzde 35 civarında Kürt var, diğeri Türkmen; kimse kalkıp da bu böyledir diyemez, ama orada bir terör örgütü var. Çok yakında görülecektir ki, terör örgütünün baskısı ortadan kalktığında bize en büyük teşekkür Afrin’deki Kürt kardeşlerimizden gelecektir, Arap kardeşlerimizden gelecektir, Türkmen kardeşlerimizden gelecektir” dedi.
PKK gibi, Suriye’deki PYD’nin de Kürtler için değil, bölge üzerinde çok farklı emelleri, projeleri, planları olan güçler için savaştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu hain projenin nihai hedefinin Türkiye olduğunu görmemek, anlamamak için, kusura bakmayın, aptal olmak gerekir. Bu ülkede kimse saf değil, aptal da değil. Zihnini ve ruhunu emperyalist güçlere kiraya vermiş bir avuç hain dışında herhangi görüşte, hangi meşrepten, hangi kökenden olursa olsun tüm Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşları gerçekleri görüyor, biliyor. Bunun için de Afrin operasyonumuza vatandaşlarımızın tamamı çok güçlü destek veriyor. Camilerimizde edilen dualardan, operasyona giden askerlerimizi yolda durdurup alınlarından öpmeye kadar gerçekten gözyaşlarıyla takip ettiğimiz nice güzel hadiseye şahit oluyoruz. Diyor ya, bizim nereye gidiyorsunuz sualine cevap, Kızıl Elmaya gidiyoruz; mesele bu. Evet, bizim bir Kızıl Elmamız var. Bunu yaklaşık bir ay kadar önce de yine Külliyede yapığım bir konuşmada açıklamıştım, biz o hedefe doğru gidiyoruz”
“AFRİN OPERASYONU, HEDEFLERİNE ULAŞTIĞINDA SONA ERECEK”
Afrin operasyonunun tıpkı Fırat Kalkanı gibi hedeflerine ulaştığında sona ereceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika’nın “Süre belli olmalı, fazla uzun olmamalı” açıklamasına yönelik olarak, “Peki, o zaman ben de Amerika’ya soruyorum, ya Afganistan’da sizin süreniz belli oldu mu, ne zaman bitecek o? Biz iktidara gelmeden önce siz Irak’a girdiniz ya, Irak’ta bitti mi bu süre? Hâlâ Irak’tasınız. Şimdi kalkıp buraya da girdiniz, koalisyon güçleriyle buradasınız. Bunun süresi olur mu ya? Böyle bir savaş matematik bir olay değil ki, nasıl böyle bir şeyi sorarsın? Bunları anlamak mümkün değil. Ne zaman iş biterse bizim orada durmaya da zaten merakımız yok, çekilmesini biliriz, bunun için de birilerinden icazet almak gibi bir derdimiz de yok, bunu da bilmeniz lazım” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE’NİN HİÇBİR YERİ İŞGAL ETMEK GİBİ BİR AMACI YOK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’deki gelişmeleri değerlendirmeye devam ettiği konuşmasında bölgenin gerçek sahibi olan insanların huzur ve güven içinde yaşayabilecekleri bir yer hâline getirilmesi konusunda gereken çalışmalara başlanacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Kendi sınırlarına dayanan üç beş mülteci karşısında dehşete kapılıp ortalığı ayağa kaldıranlardan, bu coğrafyada alçakça öldürülen bir milyon insan için de birazcık hassasiyet göstermelerini istiyoruz, insaf” şeklinde konuştu.
Uluslararası sistemin bu bölgede ve dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanmakta olan zulümlere gözünü kapatmaya devam ettiği takdirde, kendi meşruiyet zeminini ortadan kaldıracağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için “dünya 5’ten büyüktür” diyerek tüm ülkeleri ve kuruluşları ikaz etmeye, kendilerini derleyip toparlamaya davet ettiklerini vurguladı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni bölücü terör örgütü Afrin’de kendisine tabi olmayanları vahşice infaz ederken toplantıya çağırmayanların şimdi böyle bir girişimde bulunmaya asla hakları olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin hiçbir yeri işgal etmek gibi bir amacı olmadığının altını çizdi. Tek gayelerinin gönülleri fethetmek olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ecdadımız bu işi böyle yaptı, onlardan böyle gördük, yeni nesile de bu anlayışı miras bırakacağız” dedi.
Kendi geçmişleri sömürge ve zulümle örülü olanlardan, ‘gönüllerin fethi’ gibi bir inceliği anlamalarını beklemenin belki biraz zorlama olacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, en azından her fırsatta dünyaya telkin ettikleri demokrasi, insan hakları, özgürlükler gibi değerler üzerinde bir anlayış birliği oluşturabilmeyi ümit ettiklerini söyledi.
“MİLLETİMİZİN FERASETİYLE BU TERÖR DALGASININ DA ÜSTESİNDEN GELİRİZ”
Dün DEAŞ için seferberlik ilan edenlerden, bugün bölücü örgüt konusunda sadece hakkaniyetli bir yaklaşım talep ettiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütleri karşısında ilkeli bir tutum sergilemeyenlerin çok uzak olmayan bir gelecekte bunun acısını bizzat çekmek zorunda kalacaklarını hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Sınırlarımız boyunca bir terör koridoru oluşturmak için getirilen 5 bin tır ve 2 bin uçak dolusu silah bugün sadece bize karşı kullanılıyor olabilir. Biz parayla bunlardan bu silahları istedik vermediler, ama terör örgütüne ücretsiz olarak bu silahları veriyor. Peki, biz nasıl oluyor da stratejik ortak olabiliyoruz, nasıl oluyor da biz stratejik müttefik oluyoruz, model ortak oluyoruz; bunu anlamak mümkün değil. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki, yarın bu silahlar onları gönderen ülkelere de dönecektir. Dün Reyhanlı’yı hedef alan roketlerin yarın hangi Avrupa veya Amerikan şehrini vuracağını kimse bilmez, terörün karakteri böyledir. Biz Allah’ın izni ve milletimizin ferasetiyle bu terör dalgasının da üstesinden geliriz. Sınırlarımız içindeki ve dışındaki teröristleri birer birer etkisiz hâle getirme konusunda çok büyük tecrübe sahibiyiz. Suni bir güven ve refah duvarı içinde yaşayan ülkelerin benzer şoklara aynı derecede dayanaklı olup olamayacaklarını ise hep birlikte göreceğiz. Türkiye olarak tıpkı DEAŞ meselesinde olduğu gibi, uluslararası camiaya gereken her türlü bilgi desteğini vermeye, mücadeleye katkı sunmaya devam edeceğiz.”
“TERÖRLE MÜCADELE KONUSUNDA DİĞER ÜLKELERİN HASSASİYETİ BİZİMKİ KADAR DEĞİL”
Suriye’de DEAŞ’a en büyük darbeyi Türkiye’nin vurduğunu, Irak’ta DEAŞ’la mücadelede Türkiye’nin oradaki üslerinde eğittiği güçlerin en ön saflarda yer aldıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ana kadar DEAŞ’la bağlantısını tespit edilen 56 bin kişiye ülkeye giriş yasağı koyduklarını, 6 bine yakın kişiyi de sınır dışı edip ilgili ülkeleri bilgilendirdiklerini söyledi. Buna rağmen sınır dışı edilen veya DEAŞ’la bağlantısı konusunda ikazda bulunulan isimlerden bazılarının Avrupa’da ellerini kollarını sallayarak eylem yapabildiklerini gördüklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan “Demek ki terörle mücadele konusunda diğer ülkelerin hassasiyeti bizimki kadar değil. Bizi asıl üzen ise, ortadaki bu gerçeklere rağmen bazı çevrelerin hâlâ ülkemizi terör örgütleriyle irtibatlı göstermeye çalışıyor olmasıdır. İnşallah endişelerimiz gerçekleşmez. Dünyayı daha huzurlu ve güvenli bir yer hâline getirmek için kendi inisiyatiflerimiz yanında bölgesel ve küresel tüm oluşumlara katkı vermeye hazır olduğumuzu da bir kez daha belirtmek istiyorum” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE YOLUNA KARARLI BİR ŞEKİLDE DEVAM EDİYOR”
Konuşmasının devamında ekonomideki hedeflere ulaşmak için gereken her türlü tedbiri alarak, her türlü adımı attıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin geçmişte yaşadığı büyük krizlere bakıldığında hepsinde de siyasi istikrarsızlıkla birlikte ekonomik zayıflığın rol oynadığının görüldüğüne dikkat çekti. 3-5 milyar dolarlık manipülasyonlarla ekonomisi alt üst edilebilen bir ülkenin siyasi ve diplomatik bakımdan etkin güç hâline gelebilmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kredi derecelendirme kuruluşlarının yaptıkları açıklamalara aldanılmaması gerektiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onlar ne denli aleyhte açıklamalar yaptıysa, işte büyüme açıklandı: 11,1. Dünyada bir numara neresi? Türkiye. Ne oldu, hani kredi derecelendirme kuruluşları özür dilediler mi? Yok! Bunlarda yüz yok ki özür dilesinler, yok!” şeklinde konuştu.
Geçtiğimiz 15 yılda demokrasiyle birlikte ekonomiyi de ayağa kaldırmanın mücadelesini verdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, attıkları her adımda önlerine akıl almaz engeller çıkartıldığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Hani Nasrettin Hoca’nın o meşhur parayı veren düdüğü çalar hikâyesi var ya, işte onu biz bizzat yaşadık. Ülkemize hibe bile değil kredi veren, yani faizle borç veren kuruluşların seçilmiş hükûmeti bir kenara bırakıp devleti yönetmeye kalktıklarını gördük. Hani o benim meşhur bir Davos hikâyem var ya, orada IMF’in başındaki adam gelmiş bize akıl veriyor. Ya sen paranı alıyor musun dedim, alıyorsun. Sen paranı almak için adamlarını gönder. Siyaset dersen, bu ülkeyi yöneten benim, ülkeyi siz yönetemezsiniz dedim. Ondan sonra o da siyasete soyundu, ama pek dayanamadı gönderdiler. 2013 bizim IMF’le işimiz bitti, bütün borç, 23,5 milyar dolar ödendi ve Türkiye yoluna şimdi kararlı bir şekilde devam ediyor. Bir de daha sonra bizden 5 milyar dolar da borç istediler ha. Arkadaşlar verelim mi dediler? Verin dedim. Baktılar ki Türkiye kararlı, sonra vazgeçtiler. Elhamdülillah, Rabbim bizlere bunu da gösterdi. “
2013 yılında millî gelirin 950 milyar dolara kadar çıktığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu rakamı biraz daha yukarı çektiklerinde gelişmekte olan ülkeler sınıfından gelişmiş ülkeler sınıfına geçme yolunun çoğunun da kat edilmiş olacağını ifade etti. Tam bu noktada, 2013 yılında, Türkiye’nin tarihinin en büyük saldırı dalgalarıyla karşı karşıya kaldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hadiseler zincirinin bugüne kadar geldiğini ifade etti. Bütün bunlara rağmen darbe girişiminin gerçekleştiği 2016 yılını dahi 863 milyar dolarlık millî gelirle ve 2.9 büyüme oranıyla kapatıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2017 yılının ilk üç çeyreğinde yüzde 7,4’lük büyüme oranına ulaştığımızı düşündüğümüzde millî gelirimiz de buna uygun bir artışla inşallah yeniden bizi hedeflerimize yaklaştıran bir seviyeye gelecektir. İhracat 36 milyar dolardı 16 yıl önce, şimdi 158 milyar doları aştık, bak nereden nereye geldik. Turizm elhamdülillah yeniden toparlandı” dedi.
“YERLİ VE MİLLÎ PARAYLA ULUSLARARASI TİCARETE BAŞLADIK”
İstihdam konusunda da yatırımcılardan destek beklediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye bölgesel ve küresel krizlerin arasında ekonomisi için kendine korunaklı bir alan oluşturmayı başarmıştır sizlerle beraber. Bu sayede en ağır saldırıların bile üstesinden kısa sürede gelebiliyor, hemen toparlanıp 2023 hedeflerimize odaklanabiliyoruz. 15 Temmuz bunun en çarpıcı örneğidir. Darbe gecesi sabaha kadar tankların, helikopterlerin, uçakların, silahların karşısında aslanlar gibi mücadele eden vatandaşlarımız ilk iş gününden itibaren de döviz bürolarına akın etmişlerdir. Birkaç ay içinde 20 milyar dolara yakın dövizi ne yaptı? Kendi parasına çevirdi. Bu millet asil bir millet, bu millet karakterli bir millet. Kendi parasını belirleyici bir para konumuna getirmek çok önemli bir şey. Şimdi bakın yerli ve millî parayla artık uluslararası ticarete başladık, bu çok önemli. Savunma sanayinde bunun adımlarını attık, enerji sektöründe bunun adımlarını attık ve atıyoruz. Şimdi ülke adı vermeyeceğim, inşallah yakın bir zamanda onu da duyacaksınız ve ciddi manada yoğun bir şekilde bu rakamlar devreye giriyor. TL uluslararası bir para birimi olarak devrede olacak, aynı şekilde o ülkelerin parası da. Bakın şu anda Rusya’dan bir kredi aldık, ama Rus Rublesiyle aldık S400’lerle alakalı olarak. Şimdi aramızdaki bu güven, ekonomik güven bizi ne yapıyor? Farklı yerlere de taşıyor. İnşallah bu süreç çok daha güçlü bir şekilde ilerleyecek.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan bugünlerde tüm dünyanın gündeminde ilk sırada yer alan tarihî bir operasyonu başarıyla yürütürken, bunun ekonomiye en küçük olumsuz bir yansıması olmayacağını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, herkesin Türkiye’nin güvenlik konusundaki hassasiyetleri için demokrasisinden taviz vermediği gibi, ekonomisini de aynı titizlikle koruma iradesine sahip bir ülke olduğunu bildiğini ifade etti.
“SİYASET DİPLOMASİSİNİ EKONOMİ DİPLOMASİSİYLE TAÇLANDIRMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkesini seven, milletine aşkla, sevgiyle, samimiyetle hizmet eden, 2023 hedeflerimize gönülden bağlı, kendi geleceğini devletinin geleceğinden ayrı görmeyen iş adamlarımızla birlikte inşallah daha nice zaferlere birlikte yürüyeceğiz. İş adamlarımızla birlikte dünyayı karış karış geziyor, her ülkenin potansiyelini en azami derecede kullanabileceğimiz yolları, yöntemleri araştırıyor, güçlü bağlantılar kuruyoruz. İş adamlarımızın kazancının ülkemizin kazancı olduğunu bildiğimiz için bu konuda ileri geri konuşan hiç kimseye de aldırmıyoruz. Siyaset diplomasisini ekonomi diplomasisiyle taçlandırmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2018 yılında müteşebbislerden daha fazla gayret, daha fazla yatırım, daha fazla istihdam, daha fazla ihracat, daha fazla atılım beklediğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının sonunda, “Milletler ihtiyaçları olduğu dönemlerde kendileri için fedakârlık yapanları, en ön safta mücadele edenleri asla unutmaz, bunu böyle bilelim. Biz de ülkesi ve milleti için daha çok üretecek olan hiçbir sanayicimizi, daha çok koşturacak olan hiçbir ticaret erbabımızı unutmayacağız. İş dünyasını nasıl yakından takip ettiğimi buradaki arkadaşlarımın birçoğu çok iyi bilir. 2018 yılında gözüm yine her birinizin üzerinde olacaktır. Aldığım her güzel haber gibi, her üzüntü verici gelişme de zihnimde ve kalbimde yerini alacaktır. Ben sizlere güveniyorum” dedi.
HABER REVİZYON DERGİSİ ŞUBAT 2018