Bugünleri yaşadığımız için önce şükrediyoruz, sonra da yaşamakla ilgili sorumluluklarımızı bilmek ve yerine getirmek durumundayız. Bir kese altın verilse ve o altınlarla yapılabilecek en iyi şeyi yapmazsak elbette ki bu bir vebaldir. Elimizde 365 altınımız var ve Beyazay bunları nasıl harcayacak?
Beyazay yıllardır çalıştı, misyonunu bir noktaya getirdi. Şöyle geriye baktığımızda sürekli iyiye, güzele, olumluya dönük şeyler yapmış. 1988’ten 1992’ye kadar geçen kuruluş öncesi dönem. “Kaynağımız yok”, “tecrübesiz ve bilgisiz durumdayız”, “tanıdıklarımızın, kanatlarının altına sığınacağımız kimse yok” demeden çalışmışız.
1992, kuruluşun başladığı dönem. İşportacı bir arkadaşımızın evini dernek merkez adresi olarak gösterip derneği kurduğumuz o günler. Sonra Gayrettepe’de geçen o tatlı, heyecanlı, huzur dolu yıllarımız. Zaman zaman “keşke o yıllardaki duyguları yaşamak için gerekiyorsa küçülsek” diye duygusal cümleleri dile getiren arkadaşlarımız da olmuyor değil. Dünyanın dört bir yanıyla iletişim halinde olunca oralardaki ihtiyaçları fark ediyor ve bu duygusal cümleleri söylemenin adeta bir bencillik olduğunu neredeyse düşünüveriyoruz.
Büyüme ve olgunlaşma dönemimiz 2006’lar sonrasıdır. Kamu yararı statümüzü almış, bir çok uluslararası akreditasyonu elde etmişiz, şubelerimiz hızla çoğalmaya başlamış, yurtiçi ve yurtdışı çalışmalara girmişiz. Yaptığımız projeler 2009-2012 arası “Eğitim Her Engeli Aşar” ulusal kampanyamızla taçlanmış. Buna benzer bir çok çalışma…
2015’e geldiğimizde büyüme ve olgunlaşma dönemimiz hala bitmemiş. Çünkü sürekli seviye atlamışız ve o seviyenin acemiliklerini, küçüklüklerini yaşayıp tekrar olgunlaşma ve büyümek durumunda kalmışız. Bugün itibarıyla sadece ulusal bir kuruluş değiliz ve çok uluslu bir kuruluş durumundayız. Avrupa ve Ortadoğu’da şubelerimiz var. Şubemiz olmayan başka ülkelerde faaliyetler yapıyoruz. Bir çok uluslararası teşkilata üyeyiz.
Bu seviyeye ait olmanın büyümesi ve olgunlaşması ne demektir? Çok basit. Eğer çok uluslu bir kuruluş olmuşsanız şube açılabilecek ülke sayısı kadar büyüyebilirsiniz ve hatta sonrasında da o ülkelerin yerellerinde de şubeleri açarsanız büyümüş olursunuz. Muhteva bakımından da tabidir ki hitap ettiğiniz ülkelerin sorunlarına çözümler üretmeniz, projeler geliştirmeniz gerekir. Almanya’daki kişilerle dayanışma halindeyseniz Almanya’daki engellilerin sorunlarına çözümler üretmelisiniz. Filistinlilerle dayanışma halindeyseniz savaş sonrası sakat kalan kardeşlerinizin derdine derman olacak hal çareleri bulmak zorundasınız. Olgunlaşması da kurumsallaşmayı tamamlayıp bu işlerin tıkır tıkır yapılıyor olması anlamına gelir.
İlk aşaması Türkiye’de gerçekleşecek olan büyük bir kampanyamız başlayacak. “Birlikte Daha Aktif”. Adım adım tüm dünyadaki şubelerimiz,dost ve kardeş kuruluşların bulunduğu ülkelere doğru yaygınlaşacağız. Engelli veya engelsiz aslında tüm farklılıkların yani herkesin birlikte spor yapabilmesi ve birlikte iyi etkinlikler yapabiliyor olması gerekiyor.
Bunun yanı sıra “Online Eğitim” önce tüm engel gruplarına sonra da tüm Birleşmiş Milletler dillerine yaygınlaşacak. Böylelikle eğitimle, potansiyelini açığa çıkarmakla engelliler arasındaki duvarlar bir bir ortadan kalkacak.
Büyümesinden midir nedir yeni bir organı daha ortaya çıkıyor. Bu organ hem Yüksek İstişare Kurulu hem de Beyazay Beynel Milel veya Beyazay International fonksiyonlarını meydana getirecek. Türkiye’den ve başka ülkelerden bu misyon ve vizyona katkı yapabilecek kişiler bu Kurul’da yer alacak. Senede 3 veya 4 defa toplanacak ve bir başkanı olacak. Kendisinin de hedefleri olacak. Şimdiden hayırlı olsun.
Beyazay’ın bu yıl genel kurullar yılı. Bu günlerde hazırlıklar hızla devam ediyor. Önce şubelerimizin kurulları tamamlanacak. Haziran’da da Beyazay’ın tüm delegelerinin katılacağı Genel Kurulu toplanmış olacak. Belki tüzük değişikliği olacak, yeni simalar tanıyacağız. Şahsım olarak da son defa aday olacağım. Cumhurbaşkanımız’ın son derece erdemli bir şekilde yaptığı devir teslim hareketi bizlere de örnek olmalı. Bizim tüzükle belirlenmiş her hangi bir sınırımız yok ama kurumların kişiselleşmeden yoluna devam etmesi gerekir. Şahıslara bağlı olmamalı ve kalmamalıdır. Bir çok arkadaşımda şahit olduğum şahsımızdan daha yüksek vasıf ve birikimin bu misyona ve vizyona aktarılması lazım.
Türkiye’de bu yıl önemli bir gelişme daha olacak. O da seçimler var ve 4 sene boyunca Türkiye’de hiç bir seçim yok. Ne yerel, ne genel, ne de cumhurbaşkanlığı seçimi var. Uzun yıllardan beri ilk defa 4 sene arayla bir seçimsizlik yaşanıyor. Anayasa değişikliği falan olur da referanduma gidilirse ne ala. Seçimlerle ilgili gönlümüzden geçen şu: Hangi siyasi görüşten olursa olsun Beyazay’dan dostlarımızın, Beyazay dostlarının ve insani hassasiyetleri öne çıkmış kişilerin parlamentoda daha çok yer alması. Bu kriterlerdeki insanların parlamentoda yer alması hepimzin, tüm milletimizin ve tüm Türkiye’nin faydasınadır. Şimdiye kadar Beyazay ailesinden hiç kimse hiç kimseye bir zarar vermemiştir. Hangi siyasi görüş, inanç, mezhepten, memleketten olursa olsun kimseyi hor görmemiş, aşağılamamış, dışlamamıştır. Hiç bir aile mensubumuz da hiç kimsenin malına, canına, namusuna, şerefine halel getirmeyecek bir fiilde bulunmamıştır. Böyle milletvekillerimizin olması kime zarardır ki… O yüzden Beyazay ailesinden olmasa bile böyle insanların 2015 sonrası yıllarda ülkeye hizmet etmesine imkan ve fırsat verelim. Erdem, hakperestlik temel değerlerimizden olsun. Adet gereği son cümlemiz, 2015 hepimize, insanlığa hayırlı ve uğurlu olsun.