Çeşit çeşit sınır var. Bunların kimi şu niyetle, kimi bu niyetle koyulmuş olabilir.
Hepimiz de kendi niyetlerimize göre o sınırların varlığını tartışır, yeri gelir kaldırılmasını, yeri gelir o sınırların aşılmasını gündeme getiririz. Beyazay’ın gündemindeki sınırlar insani sınırlar.
Sınırlardan biri siyasi sınırlardır. Bu konuların haklılığını veya yanlışlığını tartışabilirsiniz. Kimine göre o sınırların ötesi işgaldir, kimine göre de vatan toprağı. O sınırların oluşumu birçok insanın herhangi bir dahili olmadan oluşur. Ne bize fikrimizi sorarlar, ne de tam açıklama yaparlar. O sınırlar oluşurken haklı veya haksız yere savaşacak birileri bulunsun diye birtakım hammasi şiirler, marşlar, türküler söylenir, o kadar. Bunlar sınırın her iki tarafı için de söz konusudur. Sınırın her iki tarafı için de söz konusu olan bir mutlak gerçek ise şudur: Her iki tarafta da insanlar vardır. Öyle ki bu insanlar hepimiz kadar sıradan, hepimiz kadar özeldirler. Onlar da acıkır, doyar, hastalanır, şifa bulur, sever, nefret eder, acizdir, cahildir, ariftir veya alimdir. Belki sizin dilinizi bilmez ama ilk defa tanıştığınız komşu, sokak veya apartmandaki kadar size yakındır veya uzaktır. Ha öbür apartmanda, sokakta ha öbür ülkede, kıtada. Bu kişilerle niçin tanışmıyor, yardımlaşmıyor, paylaşmıyor ve beraber yaşamıyoruz ki?
Elbette ki siyasi sınırların varlığı bir gerçektir. Bir o kadar da gerçek olan, o sınırların doğruluğunun ve yanlışlığının Beyazay gibi evrensel misyonlara sahip kuruluşların gündeminde olmayışıdır. Biz siyasi sınırları tartışmayız. O kurallara uyarız. Bizim derdimiz o sınırların ötesindeki insanlarla buluşmak, tanışmak, görüşmek, anlaşmak, paylaşmak, dayanışmak, yardımlaşmak ve şu güzelim dünyada beraber yaşamaktır. Beyazay şu an geldiği nokta itibarıyla bu misyonu hayata geçirmiştir. Şimdi sıra, bu misyonun muhtevasını, çapını, büyüklüğünü, derinliğini artırmakta. 11. Genel Kurulu’ndan sonra bu hedefe hazırdır. Şimdi sıra iyi insanların hepsinin gönül sınırlarını, kalp sınırlarını aşarak bu yolda, Beyazay’a başarılar dilemesinin, elinden gelen desteği vermesinde. İyi insanlar el atmazsa kişisel sınırlarımızı aşıp da insani sınırlara ulaşmamızın imkanı ve ihtimali olmaz. Nerede iyi insan bulursak eline eteğine kapanıp rızasını, desteğini almamız lazım. Nerede o iyi insanlar mı? Her yerde, milyonlarca ve sadece biz o insanın iyilik hücrelerine ulaşmasını bilelim.
HABER REVİZYON DERGİSİ TEMMUZ 2015