Bir daha, bir daha Azerbaycan

Büyük ülke olmak, büyük ülkenin Beyazay’ı olmak hiç de kolay değil. Bunun için ülkenizde büyük işler, önemli işler, ilk işler yapmak mecburiyetiniz var. Dünyada sizin ilk defa düşündüğünüz, hayata geçirdiğiniz bir şeyler olması lazım. Peki Beyazay böyle şeyler yaptı mı, yapabiliyor mu?

Yukarıdaki sorunun cevabı “tabi ki”. Yurtiçindeki projeleri, hizmetleri bir tarafa bırakalım yurtdışında da önemli işler yaptı. 2013’de Dünyanın önemli kuruluşlarından ICEVI’nin Avrupa 2013 toplantısını Türkiye’de gerçekleştirdi. Uluslararası Kabartma Kuran Hizmetleri Birliği’nin kuruluşunu gerçekleştiren kuruluşlardandır. Buna benzer bir çok toplantı, çalışma, projeyi hayata geçirdi. Kırgızistan, Kosova eğitim projeleri ilklerindendir. Yurtdışındaki dört şubesini de unutmamak lazım. Bu kadar mı?

İlk kez 2009 yılında başladığımız bir geleneğimiz daha var ki bu, sanırım dünyada da bir ilk. Ne yapıyoruz biliyor musunuz? Beyazay’ın güçlü bir organ yapısı ve çok sayıda şubesi olduğu için şubeler ve organlarıyla senede dört defa istişare toplantısı yapıyoruz. Bunlardan ilki Şubat ve Mart aylarında dört farklı bölgede o bölgedeki şubelerin katıldığı bölge toplantıları yapılır. Senenin ikinci toplantısı Mayıs veya Haziran aylarında Genel Merkez İcra Kurulu, Genel Yönetim Kurulu, Genel Denetleme Kurulu ve Başkanlar Kurulu üyelerinin katıldığı “Kurullar toplantısı” dediğimiz toplantımız yurtiçinde bir ilimizde olur. Senenin üçüncü toplantısı ise Ağustos veya Eylül’de yine dört bölgedeki bölge toplantılarımız olur. Kasım Aralık gibi yine kurullar toplantımız olur ve bu sefer Kurullar Toplantısı yurtdışında gerçekleştirilir. Yurtdışındaki toplantılarımızın bir başka özelliği daha vardır. Gidilen o ülkeyle “Engelliler Dostluk Günü” etkinliği yapılır. Bu sene bunun altıncısı oldu. Azerbaycan’da oldu; muhteşem oldu. Azerice dersek, “Yahşi olar”.

28 Kasım sabahı gözlerimi açtığımda Bakü’deydim. Haber geldi ve hazırlanıp birbiri ardı sıra gerçekleşecek toplantılara başladık. İlk önce Milli Eğitim Bakanımız Prof. Dr. Nabi Avcı’nın katıldığı liseliler arası edebiyat yarışmasının ödül törenindeydik. Bakü’nün yoğun trafiği her ne kadar randevularımızı aksatsa da biz geri durmadık ve Azerbaycan Parlamentosu, Sosyal Siyaset Komitesi’nin toplantısına katıldık. Oradan nefes nefese Aile ve Çocuk Bakan Yardımcısı’nın odasındaydık. Oradan da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Selim Bey’le toplantı yapar halde kendimizi bulduk. Harika bir toplantıydı. Her iki ülke engellileri için de müjde niteliğinde prensip kararları aldık. Bitti mi tabi ki hayır. Gençliğe Yardım Vakfı’nın tüm heyetimize verdiği akşam yemeğine gecikerek de olsa yetiştik. Aman efendim o yemekler, o sohbetler, o dostluk, kardeşlik. Hepsinin tadı hala damağımızda. Koşar adımlarla otelde soluğu aldık. Zira ertesi günün yani “Türkiye-Azerbaycan Engelliler Dostluk Günü”nün hazırlıklarını son bir kez daha gözden geçirme çalışmamız vardı. Bir önceki günde olduğu gibi sabaha karşı olmasa bile gece yarısından sonra odalarımıza çekildik.

O gün engeller odaklı dostluğun yaşandığı, insanlığın tavan yaptığı, yardımlaşmanın ve dayanışmanın başladığı gündü. İBB İSEMX grubu fevkalade bir konser verdi. Bateri son vuruşunu yaptığında salon ayaktaydı. Son derece duygulu konuşmalar ve ardından öğle yemeği. Ardından da tabi ki çalıştaylar. Her iki taraf engelli ve toplum – engelleri eğitimle aşmak konularında görüşlerini ifade ettiler ve işbirliği sahalarının neler olabileceği üzerinde durdular. İlk oturumu Azerbaycan parlamenteri Sayın Sevinç Hüseyinova, ikinci oturumu da ülkemizin 59. ve 60. Hükümetlerinde Devlet Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı yapmış olan Sayın Nimet Baş yönetti.

Eğer siz orada olsaydınız ve “Ya! Öğleden sonraki toplantılar çok sıkıcı olur, ben en iyisi gideyim” deseydiniz çok şey kaybetmiş olurdunuz. Azerbaycan Görme Engelliler Duygu Okulu oturumlar öncesi sahne aldı. O an, duygu, coşku, heyecan, müteessir olmak… Bu duygular neymiş işte o zaman görürdünüz. Salon heyecan ve göz yaşlarını tutamadı. Sahnedeki sanatçı “Çırpınırdı Karadeniz” eserine başladığında salon Karadeniz oldu; duvarlar, Bakü, Azerbaycan bir sahil sıradağlarına dönüştü ve bu coşmuş dalgayı tutmakta çok ama çok zorlandı. Hele sanatçı yarı şiir, yarı melodi, “Bakıp Türkün Bayrağına, Azerbaycan Bayrağına” dedikçe adeta salonda tsunami vardı. Eserler bitti ama salon bitmedi. Herkes ayakta. Bu dostluğun, kardeşliğin, beraberliğin devam etmesi, bunların sürekli olmasına da nazire yapar bir halde salonda şu nida yükseldi: “Bir daha, bir daha, bir daha”

 

Haber Revizyon 2014 ARALIK lokman ayva

 

Haber Revizyon Dergisi Aralık 2014