Bir Evlilik Klasiği: Hem Ağlarım, Hem Giderim

Gelin kızımız nazlıdır. Evlilik öncesi tüm hazırlıklar yapılır. Sıra kına gecesine gelir. Kına tepsisini taşıyan genç kızlar, ruhları hep genç kalanlar yanık bir türküye başlarlar. Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar…

 

Gelin kızımız kırmızı bindallısı üzerinde, oturduğu yerde etrafında mumlarla kınalarla dolaşanları gördüğünde içlenir, baba ocağından ayrılmanın üzüntüsü ile gözlerinde yaşlar dökülmeye başlar. Sanki bir gün sonra yapılacak düğünde evleniyorum diye şıkır şıkır oynayacak o değildir. O an tutsanız elini “kızım vazgeçtik bu kadar üzüldüğünü gördük, buna dayanamadık, seni evlendirmekten vazgeçtik deseniz” bir kaplan gibi üzerinize atılmazsa şaşarım. “Sana ne ben hem ağlarım hem giderim” der.

İşte son torba kanun bu satırları okuduğunuz anda (içindekileri gördükten sonra torba değil çuval demek daha doğru olur) bazı kısımları, aynen evlenecek yeni gelinin söylediği gibi “hem ağlarım, hem giderim” şeklinde çıkmış olacak. Gazetelerdeki satır aralarında Sayın Mehmet Şimşek torba yasanın içine sıkıştırılmış olan vergi kanunları ile ilgili hazırlanan bazı maddelerin içine sinmediğini beyan etti. Bu beyanı verdikten sonra komisyonda bulunan torba yasadan vergi cezalarının affına yönelik bir iki bölümün çıkarıldığını duyduk. Ancak Sayın Mehmet Şimşek çıkarılan bölümlerin yetersiz olduğunu kanunda yer alan kasa affı adı ile anılan, yani şirketten usulsüz şekilde çekilen paralara yönelik bölümünde, vergisini düzenli ödeyen mükellefler için haksızlık olduğunu söyledi. Sayın Bakanımıza teşekkür ederim. Evet bu ve bunun gibi çıkarılan kanunların hepsi vergisini düzgün ödeyen insanlar için sıkıntı yaratmaktadır. Bu yeni bir şey değildir. Bundan önce çıkan vergi barışı ve benzeri isimlerle halka değişik bir şeymiş gibi yutturulmaya çalışan haksızlıklarda da aynı durum söz konusudur. Sayın Mehmet Şimşek hiç değilse bir ilki başardı.

Bu tip kanunlardaki sıkıntıları dile getirdi. Ancak bunları dile getirdiği halde yine de komisyondan geçirildi. İster istemez insan madem bunların sıkıntı olduğunu biliyorsunuz neden tekrar tekrar bu yasaları yapıyorsunuz diye düşünüyor. Bunlar söylendikten sonra tasarıdan bazı vergi cezalarının çıkarıldığını duyduk ama en güzel kıyak olan kasa affına dokunulmadığını gördük. Bu sayede bırakın gecikme cezalarını vergi aslını bile yüzde on iki indirmiş oluyorsunuz. Her zaman söylediğimiz gibi bu gibi kanunları iki üç senede bir ortaya getirirsek, mükellefin ne devlette ne de mali idareye karşı korkusu kalır; vergisini, harcını ödemez. Nasıl olsa af gelir zihniyetini bu yaptıklarınızla silemezsiniz daha çok pekiştirirsiniz. Vergi ödemelerini düzgün yapanlar arasında da küçüldükçe küçülürsünüz. Her ne kadar kişisel rahatsızlığınızı söylemiş olsanız da, yönettiğiniz bir kurumun lehine olan tam tersi bir kanuna imza atmanız söylenenlerin samimiyetsizliğini akla getirmektedir. Birbirini takip ederek af adı altında çıkan aslında vergi kıyakçılığı olan bu kanunların kimlere ne kadar fayda sağladığına ayrıca bakmak gerekir.

Torba kanunun çuvala döndüğünü bahsetmiştik. Elbette herkes vergi affı gibi öne çıkan satırları okuyor ama bu tip kanunlarda satır aralarına daha çok dikkat etmek gerekir. Bu kanunun satır aralarına şöyle bakarsak şunları görüyoruz;

Soma faciasından sonra yer altı çalışanlarına yönelik olarak çalışma saatlerinde değişiklikler mevcut. Yer altında işçi zorunlu ve olağanüstü durumlar haricinde yer altında fazla çalışma yapamayacak. Bu gibi durumlar olduğunda fazla çalışma ücretleri haftalık 36 saati aşan her bir saat fazla çalışma için verilecek ücret, normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının yüzde 100 artırılmasıyla ödenecek. Çalışma süreleri haftada 36 saat günlük 6 saati aşamayacak. İşçi sağlığı açısından güzel bir düzenleme ancak işçinin kazancı açısından kötü. İşçileri yaşatmak için ocağa daha az indirmek yerine yaşam odalarını zorunlu kılmak, yer altına inerken kullanılan teçhizatın modernize edilmesi, yapılan teftişlerin ciddiyetini öne çıkartan yaptırımlar, işçi ve iş emniyetine ilişkin etkin maddeler hazırlansaydı daha iyi olurdu.

Satır aralarında kalan bir diğer husus ise anonim şirketlerde yönetim kurulu tarafından yetkilendirilen ticari vekil veya diğer tacir yardımcıları ticaret siciline tescil ve ilan edilecek. Bu kişilerin şirkete ve üçüncü kişilere verecekleri her tür zarardan dolayı yönetim kurulu müteselsilen sorumlu olacaklar. Bu yüzden yönetim kurulu üyelerinin bayağı rahatsız olacaklarını zannediyorum. İşi bilmeden yönetim kurulu üyeliğine giren kişiler ileride kafalarını duvardan duvara vuracaklar.

Bu kanunu daha çok konuşacağız. Kanunlar bu şekilde yığın olarak geçirilmeye çalışıldığı müddetçe adaletsizliğin mecliste doğmasını sağlamış oluyoruz. Bunun bir düzene sokulması gerekmektedir.

Haber Revizyon 2014 Ağustos yüksel güleç

HABER REVİZYON DERGİSİ AĞUSTOS 2014