Çok maksatlı amfibi hücum gemisi Anadolu’nun inşasına başlanması nedeniyle düzenlenen törene katılarak bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güçlenen, gelişen Türkiye’nin giderek kendi sınırları dışında da daha etkin şekilde varlık göstermesi gerekiyor. Bir yandan ülkemize yönelik tehditlerin büyüdüğü, diğer yandan uluslararası alanda daha görünür olmak zorunda kaldığımız bir dönemde atılan bu adımı (Anadolu’nun inşası) esasen geç kalmış bir adım olarak görüyorum. Çünkü bu millet kendi göbeğini kendisi kesmek durumundadır, bunun başka çaresi yoktur” dedi.
Tuzla Sedef Tersanesi’nde gerçekleşen törende; TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da hazır bulundu.
“GÜÇLENEN TÜRKİYE GİDEREK KENDİ SINIRLARI DIŞINDA DA VARLIK GÖSTERMELİ”
Sac kesim töreniyle inşasına başlanacak olan Anadolu gemisinin Deniz Kuvvetleri için hayırlı olması dileğiyle konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, F-35 türü uçakların iniş kalkış yapabileceği ilk gemi olacak Anadolu’nun projesinin hazırlanmasında ve inşasında emeği geçecek olan herkese teşekkür etti ve “En büyük, en ağır helikopterlerin dahi iniş-kalkış yapabileceği bu gemi, gerektiğinde dünyanın her köşesinde askerî ve insani operasyon yürütebilmemize imkân sağlayacak olması dolayısıyla çok önemlidir. Güçlenen, gelişen Türkiye’nin giderek kendi sınırları dışında da daha etkin şekilde varlık göstermesi gerekiyor. Bir yandan ülkemize yönelik tehditlerin büyüdüğü, diğer yandan uluslararası alanda daha görünür olmak zorunda kaldığımız bir dönemde atılan bu adımı esasen geç kalmış bir adım olarak görüyorum. Çünkü bu millet kendi göbeğini kendisi kesmek durumundadır, bunun başka çaresi yoktur” diye konuştu.
“MODERN NÜKLEER BİR UÇAK GEMİSİNE SAHİP OLAMAMAMIZ BÜYÜK BİR EKSİKLİK”
Savunma sanayi alanındaki mevcut projeleri hassasiyetle takip ederken tehditler ve fırsatlar bakımından ülkenin yeni konumuna uygun hazırlıkların da süratlendirilmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Açıkçası Türkiye’nin hâlâ modern nükleer bir uçak gemisine sahip olmamasını büyük bir eksikliğimiz olarak görüyorum. Semalarımızda hâlâ kendi savaş uçaklarımızın uçmuyor olmasını eksikliğimiz olarak görüyorum. Fakat bugün bir yönden de mutluyum çünkü silahlı insansız hava araçlarının dün ve bugün yaptıkları tatbikatlarda aldıkları neticeden de mutlu olduğum ifade etmek istiyorum. Hamdolsun bunu yakaladık. İnşallah bunun gerisinin geleceğine inanıyorum” dedi.
Başbakanlık görevini devraldıktan sonra arkadaşlarıyla Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun ve geleceğine ilişkin vizyonlarının kapsamlı bir analizini yaptıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Sonuçta diğer bazı alanlarla birlikte savunma sanayine çok önem vermemiz gerektiğini tespit ettik. Bunun üzerine savunma sanayi projelerini kişisel himayem altına aldım, her biriyle özel olarak ilgilendim. Özel projede önümüze öyle engeller çıktı, daha doğrusu çıkartıldı ki öngördüğümüzden daha yavaş bir ilerleme kaydettik. Aslında bu projede onlardan bir tanesidir. Hani bürokratik oligarşi diyorum ya, bu bürokratik oligarşiden neler çektik neler. Şu anda belki de bu gemiyi bitirme noktasına gelecektik. Hep bu oligarşi. Buna rağmen ülkenin içinde bulunduğu istikrar ve güven ortamı sayesinde projeler birer birer hayata geçmeye başladı.”
“TÜRKİYE’NİN SAVUNMA SANAYİNDEKİ DIŞA BAĞIMLILIĞI HER YIL BİRAZ DAHA AZALIYOR”
Türkiye’nin savunma sanayindeki dışa bağımlılığının her yıl biraz daha azaldığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de yüzde 80’ler civarında olan dışa bağımlılık oranının bugün yüzde 40’lar seviyesine düşürülmüş olduğunun altını çizdi ve şu bilgileri verdi: “Hedefimiz inşallah 2023’te ülkemizin savunma sanayinde dışa bağımlılığımızı ortadan kaldırmaktır. Sadece kendi ihtiyacımızı karşılamakla kalmayacak, bu alanda tüm dost ve kardeş ülkelerin de en önemli destekçisi ve tedarikçisi olacağız. Geçtiğimiz yıl 5 milyar dolarlık üretim ve 1,6 milyar dolarlık ihracat gücüne ulaşan savunma sanayimiz bu hedef doğrultusunda ilerlemesini sürdürüyor. Geçtiğimiz yılın sonu itibariyle 31 milyar dolarlık proje bütçesiyle çalışmalarını sürdüren savunma sanayi sektörümüz araştırma geliştirme yatırımlarında da 1 milyar dolarlık bir seviyeye ulaştı.”
Bugün sac kesme töreni yapılan amfibi hücum gemisinin, dünyanın en seçkin uçak gemisini üretme yolunda atılan bir ilk adım olarak gördüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atak helikopterlerinin iç güvenlik operasyonlarında daha etkin şekilde kullanıldığını söyledi.
SAVUNMA SANAYİ PROJELERİ
Şu ana kadar 12 helikopterin üretimin tamamlandığını, Altay tankının prototipinin ortaya çıktığını, yakında seri üretime başlanacağını ifade ederek, insansız hava araçlarının da devreye girmesiyle özellikle iç güvenlik operasyonlarında ciddi bir rahatlama sağlanacağına inandığını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, MİLGEM projesi kapsamında ilk millî savaş gemilerinden iki tanesinin inşasının tamamlanarak Donanma’nın emrine sunulduğunu, üçüncü geminin inşasının da devam ettiğini belirterek, Hürkuş uçağının test uçuşlarının da başarıyla sonuçlandığını, yakın zamanda seri üretime geçileceğini aktardı.
Askerî ve sivil ihtiyaçlara cevap verecek özgün helikopter geliştirme projesini, ortak üretimle ve ihracata dönük olarak süratle tamamlamayı hedeflediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, millî piyade tüfeğinin üretimine başlandığını, mayınlara dayanıklı zırhlı personel taşıyıcılardan 617’sinin orduya teslim edildiğini, roket ve füze teknolojileri konusunda ciddi ilerleme sağlandığını, kendi üretimimiz olan ilk uydumuz Göktürk 2’nin uzaya fırlatıldığını da hatırlattı ve şunları ekledi: “Bunların da aralarında olduğu tam 416 proje üzerindeki çalışmalar devam ediyor. Geçmişte ülkemizde yıllarca milliyetçilik adına, vatan sevgisi adına, ülkeyi koruma ve kollama öylesine anlamsız, öylesine boş işlerle uğraşıldı ki kimse asıl meselelere odaklanmadı. Onlarla ilgilenmedi. Bu ihmalin ağır sonucunu gördüğümüzün alanların başında savunma sanayi geliyor.”
“TÜRKİYE, GÜÇLÜ BİR SAVUNMA SANAYİ ALTYAPISI KURMAK YERİNE DIŞA BAĞIMLILIĞA MAHKÛM EDİLMİŞ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sanayisinde Osmanlı’nın son döneminde, Cumhuriyetin ilk yıllarında çok ciddi atılımların başlatıldığına, 1920’li, 1930’lu yıllarda Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş gibi ufukları geniş, teknik kapasiteleri yüksek, heyecanları ve hizmet aşkları zirvede olan isimlerin desteklenmediğine işaret etti ve şunları kaydetti: “Türkiye güçlü bir savunma sanayisi altyapısı kurmak yerine dışa bağımlılığa adeta mecbur ve mahkûm edilmiştir. Bazıları bunu sadece NATO üyeliğimize bağlar. Ben o kadar basit ve masum olduğunu düşünmüyorum. Tıpkı Devrim otomobillerinin üretimine ilişkin heyecanın çok basit bir sebeple söndürülmesinde olduğu gibi savunma sanayi konusunda da farklı saiklerin devreye girdiğine inanıyorum. Hâlbuki önümüzde, Birinci Dünya Savaşı’nda parasını ödediğimiz hâlde teslim alamadığımız gemiler örneği vardır. Aynı şekilde, İkinci Dünya Savaşı’nda parasını ödediğimiz hâlde, üreten ülkenin savaşta kullanıldıktan, yani işi bittikten sonra bize teslim ettiği gemi örneği vardır. Kıbrıs çıkarması döneminde, savaş uçaklarımıza yedek parça dahi verilmediği için yaşadığımız sıkıntıları unutmuş değiliz.”
“KENDİMİZE YETER HÂLE GELMELİYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşanan çatışmalar bahane edilerek, parasıyla dahi Türkiye’ye satılmayan, verilmeyen silahlar olduğunu hatırlatarak, “Bunlar NATO’da beraber olduğumuz ülkeler, onu da söyleyeyim. Suriye’deki kriz sebebiyle ülkemize yönelik tehditler devam ederken, terör örgütlerine silah yardımı yapanlar, ne yazık ki dost Türkiye’ye bu desteğini vermiyorlar. Ondan sonra da bana diyorlar ki telefonda, ‘medya üzerinden bu konuşmaları yapmayalım.’ Doğru, medya üzerinden yapmayalım da terör örgütüne sen ne üzerinden bu silahları gönderiyorsun? Onun için kendimize yetmeliyiz, kendimize yeter hâle gelmeliyiz” şeklinde konuştu.
Türkiye’ye yönelik tehditler devam ederken hangi ülkelerin hava savunma sistemlerini hangi politik sebeplerle çektiklerinin çok iyi bilindiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, üretimi gerçekleştirilen kimi savunma sanayi ürünlerinin ihracat aşamasına gelindiğinde önceden söz konusu olmayan lisans haklarının getirildiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan her olayın bir ders olduğunu, ders olması gerektiğini vurgulayarak, “Eğer bundan ders çıkarmazsak daha çok çekeriz” ifadelerini kullandı.
“TARİHİNİ VE KÜLTÜRÜNÜ BİLEN NESİLLER YETİŞTİRMEDEN GELECEĞİMİZE GÜVENLE BAKAMAYIZ”
Savunma sanayisinde yapılan çalışmaların ve bugünkü törenin anlamının gelecekte çok daha iyi kavranacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelere yer verdi: “Bizler işimiz gereği elbette meselenin farkındayız ama milletimizi özellikle de yeni nesilleri bu bakımdan çok iyi bilgilendirmeliyiz. Tarihini, kültürünü, hedeflerini bilen nesiller yetiştirmeyi başarmadan geleceğimize güvenle bakamayız. Bunun için özellikle zaferlerimizi onlara çok iyi anlatmalıyız, gençliğimizi aşağılık kompleksiyle değil, özgüven içinde yetiştirmek mecburiyetindeyiz. Bana göre hiçbir evladımız, Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı yerleri görmeden, o havayı teneffüs etmeden hayata başlamamalı. Kut’ül Amare Zaferi’nin ayrıntılarını bilmeyen hiçbir evladımız kalmamalı. Kurtuluş Savaşımızı başından sonuna kadar öğrenmemiş hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmamalı. İnşallah önümüzdeki dönem bu anlayışla okul kitaplarından sinemaya, tiyatroya kadar her alanda kapsamlı bir bilgilendirme, bilinçlendirme kampanyası başlatmalıyız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını, geminin inşasının kazasız, belasız tamamlanmasını dileğinde bulunarak ve projede emeği geçen ve geçecek olan herkese teşekkür ederek tamamladı.
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, çok maksatlı amfibi hücum gemisi Anadolu’nun maketi hediye edildi.