Dr. Haydar Dümen – Açlık Uçurumu

Bu kargaşa döneminde terör konusunda benim de bir şeyler yazmam bekleniyor.

 

Ben bir hekimim. Öncelikle mesleğimin ruhuna ve bilincine uyarak ölüme karşıyım. Bizim görevimiz bu. Savaşta bile, önümüze yaralı gelen bir düşman askerini, kendi askerimiz gibi tedavi ederiz. Bunun için yaşadığımız bu ölümlü olaylarda, politika açısından taraftarlık bir yana, bu tercihimi kamuoyuna yansıtmam da doğru değildir. Politika üzerinde konuşmam gerekirse, bunu sosyal medyada paylaştığım, “kendi denizinde boğulan Türkiye” adını verdiğim, bir fotoğrafla dile getirdim. Şimdi yaşananları psiko-sosyal açıdan değerlendirirsem, bir özlü sözümden başlayarak konuya gireyim.

İki kişi açlık uçurumunun kenarına oturmuşlar konuşurlarken, yanlarına bir filozof yaklaşır. Onlara: “Ne yapıyorsunuz burada?” diye sorduğunda, adamlar: “Demokrasi muhabbeti yapıyoruz“ derler. Filozof: “Bre gafiller, açlık uçurumun kenarında demokrasi muhabbeti yapılmaz” dediğinde. Bizimkilerin: “İyi ama bak ileride insanlar da bu uçurumun kenarında birbirlerine giriyorlar. Onlar ne yapıyor?” sorusuna, filozof: “Onlar muhabbeti mücadeleye çevirmişler: Bir gurup demokrat, bir gurup teokrat, bir gurup da otokrat herkes kendi ideolojileri peşinde” yanıtını verir. Bizimkiler şaşkın: “Ya şu uçurumun dibinde, ölü balıklar gibi, üst üste uzananlar kimler?” sorusuna, filozof: “Onlar da Arap baharının vurgununu yemiş kaşalotlar” der. Bizimkiler gene son olarak: “Ya şu kılıç kalkanla birbirinin kellerini koparanlar kimler?” sorusuna da, filozof duraklar: “Onları hiç sorma, dünyayı yalnız kendilerinin idare edebileceğini sanan psikopatlar” der.

Değerli okurlarım, gerçekten zor, ve acılı günlerin eşiğinde, bu bitmez, tükenmez didişmeli demokrasinin yerine oturması, insan hakları, çağdaşlık sürecinin tamamlanması için, Türkiye’nin 300 yıla ihtiyacı olduğunu düşündüğümden, bu konuda fena halde karamsarım.

 
Haber Revizyon EKİM 2015 haydar dümen 1

 

Haber Revizyon EKİM 2015 haydar dümen 2