Sevgili kızlarımız ya da kadınlarımız teniniz, mimikleriniz, hareketleriniz yumuşaktır. Aslında bu yumuşaklık hem ruhunuzun hem de bedeninizin bir parçasıdır. Çünkü siz anne adayısınız. Çocuklarınıza da yumuşak ve toleranslı olmanız için genetiğinizde bu vardır. Önce teniniz neden yumuşak onu açıklayayım:
Atavik (eski taş devri) çağlar bu gene gelen genetik yapılanmada o dönemin koşullarından, insanlar bazen birkaç gün aç kalabiliyorlardı. Öyle durumlarda eğer kadın gebe ise bebek için gıdaya ihtiyaç vardı. Doğa buna bir çözüm olarak, kadınlarda yağ dokusunu rezerve enerji olarak fazladan depolamış bebeklerin yaşamını garantiye almıştır.
Mimikleriniz, gülüşünüz, ses tonunuz erkeklere göre daha yumuşaktır. Bunca yumuşak yapılanmaya sizlere fazla sertleşme ve böylece yapınıza ters düşme olayınız mutluluk için baş koşuldur. Ne var ki, bir de bunu erkekler anlayabilse!… Siz yaşam savaşında başarı kazanıp mutlu olmak istiyorsanız, yumuşaklığınızın tüm elemanlarını iyi ve akıllı kullanın. Ancak bunu yaparken, kimliğinizi asla ezdirmeyin, zamanla bazı kaleleri ele geçirmek için biraz sabırlı, biraz anlayışlı, disiplinli ve sevecen bir salata tabağında eşinizin önüne koyun!
Her türlü özverinize karşı, yine de erkeğiniz dediğini yapıyor, bildiğinden şaşmıyorsa, en azından bunu kavgaya dönüştürmeyin. Yıpranan bir evlilik dokusunu daha da genişletmeyin. Akılcı bir sabır bu tür yaraların en iyi merhemidir. Bu konuda güvenilir kişilerden de öneri ve yardım alabilirsiniz. Oran için de sizde yanılıyor olabilirsiniz.
Bu önerilerimle, erkeğinizin ağzından çıkan kuraldır demiyor. Daha başlangıçta diyelim ki elinizde bir elmas var, siz ustalığınızla onu pırlantaya dönüştürebilirsiniz. Bundan siz, aileniz, çocuklarınız ve ülke kazançlı çıkacaktır. Ne var ki, sevgiliniz, eşiniz tümüyle zıtlaştığınız bir dünyanın insanıysa, kavgasız dövüşsüz bir alternatifi partnerinizin önüne koyabilirsiniz.
Bu güne kadar çekişmeli ayrılıklardan gördüğüme göre, hiç kimse bundan kazançlı çıkmamış, üstelik çocuklar çok yıpranmıştır. Yorumumuzu biraz daha açalım: Ailede kadın ölse, erkek yuvayı koruyabilmek için bir kadın bulmak zorundadır. Erkek ölse, kadın bir erkek bulmadan yuvayı ve çocuklarını koruyabilir.
Evlilik iki ayrı dünyanın, ortak bir dünyaya dönüştürülmesi gibi ustalık ve de özveriler isteyen bir kurumdur. Saydıklarımız gibi birçok şeyin, bilincine ermeden mutluluk yakalanmaz. Bu mutluluğa, bu bütünleşmeye kendimiz olduğu kadar, çocuklarımız için mecburuz. Çünkü sonraki dünyayı onlar kuracak. Gelecek için bizim özverimiz insanlık borcumuzun ödenmesinin parçasıdır.
HABER REVİZYON DERGİSİ TEMMUZ 2014