Hayalet Yapılar
Yapılış tarihi: 1834-41
Yaptıran: II. Mahmut
Yıkım tarihi: 1857
Yıkım nedeni: yeni inşaat
Yer: Beşiktaş
Boğaziçi’nin hem merkezdeki Topkapı Sarayı’na ve Beşiktaş Sarayı’na yakın, aynı zamanda sayfiye özelliği de taşıyan bu noktası, yani Çırağan, en azından 17. yüzyıldan itibaren imar edilmiş ve saray halkı tarafından benimsenmiştir. Burada mevlevihanenin bulunmasıyla da her zaman özel bir önem yüklenmiştir.
Çırağan, dünya zevklerine dönük eğlenceli bir ortam olarak asıl III. Ahmet dönemiyle birlikte iyice ünlenmiş, binalarla donanmıştır. Yalı veya köşk niteliğindeki ilk inşaatlardan sonra “saray” sıfatını taşıyan ilk yapı II. Mahmut’un Çırağan Sarayı’dır.
1834’te inşa edilen Eski Çırağan Sarayı, neoklasik üslubun İstanbul peyzajına eklenen en erken temsilcilerindendir ve Sultan II. Mahmut’un geniş reformlarının adeta simgesidir. Sarayın mimarisi o dönemde Boğaziçi ortamında çok farklı, hatta aykırı bir etki uyandırmıştır. Elimizde buna ilişkin sadece bazı tanımlamalar ve gravürler bulunmaktadır. Merkezde duran esas bölüm ile buna iki yönden ekli, uzun yan kanatlar sarayın kompozisyonunu belirlemektedir. Ortadaki yapı, sütunlu girişi, üçgen alınlığı ve detaylarıyla dönemin Fransız mimarisine öykünmektedir. Paris saraylarının ve kiliselerinin birçok özelliği burada Osmanlı sarayına yansıtılmıştır. Yan kanatlarda, zemindeki uzun sütun dizilerinin gölgeli derinliği ile üst katların doluluğu arasında hassas bir denge kurulmuştur. Modern çizgilere sahip orta bina ile yandaki geleneksel ahşap kısımlar eski ve yeniyi birbirine bağlamaktadır; Eski Çırağan, Osmanlı yalı-saray uygulamasının kuşkusuz en iddialı örneklerindendir.
Yeni Çırağan Sarayı
İlk sayfiye yapılarının ve II. Mahmut’un eski sarayının yerini Abdülaziz döneminde, 1872 yılında Yeni Çırağan Sarayı almıştır. Yeni saray dışarıdan bakıldığında Avrupa mimarlığının klasik-gotik özelliklerini taşır. İç mekanları ise “Binbir gece masalları” hayallerine uyacak bir üsluptadır. Yeni Çırağan Sarayı’nın oryantal/arabesk üslupta olması hem padişahın isteğidir, hem de zaten aynı yılların Batılı modasını yansıtmaktadır. İspanya’daki ünlü Elhamra Sarayı ile onu model alan Stuttgart’taki Wilhelma Sarayı Yeni Çırağan’ın esin kaynaklarıdır. Renkler, mobilyalar, tüm dekorasyon ve biçimler neredeyse birebir Wilhelma’nın tekrarıdır.
Yeni Çırağan Sarayı, padişah konutu olarak kullanılmasından sonra Meclis-i Mebusan işleviyle hizmet vermiş, 1910 yangınının ardından uzun yıllar metruk kalmış ve içi boş bir “hayalet yapı” imgesiyle İstanbulluların görsel belleğine yerleşmiştir. Yanındaki büyük alanın uzun süre Şeref Stadı adıyla futbol karşılaşmalarına sahne oluşu, hüzünlü görünüşünü az da olsa dağıtmıştır. Çırağan Sarayı arkasındaki onca öyküyle bugün yeni konuklarını ağırlamaktadır.
—————————————————————-
Construction date: 1834-41
Commissioned by: II. Mahmut
Destruction date: 1857
Cause of destruction: new construction
Location: Beşiktaş
The spot on the Bosphorus, called Çırağan, had always been preferred in Ottoman times due to its location close to the center and its resort characteristics. At least from 17th century onwards the Ottoman court members established here residential buildings. The Mevlevi convent in the neighborhood additionally stressed the significance of Çırağan.
It was the period of Ahmet III when the district became a reputable place for worldly pleasures accompanied by a lavish construction activity. Following the period of the first imperial water side mansions and pavilions, the residence of Mahmut II, that is the Old Çırağan Palace, emerges as the first truly palatial building here.
The Old Çırağan Palace, constructed in the year 1834, was one of the earliest representatives of the neoclassical style in Istanbul’s landscape being almost a symbol of the Sultan’s wide range reforms. The architecture of the palace was surely of an avant-garde nature on the Bosphorus of those times. Today, only few descriptions and engravings can give us an idea about this particular effect of the palace. A central section and longer side wings determine the main architectural composition.
The central building bears references to French models with its columned portico, its triangular pediment and details. Many stylistic elements of Parisian palaces and churches were reflected onto this Ottoman palace. A subtle balance was created between the shady depth of the columned wings and the solid looking upper stories. The old and the new get combined through the modern lines of the central edifice and the traditional timber structure of the side wings. The Old Çırağan is doubtlessly one of the most challenging examples of the Ottoman water side architecture for mansions and palaces.
The New Çırağan Palace
The New Çırağan Palace of Abdülaziz finally replaced the very first pavilions and the palace of Mahmut II in the year 1872. The exterior of the New Palace displays the classical-gothic features of European architecture. The interior spaces, on the contrary, are decorated in a “one thousand and one nights” manner. The oriental/arabesque style of the palace was chosen both as a special wish of the Sultan himself and as an impact of the architectural trends in the West. The Alhambra in Spain and the Wilhelma in Stuttgart were major sources of inspiration for the New Çırağan. The ideas for colors, furnishings and for the forms of the entire decoration of the palace were almost directly borrowed from Wilhelma.
After being an imperial residence, the New Çırağan Palace served as parliament following the constitutional reforms, remained for a long time abandoned after the devastating fire in the year 1910 and established itself as an empty “ghost building” image in the visual memory of the residents of Istanbul. Only the later use of its garden as a football stadium, called Şeref Stadı, for a long while somewhat helped sweeping away the sad look of the site. Çırağan Palace hosts today its new guests with many memorable stories in the background.
HABER REVİZYON DERGİSİ MAYIS 2015