Evlilikte ya da eşleşmelerde, her iki taraflı korkular, ilişkinin karabasanı oluyor.
Amacı soyların üremesine yönelik, türlerin sıradan yaptığı bir olay, bizde neden bu denli korkuya dönüşüyor? Bunun ilk bölümlerini burada sizlere anlatayım. İlişkide erkek korkar mı? Evet korkar. Genellik erkeklerin %80’i ilk ilişkilere ve de geceye heyecanlı girerler., Tek başına bu heyecan sistemin dengelerini bozuyor. Bir de akla takılan sorunlar varıdır. Dışardakilere karşı, o gece olayın yani ilişkinin bitirilmesi töresel bir eyleme dönüşmüştür ülkemizde. İyi de “acele işe şeytan karışır”. Şeytanla da heyacan el ele verince, ortamda bir uğursuzluk oluşur. Erkek: ya erken boşalırsam, ya da olayı başaramazsam beklentileri eylemin dengelerini bozar. Bunun da dışarıya olumsuz yansıma korkuları iki tarafta da bir kaos oluşturur, eli ayağına dolaşır.
Biraz erkeklerden gidelim. Başarılı evliliklerde bile, kapının dışında, bir iki kişi beklerse olumlu ve de estetik bir ilişki gerçekleştirilmez. Cinselliğin erkekten yana kurgulanışında, taa insanlığın ilk dönemlerine kadar inebiliriz. Taş devrin de dışarıda stres varken, mağaranın önünde canavarlar kol gezerken, içeride ilişki korku ve heyecan içinde olmaması gereği beyinlere kodlanmıştır. Deneyimsizlik kuşkuyu, kuşku korkuyu, gençlik heyecanı körükleyince, iradeye bağlı olmayan organ ne yapsın? Asıl önemlisi erkeklerde bu korkuyu biz büyükler yarattık. Penisin boyutundan tutun da, hiç tanımadığı, görmediği bir organa yaklaşıma kadar, geçen dalgalı denizdeki bu yolculukta sonucun böyle olması doğaldır. Bu bilgiler gençlere verilse, erkekler de elinde hançerle kadının üzerine yürür gibi olmasa, ilk gece çoğunda bal şeker olur.