Yaşamın birçok noktasında karmaşanın, kaosun sonlandırılması için kanunlara, kurallara veya benzeri düzenlemelere ihtiyaç duymaktayız.
İhtiyaç duyduğumuz bu kanunlar bizlerin seçtiği ve aslında toplumun ruhunu oluşturan bir meclis içindeki yasa yapıcılar tarafından hazırlanmaktadır. Peki her çıkartılan kanun, ilgili aksaklıkları düzeltip, problemleri tamamen sonuçlandırdığını düşünüyor musunuz? Çıkartılan bu kanunlar uygulayıcılar tarafından düzgün yorumlanıp uygulanıyor mu?
Bu tip soruları çoğaltabiliriz. Kanunların her konuya en ince detayı ile satır satır cevap verebilmesinin imkanı yoktur. Uygulayıcıların çıkan sorunlara yönelik olarak aslında kanunun oluşturulmasında yer alan ruhu görerek bir çözüm ortaya koymaları gerekir. Sorun, kanunların uygulanması sırasında karşımıza çıkan bakış açısı farklılığıdır. Bu farklılıkları giderecek bir ortak anlayışın olmayışı ya da ortaya çıkarılamaması problemlerin çözümünü zorlaştırmaktadır. Bu ortak anlayış olduğu takdirde tüm problemlerin kolaylıkla çözümleneceğine inanıyorum.
Bunu basit bir örnek vererek açıklayalım; KDV kanunu 17 maddesi 4. Bendi r fıkrasında, kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimlerinin KDV’ den istisna edildiği, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimlerinin istisna kapsamı dışında olduğu, istisna kapsamında teslim edilen kıymetlerin iktisabında yüklenilen ve teslimin yapıldığı döneme kadar indirim yoluyla giderilemeyen KDV’nin, teslimin yapıldığı hesap dönemine ilişkin gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınacağı, hüküm altına alınmıştır.
Yani şirketinizde bulunan bir gayrimenkul, iki tam yıldan uzun bir zaman içinde duruyor ise ilgili gayrimenkulü sattığınız zaman kestiğiniz faturada KDV hesaplamayacaksınız. Bu tip satışlar istisna kapsamındadır. Bu durum eğer firmanız gayrimenkul alımı satımı ya da benzeri yollarla gelir elde eden (emlak ticareti ya da kiralama yapan firmalar, inşaat firmaları gibi) bir firma olduğunuz takdirde geçersiz sayılıyor.Kanun yapıcı burada bu işin ticaretini yapanlar haricinde olan şirketlere bir kolaylık tanımış. Kanunda böyle yazıyor iken bunun uygulayıcısı olan Maliye Bakanlığı yetkilileri çıkardıkları uygulama tebliğinde verdikleri örnekte yukarıda saydığım (emlak ticareti yada kiralama yapan firmalar, inşaat firmaları gibi) firmaları istisna kapsamı dışında tutmakta yani bu tip firmalara vurgu yapmaktadırlar. Olay çok net görünmekle beraber bu konuda karşı karşıya gelen mükellef ve inceleme elemanları farklı düşünceler ortaya koymaktadır.
Gayrimenkulü satanlar kendilerinin hem ana sözleşmelerinin hem de yaptıkları işlerin farklı olduklarını söyleseler de çoğunlukla sonuç istedikleri gibi olmuyor. Vergi denetmenleri böyle bir durum karşılarına geldiğinde firmanın ana konusu yukarıda saydığım bu konular haricinde olan firmalar için eğer gayrimenkul kiraya verilmiş ise firmanın istisnaya tabi işlemini kabul etmeyip rapor düzenlemekteler. Sebep olarak da firma gayrimenkul üzerine ticari iş yapmasa bile kiralama yaparak böyle bir firma statüsüne dönüşüyorlar ve bu yüzden kanunda bahsedilen istisnadan yararlanmamaları gerekir deniyor.
Devletin ve kamunun yararlarını kollarken tedbirli olmakta fayda var ama bunu yaparken iyi niyet kurallarına dikkat etmek gerekir. Kanun koyucu böyle bir istisnayı ortaya koydu ise bunu neden ortaya koyduğuna bakmakta fayda var. Bu madde o şekilde yazıldı ise böyle bir işlemi yapan mükelleflerin belli süreler ile yapmış oldukları bu tip satışların kolaylıkla yapmalarını istediğinden yazılmıştır. Bu işin ticaretinden gelir elde edenleri istisna dışı tutmaları gayet doğaldır. Kanun koyucu böyle bir istisnaya ihtiyaç duydu ise mutlaka toplumda bu konuda bir sıkıntı vardır, bunun için bu yazılmıştır. Kanun koyucu böyle açık bir madde koyup ta insanlara bir tuzak kurup, içine düşen mükelleflerin ceplerinden biraz daha fazla para alalım şeklinde yorum yapılsın diye koymamıştır. Masanın öbür tarafında olanlar nalıncı keseri gibi hep bana diye yontmayı bırakmaları lazım. Milletin usul yönünden yapmış oldukları hataları daha fazla eğitimle sonlandırlmaları gerekir.
Denetmenlerin asıl amacının hukukta bulunan iyi niyet kurallarını göz göre göre ihlal edenleri yakalamak olmalıdır. Belli durumlara karşı devlette adaletli, hoşgörü olması gerekir. Devlet memurları bakış açısını bu şekilde değiştirmeleri lazımdır. Bunun devamı neticesinde bol detaylı kanunlarımız ve işlemeyen bir ekonomimiz olacaktır. İşlemeyen bir ekonomide batmaya mahkumdur.
HABER REVİZYON DERGİSİ MART 2015