Kölelik

Kölelik, bir insanın başka birinin malı ve mülkü olmasıdır. Başka bir kişinin malı ve mülkü olan kişiye köle, memlûk veya kul; köle sahibine ise efendi veya mevla denir. Bazı durumlarda uşak ve hizmetçi de köle anlamına gelir. Kadın kölelere de cariye denir.

 

Köle olma şartları

Çok eski tarihlerden beri savaşta esir düşenler, ağır suç işleyenler, borcunu ödeyemeyenler, korsanlar tarafından kaçırılanlar köle kabul edilir, köle pazarlarında satılırdı.

Erkek kölelerin çocukları da köle olurdu. Cariyelerin efendilerinden oğulları Yahudi ve Arap toplumları gibi bazı toplumlarda köle kabul edilmemişlerdir. Ziraat ve ticaretle uğraşan bütün toplumlarda köleliğin çeşitli şekillerine rastlanmaktadır. Mezopotamya’da, eski Mısır’da Yunan’da, Roma’da, İslam öncesi İran, Orta Asya ve Anadolu’da yaşayan kavimlerde kölelik son derece doğal sosyal bir olgu olarak kabul edilirdi.
Tarihin ilk remi olarak kayıtlı kölesi Anthony Johnson’dur. İlk efendi yine Johnson gibi zenci olan John Casor ‘dur. Anthony Johnson, John Casor’a borcunu ödeyememiş, Casor mahkemeye başvurarak kontratlı olarak borcunun karşılığında Johnson’u karın tokluğuna çalıştırmıştır.
Johnson borcunu ödeyip, kölelikten kurtulmasıyla, ilerleyen yıllarda çok zengin olmuş ve Afrika’dan kendi kölelerini getirtmiştir.
Kölelik sistemine baktığımızda sadece zenci ve Afrikalılar değildir köle olarak kullanılan; savaş esirleri, borçlular, korsanların elindeki tutsaklar da köle olarak kullanılmıştır.

Nasıl ortaya çıktı?

Köle, bütünüyle başka bir insanın malı olan, herhangi bir eşya gibi alınıp satılabilen kişidir. Kölelik, eskiçağlardan 19. yüzyıla kadar süren uzun bir tarih boyunca çeşitli biçimlerde var olmuştur.

Köleler, taşınır herhangi bir mal gibi görüldükleri ve onlara hiçbir hak ve özgürlük tanınmadığı için, kendilerinden istenen her türlü işi yapmakla yükümlüydüler. Efendilerinin kötü davranışları, ağır yaşam ve çalışma koşulları binlerce kölenin ölümüne yol açmıştır. Bir köle için kölelikten kurtulmanın tek yolu efendisince özgürlüğünün geri verilmesi, yani azat edilmesiydi.

İnsanlar tarih boyunca, içinde yaşadıkları topluma ve döneme göre çeşitli yollardan köleleştirilmişlerdi. Savaşta tutsak edilmek, bir suç nedeniyle cezalandırılmak, borcunu ödeyememek ya da köle ana babadan dünyaya gelmek, köle olmanın çeşitli biçimlerindendi.

İnsanların ancak kendi yaşamlarını sürdürebilecek kadar üretebildikleri eskiçağlarda kölelik yoktu. Üretimde kullanılan araçlar geliştikçe tüketebileceklerinden daha fazla üretmeye başlayan insanlar, savaş tutsaklarını öldürmek yerine kendileri için çalıştırmaya başlamış ve onların ürettikleri fazla ürüne el koymuşlar ve böylece köleler ve kölelik doğmuştur.

Köleliğin tarihçesi

Sümerler’de köleler ya ev hizmetlerinde ya da tarlalarda çalıştırılırdı. Kâr getiren bir mal olarak alınıp satılmaya başlamaları daha sonraki dönemlere rastlar.

İlk olarak Eski Yunan’da köleler toplumun temel sınıflarından biri oldu ve ekonomi ağırlıkla köle emeğine dayandı. Burada köleler daha çok ev hizmetlerinde ve tarımda çalıştırıldılar. Köleler yurttaş sayılmadıkları için hiçbir hakka sahip değillerdi. Köle sayısı çok artan Roma İmparatorluğunda, kölelerin bazıları madenlerde ve taşocaklarında çalıştırılırken, bazıları da halkı eğlendirmek amacıyla yırtıcı hayvanlarla ya da birbirleriyle ölümüne dövüştürülürdü. Daha şanslı olanlar ise çiftliklerde ve evlerde çalıştırılırdı.

Kölelerin çalıştırıldıkları işletmelerden kaçması sıkça rastlanan bir durumdu. Bu durumda, kaçan köleler en vahşi yöntemlerle cezalandırılıyordu. Kaçağın arkasına düşülüyor, yakalandığında ise kolları kesilerek bedeni kızgın zifte atılıyor, daha sonra da asılıyordu. Bu durum aynı zamanda kaçmayı düşünen diğer kölelere de bir gözdağı olarak düşünülüyordu.

Bu dönemde, birçok köle içinde bulunduğu koşullara başkaldırarak ayaklandı. Bunların en önemlisi Spartaküs Ayaklanması’dır. İÖ 73’te İtalya’da, Capua’da gladyatör olarak satılan Spartaküs, bazı kölelerle birlikte kaçarak Vezüv Dağı’na sığındı. Başka kaçak kölelerin de onlara katılmasıyla tüm İtalya’ya korku salan 100 bin kişilik bir ordu oluştu. İki yıl sonra Spartaküs bir çatışmada öldürülünce, güçleri parçalandı ve ayaklanma sona erdi.

Roma İmparatorluğu’nun yıkılışından sonra kölelik geriledi, ama hemen ortadan kalkmadı. 8. 9. ve 10. yüzyıllarda Almanya’da tarım işçilerine olan gereksinimin artması köleliğin canlanmasına yol açtı. Bu amaçla birçok savaş tutsağı Slav köleleştirildi. 13. yüzyılın sonlarında Avrupa’nın birçok bölgesinde kölelerin yerini artık serfler almıştı. Serfler, toprağa ve beylerine bağlı üreticilerdi. Köleler gibi alınıp satılmaz ama efendilerini ve bulundukları yeri de terk edemezlerdi. Topraklar, üzerinde yaşayan serflerle birlikte alınır ve satılırdı. Ortaçağda serfler ekonominin belkemiğiydi.

İlkçağda köleler gerçek birer alet gibi kullanılırlardı. Değirmentaşını döndürmek, silah dökmek, yapı malzemesi taşımak vb. pek çok iş onlara aitti. Efendiler, canları isterse kölelerini azad eder, canları isterse başkasına satar, cezalar uygular, hatta onları öldürebilirlerdi.

Ortaçağda kölelik, özellikle doğu ülkelerinde ve Afrika’da yaygındı. Amerika kıtası keşfedilince önce İspanyollar, Amerika yerlilerini elde ettikleri topraklarda çalışmaya zorladı. Avrupa’dan gelen yoğun göç dalgalarına rağmen, işgücü açığını kapamak için Afrika’nın yerli halkları köle olarak Amerika’ya taşındı. 18. yüzyılın ortalarında nüfusun neredeyse yarısı kölelerden oluşuyordu.

Köleliğin yasaklanması

Köleliğin insani ve ahlaki olmadığı ilk olarak Aydınlanma Çağında anlaşılmaya başlanmıştır. İlk kanunlar İngiltere’de ve ABD’de 19. yüzyılın ilk çeyreğinde, 1807 yılında çıkarılmış, daha sonra diğer Avrupa devletleri onları izlemişti. Avrupa’da İngiltere’den sonra köleliği ilk kaldıran Osmanlı İmparatorluğu’dur. Osmanlı’da kölelik, Sultan Abdülmecid döneminde1847’de bir fermanla yasaklanmıştır.
1926’da Milletler Cemiyeti bütün dünyada köleliği yasaklamış, daha sonra Birleşmiş Milletler de bu hükmü teyid etmiştir.

Nasıl kaldırıldı?

Gerek Avrupa’da gerek Amerika’da kapitalist üretim ilişkilerinin güçlenmesiyle birlikte köleliğe karşı tepkiler de yükselmeye başladı. 19. yüzyılda İngiltere ve ABD’de köle ticaretine karşı dernekler kuruldu. 1804’te Maryland’ın kuzeyindeki eyaletler köleliğin kaldırılmasına karar verdi. 1807-08 yıllarında İngiltere ile ABD’de köle ticareti yasaklandı. 1833’te İngiliz sömürgelerinde kölelik kaldırıldı; 1846’da ABD’nin özgürlük yanlısı eyaletlerinde hiç köle kalmamıştı.

Kölelik Batı Hint Adaları’nda 1848’de kaldırıldıktan sonra Portekiz, Hollanda ve İspanya’ya bağlı topraklarda da yasaklandı. Ne var ki, ABD’nin güney eyaletleri bu akımın dışında kaldı. Buradaki büyük pamuk plantasyonları için kölelerin yaşamsal bir önemi vardı. Güneydeki kölelik sorunuyla öncelikle kuzey eyaletleri ilgilendi. Amerika Kölelikle Mücadele Derneği gibi dernekler birçok kentte şubeler açarak örgütlendiler. Köleliğe karşı olanlara özellikle güneyde tepki duyuluyordu.

19 Haziran 1862’de kölelik ABD genelinde yasaklandı. Ancak güneydeki eyaletler bu yasağa uymayı reddettiler. Kuzey ve güney eyaletleri arasında özellikle kölelik konusundaki ayrılık, sonunda Amerikan İç Savaşı’na yol açtı. Savaş, 1865’te kuzeyin zaferi ile sonuçlanınca, yapılan anayasa değişikliği ile ABD’de de kölelik tümden kaldırıldı. ABD’de Köleliğin kaldırılmasında 16. ABD Başkanı Abraham Lincoln’ün önemli etkisi vardır.

Köleliğin kaldırılması düşüncesi öncelikle Büyük Britanya olmak üzere, Kanada, Fransa ile Rusya gibi ülkelerde destek kazanmıştır. Uluslararası Kölelik Karşıtı Örgüt(Anti-Slavery International) 1839 yılında Büyük Britanya’da kuruldu. ABD’de 1830’lu yıllarda akım kuzey eyaletlerde geniş boyutlara ulaşmıştır. 1859 yılında Virjinya eyaletinde John Brown önderliğinde köleliğin kaldırılması için başkaldırı başladı. ABD’de 1861 ile 1865 yıllarını kapsayan iç savaş sona erdikten sonra tüzel olarak kölelik kaldırıldı.

Batı toplumlarında kölelik

Kölelik, Orta Çağ’ın bitimine değin, Batı toplumunun iktisadî ve sosyal açıdan ayrılmaz bir parçası olmuştur.

Batı dünyasında; feodalizmin tarih sahnesinden çekilerek yerini burjuva ekonomik sistemine bırakmaya başladığı ana kadar kölelik kurumu, emek veriminin düşük ve teknik imkânların son derece kısıtlı olması sebebiyle en önemli üretim aracı olmuştur.

İslam’da kölelik

İslamiyet’ten önce de Arap Yarımadası’nda yüzyıllardır mevcut olan kölelik sisteminin şekli İslamiyet’in var olması ile daha çok askeri ve dini bir boyut kazanmıştır. Kur’an kölelerin hak ve hukuku ile ilgili birçok hususu açıklığa kavuşturup kesin hükümlere bağlamıştır.
İslamiyet köleliği yasaklamamıştır. Bununla beraber köle edinmeyi zorlaştırmış ve kölelerin azad edilmesini teşvik etmiştir. Örneğin kazara bir müslümanı öldüren kimsenin müslüman bir köle azad etmesi emredilmiştir. Yalan yere yemin edenlere on yoksulu yedirip giydirmek veya bir köle azad etmek emredilmiştir. Buna gücü yetmeyenin ise 3 gün oruç tutması gerekmektedir.

Ayrıca Hz.Muhammed(S.A.V.) bir hadisinde şöyle demiştir: “Kim kölesini döverse, onun cezası kölesini âzad etmekle yerine getirilir”.
Sahibinden çocuğu olan bir köle, sahibinin ölümü ile özgür duruma gelir.

İslam’a göre bir Müslüman sınırsız sayıda cariyeye sahip olabilir ve Müslüman bir erkeğin bu cariyelerle ilişkileri helal sayılır. Cariyelere, hür kadınlara uygulanandan farklı hukuk uygulanmaktadır. Örneğin bir cariyenin fuhuş yapması halinde ceza olarak cariyeye, hür kadınlara uygulanan cezaların yarısı uygulanır.

İslam hukukuna göre bir köle veya cariye, efendisine belli bir özgürlük bedeli ödemek koşuluyla özgür kalabilir. Köle veya cariyenin efendisine ücret ödemesi ile özgür kalmasına mükatebe denir ve Kur’an-ı Kerim’de Nur suresinin 33. ayetinde bu husus kısmen detaylandırılmıştır.
İslam’la birlikte borç veya zaruret nedeniyle birini köleleştirmek ortadan kalkmış, kölelik edinme yöntemleri sadece savaşa indirgenmiştir.

Osmanlı’da kölelik

Osmanlı’da köleliğe kurucusu Osman Bey zamanında da rastlanmakla beraber, kölelik kurumu Orhan Bey zamanında yerleşmiştir. Osmanlı devletinde köle kaynakları genel olarak iki ana başlık altında toplanmaktaydı. Bunlardan birisi savaşlar diğeri de ticaret yoluyla ortaya çıkan kölelikti. Haremin ortaya çıkması ise Fatih Sultan Mehmet döneminde gerçekleşmiştir. Bunda artan fetihler ve genişleyen topraklar önemli bir rol oynamaktaydı. Bu tarihlerden sonra kölelik ve bununla birlikte köle ticareti Osmanlı devletinde yerini alıyor ve köle ticareti devletin de dolaylı olarak destek verdiği bir uygulama oluyordu. Ancak ilerleyen yıllarda kölelerin belirli bir çalışma süresi sonunda azat edilmesi, kölelerin evlenme haklarının sahiplerince karşılanması gibi düzenlemelerle, köle ticaretini kısıtlamaya ve kölelere yapılan kötü muameleleri önlemeye çalışılmış, birçok ferman yayınlanmıştır.

Osmanlı’da kölelik, Sultan Abdülmecid döneminde 1847’de yayınlanan ferman bunların en önemlisidir ve bu fermanla köle ticareti resmi olarak kaldırılmıştır. Ancak uygulamanın önüne ancak imparatorluğun son yılarında geçilebilmiştir.
Osmanlıdan sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti de köleliğe ilişkin bütün uluslararası antlaşmaların altına imza atmış ve Türkiye Cumhuriyeti’nde kölelik hiçbir zaman olmamıştır.

Bugün bütün dünya devletleri köleliği resmen yasaklamıştır. Buna rağmen birçok ülkede kölelik fiilen geçerlidir ve dünyada halen 10 milyonu aşkın insanın köle olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir.

Haber Revizyon 2014 ARALIK kölelik1

 

Haber Revizyon 2014 ARALIK kölelik2

 

Haber Revizyon 2014 ARALIK kölelik3

 

Haber Revizyon 2014 ARALIK kölelik4

 

Haber Revizyon 2014 ARALIK kölelik5

 

Haber Revizyon Dergisi Aralık 2014