Kudüs Dünyanın Kırmızı Çizgisi Oldu

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki grup toplantısına katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantıda milletvekillerine ve partililere hitaben bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada; ABD’nin, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı almaya hazırlandığı haberlerine ilişkin olarak, “Filistin halkının yaraları kanamaya devam ederken, her gün hak ihlalleri, zulümler, baskılar sürerken, İsrail’e destek mahiyetinde böyle bir kararın alınması, sadece uluslararası hukukun ihlali değil, aynı zamanda insanlık vicdanına da vurulmuş ağır bir darbedir” dedi.

“ABD’NİN KUDÜS KARARI, ULUSLARARASI HUKUKUN İHLALİDİR”

 

Konuşmasında Amerika Birleşik Devletleri’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı almaya hazırlandığı yönündeki haberlere değinen ve bu haberleri üzüntüyle karşıladığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump’a hitaben, “Sayın Trump, Kudüs Müslümanların kırmızı çizgisidir. Filistin halkının yaraları kanamaya devam ederken, her gün hak ihlalleri, zulümler, baskılar sürerken İsrail’e destek mahiyetinde böyle bir kararın alınması, sadece uluslararası hukukun ihlali değil, aynı zamanda insanlık vicdanına da vurulmuş ağır bir darbedir” ifadelerini kullandı.

İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak bu konunun sonuna kadar takipçisi olacaklarını, bu yönde bir adım atıldığında 5-10 gün içinde İİT liderler zirvesini İstanbul’da toplayacaklarını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece bununla da kalmayacağız, bu liderler zirvesiyle beraber de çok daha önemli etkinliklerle tüm İslam dünyasını o zirvede hareketlendireceğiz. Zira sıradan bir olay değil bu olay. Amerika bütün işleri bitirdi de şimdi bu mu kaldı? DEAŞ’la da işi bitirdi, bu mu kaldı? Şu anda Netanyahu İsrail’de kendi içinde iç hesaplaşmalarını bitiremiyor. Biz kesinlikle son ana kadar buradaki mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Kaldı ki bu bizim diplomatik ilişkilerimizi İsrail’le koparmaya kadar da gidebilir. Amerika’yı, bölgedeki sorunları daha derinleştirecek böyle bir adım atmaması konusunda buradan bir kez daha ikaz ediyoruz; böyle bir şey olamaz, böyle bir adım atamazsınız. Zira artık dünya bir bütündür, bu bütünün içerisinde sizler ‘ben istediğim gibi hareket ederim’ noktasında hareket ettiğiniz takdirde bu bölgede meydana gelecek sıkıntıları göz ardı edemezsiniz” uyarısında bulundu.

“ABD’DEKİ DAVAYI İÇ SİYASETE MALZEME YAPANLAR İHANETİN ORTAĞIDIR”

ABD’de görülen Zarrab davasına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geldiğimiz şu noktadan itibaren her kim Amerika’daki davayı Türkiye’nin iç siyasetinde bir malzeme olarak kullanmaya kalkarsa, o da aynı ihanetin ortağı demektir” diye konuştu.

ABD’deki mahkemede dile getirilen iddiaların değerlendirilmesinin Türk yargısı tarafından yapıldığını ve hükmünün verildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu iddiaların siyasi bir faturası olacaksa, onu kesecek olan da bizim milletimizdir. Meselenin görüşteki sebebi olan İran’la ticaretimizde de haklı olan taraf biziz. Kusura bakmasınlar, kiminle ticaret yapacağımızın kararını biz veririz, başkaları değil” diye ekledi.

Türkiye’nin tüm ülkeler için bağlayıcılığı olan Birleşmiş Milletler kararlarına uyduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin İran ile olan sınırının ABD’nin kuruluşundan çok önce 1639 yılında belirlendiğini, tarihî süreç içinde bu ülkeyle Türkiye’nin pek çok anlaşmazlığının ve geriliminin olduğunu hatırlattı.

“TÜRKİYE’NİN, İRAN HALKIYLA KADİM İLİŞKİLERİ VAR”

Bugün de Türkiye’nin İran ile anlaştığı ve anlaşamadığı konuların bulunduğunu, Türkiye’nin bu ülkenin halkıyla çok kadim, derin, insani ve kültürel ilişkilerinin olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran’la ticaretin ana kalemini doğal gaz ve petrol ithalatının oluşturduğuna işaret etti ve “Amerika İran’la petrol ticaretimizle ilgili miktar azaltması yönünde ricada bulunduğunda onları da kırmadık, İran’dan petrol ithalatımızı belli bir oranda da düşürdük” hatırlatmasında bulundu.

Buna karşılık birçok ülkenin, İran’dan petrol ithalatlarını neredeyse hiç azaltmadığına, ABD’nin kendi önemli firmalarının bugün İran’da ürünlerinin olduğuna, Batının değişik ülkelerinin İran’a otomobil ihraç ettiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Doğal gaz ise bizim hem sanayideki, hem elektrik üretimindeki, hem konutlardaki yaygın kullanımı sebebiyle stratejik bir ürün. Üstelik yaptırımlar döneminde Türkiye’nin doğal gaz için ikame bir kaynağı da bulunmuyordu. Netice olarak, biz İran’la ilişkilerimizi sürdürürken mümkün olan noktalarda Amerika’nın taleplerini de dikkate aldık. Buna karşılık, Amerika’dan aynı anlayışı göremediğimizi de belirtmek durumundayım.”

“AMERİKA’NIN BİZE KARŞI BİR PLANI OLDUĞU ARTIK İYİCE ANLAŞILIYOR”

“Türkiye’nin Amerika’ya karşı bir planı yoktur, ama Amerika’nın bize karşı bir planı olduğu artık iyice anlaşılıyor” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de bir terör koridoru oluşturulmasını, bu koridor içinde kurulmakta olan üsleri ve buraya sayısı 3 bini aşan tırlarla zırhlı taşıyıcı, silah ve mühimmatın taşınmasını örnek gösterdi.

Bu silah ve mühimmatın bölgeye neden getirildiğini ve nerede, kime karşı kullanılacağını soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şu değerlendirmelerde bulundu: “DEAŞ’a karşı mı kullanacak? DEAŞ diye bir şey mi kaldı orada? Yok. Suriye’ye karşı mı kullanacak? Kime karşı kullanacak, Irak’a karşı mı kullanacak? Yok, zaten Irak’tan geldi girdi. Kime karşı kullanacak? Ya İran, ya Türkiye, sıkıysa Rusya; başka var mı? Şimdi ben doğruları söylemek zorundayım, ben bunu Sayın Trump’ın kendisine de söyledim: ‘Nasıl buraya bu kadar silah gelir?’ Bize verdikleri cevap neydi biliyor musunuz? ‘Bütün seri numaralarını belirledik ve DEAŞ buradan gittikten sonra bu silahları alacağız.’ Tamam, DEAŞ filan kalmadı orada şimdi, Rakka’dan da gittiler, silahlar hâlâ geliyor, üslerin sayısı artıyor. Niye bu üslerin sayısı artar, neden? Kusura bakmasınlar, adım adım her şeyi takip ediyoruz, biz de gereği neyse bunu yapmanın mecburiyeti içerisindeyiz.”

“ÇOK DEFA TESLİMİYET İLE MÜCADELE TERCİHİ ÖNÜMÜZE ÇIKTI, MÜCADELEYİ SEÇTİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin şantajlara teslim olup kendisi için hayati önem taşıyan konulardaki tüm iddialarından, tüm kazanımlarından vazgeçme ile mücadelesini devam ettirme tercihiyle karşı karşıya olduğunu vurguladı ve “AK Parti olarak biz bu yol ayrımıyla ilk defa karşılaşıyor değiliz, geçtiğimiz 15 yılda pek çok defa teslimiyet ile mücadele tercihi bizim önümüze çıktı. Ülkeyi babalarının malı gibi gören vesayet güçleriyle kavgamızda bu tercihle karşılaştık” şeklinde konuştu.

Daha önce, Türkiye’nin kendisine borçlu olduğu dönemde IMF’nin belli şartları kendilerine dayatmaya kalktığını, kendisinin de ‘Siz paranızın sahibisiniz, siyaset bize aittir. Taksitlerinizi alıyor musunuz? Alıyorsunuz. Zaten biz bu ödemeleri bitirecek, ilişkilerimizi de keseceğiz’ dediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2013, IMF’e 23,5 milyar dolarlık borcumuz ne oldu? Bitti. Şimdi ilişkimiz var mı? Yok. Mesele bu kadar basit” diye ekledi.

Hukukun ve bürokrasinin imkânları kullanılarak esir alınmaya çalışıldıklarında da bu tercihle karşılaştıklarını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Darbeciler silahlarıyla, tanklarıyla, toplarıyla üzerimize geldiğinde yine bu tercihle karşılaştık, her seferinde mücadeleyi tercih ettik, işte ülkemizi de bugünlere getirdik” ifadelerini kullandı.

“Bugün bize yapılan şantaja boğun eğip, ülkemizin anahtarlarını bunların taşeronları olan FETÖ’ye ve CHP’ye mi teslim edelim, yoksa her zaman olduğu gibi mücadele yolunu mu seçelim?” sorusunu yönelten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu soruyu gittiği her yerde, her meydanda millete soracağını söyledi.

“MİLLETİMİZ, BU ŞANTAJ SİRKİNİ DE TERTİPÇİLERİNİN BAŞINA GEÇİRECEKTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Milletin kurduğu ve milletle birlikte yol yürüyerek bugüne gelen AK Parti’nin genel başkanı, ülkemizin doğrudan halkın oylarıyla göreve gelmiş ilk Cumhurbaşkanı olarak bu sorunun cevabını gayet iyi biliyorum. Milletimiz bugüne kadarki her meselede olduğu gibi, bu şantaj karşısında da mücadele yolunu işaret edecektir. Çünkü milletimiz meydanı Gezi’de sokakları ateşe veren vandallara bırakmadı, ben bu milletle iftihar ediyorum. Çünkü milletimiz çukur eylemlerinde bölücü teröristleri açtıkları o çukurlara gömdü. Çünkü milletimiz 15 Temmuz’da FETÖ ihanet çetesinin karşısına canı pahasına dikilip destan yazdı.”

Milletin yıllardır sandık başında bu güçlerin siyasi ayaklarına her zaman dersini verdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü milletimiz bize verdiği destekle; ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyerek küresel zulüm düzenine başkaldırmamızı sağladı. 15 yıldır ülkemizin maruz kaldığı saldırılara eyvallah etmeyen milletimiz, inşallah bu şantaj sirkini de tertipçilerinin başına geçirecektir” sözlerine yer verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu millet bugüne kadar kula kul olmadı, bundan sonra da kula kul olmayacaktır. Biz sadece ve sadece Allah’a kul olduk, Allah’a kul olmaya devam edeceğiz. Elbette Türkiye bunların hepsiyle siyasi, ekonomik ve insani ilişkiler kurar, karşılıklı iş birliği yapar. Ama Türkiye bunların hepsini de kapsayan ve fakat hepsinin de üzerinde olan müstakil tarihî geçmişi, müstakil siyasi gücü, müstakil ekonomik potansiyeli, müstakil hesabı kitabı, politikası olan bir ülkedir. Anlaşılan o ki bizi bir kabile devleti gibi, nevzuhur bir millet gibi görenlere bu gerçekleri zaman zaman hep birlikte anlatacağız.”

“BÖLÜCÜ ÖRGÜT VE GÜDÜMÜNDEKİ PARTİNİN ZEHİR SAÇAN DİLİ ETKİSİNİ KAYBETTİ”

Geçtiğimiz hafta sonu Kars, Iğdır, Ağrı ve Muş illerine yaptığı ziyaretlere değinerek, bölgede bir dönem oldukça kasvetli hâle dönüşmüş olan havanın büyük ölçüde dağıldığını gördüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanların gözündeki umut ışığının her zamankinden daha canlı olduğunu, bölücü terör örgütünün ve onun güdümündeki partinin zehir saçan dilinin büyük ölçüde etkisini kaybettiğini söyledi.

Güvenlik güçlerinin terörle mücadele kapsamında elde ettiği başarılara ve terör örgütünün emrine girdikleri için görevden alınan belediye başkanlarının yerlerine atanan kayyumların önemli hizmetlere imza attığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Esasen bu bölgedeki kardeşlerimizle en kolay, en samimi, en güçlü ilişkiyi kuracak olan bizleriz. Milletimizle aramıza girenler çekildiğine göre şimdi çalışma zamanıdır. Milletimizin gönlünü kazanarak yeniden bölgede hak ettiğimiz konuma gelmemiz gerekiyor” dedi.

TAŞERON İŞÇİLERE KADRO MÜJDESİ

Konuşmasının sonunda yaklaşık 900 bin çalışanı ilgilendiren ve kamuoyunda “taşeron” olarak bilinen alt işveren işçileriyle ilgili düzenlemeye de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kamudaki 450 bin ile belediyeler ve il özel idarelerindeki 400 bin işçimiz çalıştıkları yerlerdeki belediye iktisadi teşekküllerinde istihdam edilecekler” açıklamasında bulundu.

Düzenleme kapsamında, 23 bin mevsimlik işçinin, hâlen en fazla 5 ay 29 gün olan çalışma sürelerinin 9 ay 29 güne kadar çıkartılabileceğini ve kamuda 4C statüsünde çalışanların 4B kadrosuna alınacağını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece kamuoyunda uzun zamandır tartışılan bu meseleyi kökten çözdüklerini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda “Artık aradaki komisyonlar, taşeronlar tamamen ortadan kalkıyor, hepsi böylece işçi kadrosuyla görev alıyorlar. Belediyelerde de belediye şirketlerinin, iktisadi teşekküllerinin personeli olarak göreve devam ediyor” dedi.

HABER REVİZYON DERGİSİ OCAK 2018