Kürtaj ve Yansımaları

Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Üçüncü Kongresi’nde kürtaj konusu ile ilgili; “Bunların planlı, ülke nüfusunun artmaması için atılan adımlar olduğunu biliyorum. Bununla bu ülkenin nüfusu bir yerde durduruluyor. Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum. Bu ifademe karşı çıkan bazı çevrelere, medya mensuplarına da sesleniyorum. Yatıyor-kalkıyorsunuz; Uludere diyorsunuz. ‘Her kürtaj bir Uludere’dir’ diyorum. Anne karnında bir yavruyu öldürmenin, doğumdan sonra öldürmekten ne farkı var, soruyorum size. Bunun mücadelesini hep birlikte vermeye mecburuz. Bu milleti dünya sahnesinden silmek için sinsice bir plan olduğunu bilmek durumundayız. Bu milletin çoğalması için de asla bu oyunlara prim vermemeliyiz.” sözleri ülkede büyük yankı uyandırdı.

 

Bu sözlerin ardından pek çok kişi ve kuruluş bu konudaki görüşlerini veya tepkilerini dile getirdi.

Muhalefet kanadından, ülkedeki çocuk, kadın, kamu gibi hali hazırda çözüm bekleyen diğer konularla ilgilenmenin, kişisel mahremiyetten daha önemli olduğuna dikkat çeken sözler geldi. Bazı kişi ve kuruluşlar, kürtaj konusu ile Uludere olayının ilişkilendirilmesini eleştirdiler. Başta kadın dernekleri olmak üzere çeşitli sivil toplum kuruluşları da konuyla ilgili tepkilerini ortaya koymak için basın açıklamaları ve yürüyüşler yaptılar.

Hükümet’in açıklamaları iki ana konuyu vurgular nitelikte:

Birincisi insani boyutta; yaşam belirtisi gösteren tüm canlıların hayata gözlerini açma hakkı olduğu, doğmuş ve doğacak her canlının güvende ve sağlıklı bir şekilde yaşamasını sağlama konusunda devletin sorumluluğu alacağı yönünde.

İkincisi ise, gelecekte Türkiye’deki genç nüfus oranının, şu anki nüfus artış hızı göz önüne alındığında azalma olasılığı ve bunun uluslararası dengeler üzerindeki etkisi ile ilgili.

Hükümetin yaptığı açıklamalardan farklı görüşleri olanlar ise; kişilerin özel alanlarına devletin müdahale etmesinin mevcut yasaya aykırı olduğuna, çocuğu doğurmanın değil doğduktan sonra toplumsal ve ekonomik açılardan refah içinde büyütebilmenin önemli olduğuna ve ülkede gündeme gelmesi ve çözüm bulunması gereken daha öncelikli konular olduğuna dikkat çektiler.

Bilimsel açıdan; kürtaj konusunda hukuk ve tıp dünyasının hangi ortak noktalarda buluştuğuna, hazırlanan yasal düzenlemeler hayata geçtiğinde insanlar üzerindeki sosyolojik, psikolojik ve ekonomik etkilerinin kısa ve uzun vadede nasıl olabileceğine, kürtaj ve etkileri ile ilgili yayımlanmış bilimsel çalışmaların ortaya koyduğu sonuçların neler olduğuna dair ise, herhangi bir açıklama bulunmuyor.

Kürtajla ilgili hazırlanmakta olan yeni yasal düzenlemelere göre; tıbbi zorunluluk bulunmadığı halde, rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftadan fazla olan bir kadının çocuğunu düşürten kişi için 2 yıldan 4 yıla kadar, kadın için de 1 yıla kadar hapis öngörülüyor.

haberrevizyon eylül 2012 kürtaj

HABER REVİZYON DERGİSİ EYLÜL 2012