Soykırım Kuşatması ve Çanakkale

Papa Francis, Vatikan’daki pazar ayininde “soykırım” diyerek, işaret fişeğini ateşledi. Ardından Avrupa Parlamentosu (AP), Avusturya, Fransa, Rusya ve Almanya kuyruğa girdi; “soykırım!”

 
2015’in 24 Nisan’ı böylece, “Avrupa’dan Türkiye’ye Soykırım Kuşatması” günü olarak tarihe geçecekti ki, Erdoğan, Çanakkale çıkışıyla bu oyunu bozdu.
Neden daha önceki yıllar değil de, 2015?
Öyle ya, sözde Ermeni soykırımı, 100 yıldır tartışılan bir mesele!
Papa öncülüğünde Avrupa’nın Türkiye’yi,“Soykırım Kuşatması” altına almasının özel bir sebebi var mıdır?
Bu suali, “Sanatta Muhafazakâr Yapılanma” isimli kitabımda şöyle cevaplandırdım:
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) verilerine göre, AK Parti’nin iktidara gelmesinden bir önceki yıl olan 2001’de Türkiye’nin yıllık ihracatı 31 milyar dolar, 2012’de ise 152, 4 milyar dolar. Erdoğan’ın 2023 ihracat hedefi 500 milyar dolar.

 

Peki, Türkiye, 500 milyar dolar ihracat hedefini yakalarsa ne olur?
Yıllık ihracat rakamları 500 milyar dolar civarında olan İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya ile aynı seviyeye ulaşmış olur (Bizde ivme, onlarda durgunluk var). Türkiye, Avrupa’nın ihracat şampiyonu Almanya’yı da zorlamaya başlar.
İşte Avrupa’nın hazmedemediği, “Yeni Türkiye” tablosu budur!
Parlamentolarda alınan “soykırım kararları” tek kelimeyle “siyasi”dir ve uluslararası hukukun ihlâlidir.
Zira, Osmanlı hakkında “soykırım” yaptığına dair, yerel ya da uluslararası bir mahkeme kararı yoktur!
Aksine Birinci Dünya Harbi’nden sonra, 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi’yle birlikte, savaş galibi devletlerin (İngiltere, Fransa, İtalya) gözetiminde kurulan İstanbul Tehcir Mahkemeleri, meseleyi karara bağlamış, Ermeni tehcirinden suçlu bulduğu İttihadcıları cezalandırmıştır. Aynı mahkemeler, Osmanlı’ya soykırım anlamına gelecek herhangi bir suç isnad etmemiştir.
Bütün bu belgeler, Ermenistan’ın tartışmaya açılmasına bir türlü yanaşmadığı arşivlerimizde mevcuttur.
Üstad Mustafa Necati Özfatura da, “Soykırım Kuşatması”nın sebebini, Türkiye’nin, Erdoğan’la iç ve dış vesayetten kurtulup ilk defa bağımsızlığına kavuşmuş olmasına bağlıyor. Özfatura, şöyle diyor:
“Osmanlı ulu bir çınar idi. Jön Türkler, Tanzimatçılar, İttihad Terakki, bunların içine sızan masonlar ve Yahudiler, Türklerin maddi gücünü imha ettiler. CHP ise manevi gücünü imha etti. Ulu çınar, salondaki Japon ağacına (bonsai) dönüştü.
Menderes bu çınarın tohumunu ekti, idam edildi.
Bir dâhi olan ama kadrosu güçsüz olan Özal, bu tohumu filiz hâline getirdi. Küresel sermaye ve faiz lobisinin uşağı medya, onu, önce yıprattılar ve sonra zehirlediler.
Erdoğan bu filizi fidan hâline getirdi ve 1699 Karlofça Antlaşması’ndan 2008 yılına kadar iç ve dış vesayet altında olan Türkiye, ilk defa bağımsız oldu.”
Türkiye’nin barış elini, kuru ve boş bir inat uğruna ısrarla reddeden Ermenistan, 24 Nisan’da sözde soykırım anıtı başında timsah gözyaşları dökerken; Erdoğan, Çanakkale’de dâhiyane bir çıkış daha yaptı. İngiltere Veliahtı Prens Charles’la birlikte 90 ülkeden üst düzey temsilcilerin katıldığı “Barış Günü”yle, “Soykırım Kuşatması” etkisiz hâle getirildi. Dünya, Ermenistan’ı değil Türkiye’yi, Çanakkale’yi konuşuyor.
Temennimiz, Çanakkale’deki uluslararası törenin geleneksel hâle getirilerek, her yıl 24 Nisan’da kutlanması.

 

Haber Revizyon 2015 Mayıs14

 

HABER REVİZYON DERGİSİ MAYIS 2015