R. Aytekin TÜRKER Yaşayanların cezasını yaşayanlar veriyor

Merhaba,

Siyasi gündemin hayatımızın içinden hiç çıkmadan iş hayatımızda, ailemizde, bizimle birlikte olmasına alışmış bir millet olduk. Okullarda, iş hayatının yönetim ve kazanç sistemlerinde, ailelerin kurulma anlarında hatta dini düşüncelerimizin içinde dahi siyasetin var olduğu hayatı kendimize kurmaya başladık. Çevremizdeki insanlara veya daha ötesi birlikte büyüdüğümüz insanların kalpleri yerine bakış açılarına göre değerlendirir konumda olmayı seçiyoruz.

İnanmak var olmanın temel taşlarının en değerlisidir. İnsanlığa inanmak ise olması gereken en doğru davranıştır. Seçtik, seçiyor ve görevlendiriyoruz ve de sonrasında güven duygularımız seçtiğimiz insanlara karşı yokmuşçasına hakaretler edip kendi topraklarımızın üstünde kendi kendimize oyunlar yaratıyoruz. Laf edeceksen seçme! Bırakın herkes görevini yapsın, denetleme sistemi kur ve denetleme sistemine de seçme ve seçilme hakkı tanı yeniden ama hayatımızın bir parçası haline gelmekten vazgeçsin bu siyaset.

Ufacık evlatlarımıza anlatamaz olduk yaşananları. Kim, kimi neden öldürüyor? Bakanlarımız, milletvekillerimiz neden birbirlerine küfrediyor? Kendim bile cevabını bulamazken gelecek nesil için yetiştirdiğimiz evlatlarımıza nasıl anlatabilirim ki? Eğitim, eğitim, eğitim… Ahlak, ahlak, ahlak… Her kim olursa olsun bu iki kelimeyi hayatında benimsemediyse bir TÜRK EVLADI olamaz. Tüm insanlık adına sağduyunun, şefkatin, sevgiyle bütünleşip birbirine imanlarıyla bağlı bir insanlık istiyorum. Milletimizin birlik ve beraberliği için en değerli konu da budur. Bu konu hem istihdam yaratırken üretim sistemini geliştirir ve ülke olarak ilerlememizi sağlar zaman içinde Türk Liramızı da değerini de kaybetmemiş oluruz.

Kelimelerin harflerle birlikte olamayacağı, tarif edilemez, bir insanın bir canlının hiçbir şekilde anlatamayacağı, bir o kadarda anlamsız olan, kimileri için vahşet kimileri için de olması gereken dediği, insanlığımıza yakışmayan bir konu yaşanmakta ve sorumsuzca yaşanıyor bu yaşadığımız dünyada.

İşte bu acımasız konu; İDAM! Yıllarca şekillendirilmiş hatta farklı yöntemler denenerek öldürme teknikleri oluşturulmuş, sadece insanlar üzerinde değil tüm canlılarda denemiş ve uygulamıştır. İnsanlık kim, neyi, nasıl kabul eder bilemem ama idam yasası yerine eğitim, ahlak ve inanç zorunlu olmalı bu hayatta. Bu üç unsur insan bilincini geliştirirken eğitir ve insan kendini bulur. Kendini kaybetmemiş bir insanın içinde kötü düşünceleri barındırması inanınki zordur.

“Yaşayanların cezasını yaşayanlar veriyor” sizce bu doğru olması gereken bir düşünce mi? Herkes bunu mu yapmalı? Lütfen kendinize sorun.

İçinizde sevgi kalbinizde merhamet hiç bitmesin. Tek bir tanrımız var, neye inanırsan inan ama inancınız tam olsun!

R. Aytekin TÜRKER

 

 

HABER REVİZYON DERGİSİ MART 2015