Bekarlık Ne Zaman Sultanlıktır?

Toplumsal baskı ve zorunluluklar dışında, birbiri ile isteyerek ve severek evlenir insanlar. Aşkın kimyası beyinlerinde dört dönerken, bir anda başka bir sosyal statünün temsilcisi haline gelirler. Bir zaman sonra, “anne-baba ve çocuktan oluşan en küçük insan topluluğu” diye tanımlanan yapıyı oluşturmak için çocuk yaparlar.

Doğru tanımlanmamış roller, kadın ve erkeğin bu yeni durumu yönetememesi, cinsel sorunlar, karşılıklı etkili bir iletişimin gerçekleşememesiyle ve başka insanlık hali pek çok olumsuz olayın peşinden yıpranmalar başlar ve sona doğru yola çıkılır. Bazen zamanında ve doğru destek ile çözüm bulunur ve yola devam edilir. Bazı kötüye giden evliliklerde ise duyarsızlık gelişir; çiftlerden biri veya her ikisi de durumu olduğu gibi kabullenip yaşamaya ve her geçen gün de saatli bir bombaya dönen iç dünyalarıyla savaşmaya başlarlar.

Boşanmaya karar vermek ise her iki taraf için zor bir süreçtir. Avrupa ülkeleri ve Amerika’da boşanma öncesi dönem için koçluk alanların sayısı yüksektir. Türkiye’de ise boşanma veya aile içinde belirgin bir huzursuzluk dönemi gündeme geldiğinde aile büyüklerinin, akrabaların ve arkadaşların iyi niyetli gayretleriyle kurtarılmaya çalışılır evlilikler. Psikolojide ise bu süreç “travma” olarak tanımlanır. Sürecin kişiye yansımalarına göre de boyutu tartışılabilir.
Bu süreçte ebeveyn olan çiftin en önemli kaygılarından biri çocuklarıdır. Kaygılanırken, bir yandan da hata yapma olasılıkları artar. Bazı boşanmalar yıllar sürerken, bazıları da tek celsede biter. Çocuğun velayetini kimin alacağı konusunda her iki taraf da iddialı ise, gerginlik yükselir.

Duygu ve düşüncelerin sağlıklı yönetilememe olasılığı olan bu dönemde kimi ebeveynler çocuğun velayetini alınca, tapusunu almış gibi diğer taraftan intikam almak, onun canını acıtmak, evliliklerinde yansıtamadığı öfkesini bu yolla çıkarmak gibi bilinçsizce yaklaşımlarda bulunurlar. Kurban rolünden çıkıp, zalimi oynamaya başlarlar. Psikolojik oyunların sergilendiği kakafonik bir dönem yaşanır.

Çocuğun hangi ebeveynin yanında hangi zamanlarda yaşayacağına yasal yollarla karar verilmiştir artık. Çocuğunu boşandıktan sonra diğer ebeveyni ile görüştürmeyi reddeden kişilerin olduğu bir dünyada, çocuğun gerçeğinin ve harcanmışlığının farkına varılmaması olasılığı büyüktür.

Artık bireylerin, kendi başlarına yeniden ayakta durmaları gereken koşulların, ekonomik, sosyal ve psikolojik dengelerin, kişilerin kendi kendilerine yetebilecekleri bir düzene oturması için yeni bir dönem başlamıştır.

Bu süreç Türk toplumunda çoğunlukla çalışan kadınların gelir düzeyinin erkeklerle kıyaslandığında daha az olmasından dolayı onları dikkatli olmaları gereken, tedirgin edici bir sürece sokar.

Kadın, artık bekardır ve aynı zamanda da annedir. Küçük yaşından dolayı annesinin bakımına daha çok gereksinim duyan ve yasaların da, sakıncalı görülen durumlar haricinde velayetine verdiği çocuğuyla birlikte huzurlu bir yaşam kurması gerekir.

Çalışmalı ve para kazanmalıdır. İş saatlerinde çocuğunun bakımını sağlamalıdır. Kendisi işe gitmek için evden erken çıktığında çocuğunu okula veya servise bırakacak veya dönüşte karşılayacak kişiyi ayarlamalıdır. Çocuğunun sağlıklı ve düzenli beslenmesini sağlamalı, onun duygusal gelişimini ve boşanmadan kaynaklı geleceğe dair kaygılarını doğru bir şekilde yönetmelidir. Çocuğuna bu yeni yaşam biçiminde kural koyma, tutarlı ve kararlı bir ebeveyn olma, en önemlisi de güvende olduğu ve sevildiği duygusunu yaşatmak için dikkatli olmalıdır.

Oysa kendisi güvende midir veya seviliyor mudur iç ve dış çatışmaların yaşandığı ve boşandıktan uzunca bir zaman sonra bile devam ettiği bir yaşam biçimidir bekar annelik. Çocuğun yetiştirilmesi, eğitimi, arkadaşlık ilişkileri, çocukla geçirilen zamanın miktarı ve kalitesi, hatta hafta sonları çocuğun arkadaşlarının doğum günlerine hangi ebeveyni tarafından götürüleceği, çocuğun eşyalarının iki ev arasında gidip gelirken karışması, unutulması, diğer ebeveynin yanındayken boş zamanını nasıl değerlendirdiği bile sorun olabilir.

Sosyal destek bu dönemde can simidi gibidir bekar anneye. Bunu bilen arkadaşları bu dönemde kahve içmek, sinemaya gitmek gibi sosyal etkinliklerine davet ederler. Kadın, eğer aileden veya bir bakıcıdan destek alamıyorsa, bu davetlerin çoğunu, zorunlu olarak büyük bir fedakarlıkla geri çevirmek zorunda kalır. Zamanla bu davetler, “nasıl olsa gelemez, çocuk var” diye düşünülüp kendiliğinden azalır.

Bekar bir anne, Türk toplumunda namusunu da sahipsiz bırakmıştır bazılarına göre. Komşusu, kardeşi, arkadaşı, annesi, patronu bile zaman zaman giyim kuşamı, konuşmaları ve ilişkileri ile ilgili öğütlerde bulunur, uyarır onu. Kimsenin aklına; yetişkin bir birey olduğu ve ne yapacağına, nasıl giyineceğine, kiminle arkadaşlık yapacağına, evli olan veya olmayan, yani yetişkin olan diğer herkes gibi kendisinin en doğru kararı vereceği gelmez nedense.

Kendini ve itibarını korumalıdır bir yandan da… Sosyal ilişkilerini sürdürmeye çalışsa da evli olan diğer kadınlar tarafından tehdit olarak algılanma olasılığı yüksektir bekar ve özellikle de yeni boşanmış kadının.

Bir kadın, yeni taşındığı sitedeki diğer kadınların uzunca bir zaman kendisini gözlemesinin ardından en sonunda bir tanesinin imalı bir şekilde“Eşiniz nerede?” sorusuna maruz kalıyorsa, bu toplumun her kesimi tarafından dikkat çektiğinin ve boşanmışlığının neredeyse devlet meselesi haline geldiğinin göstergesidir.

“Bekarlık sultanlıktır” denir. Peki hangi bekarlık? Hangi sultanlık? Hiç evlenmemiş olanlar diledikleri tanımlarla ve diledikleri şekilde sultanlıklarını yaşıyorlar. Peki, bekar annelerin sultanlığı nerededir?
Olsa Olsa Çocuklarının kalbinde…

 

Bir cevap yazın