DenizBank Genel Müdürü Hakan ATEŞ Özel Röportajı

Haber Revizyon Dergisi olarak başarılı finansçı ve yönetici DenizBank Genel Müdürü Hakan ATEŞ ile bankacılık sektörü, Türkiye’nin durumu ve aile yaşantısı üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Haber Revizyon: Bankacılık serüveniniz nasıl başladı?

Hakan ATEŞ: Bankacılık kariyerime 1981 yılında İş bankası’nda Müfettiş olarak başladım. 1985-1994 döneminde Interbank’ın çeşitli birimlerinde çalıştıktan sonra Bakırköy, İzmir ve Merkez şubelerinde Şube Müdürü olarak görev yaptım; bankanın Nakit Yönetimi Sistemi’ni kurdum ve 1993 yılında Merkezi Operasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak atandım. Aralık 1994 – Temmuz 1996 döneminde Bank Ekspres’de Mali İşler ve Operasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak çalıştım; Bank of America’nın danışmanlığında bankanın yeniden yapılandırılması projesini yürüttüm. Ardından % 80 hissesi Garanti Bankası, % 20 hissesi IFC’ye ait olan GarantiBank Moscow’u, Rusya’nın ilk yüzde 100 Türk bankası olarak kurdum. Burada bir yıl boyunca genel müdür olarak görev yaptıktan sonra 1997 yılının Haziran ayında kurucu genel müdür olarak DenizBank’ta göreve başladım.

Bundan 17 yıl önce, bir otel odasında Bankanın temellerini attığımızda tek bir şubemiz, çalışanımız ve müşterimiz yoktu. Yola 1 sicil numarası ile koyulmuştum. Ancak bankacılığın her kademesinde çalışmıştım ve sektörün dinamiklerine son derece hâkim durumdaydım.

Geriye sadece doğru ekibi oluşturmak kalmıştı. İlk etapta yakın çalışma arkadaşlarımla temelleri attım. Bugün halen, Bankamızın kuruluşundaki yönetim kadrosu görev yapıyor. Ardından organik büyüme yoluyla yeni elemanlarımızı, bizim deyimimizle Denizcilerimizi bünyemize dâhil ettik, şubelerimizi açtık, teknolojimizi geliştirdik. Bugün geldiğimiz noktada, 17 yıl gibi sektörümüz için son derece kısa sayılabilecek bir süre zarfında Türkiye’nin 5. büyük özel bankası konumuna erişmenin mutluluğunu yaşıyoruz.

Haber Revizyon: 1997 Yılında Denizbank’ta kurucu genel müdür olarak göreve başladığınızdan itibaren Denizbank’ın gelişme sürecini anlatır mısınız?

Hakan ATEŞ: DenizBank, 1997 yılında, bir bankacılık lisansı olarak Zorlu Holding tarafından Özelleştirme İdaresi’nden satın alındı. Ekim 2006’da, Türkiye tarihinde rekor bir çarpan değeri ile Avrupa’nın önde gelen finans gruplarından Dexia’ya satıldı. 6 yıl boyunca Dexia’nın ana hissedarlığında faaliyetlerimizi sürdürdük. 2012’de ise hisselerimizin yüzde 99,85’i Rusya’nın en büyük bankası olan, Avrupa’nın ise en büyük bankaları arasında gösterilen Sberbank’a satıldı.

Bu, Sberbank’ın 172 yıllık tarihindeki en büyük satın alma işlemi olarak kaydedildi. Diğer yandan, Rusya’daki ilk Türk bankasını kurduktan sonra, bu kez Rusya’nın en büyük bankasının bir seferde yaptığı en yüksek yatırıma konu olduk.

DenizBank olarak Türkiye’nin en genç bankalarından biriyiz. Ancak kuruluşumuzdan bu yana geçen 17 yıllık sürede, sayıları 14 bin 500’ü aşan Denizcilerimizin de gücüyle, Türkiye bankacılık sektöründe eşine az rastlanır bir başarı öyküsü yazdık; ticari ve toplumsal faaliyetlerimiz ile ülkemiz sınırlarını aşan bir marka değeri yarattık.

Daha önce de ifade ettiğim gibi; şubesi, çalışanı ve müşterisi olmayan bir bankadan, konsolide aktif büyüklüğüne göre Türkiye’nin 5. büyük özel bankasına dönüştük. “İnsan” faktörünü tüm faaliyetlerimizin merkezine yerleştirerek, Türkiye’nin 81 ilinde müşterilerimizin yaşantısına değer katmak, hayatlarını Deniz’de güzel kılmak için çalıştık.

Bugün yurt içi ve yurtdışında toplam 713 şubemiz bulunuyor. Sadece son iki yılda 100’den fazla şube açıp, 3 bin 500’ün üzerinde iş gücü yaratarak, Türkiye’nin en çok şube açan ve istihdam yaratan özel bankası olma başarısını gösterdik.

Bununla beraber, ekonomik büyümemize ivme kazandıracak tarım, enerji, sağlık, turizm, denizcilik, enerji, altyapı, eğitim gibi geniş sektörlere her zaman büyük önem atfettik. Mevcut durumda, ilk adım attığımız dönemde Türkiye bankacılık sektörü açısından son derece bakir olan tarım alanında, özel bankalar arasında lider konumdayız.

Ekonomimize can veren KOBİ’lerimizin gelişimine, rekabet avantajı elde etmelerine katkı sunmak adına yoğun bir şekilde çalışıyoruz.

Benzer şekilde, Türkiye’nin ekonomik kalkınma stratejisi kapsamında kilit konumda bulunan turizmde lider banka unvanımızı koruyoruz. Bu faaliyetlerimiz ile birebir işletmelerimize sağladığımız faydanın ötesinde, temas ettikleri sektörlerin ve uzun vadede Türkiye ekonomisinin gelişimine katkı sunmaktan mutluluk duyuyoruz.

Haber Revizyon: 2014 yılı bankacılık sektörünün beklentileri nelerdir?2014 yılı nasıl geçecek?

Hakan ATEŞ: Büyümenin özellikle tüketici kredilerinde alınan önlemlerle daha da yavaşlayacağı ve artan faizlerin marjları daha da daraltacağı düşünülürse karlılık anlamında 2014 çok parlak geçmeyecek. Zaten bunun bankaların hisse senedi fiyatlarına yansıdığını görüyoruz. Bugün birçok Türk bankasının fiyat defter değeri 1’in altına geriledi. Buna karşın 1-2 sene önce batmanın eşiğinden ancak kamu desteği ile dönebilen bazı Yunan ve İspanyol bankalarında aynı oranın 1’in üzerinde olduğunu belirtmek gerek.

Bu noktada bundan sonraki dönemde regülatörlerin sektörün karlılığını ve büyümesini etkileyecek tüm düzenlemelerde çok dikkatli davranması; bankaların ise karlılıklarını ve dolayısı ile sermayelerini yüksek tutmak için şu 4 konuya azami özen göstermeleri gerekiyor:

1- Maliyet yönetimine her zamankinden daha fazla önem,

2- Faiz marjlarının daraldığı ortamda faiz dışı gelirlerde büyüme,

3- Aktif kalitesini ve batık kredilerdeki tahsilat oranlarını yüksek tutma ve

4- Etkin yeniden fiyatlama.

Haber Revizyon:

Dünya genelinde kriz hakim, Türkiye’nin durumu sizce nedir? Krizden etkilenmemek veya etkisini azaltmak adına neler yapılabilir?

Hakan ATEŞ: Gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ) Mayıs 2013’den bu yana negatif bir seyir var. Bu hareket FED’in 2008 yılında başlayan global kriz sonrasında piyasa verdiği likiditeyi bundan sonra azaltarak sonlandıracağını açıklaması ile başladı. Bugün itibarı ile FED’in aylık 85 milyar $’lık tahvil alımları 55 milyar $’a inmiş durumda ve muhtemelen bu yılın sonlarında sıfırlanmış olacak. Son aylarda ise dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin’de büyümenin yavaşlamış olması ve gölge bankacılık sisteminde ortaya çıkan problemler global piyasalardaki satış dalgasını hızlandırdı. Çin bugün 4.2 trilyon $’lık hacimle dış ticaret sıralamasında dünyanın en büyüğü ve dünya ticaretinin merkezi konumunda.

Bu nedenle Çin’de yaşanabilecek bir problemin buraya mal ve hammadde satan birçok gelişmekte olan ekonomide zincirleme problemleri beraberinde getirebileceğinden endişe ediliyor. Tüm bu ekonomik gelişmelerin üzerine bir de Rusya-Ukrayna gerginliğinin eklenmiş olması ile birlikte GOÜ’lerle ilgili piyasa algısının bozulduğu izlendi.

GOÜ’lerle ilgili algının bozulduğu dönemde Türkiye’nin önemli bir seçim dönemine giriyor olması nedeniyle Türkiye’de finansal piyasa volatilitesi diğer GOÜ ortalamasının üzerinde oldu. Diğer taraftan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), finansal piyasalarda Mayıs başından bugüne kadar yaşanan oynaklığa etkili müdahale etti. Toplamda 25 milyar $’lık rezerv satışı ve politika faizinde toplamda yaklaşık 550 baz puanlık kalıcı faiz artışı yapıldı. Bunun yanında daha anlaşılır ve öngörülebilir bir para politikası tercih edildi. Bu hamleler özellikle 29 Ocak’taki ara PPK toplantısı sonrasında TL’deki oynaklığı azaltması açısından çok etkili oldu.

Buna karşın %10’a ulaşan politika faizinin ekonomik büyüme üzerinde etkileri hissedilecek ve %4’lük hedefin bu şartlarda yakalanması kolay olmayacak; büyüme yılsonunda %3’ün altında kalabilir. Ama büyümedeki yavaşlamanın sadece Türkiye’ye özgü olmadığını da belirtmek gerek. 2014’te gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler arasındaki büyüme farkı %3.3’e inecek ki bu 2001’den bugüne en düşük seviye. Türkiye’nin bu ortamda para politikasında tercihini enflasyon ve cari açık gibi iç ve dış dengesizliklerini azaltacak şekilde şekillendirme tercihi doğru. Faiz artışı ile enflasyon, makro ihtiyati düzenlemelerle de cari açık hedeflenen seviyelere çekilebilecek. Büyüme ile iç ve dış dengesizlikler arasındaki hassas dengeyi sağlamada bütçe politikası da 2014’te en az para politikası kadar önemli olacak. Zaten büyüme hızı azalmış olan ekonomiyi daha da sıkmayacak. Ama diğer taraftan Türkiye ekonomisinin en önemli güven unsurlarından biri olan disiplinli bütçe algısı (ve dolayısı ile yatırım yapılabilir seviyedeki rating notu) tehlikeye atılmamalı.

Haber Revizyon: BDDK düzenlemelerini olumlu buluyor musunuz? Piyasalara etkisi nasıl olacak?

Hakan ATEŞ: BDDK ve TCMB tarafından özellikle 2012 sonrasında alınan makro-ihtiyati önlemlerin esas gayesi yüksek cari açık oranlarını sürdürülebilir seviyelere indirmek. Bu amaçla atılan adımlarla birlikte 2011’de ekonominin %9.7’sine kadar yükselmiş olan cari açık, 2012’de ekonominin %6.1’ine çekildi. Fakat alınan önlemlerin son yıllarda bankacılık sektörünü olumsuz etkilediğini görüyoruz. 2008’de Türk ekonomisinin en güçlü taraflarından olan bankacılık sistemini yabancılara anlatırken 3 temel özelliği vurguluyorduk: Karlı, sermayesi güçlü ve fonlama kaynaklarını reel sektöre yönlendirerek istikrarlı yüksek büyümeyi destekleyebilen bir sektör. 2007-2010 arasında ortalama %19.2 olan sermaye karlılığı maalesef son 3 senede ortalamada %14.0’a geriledi. 2014’ün ilk ayında net karın geçen seneye kıyasla %44 gerilemesi sermaye karlılığının bu sene daha da gerileyebileceğine ilişkin ilk sinyali verdi.

Karlılıktaki bu yavaşlama ile beraber, 2007’de %19’un üzerinde olan sermaye yeterlilik oranı bugün %15.1’e düşmüş durumda. Bunun da etkileri yavaş yavaş bankaların reel sektöre verdiği desteğin azalmasıyla ortaya çıkıyor. 2011 öncesindeki 10 yılda ortalama %36 büyüyen krediler, 2012 sonrasında alınan makro ihtiyati önlemlerin de önemli etkisi ile %22’ye geriledi. Regülatörler tarafından 2014 yılında %15’lik kredi büyümesinin hedeflendiği açıklandı. Otoriteler de bu gelişmelerin farkında. Merkez Bankası’nın son PPK toplantısında, bankaların munzam karşılıkları için 2010’dan önceki gibi faiz ödenmesinin gündeme gelmesi bu anlamda önemli bir yaklaşım.

Haber Revizyon: Denizbank’ın 2014 yılı planları nelerdir?

Hakan ATEŞ: Sberbank’tan alacağımız destekle birlikte DenizBank olarak geçmiş yıllardaki hızlı büyümemizi önümüzdeki yıllarda da artırarak devam ettirmeyi planlıyoruz.

2014 yılında enerji, inşaat, altyapı, turizm, sağlık, belediyeler, spor kulüpleri ve eğitim başta olmak üzere pek çok sektörde yeni yatırım planlarımız mevcut.DenizBank’ın stratejik sektörlerdeki öncü banka yaklaşımı, Sberbank’tan aldığı desteğin de etkisiyle artarak devam edecek.

KOBİ kredileri de önümüzdeki yıl, özellikle tüketici kredilerinin alınan regülasyon önlemleri ile yavaşladığı bir ortamda, DenizBank’ın odaklanacağı konulardan olacak.Kredilerdeki bu hızlı büyümenin fonlama ile desteklenmesi önem taşıyor. Zira sektörde 2008’de %80 olan kredi/mevduat oranı bugün %111’e çıkmış durumda. Yani mevduat fonlamasının önemi her geçen gün daha da artıyor.

Biz DenizBank olarak geçmiş yıllarda olduğu gibi kendi ayağımız üzerinde durup, temelde kendi mevduatımızla iş yapmaya devam edeceğiz. Bu amaca hizmet etmek için network ağımız büyümeye devam edecek. 2014’de 750 şubeye ulaşarak Türkiye’nin 81 ilinde temas ettiğimiz müşteri tabanını genişletmeyi planlıyoruz.Mevduat fonlamamızı supranational ve diğer toptan finansmanlarla destekleyeceğiz.

Mobil bankacılık uygulamamız olan MobilDeniz’in Amerika’nın en prestijli ödül platformlarından biri olan Stevie Awards tarafından düzenlenen The International Business Awards değerlendirmesinde “Hizmet ve Servisler” dalında Gümüş Madalya ödülüne layık görülmesi, Mobil Cüzdan uygulamamız fastPay’in İngiltere menşeili, oldukça prestijli bir ödül platformu olan Banking Technology Awards tarafından “En İyi Ödeme Sistemi” seçilmesi, bizi 2014 yılında dijital bankacılık alanında yapacağımız yatırımlar için daha da cesaretlendirdi.

MobilDeniz, bizim mobil dünyadaki bankacılık üssümüz. Yenilediğimiz müşteri deneyimi ile MobilDeniz’in kapsadığı alanı 2014’te daha da genişleteceğiz. MobilDeniz’in sadece bankamız müşterilerinin değil, herkesin finansal ihtiyaçları için başvurduğu bir platform olmasını hedefliyoruz. Dijital dünyamızdaki bir diğer uygulamamız olan fastPay, hem mevcut yetenekleri hem de gelecekteki potansiyelleri açısından oldukça inandığımız bir ürün. Önümüzdeki dönemde fastPay’e müşterilerimizin hayatlarını daha da kolaylaştırıcı özellikler ekleyeceğiz. fastPay ile müşterilerimizin cüzdanlarını evlerinde unutsalar bile kendilerini güvende hissetmelerini sağlamak istiyoruz. 2013’teki teyit edilmiş başarılı adımlarımızı 2014 yılında da atmaya devam edeceğiz; DenizBank, Dijital Bankacılık konusunda yine en önde olmaya devam edecek. Amacımız DenizBank’ın teknoloji konforu Dijital Deniz dünyasını tüm müşterilerimiz için daha erişilebilir kılmak.

Haber Revizyon: Denizbank olarak ne tür sosyal çalışmalar yapıyorsunuz? Sosyal sorumluluk projelerine destekleriniz nelerdir?

Hakan ATEŞ: DenizBank olarak kurulduğumuz günden bu yana faaliyetlerimizin merkezine “insan” faktörünü yerleştiriyoruz. Bir yandan bankacılık alanında onlara en yeni ve kaliteli ürün ve hizmetleri sunarken, diğer yandan, ülkemizin sosyal ihtiyaç haritası doğrultusunda, yaşantılarına farklı alanlarda temas ediyoruz. Zira içinde faaliyet gösterdiğimiz topluma olumlu yönde katkı sunmanın, finansal başarılarımız kadar önem taşıdığına inanıyoruz.

Sanat, toplumumuzun kalkınması ve gelişimi açısından taşıdığı önem dolayısıyla, sosyal sorumluluk gündemlerimizin başında geliyor. Bankamız, kuruluşundan bu yana “Sanata Evet” anlayışıyla pek çok ses getiren projeyi hayata geçiriyor. Daha kurulduğumuz ilk yılda Afife Jale Sahnesi’nin perdelerini açmasına destek verdik. Bünyemizde kurduğumuz DenizKültür aracılığıyla 2004’ten bu yana kültür hazinemize değerli eserler kazandırıyoruz. Sekiz yıldır İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın kurumsal sponsorluğunu sürdürüyoruz. Geçtiğimiz yaz Devlet Opera Balesi (DOB) işbirliğiyle dördüncüsünü düzenlediğimiz Uluslararası İstanbul Opera Festivali’ni ilk gününden bu yana destekliyoruz. Türkiye’nin ilk ve tek bale festivali olan Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nin sponsoruyuz.

Bankamız, gençlerimiz nezdinde spor bilincini yaygınlaştırmak ve ülkemizin spor ile, spor bilinci ile geleceğe taşınmasını sağlamak amacıyla bu alana da büyük önem atfediyor. Bu anlayışımızın bir uzantısı olarak, geçtiğimiz Ekim ayında, Avrupa’da voleybol alanında oynanan en prestijli turnuvaya 3 yıl süreyle ismimizi verdik ve bir Türk bankasının adını, Avrupa voleybolunun en saygın şampiyonasına taşıdık. Bununla beraber; Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor ve Bursaspor olarak anılan 5 büyüklerimiz başta olmak üzere 15’e yakın spor kulübümüze destek veriyoruz. Bu yatırımlarımız vasıtasıyla, amatör spor takımlarının gelişimine ve dolayısıyla Türkiye’nin spordaki varlığını güçlendirmesine katkı sağlıyoruz. Kulüplerimize sağladığımız kredi miktarının toplamı Aralık 2013 itibarıyla 641 milyon TL.

Türk Eğitim Derneği kurumsal sponsorluğumuz kapsamında toplam 100 öğrenciye tam zamanlı eğitim bursu sağlıyoruz. Bunun bir kısmını DenizBank Tarım Seferberliği kapsamında; köylerde yaşayan ve maddi imkânı olmayan çiftçi ailelerin başarılı çocuklarına sağladık ve sağlamaya devam ediyoruz..Gerek finansal alanda gerekse sosyal sorumluluk vizyonumuz paralelinde hayata geçirdiğimiz bu çalışmaların bizler için en anlamlı karşılığı, toplumumuzdan aldığımız olumlu geri bildirimler. Bu anlamda da başarılarımızın alanında saygın kuruluşlar tarafından takdir edilmesinin gururunu yaşıyoruz. 2013 yılı itibarıyla ulusal ve uluslararası arenada tam 17 ödüle layık görüldük. Bununla birlikte, iş dünyasının prestijli yayınlarından Capital dergisi tarafından sektörümüzün en beğenilen üç markasından biri olarak gösterildik. 17 yaşında genç bir Banka olarak böyle saygın platformlarda başarılarımızın tescillenmesi, daha iyilerini başarmak adına bizleri teşvik ediyor.

Haber Revizyon: İş dünyasında birçok başarılı çalışmaya imzasını atan Hakan Ateş’in aile yaşantısı nasıldır?

Hakan ATEŞ: Profesyonel yaşantımdaki başarımda ailemin katkısı çok büyük. Eşim bana her konuda en büyük desteği veriyor, bunun için kendisine müteşekkirim. Birlikte çocuklarımızın en iyi eğitimi almaları, her şeyden önce iyi birer vatandaş ve birey olmaları için çalışıyoruz. Zira Türkiye’nin müreffeh yarınlarının çocukların eğitimden geçtiğine inanıyoruz.

Diğer yandan yoğun iş temposunda aileme istediğim ölçüde zaman ayırmakta kimi zaman ne yazık ki zorlanıyorum. Oğlumla felsefe, tarih ve siyaset gibi konular üzerine sohbet etmek, kızımla ise dans etmek benim için büyük zevk. Her ne kadar tutkuyla bağlı olsam da iş yoğunluğundan, bankacılığın dinamiklerinden uzaklaşıp biraz daha kendime dönebilmek adına da aileme ayırdığım zaman çok kıymetli. En başta da belirttiğim gibi eşimin koşulsuz desteği sayesinde mümkün olduğunca iş hayatım ve aile yaşantım arasındaki dengeyi korumaya gayret gösteriyorum.

Haber Revizyon: Günümüz nesline, Hakan Ateş olmayı önerir misiniz? Birer Hakan Ateş olmaları için nasıl bir yol izlemelerini öğütlersiniz?

Hakan ATEŞ: İş hayatında iki temel faktörün varlığına inanıyorum; teknoloji ve insan. Bu ikisinin doğru kombinasyonu sayesinde, insanlar ve kurumlar ötesinde ülkeler fark yaratabiliyor. Benim kariyerimi oluşturduğum dönemde teknoloji bu denli ilerlememişti. Ancak bugün gençlerimiz, cep telefonları aracılığıyla dünyanın en uzak coğrafyalarına anında bağlanabiliyor ve bilgiye anında erişebiliyorlar. Teknolojinin bu anlamda önümüze sunduğu fırsat eşitliği son derece kıymetli. Dolayısıyla gençlere bu bilgi denizini, bu olanakları doğru değerlendirip ileri doğru vizyoner bakmalarını; insan hayatına nasıl fayda sağlayabileceklerine, dünyayı nasıl değiştirebileceklerine ve en önemlisi, kendilerini nasıl daha mutlu hissedeceklerine odaklanmalarını öneririm.

Bir diğer önemli nokta, arzu ettikleri alanda ilerlerken ortak akla, takım ruhuna önem vermeleri. Bugünün gençleri sadece kendi çevreleriyle değil hızla gelişen teknoloji sayesinde tüm dünyayla ortak akıl üretme ya da ortak akla katılma şansına sahipler. Bu şansı kendileri ve ülkemiz adına iyi değerlendireceklerini düşünüyorum. Bir diğer kritik nokta da çok yönlü olmaları. Kendimden örnek vermek gerekirse, çocukluğumdan bu yana kişiliğimin zenginleşmesinde önemli rolü olduğuna inandığım sanat ve spordan hiç kop mamaya gayret ettim. Bu da kişisel ve mesleki yaşantımda her zaman farklı bakış açıları ve vizyonları beraberinde getirdi. Bu sebeple gençlerimize iş yaşantılarını, kendilerini mutlu edeceğine inandıkları bir alanla desteklemelerini öneririm.

Haber Revizyon Nisan 2014 denizbank hakan ateş 1

Haber Revizyon Nisan 2014 denizbank hakan ateş 2

Haber Revizyon Nisan 2014 denizbank hakan ateş 3

Haber Revizyon Nisan 2014 denizbank hakan ateş 4

Haber Revizyon Nisan 2014 denizbank hakan ateş 5

Haber Revizyon Nisan 2014 denizbank hakan ateş 6

HABER REVİZYON DERGİSİ NİSAN 2014

Bir cevap yazın