Vaginismus Nedir? Tedavisi Var mıdır?
Kızlarımızın karabasanı vaginismus hep vardı. 1950’li yıllarda benim asistanlık dönemimde de zaman zaman bu olguları görebiliyorduk. İletişim araçlarının artmasından ve hastaların hekimle daha rahat iletişim kurulabilir döenlere geldiğinde olgular sıklaştı. Bir yanardağın alttan alta kanaması gibi vaginusmus olayını yeni bir yöntemle tek seansta ve yüzde yüz tedavisini halka duyurduğumda bu yanardağ patladı.
Hiç bir zaman düşünemeyeceğim bir çoklukta vaginismus olgularıyla karşılaştım. Şaşırmak bir yana, doğanın kesin kurallarına karşı böylesine bir aykırılık aklımı başımdan aldı. Çünkü korkunun doğaya egemenolmasını, genel felsefem içinde içime sindiremiyordum. Aşk, sevgi ve aklın onaylarıyla bir aile kurulacak, bunun için büyük hayaller kurulacak, büyük umutlar yaşanacak ama, asıl amaca geldiğinde KAPILAR KAPANACAK..
Bu konuda sosyal yapının alt kültüründe oldukça yaygın ve köklü bir inanışla ilk başvurular inançları da rencide eden, şarlatanlara oluyordu ama sonuç alınamıyordu. Asıl gidilmesi gereken hedef ve doğru yol elbette doktorlardı. Peki, hangi hekime gidilecekti? Örneğin; gözünüz hasta, doktorun tabelasında yazıyor: “Göz Doktoru”. Çocuğunuz hasta ise “Çocuk Doktoru”. Tümünün uzmanlık alanları tabelalarında yazıyor. Bu olgular kime başvurulacaklardı?
İlk akla gelen kadın doğum uzmanlarıydı. Uzman olguyu masaya yatıracak, uyutacak ve kızlık zarını alacak. Hiç bir işe yaramıyordu. Çünkü olay zaten zardan kaynaklanmıyordu.
Vaginismus’un temel nedeni korkudur.
Bu konuda ben, bana gelen olgulardan duyduklarımın kimilerini sizlere aktarıyorum.
İlk birleşmede kan öyle bir akmış ki, tavana sıçramış. Ne kadar korkutucu ve akıldışı! Koyun bile kezseniz, tavana kanı sıçratamazsınız.
Bir başkasında ise kan karşı duvara sıçramış. Birilerinde çarşaf çarşaf kan akmış, kimileri de acıdan çarşafları parçalamış. Acıdan tavanın dönüp üzerine düştüğünü söyleyen, yanında bir başkası “eğer acıdan o gece ölmezsen başka hiç bir zaman ölmezsin” diye acının derecesini tanımlamış.
Bunca yanlış ve abartılara eklenecek daha niceleri var. Örneğin bayılanlar, vaginası yırtılanlar, hastanede atılan dikişler, bir ay poposunun üzerine oturamayanları da bu korku kervanına eklersiniz. Ayrıca bizim duymadıklarımızı da hayal edebilirsiniz. Bu korku dehşetinin ürünü olan Vaginismus olayını ve onun kurbanlarının iç dünyalarını da anlayabilirsiniz.
Tümü yanlış. Peki doğrusu ne?
Bunun için olayın özüne ve doğanın koyduğu kurallara bakalım. Doğanın anayasasının birinci maddesi üremektir. İkinci maddesi ise yaşamak. Bu sıralama size ters gelebilir. Diyebilirsiniz ki önce yaşamak sonra üremek olmalı.
Çünkü yaşayacağız ki üreyebilelim. Eğer öyle olsaydı bir çok hayvan örneğin köpekler, ceylanlar, kuşlar ve öteki canlılar yavruladıktan ya da yumurtladıktan sonra yavrularını bırakıp giderlerdi. Bu durumda da soylar yok olurdu.
Doğa koyduğu kurallarıyla çelişecek terslikler koymaz. Bir cinsel birleşmede; psikoloji, sosyoloji, fizyoloji, biyoloji (hormonsal) rol oynar. Uygun ortam ve koşullarda eylem gerçekleşir.
Vajinusmus olaylarını tek bir nedene bağlamak olası değil. Örneğin; vajinismus olgularının çok görüldüğü kentlerimizin başında İzmir, Bursa ve Mersin’in gelmesinin nedenini yorumlamak zor. Bize gelen olguların yüzde 80’inin lise ve üniversite mezunu olmaları, bunlar arasında üniversite mezunlarının da yüksek olmasının yorumu yüzeysel bakışla mümkün değil. Meslek sıralamasında öğretmenlerin birinci sırada yer almasını yorumlamak kadar doktorların hiç de az olmayan bir orana baş sıralarda yer almasını ise neden sonuç ilişkisiyle bağdaştıramıyoruz.
İl dağılımlarına göre, İstanbul’u saymazsak, ilk sırayı İzmir’in alması, ikinci sırada Mersin ve Bursa’nın önde gelmeleri, örneğin Mersin’in Adana’yı geçmesi de yoruma değer bir durumdur.
Kimi eşler yüzde yirmilere yakın bir oranda ilk gecede başarılı oluyorlar. Bu sert acılı adeta yaralayıcı ilişkiden sonra, vajina kapısını kapatıyor ve vajinusmus olgusu olarak karşımıza geliyor.
Bazı çiftlerin bacak arası ilişkilerinden gebe kalanlar oluyor. Bu durumda korkan kadın çocuğunu dünyaya getirmiyor. Ancak böyle bir gebelikten sonra, normal doğum yapmış ama hala cinsel ilişkiye giremeyenlere ne demeli? Üstelik aynı biçimde iki çocuk doğurmuş olgularımız da var.
Vajinusmus olgularını, tek seansta, yüzde yüz kesinlikle çözdüğümü medya aracılığıyla duyurdum, sonra bu konu gündeme geldi. Böylece bir hastalık olduğu ve yaygınlığı da ortaya çıktı.
HABER REVİZYON DERGİSİ OCAK 2013