Dr. Ömer Vehbi Hatipoğlu – Başımız Dertte

İslam coğrafyası baştan başa operasyona muhatap. Küresel sistem, kendisine karşı çıkma potansiyeline sahip olan bu coğrafyayı kendi iç problemleri ile boğuşturup rakip olma riskini ortadan kaldırmak için peş peşe projeler üretip mazlum ve masum halklara sunuyor.

Yıllarca Küresel sistemin eyalet valisi gibi davranan Kralları, Melikleri tahtından indiren sözüm ona Arap baharının aslında Müslüman halklara altın kasede sunulan bir zehir olduğu yeni yeni anlaşılıyor. Son kullanma tarihi geçmiş despotları yenisi ile değiştirmek için hazırlanan bu proje, kurbanları tarafından alkışlarla, gösteriler ile ve tekbir sesleri ile karşılandı. Zorba yöneticiler tarafından onlarca yıl zulum altında inim inim inleyen masum halk kitleleri bir halk devrimi gerçekleştirdiklerini zannediyorlardı.

Oysa varılan sonuç hiç de bekledikleri gibi değildi. Irak fiilen üçe bölündü. Kardeş kanı akmaya devam ediyor. Irak halkı belki bir despottan kurtulmuştu ama yüzlerce kan dökücü çağdaş despot üretmişti ABD’nin sinsi siyaseti. Sudan üçe bölündü. Kardeş kanı oluk oluk aktı. Yoksulluk diz boyu. İnsanların gelecek umudu katledildi. Libya’da Kaddafi’nin cesedi üzerinde tepinenlerin cesetleri sokaklardan kanalizasyonlardan toplanıyor. Halk açlık ve yoksullukla pençeleşiyor. Kaddafi bugün dirilecek ve seçime girecek olsa ezici bir çoğunlukla kazanır. Libya bölünmenin eşiğinde. Suriye’deki durum malum.

Suriye şimdiden üçe bölünmüş durumda. Mısır ise çırpınıp duruyor.

Biz Türkiye’den olup bitenleri film seyreder gibi seyrediyoruz. Oysa bu projenin merkezindeki asıl ülke Türkiye’dir. Ortadoğu’da emperyalizmin oynadığı oyunu bir satranca benzetirsek burada, Irak at, Suriye fil, Mısır Kale, İran vezir ve Türkiye şahtır. Körfez ülkeleri ise piyon. Önce at alındı, fil devrildi devrilecek. Kale gitti gidiyor. Ama bütün bunlar gitse bile oyun kazanılmış olmayacaktır. Oyun ancak şah mat ile kazanılır.

Bu ülkenin vatansever evlatları bu oyunu görmek ve boşa çıkarmak zorundadırlar. Buradan bu ülkenin namuslu, vatansever Türklerine- Kürtlerine, Alevilerine- Sünnilerine sesleniyorum. Türkiye’nin başı belada. Etnik ve mezhebi ayrılıkları bir kenara bırakarak medeniyet değerlerimiz etrafında bir olmak, birlik olmak zorundayız. Özgürlük, demokrasi , insan hakları ve barış temelinde ortak paydalarımız etrafında kucaklaşmak zorundayız.

Türkiye; kargaşa ve kardeş kavgalarından siyasi rant devşirme peşinde olan siyaset baronlarının çıkar hesaplarına feda edilecek bir ülke değil. Sorumluluğu kuşanmanın, hoş görü ile biri birimize yaklaşmanın vakti gelmiştir.

Küresel sistemin projelerini uygulamaya koyduğu bir ülke olmak talihsizliğine uğramak istemiyorsak attığımız adımların, katıldığımız eylem ve gösterilerin sonucunda oluşacak vahim tabloyu önceden kestirmek zorundayız. Yoksa yitireceğimiz sadece özgürlüğümüz değil, aynı zamanda vatanımız olacaktır.

Kardeş kavgasının, kargaşanın kazananı olmaz. Hep birlikte kaybederiz.
030

031

HABER REVİZYON DERGİSİ AĞUSTOS 2013

Bir cevap yazın