Dünyayı Taşıyanlar Buluştu

OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı) tarafından bu yıl 13.sü düzenlenen Uluslararası Taşımacılık Forum’u ITF (International Transport Forum) bu yıl 22-24 Mayıs 2013 tarihleri arasında Almanya’nın Leipzig kentinde gerçekleştirildi.

3 gün süren zirve, 54 ülkenin Ulaştırma Bakanının yanında taşımacılık, havacılık ve ulaşım konularında iş ve akademi dünyasının önemli isimlerini de bir araya getirdi.

Nobel ödüllü 89 yaşındaki Ekonomi Profesörü Amartya Sen ise zirvenin şeref konuklarındandı.

Ulaşımı Finanse Etmek temalı zirvede havacılık, demiryolu ulaşımı, yaya güvenliği, ulaştırmada inovatif fonlama, ulaştırma yatırımlarının ölçümü, sınır ötesi taşımacılığı finanse etmek, sürdürülebilir deniz yolu taşımacılığı, yeni nesil kamu-özel sektör yatırım ortaklıkları gibi konular tartışıldı.

Haber Revizyon olarak Leipzig’deydik ve ITF (International Transport Forum) toplantılarına Türkiye’yi temsilen katılan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’a burada yapılan toplantılarla ilgili düşüncelerini sorduk.

Haber Revizyon: Türkiye ITF toplantılarının sonunda ne elde eder?

Binali YILDIRIM: ITF ülkelere yönelik kararların alındığı bir platform değil. Bu, taşımacılığın bir anlamda Davos’u gibi. Nasıl dünya ekonomisi Davos’ta tartışılıyorsa, burada da dünyadaki taşımacılığın sorunları, geleceği, çözüm yolları tartışılıyor. Bu arada da 60 ülkeden gelen Bakanlarla da aralarında ikili meseleler varsa onlar oturup konuşuyorlar. Biz de Bulgar, Ukraynalı, Tunuslu ve Alman Bakanlarla konuştuk, Karadağ’la konuşacağız. Yani bu platform bütün meslektaşların bir araya gelip hem ikili konuları hem de küresel konuları konuştuğu, tartıştığı bir platform.

O yüzden Türkiye buradan bir şey elde etmekten ziyade tecrübelerini paylaşıyor. Türkiye’nin birçok konuda buradaki birçok ülkeden birçok Bakan’dan daha fazla tecrübesi var, daha fazla yaptığı var. Türkiye 10 senedir bir istikrarlı, güçlü siyasi iradeyle yönetiliyor; AK Parti iktidarıyla. O yüzden biz hem kara yolu yapımında hem karayolu taşımacılığında, havacılıkta, havaalanı yapımında, kamu-özel sektör ortaklığı; yap-işlet-devret modellerinde çok ciddi tecrübelerimiz ve başarılı uygulamalarımız oldu.

Ben burada konuşulanlara baktığım zaman… Bunlar daha işin çok gerisindeler. Bunu görüyorum. Biz acaba yap-işlet-devret veya kamu-özel sektör ortaklığında neler yapabiliriz?’i konuşurken biz yaptıklarımızı konuşuyoruz. 10 yılda biz 100 milyarın üzerinde yap-işlet-devret projesine imza atmışız. İngiltere bunu hala “yapalım mı yapmayalım mı?” diye konuşuyor. Norveç “böyle bir şeye ihtiyacımız yok” diyor çünkü onların parası çok. Bütçe fazlası var. Ama dünyada ciddi bir fon var. Bu fonları en iyi şekilde değerlendirmek ve alt yapı projelerini gerçekleştirmek bence en akıllıca yol ve bu anlamda ciddi bir mesafe kat ettik. Bunu da burada memnuniyetle görmüş olduk.
ITF toplantıları sırasında OECD Genel Sekreteri Angel Gurria’ya da sorularımızı yönelttik.

Haber Revizyon: Yakın zamanda Moody’s ve diğer finansal derecelendirme kuruluşları tarafından Türkiye’nin yatırım notu yükseltildi. Sizce bu Türkiye’yi nasıl etkiler?

Angel GURRIA: Hükümet yatırım notundan dolayı ya tek başına, ya ortak ya da kamu-özel sektör işbirliği veya belki de garantör olarak yer aldığından yatırımları teşvik edeceğini ama aynı zamanda da finans paketlerini bir araya getirmeyi kolaylaştıracağını düşünüyorum. Bu gerçekleşirse aynı zamanda da faiz oranı demek olan ödeyeceğiniz paranın değeri düşecek ve vade süreleri uzayacak. Dolayısıyla arz ve maliyet açısından daha çok elverişli kaynak bulacağınızı düşünüyorum. Bu iyi haberdir. Başarıyla hak edildi… Türkiye kesinlikle Avrupa Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün çok önemli bir üyesi ve biz de bunun gerçekleşmesinden çok mutlu ve gururluyuz.

Haber Revizyon: Üçüncü yatırım notunun bu yılın sonunda geleceğini düşünüyor musunuz?

Angel GURRIA: Evet, bundan eminim. Bu şeyler dalgalar halinde gerçekleşir. Meksika’nın ilk yatırım notunu almam 20 yıl aldı. Sonrasında devamı geldi. Türkiye’de ilk dalgadan önce zaten belliydi. Sonra ikincisi geldi. Üçüncüsü de gelecek.

“KRİZDEN NASIL ETKİLENMEZSİN?”

Haber Revizyon: Türk yetkililerin ekonomik krizin Türk ekonomisini etkilemediği yönündeki tüm resmi açıklamalarına rağmen, Türkiye’nin alt ve üst gelir grubu dağılımı arasındaki fark bakımından en büyük farkın olduğu ülkeler arasında olduğu söyleniyor. Sizce bunun sebepleri neler?

Angel GURRIA: Ne yazık ki benim kendi ülkem ve Şili, Gini katsayısı olarak en yüksek gelir dağılımı farkıyla altın madalyaya sahipler. Ve biz ölçüyoruz; en düşük yüzde on, en yüksek yüzde onun neresinde diye. OECD’nin ortalaması 9 katı. Birleşik Devletler, 14 katı. Şili, Meksika, 24-26 katı. Ve bu ülkeler gelişmekte olanlar. Brezilya, Meksika ve Şili gelişiyor ama fark hala çok yüksek. Türkiye Avrupa’nın ortasında veya Avrupa ile Asya’nın ortasında yer alan orta ölçekli, açık bir ekonomidir. Dünya çapındaki bir gerilemenin veya en azından yavaşlamanın etkilerinden nasıl uzak kalabilir? Çünkü bu Avrupa’da çok belirgin bir gerileme; Birleşik Devletlerde ve yakın zamanda da Japonya’da yavaşlamaya neden oldu. Almanya, düzlükten negatife düştü. Peki, ne oluyor dersiniz? Daha az satın alıyorlar. Siz onlara satış yapma, onlarla onlara gidecek araç üretme işindeyseniz… Biliyorsunuz ki sonunda onların ürününe dahil olacak araç parçaları üretmek küresel değer zincirinde sayılmaz. Türkiye dünyadaki ihracat değer zincirlerinin bir kısmı ama küresel değer değişirse, üretim düştüğünde bunun Türkiye’ye ve diğer herkese etkisi olacaktır.

Dolayısıyla bu kaçınılmazdır. Gelir dağılımı açısından sorun, işgücü piyasasındaki farklardan kaynaklanmaktadır. Kriz yüzünden işsizlik oranın arttıysa, tabii ki daha az ödenen, ücretlerin göreceli olarak kaybolduğu yeni işler yaratsan da daha büyük farklar ortaya çıkacaktır. Bu nedenle daha büyük farklar için baskı oluşur.

“TÜRKLER İYİ İŞ ÇIKARDILAR”

Bu kaçınılmaz diyorum ve aynı zamanda da krizin en azından bir bölümünden kaçınabildikleri için iyi iş çıkardıklarını söylüyorum. Ama bu kaçınılmaz. Mantıksal olarak bu beklenemez… Dünyanın bir parçası… Bağlantılı… Ticaret sisteminin bir parçası… İstisnai olması mümkün değildir.

“BİR GÜN BELKİ DE TÜRKİYE’YLE BİRLEŞEN AB’Yİ SİZ İSTEMEYEBİLİRSİNİZ”

Haber Revizyon: Ticaret ve kalkınma açısından bakıldığında Türkiye’nin AB’ye kaynak ve işgücüyle hangi alanlarda değerli katkısı olacağını öngörüyorsunuz?

Angel GURRIA: Uzun yıllardır Türkiye’nin AB’nin bir üyesi olması gerektiğini söylüyorum. Zaten ortak Pazar ve serbest ticaret anlaşmaları var. Bu nedenle Türkiye’yi ortak olarak almak kaçınılmaz oldu ve sizler yüzde 8 büyüme hızına sahipsiniz. Şimdi, dünyayla birlikte daha düşük bir büyüme hızına geçtiniz, biraz düştünüz ama bence şunu söylemek bence oldukça doğal ve bunu hep söylüyorum… Belki de bir gün Türkiye’yle birleşen Avrupa’yı siz istemeyebilirsiniz.

——————————————————————————————————————————————————————————

THOSE TRASPORTING THE WORLD MET

The 13th International Transport Forum (ITF) organized by the OECD (Organization for Economic Cooperation and Development) was held in Leipzig, Germany between 22-24 May, 2013.

The forum that took three days gathered the Ministers of Transport as well as significant names of the transport, aviation and the academic world.

The Nobel Laureate, 89 year old professor of economy, Amartya Sen was the guest of honor to the summit.

During the summit themed as “Funding Transport, issues such as aviation, railway transportation, pedestrian safety, innovative funding of transport, assessment of transport investments,funding cross-bordertransport, sustainable maritime transport and new generation PPP’s.

As Haber Revizyon, we were in Leipzig and we asked Binali Yıldırım, Minister of Transport, Maritime Affairs and Communications who represented Turkey in these meetings at the ITF (International Transport Forum), his opinions about the meetings held here.

Haber Revizyon: Haber Revizyon: What would Turkey achieve at the end of these ITF meetings?

Binali YILDIRIM: The ITF is not a platform where decisions related to countries are made. This is, in a way, the Davos of transport. Similar to Davos where the world economy is discussed, the problems of the transportation business, its future and remedies are discussed here. Meanwhile, Ministers of 60 countries bilaterally sit and talk if they have issues in between. We talked with the Bulgarian, Ukrainian, Tunisian, German Ministers and will talk to the Minister of Montenegro. I mean this is a platform where all colleagues get together and talk and discuss both the bilateral and the global issues.

Therefore, Turkey is sharing its experiences rather than gaining anything. Turkey has more experience and accomplishments on this issue than any other country or Minister here. Turkey is governed by a stable and strong political administration; the AK Party governance. For this reason, we have had serious experiences and successful achievements in terms of road construction, road transportation, aviation, building of airports, public-private partnership and build-operate-transfer models.

When I look at the issues discussed here… They are far behind the business. This is what I see. While they are discussing what they can do about public-private partnership or build-operate-transfer models, we explain what we have already done. We have put our signature under projects of a 100 billion build-operate-transfer in 10 years. England is still discussing whether to do or not to do this. Norway says they do not need such a thing because they have a lot of Money. They have budgetary surplus. But there is a serious amount of fund in the world. I think making the most of these funds and making infrastructure projects real is the wisest way and in this sense, we have made quite serious achievements. Here we have also proudly seen this here.

During the ITF meetings, we also directed our questions to the OECD Secretary General, Angel Gurria.

Haber Revizyon: Turkey’s investment grade has recently been increased by Moody’s and other financial grading institutions. How do you think this will affect Turkey?

Angel GURRIA: I think it will encourage investments but it will also make it easier to put together packages of financing because of the investment grade of the government which either finances apart or is a partner or as a PPP or maybe a guarantor. If this happens, then of course the price of the money that means the interest rate that you pay will be lower and perhaps you could get longer term the tenor of the maturities so I think you will get more resources available both in terms of the supply but also the cost. This is good news… Well deserved…Turkey of course is a very important member of the OECD so we are very happy and proud that this is happening.

Haber Revizyon: Do you expect the third investment grade to come at the end of this year?

Angel GURRIA: Yes, I’m sure. These things happen in waves. I took 20 years in Mexico to get the first investment grade for Mexico. And then after that the rest… Before the first wave in Turkey, it was prized in. And then the second one arrived. And the third one is going to arrive.

“HOW CAN YOU AVOID THE CRISIS?”

Haber Revizyon: Despite all the all formal statements made by the Turkish officials defending that the economical crisis did not have a huge effect on the Turkish economy, in the latest report on income distribution, Turkey is said to be among countries that have the biggest gap between the lowest and the highest income group. How do you approach the reasons for these?

Angel GURRIA: Unfortunately my own country and Chile have that gold medal of the biggest income difference, the Gini coefficient. And we measure it; how many times is the income of the lower ten percent fit into the highest ten percent. The average of the OECD is nine times. United States… Fourteen times… Chile, Mexico; 25-26 times… And these are countries that are improving. Brazil, Mexico and Chile are improving but still they are very high. Turkey is a medium sized open economy. In the middle of Europe or in the middle of Europe and Asia… How can it avoid the impact of a worldwide recession? Or at least slow down because it is a pretty clear recession in Europe and it is a slowdown in the U.S. until very recently, slow down in Japan. German went from flat to negative. Well, what do you expect? They are buying less. If you are in the business of selling to them or you are in the business of producing cars with them, which will go to them… You know producing parts of cars which they then will integrate into their own final product did not order in the global value chain. Turkey is a part of import value chains in the world but if the global value changes, lowering their production; that is going to have an impact on Turkey and on everybody else.

So, it is inevitable. In terms of the distribution of income, the problem is that most of the differences stem from the labor market. And if you have higher unemployment because of the crisis, then of course, simply because there is a greater differentiation even if you are creating new jobs, that typically tend to be lower paid, and where wages have lost in relative terms. Therefore, you are getting pressures for greater differences.

“TURKS HAVE DONE A PRETTY GOOD JOB”

It is inevitable and I am also saying that the Turks have done a pretty good job at avoiding at least part of the impact. But it is inevitable. You can’t reasonably expect… It is part of the world… It is connected. It is part of the trading system. It is not going to be able to be isolated.

“PERHAPS ONE DAY YOU MAY NOT WANT TO HAVE EUROPE JOINING TURKEY”

Haber Revizyon: In terms of trade and development, what areas do you foresee that Turkey will provide valuable contribution to the EU with its assets and workforce?

Angel GURRIA: I have been saying this for many many years that first of all they should be a member of the EU. They already have their common market agreement, their free trade agreements… So and I think today that the logic of having Turkey as a partner has become quite evident and because you guys have an eight percent growth rate. Now you’ve come down a bit because again you are moving together with the rest of the world into a lower growth pattern but I think it is a pretty natural thing to say; I have always said that perhaps one day you may not want to have Europe joining Turkey.

haberrevizyon haziran 2013 oecd 1

haberrevizyon oecd 2 haberrevizyon oecd 3 haberrevizyon oecd 4

HABER REVİZYON DERGİSİ HAZİRAN 2013

Bir cevap yazın