Fanatizmin Kirli Yüzü

Etimolojik kökeni Latince “fanaticus” kelimesinden gelen ve “çılgın, coşkulu, öfkeli,ateşli”anlamındaki fanatik sözcüğü, günümüzdeki anlamıyla ilk olarak 1500’lü yılların başında ortaya çıkmış. Ardından 1600’lü yılların 2. çeyreğinden itibaren de “fanatizm” kelimesi, o dönemdeki dini konularda Ortaçağ’ın bağnaz zihniyetine karşı çıkan non-konformistler için kullanılmaya başlanmış.

Günümüzdeki yansımalarına gelene kadar anlamından pek bir şey kaybetmese de çeşitli türlerdeki fanatizm örnekleri toplumu ve hatta ülkeleri endişelendirecek noktalara getirmiştir.

“Hastasıyım” başka, “onun için ölürüm, her şeyi yaparım” başka…

Fanatizm, kısa ve öz tanımıyla herhangi bir görüş veya iddiaya karşı sorgulamasız, eleştirisiz bir şekilde tam bir teslimiyet duygusu içinde bağlı olmak, bu görüş veya iddianın şiddete başvuracak ölçülerde savunucusu olmak demek.

Bağnazca başka görüş ve tavırları benimseyen insanlara katlanamamayı da beraberinde getiren bu davranışlar grubunun ortaya çıkardığı sonuçlar çoğunlukla şiddetle sonuçlanmakta ve farklı yaklaşımları da olsa her iki grup insanın da sonuçta zarar görmesine neden olmaktadır.

Fanatizm, aşırılık, dışlayıcılık, karşıtlık ve dogmatizm üzerine kurulu, sosyo-psikolojik bir olgular demetidir. Tek kelimeyle bağnazlıktır. Farklılıkları kabullenmek, saygı, esneklik, hoşgörü gibi yapıcı ve geliştirici yaklaşımlardan uzak kalmaktır.

SPORDA FANATİZM

Bu at gözlüğü takmışlık, körü körüne bağlılık ve ateşli taraftarlığın sonunda hiç de istendik sonuçlar ortaya çıkmıyor. Fanatizm, futbolda holiganlık düzeyine çıkıyor ve ardından büyük derbi maçlarının sonunda bıçaklanarak öldürülen veya yaralananlar oluyor. 12 Mayıs’ta oynanan Fenerbahçe Galatasaray derbisinin ardından Fenerbahçe forması giyen Burak Yıldırım (20), Edirnekapı’daki Şehitlik Metrobüs durağı çıkışında, fanatik bir karşı takım taraftarı tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Zanlı Yusuf O. ertesi gün gözaltına alındı. Alındı alınmasına da, olan Burak Yıldırım ve ondan önce futbol fanatizmine kurban giden daha nice kişiye ve ailelerine oldu.

Ölümlü, yaralanmalı sonuçların dışında da her maçın ardından, özellikle futbol stadyumlarının koltuk, kapı, gibi malzemelerinin gördüğü zararlar ve bu malzemeler kullanılarak diğer taraftarlara veya sahadaki oyuncu veya hakeme yönelik sözlü ve fiziksel saldırılar… Tüm bunların sağlıklı ruh haline sahip insanoğulları tarafından gerçekleştirildiğini varsaymak yanlış.

Medeni spor izleme alışkanlığını kazanmak ve yalnızca oyuncular arasında değil, taraftarlar arasında da “fair play” tutumunu yerleştirebilmek için politikacıların olaylar olduktan, insanlar öldükten sonra birbirlerinden hesap sormaları gideni geri getirmez.
Bu konuda ilgili tüm paydaşların; anne-babalardan öğretmenlere, takım yöneticilerinden medyaya kadar toplumun hemen hemen her alanındaki görevli kişi ve kurumların üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi, önleyici ve etkili, aynı zamanda da kalıcı sonuçlar için yapılabileceklere odaklanması ve fanatizmin barındırdığı her türlü şiddeti engellemek için ciddi çalışmalar yapması şart.

Çocuğunu maça götürdüğünde veya evinde maç izlerkenki tavırlarıyla ve sözleriyle model olan baba, holigan grupları para karşılığı derbilere götüren spor kulüpleri, en temelinde ise kişinin çocukluğundan itibaren ihtiyaç duyduğu bir gruba bağlı olma ve aidiyet duygularını yaşamasına ortam sağlamayan ebeveynler… Herkesin pastada payı varsa, herkes elini taşın altına sokup kendi etki alanında yapabileceklerini sonuna kadar yapmalıdır.

Sporcular, fanatik taraftarlar için her şekilde tahrik unsuru. Etkileseler de etkilenseler de tepki aldıkları kesin. Kimi zaman saha içindeki tavırlarıyla taraftarı karşı takıma yönelik ateşlediklerinde, kimi zaman da hata yaptıklarında fanatiklerin sert tepkisine maruz kalıyor sporcular. Onların sahadaki mücadele ve kazanma hırsı, kendileriyle oyuncu ve takımı özdeşleştirmiş fanatik taraftarlar tarafından daha büyük tepki ve şiddet doğuruyor. Halbuki o fanatik taraftarlar, sahada mücadele ederken son derece coşkulu ve haşin mücadele veren ve birbirine sert tavırlar gösteren, bu mücadele ve şov için milyonlarca dolar kazanan futbolcuların, maç bitiminde dostça selamlaşıp, sarılıp, birlikte etkinliklere katılıp yaşamlarını sürdürdüğünü idrak edemeyecek kadar körü körüne bir öfke ve hırs duyuyorlar.

Tüm bu dinamikler, ardından yaşanan olaylar, maçlar bitse de bazı fanatikler tarafından yıllar sonra bile dakika dakika hatırlanıyor ve aynı düşünce ve tutumla geçmiş zamanın üzerinden tartışmalar ve şiddet ortaya çıkıyor. Baksanız, savundukları, hakkında tartıştıkları, onlar için kavga edip başkalarına zarar verdikleri futbolcular çoktan jübile yapmış da yetenek yarışmalarında jüri üyesi, spor programlarında bilirkişi olmuşlar. Kazanan veya kaybeden takımlar yine oldukları yerde duruyor ve fanatik taraftarların aldığı biletlerin geliriyle daha da büyüyor.

Olan, Anneler Günü’nde oğlunu mezara veren Burak Yıldırım, onu öldüren Yusuf O.’nun ailelerine ve onlar gibi daha nicelerine oluyor.

İDEOLOJİK FANATİZM

Politika, ideolojiler ve çıkarlar üzerine kurulu bir sistemler bütünü. Açıkça ifade edilen veya gizli ideolojilerin peşine insanları takmak, hele de eğitim düzeyi yeterli olmayan, yakın tarihinde yokluk, sefalet, ardından darbelerle karşılaşmış ve verdikleri oyun karşılığında iş bulabilmeyi veya yalnızca karın tokluğunu bekleyen kanaatkar insanları fanatik taraftarlar haline getirmek ve güzel bir gelecek vaat etmek, risk almayı pek de sevmeyen halkımızda kolay işleyecek bir strateji.

Dünya düzeni, yönetenler ve yönetilenler olarak ayrılmış. Yöneten olmak güç demek, idol olmak demek, hayranlarının yani “fan”larının olması demek. Hemen hemen her yerde yanında olacak takipçilerinin ve görüşlerinin savunucularının olması demek. Senin adına seni senden daha iyi anlatabilecek, propagandanı yapacak ve sana karşı olanları dinlemekten, farklı görüşlerin olabileceğini, hatta bu farklı görüşlerin çok sesliliğinin de yeni kapılar açabileceğini fark etmekten uzak kişiler yaratmak ve bu uğurda da şiddete başvuracak kadar inanmış insanları toplamak kolay.

Kendisine yakın hissettiği, kendini ifade edebileceği ortamlar bulmak ve bu ortamlarda da tek başına normalde fanatizmini ve saldırganlığını göstermeyebilecek kişiler, kendileri gibi düşünen, aynı ideoloji veya liderin peşinde ilerlediklerinde bir aradayken, “Vur de vuralım, öl de ölelim!” “Tek yol devrim!” “Ya Allah bismillah, Allah-u Ekber!” nidalarıyla meydanlarda toplu şiddet olayları yaşatmakta veya buna teşvik etmektedir.

Fanatizm, en uç noktalarda, başka bir insanı, sırf kendi düşünce ve inancında olmadığı için öldürmekle yetinmeyip, cesedini parçalayıp kalbini kanlı canlı çıkaran ve çiğ çiğ yamyamlık yapan insan müsveddelerine dönüştürmekte.

Yakın zamanda haber portallarında an be an videosunun yayınlandığı Suriye’li askerin vahşet görüntüleri fanatizmin tehlikeli ve dünyanın gelecek nesillerini olumsuz etkileyici bir kişilik ve davranış bozukluğu olduğunu anlatmaktadır.

Fanatizm tartışmalarla, ardından fiziksel saldırı ve küfürlü sözlerle birbirine yaklaşmaktan başlayan ve en sonunda dağlara, din ve siyaset bir araya geldiğinde de Reyhanlı’ya kadar uzanan hem bireysel hem de toplumsal olarak derin izler bırakan etkileri doğuruyor.
Bir ideolojiye bağlı olmak ve o ideolojinin ilkeleri doğrultusunda yaşamak, gerektiğinde medeni yollarla ve şekillerde fikrini savunmak ayrı, başka kişi ve düşüncelerin olabileceğini reddetmek ve bu uğurda can alma noktasına kadar varan bir şiddet yaratmak ayrı şeyler.

Fanatizm, her koşulda kontrolsüzlük ve saldırganlık içeren bir davranışlar bütünüdür. “Fan” olmakla “fanatik” olmak arasındaki dilbilimsel açıdan küçük gibi görünen ancak semantik açıdan bakıldığında; medeniyet, insanlığın olumlu bir geleceğe doğru yol alması ve daha az zarar görmesi açısından aralarında son derece keskin bir uçurum bulunan iki kavramdır.

Her insan kendini ifade etmek ve bir gruba ait olmak ister. Ancak ne yazık ki Türkiye olarak insanların, özellikle de gençlerin içindeki bu potansiyeli ve enerjiyi değerlendirmenin, yapıcı ve medeni yollara yönlendirmenin tam anlamıyla etkili bir şekilde gerçekleştirilemediği de aşikar. Zira hala ülkemizde Türkiye vatandaşlarının karıştığı bombalı saldırılar, maç sonrası öldürülen gençler ve bunların ardından da her yönüyle gümbür gümbür akıp giden bir hayat var.

haberrevizyon fanatizm 1 haberrevizyon fanatizm 2 haberrevizyon fanatizm 3 haberrevizyon fanatizm 4 haberrevizyon fanatizm 5

HABER REVİZYON DERGİSİ HAZİRAN 2013

 

Bir cevap yazın