Sizler, ihtiramı hak edecek kadar özelsiniz. Zira siz, İstanbul gibi bir dünya şehrinin atar damarlarısınız. Memleketin kalbi burada atmakta, nabzı burada tutulmaktadır. İstanbul, bu cennet vatanın adeta bir izdüşümüdür. Hatta dünyanın her yerinden farklı insan topluluklarına bile rastlayabilirsiniz. Çünkü bu eşsiz mekân tarihi kimliği ve misyonuyla her rengi, her ırkı ve her düşünceyi bağrına basmıştır. Bu kutsal topraklar ahlak ve faziletin yuvası olmuş, insani değerler bu topraklarda hayat bulmuştur. Burada tesis edilen hak ve adalet anlayışı, ezilen milletlerin rüyası olmuş, sevgi ve hoşgörü adına bir arada yaşama kültürü bu topraklarda yeşermiştir. Öyle ki bu topraklar, insan onuruna uygun bir hayat anlayışının mektebi haline gelmiş ve bu mektep, modern dünyanın ilham kaynağı olmuştur. İstiklal Şairimiz’in ifadesiyle, medeniyet bizde anlamını bulmuştur.
İlahi takdir gereği dünyanın geçirdiği sosyal ve siyasal çalkantı,bizi en önlerden en arkalara kadar attı. Ama hamdolsun ki içimizdeki bu inanç sayesinde yeniden ayağa kalktık. Ve bu inanç sayesinde yeniden olmamız gereken yere yaklaştık.
Birliğimiz dirliğimizi, dirliğimiz ise diriliğimizi tetikledi. Şehit ve gazilerimizin kanları, kurumakta olan koca bir çınarın köklerine indi. Rahmet damlaları bu asil köklere temas edince yeniden filiz verdi. Bu filiz öyle sessiz ve sedasız büyüdü ki, görenler hayret etti. Sizler, bu mirası gözünüzün nuru gibi koruyup buralara getirdiniz. Ortaya koyduğunuz bu samimiyet, cesaretimizi kamçıladı. Bu emanet bilinciniz, gelecek arayışına olan umudumuzu artırdı.
Yükselmekte olan ulvi bir bayrak içimizde ve dışımızda olan birilerini ürkütebilir, korkutabilir. İç ve dış mihraklar bunu engellemek için geçmişte yaptıkları gibi, aramıza ayrılık tohumları atarak birbirimize düşürmek isteyebilir. Bu, onlardan beklenen bir şeydir ve bu tavır kendileri için anlaşılabilir. Ancak inanıyorum ki içimizdeki birlik ve beraberlik ruhu, bu oyunu bozacaktır. Bu nedenle doğru tarafa bakmalı, kuklayı değil, kuklacıyı görmeliyiz. Kuvvetimizi aynı yere akıtarak potansiyel enerjiye dönüştürmeliyiz. Birbirimize sımsıkı sarılarak, yolculuk yaptığımız bu geminin çürümüş ve açılmış yerlerini, hep birlikte onarmalıyız. Başka alternatifimiz yok, gidecek başka bir yerimiz de…
HABER REVİZYON DERGİSİ KASIM 2013