Herkesin hayatta unutamadığı kitaplar vardır, ben en çok çocuk romanlarını severim, yazarların hayal gücüne hayranlık duyarım, Peter Pan, Kibritçi Kız, Lafonten Masalları, Bremen Mızıkacıları, Martı ve onlarcası…
Ama bir tanesi var ki bugün bile onu başucumdan ayıramam, kim karşıma çıksa onu tavsiye ederim onu okumasını arzu ederim ve sanki benimle aynı keyfi yaşayacakmış diye düşünürüm. Saint-Exupery isimli bir yazarın yazmış olduğu Küçük Prens. Yetişkinleri hep bir tuhaf bulur, onların yaptıklarının çoğu onun için gereksizdir ama inatla onlarla ilişki kurmaya ve bugün dahi çok zor bulunan sevgiyi aramaya devam eder Küçük Prens. Hele bir gezegende bir Kral ile karşılaşır orada aralarında geçen konuşmayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kral, Küçük Prensi Adalet bakanı yapmak ister, Küçük Prenste gezegende kimse olmadığını ve kimi yargılayacağını sorar Krala. Kral’da; kendi kendini yargılarsın der, çünkü en zor olan budur, insanın kendini yargılaması başkasını yargılamasından çok daha zordur. Eğer kendini Yargılamayı başarırsan gerçek bir bilge olduğunu kanıtlamış olursun.
Ben yılın son günlerinde kendi kendimle biraz daha fazla zaman geçirmeye çalıştım, kendimi biraz daha fazla sorgulamaya çalıştım, çevremde gelişen olayları biraz daha fazla anlamaya gayret sarfettim adeta Küçük Prens gibi davranmaya ve onun gibi düşünmeye çalıştım… Bizi yanıltanın duygularımız olduğunu biliyordum ama ne kadar zayıf olduğumu bir kez daha anlamış oldum ve kendime kızmaya başladım, hele anlamsız hırslar peşinde ne kadar çok zaman kaybettiğimi düşününce bu kızgınlığım daha da arttı. İşte sonunda hiçbir şey olmamış, sadece yıllar geçip gitmişti. Çevreme bakıyorum, gerçekten durum korkunç görünüyor.
Zengin olmuş insanların neden daha fazla zengin olmak istediklerini anlayamıyorum, kimse kimseye karşı sevgi duymuyor, ciddi bir sevgisizlik ortamı var bunun sebebi sadece ve sadece bencillik. Bakıyorum en üst noktalara gelmiş insanlar daha da yukarılardaki mevkilerin peşinden koşuyor ve ister istemez iki yüzlü oluyorlar, gereksiz yere hayatı kendilerine zorlaştırıyorlar. Allah hepimize akıl vermiş, bilgi derseniz ancak ararsanız bulursunuz biz ise tembellik etmişiz bilginin peşinde koşmamışız, merak etmemişiz, okumamışız, hep bir kuvvete teslim olmuşuz. Kuvvetli olanda bizden farklı değil ki, o da kuvvetini akıl ve bilgi ile birleştirmeyince maalesef tutkularının esiri olmuş.
Ben bu toplumun bir ferdiyim, hiç kimseden farkım yok. Meşhur Üç Silahşörler romanında ne diyor kahramanlarımız ’’birimiz hepimiz hepimiz birimiz için’’.Eğer ben böyle ezbere yaşamaya devam edeceksem, hiçbir şey düzelmeyecektir. Kim olursa olsun başına kötü bir şey geldiğinde yüreğimiz cızz ediyor mu? Onun ailesinin duyduğu üzüntüyü biz de hissedebiliyor muyuz? Peşin hükümlerini bir tarafa bırakıp adaletli davranabiliyor muyuz? Tamam ben bunları başaramadım ama bana örnek olması gereken beni yönetenler? Onlar bunları başarabilmiş mi? Onlar akşam yattıklarında huzur içinde rahat uyuyorlar mı? Ben bunları başaramadığımı anladım ve yılın son günlerinde kendime son derece kızgınım, sanmayın ki çok zengin ve çok güçlüyüm, ama bunlar elime geçmiş olsaydı düzgün hareket edeceğim konusunda kendime güven duymadığımı anladım, yanlış yapma ihtimalim daha yüksek geldi bana. Diyeceksiniz ki yeni yılda sen ne yapacaksın?
Yaşım ne olursa olsun kendimi eğitmeye devam edeceğim, çevremdeki olaylara daha duyarlı olmaya çalışacağım, ön yargılarımdan uzaklaşmaya çalışacağım, daha çok merak edip bilgimi arttırmaya gayret edeceğim, çevreme daha çok yapacak işimin olduğundan söz edeceğim ve karşıma çıkan gençlere hala okumamışsa Küçük Prens kitabını okumalarını tavsiye edeceğim… Bir yerlerde sevgi var onu bir gün birisi bulacak ve bizlerle paylaşacak… Peki, bizi yöneten büyüklerimiz ne yapacak? Adaletli olmayı başarabilecek mi? Önyargılarından kurtulacaklar mı? Her şeyin seçim sandığından ibaret olmadığını anlayacaklar mı? Hepimizin bir yerlere sadece pamuk ipliği ile bağlı olduğunu fark edebilecekler mi? Lafonten bugün akıllı tilki ile kendini beğenmiş karga hikayesini yeniden yazsa, tilkinin ricası ile şarkı söylemeye başlayan karganın ağzındaki peynir değil herhalde kaset düşerdi aşağıya.