İhracatçılara Güvenin, Türk Malı Damgasını Dünyaya Vuralım.

2013 yılının tüm Türkiye’ye, tüm ihracat camiamıza ve tüm dünyaya hayırlı olmasını; sağlık, mutluluk ve barış getirmesini diliyorum. 2012 yılı Türkiye açısından başarılı geçti. Olması gereken oldu. İhracat, büyüme, istihdam ve diğer pek çok alanda Türkiye ekonomisi bir adım daha ileriye gitti.

 

Dünyanın lider ekonomilerinin krizle sarsıldığı bir dönemde Türkiye‘nin ortaya koyduğu bu başarılar takdire şayandır. Türkiye ilk 9 ayda yüzde 2,6 büyüdü. İhracatımız ise 2012 yılında 151 milyar 860 milyon dolara ulaştı. Bu rakam Cumhuriyet tarihinde yeni bir ihracat rekorudur. Ancak ihracatta rekorlar kendiliğinden kırılmadı. Türkiye ihracatçılarına güvendi. Biz de bu güveni boşa çıkarmadık. Ekonomiyi sırtlamaya devam ettik.

Yatırım yaptık, istihdam ürettik. Büyümeye net katkı verdik. Cari açıkla mücadelede en ön saflarda yer aldık. Ekonomideki kırılganlıklar ihracat sayesinde azaltıldı. Bu, büyük bir başarıdır. Bu, ihracatçılarımızın başarısıdır.

Bu, ihracatçılarımıza her platformda büyük destek veren hükümetimizin başarısıdır. Bu, kenetlenen Türkiye’nin başarısıdır. Çünkü; Başta Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ve Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, bizleri her platformda desteklediler. Sayın Ekonomi Bakanımız Zafer Çağlayan da hiçbir organizasyonumuzda bizleri yalnız bırakmadı.

Yurt dışı olsun, yurt içi olsun nereye gitsek sayın bakanımız hep yanımızda oldu, bize yol gösterdi. Bunun için kendisine çok teşekkür ediyor ve bütün ihracatçılarımız adına alkışlıyorum. 2013 Türkiye’nin tüm kurum ve kuruluşları ile ihracatçılarına daha çok güvendiği ve kulak verdiği ve bir yıl olsun. Biz de Türk malı damgasını tüm dünyaya yayalım. 2012 yılında 237 gümrük bölgesinde dalgalanan Türk malı bayrağını, Afrika’dan Ortadoğu’ya, Asya’dan Avrupa’ya her bölgede dalgalandırmaya devam edelim. Bu çerçevede 2013 yılında tüm ekonomi aktörlerinden ihracata destek bekliyoruz.
İhracatçılara pozitif ayrımcılık istiyoruz.

Ancak finans kesiminin de daha fazla yanımızda olmasını bekliyoruz. İhracatçılara pozitif ayrımcılık istiyoruz. İhracatçıya daha rekabetçi şartlarla kaynak kullandırılmasını arzuluyoruz. Biz Merkez Bankamızın öngörülerine güveniyoruz.

Diğer yandan Merkez Bankası’nın ihracatçımızı, sanayicimizi ilgilendiren konularda daha cesur adımlar atmasını, yolumuzu aydınlatmasını bekliyoruz. Önümüzü açmasını, daha fazla yatırımı ve ihracatı teşvik etmesini istiyoruz.

Bizi 2023 hedeflerimize götürecek yeni perspektiflere ihtiyacımız var. Konjonktüre uyma kaygımız bizi uzun vadeli hedeflerimizden uzaklaştırmamalı. Kısa vadeli konjonktürde uzun vadeli perspektifi kaybetmemeliyiz. Şimdi 2023 stratejisinin üzerine daha fazla eğilme vaktidir.
İnovasyon konusunda yeni açılımlar yapacağız.

İnovasyon, AR-GE ve tasarımın bu uzun yürüyüşümüzde en büyük dönüşüm araçlarımız olduğuna inanıyoruz.
Türkiye inovasyon konusunda belirli bir ivmeyi yakaladı. İşte biz, Türkiye İnovasyon Haftası’nı farkındalık oluşturmak amacıyla yaptık. İstedik ki kamuoyu gündemine inovasyonu daha fazla taşıyalım. İnovasyonun önemini tekrar tekrar vurgulayalım. Çünkü inovasyon, Türkiye’nin geleceğidir.

İnovasyona yönelik toplumsal farkındalığı artırma çabalarımız, yoğunlaşarak devam edecek. Bu konuda farklı açılımlar yapacağız. Çünkü, bugün geldiğimiz noktada inovasyon ihtiyacı, siyasal, kurumsal, toplumsal algı, kabul ve alışkanlıklarda köklü değişimleri dayatıyor. Bilişim teknolojisindeki gelişmeler, geleceği öngörülemez bir hızda yakınlaştırıyor.

Geleneksel yapılarla geleceği inşa edemeyiz.

İşte bu yüzden, eğitimden sivil anayasaya dek yeni bir atılıma ihtiyacımız var. Çünkü 2023 hedeflerimize ulaşmamızın yolu, yeni atılımlardan geçiyor. Bugün geleneksel anayasa, geleneksel kurumlar, geleneksel siyasal işleyiş ve geleneksel toplumsal davranış kodlarıyla geleceği kurmak, Geleceği şekillendirmek artık imkansız hale geldi. İktidarıyla, muhalefetiyle öyle bir yeni anayasal düzen kurmalıyız ki; tüm bu gelişmeler karşısında gerekli esnekliği gösterebilsin, ekonomide güvensizliği ve belirsizliği ortadan kaldırsın, toplumun sağduyusu ve yaratıcı potansiyelini hayata geçirebilsin, toplumun önünü açsın, statikliği ile topluma ayak bağı olmasın.…

2013 Öngörüleri

Şimdi biraz da 2013 yılında bizi nasıl bir tablo bekliyor ona değinmek istiyorum:
Yeni yılda küresel ekonominin daha ılımlı bir seyir izleyeceğine inanıyoruz. Avrupa bölgesinde kısmi bir toparlanma olasılığını yüksek görüyoruz. 2012 yılında yüzde 0,4 küçülmesi beklenen AB’nin 2013 yılında yüzde 0,2 büyüyeceği tahmin ediliyor. Biz bu durumun ihracatımıza olumlu yansımasını bekliyoruz.

Amerika tarafında da ılımlı büyüme temposunun devam etmesi bekleniyor. Gelişen ülkelerin büyüme temposu hız kesmeden devam ediyor. 2012 yılında gelişen ülkelerin büyüme beklentisi yüzde 5,1. Bu rakamın 2013 yılında yüzde 5,6’a yükseleceği tahmin ediliyor.
2013 ihracat hedefimiz de OVP’nin üzerinde.

Sonuç olarak dünya ticareti için 2013 yılı daha olumlu koşulları barındırıyor. Biz de bundan Türkiye olarak en iyi şekilde yararlanacağız. Alternatif pazar adını verdiğimiz pazarlardaki genişlememiz sürecek. Ortadoğu, Afrika ve BDT ülkelerinde yeni açılımlar yapacağız. Avrupa ekonomileri beklentilerimiz dahilinde toparlanmaya başlarsa, bundan da fayda sağlayacağız. Bu da bizim ihracat hedeflerimize olumlu yansıyacak.

Geçen yıl OVP’ye göre 2012 yılında ihracat hedefimiz 148,5 milyar dolardı. Daha sonra bu rakam 149,5 milyar dolar olarak revize edilmişti. Biz bu yıl bu hedefi de aştık. Orta Vadeli Program’da 2013 ihracat hedefi ise 158 milyar dolar olarak belirlendi. Biz 2013 yılında bu rakamı geçerek 160 milyar dolar ihracat yapmayı hedefliyoruz.

haberrevizyon şubat 2013 tim mehmet büyükekşi1 haberrevizyon şubat 2013 tim mehmet büyükekşi2

 

HABER REVİZYON DERGİSİ ŞUBAT 2013

Bir cevap yazın