Türkiye, özellikle Ortadoğu’nun kaynayan kazanında, yaşanan kriz ve savaşların ortasında barış içinde yaşamaya çalışan bir ülke olma çabasını sürdürüyor.
Ülkenin kendi içindeki terörle mücadele çalışmaları yıllardır devam ediyor. Bu konuda izlenen politikalar eleştirilse de, çözüm yöntemlerine bakış açıları, iç siyasi dinamiklerin doğası gereği farklı olsa da çaba tek bir şey için; barış ve huzur içinde sürdürülecek bir yaşam.
Türkiye insanı misafirperverliğiyle, yardımseverliğiyle bilinir ve övünür. Merhametlidir. Bir televizyon programında genç bir kadının, gardrobunda neden az kıyafeti olduğu sorulduğunda, sahip olduğu eşyaların çoğunu Van depremzedelerine gönderdiğini söylerken izlediğimiz bir ülke Türkiye.
Siyasi değil, insani…
Durum böyleyken, son yıllarda ülkesinde yaşamını tehdit altında görüp, çoluğunu çocuğunu toplayıp apar topar kendi evinden, vatanından ayrı kalmak zorunda kalan komşularına da kapılarını açmış olması, siyaseti bırakın bir yana, insani olarak Türkiyelinin kulaklarını tıkayacağı bir durum olmayacağının da göstergesi.
Nitekim geldiler… Suriye’den, Esad rejiminden, savaştan kaçmak, kendilerinin ve çocuklarının canını kurtarmak ve daha güzel bir dünyada yaşamak için evlerini, dostlarını, işlerini, bazıları ailelerini kaybederek geldiler. Yüzler, yüzbinler oldu… Daha da artıyor sayıları. En çok da çocuklar etkileniyor bu durumdan. Geleceklerinde hafızalarında veya kişiliklerinde çok büyük yaralar bırakma olasılığı olan travmalar yaşıyorlar.
Gaziantep ve Hatay’daki kamplar ve mültecilerle ilgili haberler, konuyla ilgili siyasi ve toplumsal gündemi de dünyayla paylaşıyor. Uluslar arası standartlarda ve insan hakları temel alınarak belirli hizmetler sağlanıyor ve ülkelerinden, evlerinden, mutlu olsunlar veya olmasınlar, alıştıkları yaşamlarından uzaklaşıp canını kurtarmak istemiş binlerce insana hizmet veriyor Türkiye.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayatı Yazıcı, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ile AK Parti milletvekillerinden oluşan siyasiler, 20 Ocak’ta Gaziantep Nizip’teki mülteci kampına gittiler.
Başbakan, buradaki konuşmasında Beşar Esad’a seslenerek; “Şu ana kadar 520 bin insan öldürdün. Bunlar hep terörist miydi? Adama sormazlar mı? 600 bin Suriye vatandaşı şu anda Suriye dışında. Bunlar terörist miydi? Adama sormazlar mı? 10 yaşındaki ayağı kopan çocuk terörist miydi?” diyerek, Esad’ın siyasi iktidar savaşında yüz binlerce insanın insanca yaşama hakkını elinden almasını bir kez daha sert bir dille eleştirdi.
Bununla birlikte, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın ülkemizde bulunan Suriye vatandaşlarına ilişkin 18 Ocak tarihli resmi açıklamasına göre;
Barınma merkezlerinde 157.490 Suriye vatandaşı bulunuyor.
Başbakanlık AFAD tarafından, Suriye’den gelenler için kurulan 13 çadırkent, 1 geçici kabul merkezi ve 2 adet konteynerkentte 157.490 Suriye vatandaşı yaşıyor.
Şanlıurfa Harran Kökenli konteynerkentinin de hizmete girmesiyle; Hatay’da 5, Şanlıurfa’da 2, Gaziantep’te 3, Kahramanmaraş, Osmaniye ve Adıyaman’da 1’er olmak üzere toplam 13 çadırkent ile Kilis’te ve Şanlıurfa’da 1’er olmak üzere toplam 2 adet konteynerkent kurulmuş.
2011 yılı Nisan ayı içerisinde Suriye’de başlayan iç karışıklıklar nedeniyle, nüfus hareketlerine yönelik olarak bugüne kadar ülkemize gelen 220 binden fazla Suriye vatandaşı için, Başbakanlık AFAD tarafından 7 ilde kurulan kamplarda bir yılı aşkın süredir, her türlü insani yardım ihtiyacı karşılanıyor.
AFAD koordinasyonunda; ilgili kurum ve kuruluşlarca çadırkentlerde ve konteynerkentte barınma, yiyecek, sağlık, güvenlik, sosyal aktivite, eğitim, ibadet, tercümanlık, haberleşme, bankacılık ve diğer hizmetler veriliyor.
Konteynerkent ve çadırkentlerde her türlü koordinasyonu; ulusal ve uluslararası afet ve acil durumlarda ülkemiz adına yetkili kurum olan Başbakanlık AFAD tarafından sağlanıyor.
Başbakanlık AFAD’ın gönderdiği ödenekler ile kurulan kamplarda; okul, cami, ticaret, polis ve sağlık merkezi, basın brifing birimi, çocuk oyun alanları, televizyon izleme üniteleri, su deposu, arıtma merkezi, trafo ve jeneratör gibi donatılar da yer alıyor.
Konteynerkent ve çadırkentlerde; ülkemize giriş yapan Suriye vatandaşlarına günlük olarak 3 öğün sıcak yemek verilmeye devam ediliyor.
Bugüne kadar ülkemize toplam 223.986 Suriye vatandaşı giriş yapmış.
Bugüne kadar toplam 66.496 Suriye vatandaşı ülkesine dönmüş.
Bugün itibariyle; Hatay’da 13.039, Gaziantep’te 28.656 (8.635’i Islahiye, 7.002’i Karkamış, 13.019’u Nizip çadırkentlerinde), Kilis’te 13.463, Şanlıurfa’da 68.255 (36.330’u Ceylanpınar’da, 30.473’ü Akçakale çadırkentlerinde, 1.452’si Harran Kökenli konteynerkentinde), Kahramanmaraş’ta 16.274 kişi, Osmaniye’de 7.869 kişi ve Adıyaman’da 9.779 kişi barınıyor.
155 hasta ve yaralı hastanede sağlık hizmeti alıyor. Hastanedekilerle birlikte barınma merkezlerinde toplam 157.490 Suriye vatandaşı bulunuyor.
Gelecekle ilgili öngörüler, siyasi stratejistler veya konunun uzmanları tarafından öngörülebilir. “Suriye’deki iç savaş ne zaman biter? Yurtlarından ayrılan ve kamplarda yaşayan insanların evlerine geri dönmesi ne zaman ve ne şekilde olur? Dönerler mi? Dönmek istemeyenlerin durumu ne olur? Bölgede başka siyasi krizlere neden olurlar mı?” gibi soruların cevapları da yine bu uzmanlar tarafından, olasılıklar üzerinden verilebilir.
Türkiye ülke olarak, kültürel geçmişinden gelen misafirperverliğiyle ve insani değerleri koruyan güzel özüyle bu insanlara kucak açmıştır çünkü her ne olursa olsun, hiç bir insan bu dünyaya savaş görmek ve ailesinin savaşta katledildiğini görmek için gelmemiştir.