Mübarek Ramazan ayı bütün kutsiyetiyle geldi. Ramazan ayı bereketin, paylaşımın, hayırda yarışmanın ve ibadetin huşu içinde idrak edildiği bir aydır. Keşke şu fırsatçı zamlar ve israf da olmasa…
Ramazan berekettir…
Bu mübarek ay kendi bereketiyle gelir. Sofralar, hoşsohbetler, dostluklar bir başka güzel olur… Ancak bunun tadını da kaçırmayanlarda yok değil?! Yani Ramazan fırsatçılarından bahsediyorum.
Her Ramazan öncesi çarşı pazarı mutlaka gezer, temel ihtiyaçların fiyatlarına şöyle bir alıcı gözle bakarım. Fiyatlar üç aşağı beş yukarı aynıdır. Fakat Ramazan’dan bir hafta öncesi fiyatlarda ortada haklı bir sebep yokken bazı izahı samimi ve gerçekçi olmayan artışlar olur. Bir anlam veremez ve “Neden böyle oluyor?” sorusunun cevabını aramaya koyulurum kendimce. Taa ki bu Ramazan ayı bitene kadar… Cevabını bulamadan, Ramazan biter.
İşin gerçeği şudur; fırsatçılık kanımıza işlemiş vesselam. Fakir fukara denilmez, mübarek ay denilmez nasıl kısa yoldan tabiri amiyaneyle malı götürürüz hep bunun hesabını yapar durur bizim ahi terbiyesinden yoksun esnafımız!.. Tabi buna kayıtsız ve eylemsiz kalan denetim mekanizmasına ne demeliyiz?! “Bu bir kul hakkıdır; bari mübarek ayda kendimize çeki düzen verelim” denilmeyecek mi? Bu başıboşluktan fırsat yaratanlar ve sebep olanlar unutmamalıdırlar ki kul hakkıyla öbür tarafa giden bunun hesabını veremez.
Bu temaşaya bir son verilmelidir.
Bu işin bilenleri ve söz sahibi kişiler “Ramazan öncesi et, temel gıda, sebze ve meyve fiyatlarında bir artış beklemiyoruz, zira elde stokta mevcut üretimde de herhangi bir sıkıntı yok” açıklamaları yaparlar. Buna rağmen cevval (!) satıcımız hep bildiğini okumaya devam eder. Dedik ya ahilik terbiyesinden yoksun bir esnaf kesimi kendi kendine bahane üreterek fiyatları artırmakta ve haksız şekilde para kazanmaktadır. Kazandığı haklı günahlardan ise bi haberdir tabi…
Burada biz tüketiciler daha dikkatli olmak zorundayız. Zira bu arz ve talebe göre şekillenmektedir.
Bir kere alış verişe çıkmadan önce bir ihtiyaç listesi hazırlamalı ve mümkünse fiyatları iyice inceleyerek alış veriş yapmalıyız. Yoksa hem gereğinden fazla alış veriş yapmış olacak ve gereksizce paramızı harcamış olacağız. Bu iki israfı mutlaka yapmamalıyız… Çünkü israf sadece sofrada bıraktıklarımızı çöpe atmak demek değildir.
Ramazan paylaşımdır…
Zengin ve fakirin aynı sofrada tevazu içinde buluştuğu tek yerdir iftar sofrası.
Zaten bu ayın asıl maksadı da ibadetin yanı sıra makam ve mevki ayırımı yapmadan aynı sofra etrafında toplanmak ve aynı nimetleri paylaşmak demek değil midir?
Gösterişli, aşırı abartılı ve bol yıldızlı hotellerde verilen iftar davetlerini bu paylaşımın dışında tutmak gerekir. Çünkü daveti veren gösteriş peşindedir. Davete icabet edenlerin bir kesimi ise biz her yere gitmeyiz havası içinde olan insanlardır. Zaten oraya fakir davet edilmez. Ve hatta oraya gidenlerin çoğunluğu da oruç bile tutmaz!..
Ramazan israfı önlemektir…
Bu bol yıldızlı oteller ve restaurantlarda verilen iftar yemekleri gösteriş uğruna yapılan fuzuli israftan başka bir şey değildir. İftar sofrası tevazu ve nefsin terbiyesinden nasibini almamıştır. Görgüsüzlük o kadar ki iftar sofrası eğlence yeri sofrasına dönüştürülmüştür.
Dışarıda birçok fakir fukara iftar sofrasında bir parça kuru ekmeğe muhtaç iken nimeti israf etmek hiçbir haklı gerekçeyle izah edilecek bir durum değildir.
Hiçbir zaman bu gibi davetlere gidip katılmayı kabul etmedim, etmem de, gitmem de. Diyeceğim o ki bu sofralarda gösteriş yapıp nimeti israf edenler her ne kadar kendi paralarıyla davet vermiş olsalar bile Allah katında kul hakkını yediklerini de unutmamalıdırlar. Din alimi değilim, fetva vermiyorum ama israfa karşı olan bir insan ve müslüman olarak aklım ve mantığım kabul etmiyor artık bu görgüsüzlükleri!!!
O zaman paylaşım tevazu içinde olmalıdır. İftar sofrası gösterişten ve israftan uzak olmalıdır.
Ramazan hayırda yarışmaktır…
Bu kutsal ayda herkes kendi çapında hayırda yarış içinde olmalıdır. Hali vakti yerinde olanların iftar sofrasında sevdiklerini veya muhtaçları buluşturamıyor olsalar bile mutlaka muhtaçların iftarda sofrasında aşı olacak katkıyı yapmalıdırlar.
Ramazan kumanya paketleri…
Dedik ya Ramazan ayı hayırda yarışmaktır. Biraz durumu olanlar, market veya toptancıların hazırladığı hazır kumanya kolilerini alır ve dağıtırlar. Buna birçok işverenimizi de dahil edebiliriz. Ancak burada bazı hususlara değinmekte yarar görmekteyim. Şöyle ki;
Bu işi hayır adına yapanları tenzih ederek!
• Ramazan hediyelik kumanya kolilerinin içindeki gıda ürünlerinin çoğunluğunun son kullanım tarihi geçmiş, bozuk, kalitesiz ve eksik olduğunu belirtmek isterim.
• Bir kere fakirin gıdası kuru fasulye, nohut, barbunya, yeşil mercimek fiyatı ekonomik olan kolilerde yok. Bu kolilerde un, bulgur, makarna, toz şeker, çay, salça ve tahin helva gibi azar miktarda temel ihtiyaçlar bulunmaktadır. Aslında koli fiyatının karşılığı değildir. Çünkü bu kolinin tutarı para verilecek olsa eminim ki daha fazla ihtiyaç maddesi alınabilir.
Her şeyden önemlisi hazır kumanya kolilerini dağıtacak hayır sahibi insanlarımızın kendilerini market ve toptancının insafına bırakmamalarıdır. Yoksa kurtlu böcekli kolilerin günahından da kaçamazlar.
Keşke kumanya kolisi yerine zarf içinde parasını verebilsek. Bunu bire bir yapmak zor olsa da bu işleri gönüllü olarak yürüten dernek ve vakıflara nakdi yardımı aktararak kotarabiliriz.
Tavsiyelerimiz…
• Alışverişe mümkün olduğunca iftar saatine yakın çıkmayınız.
• Alışveriş listesi hazırlayıp çarşıya pazara öyle çıkınız.
• Mümkün olduğunca kredi kartı ile alışveriş yapmayınız.
• İhtiyaçlarınızı israf olmayacak miktarda alınız.
• Gıda ürünlerinin son kullanım tarihlerine, ambalajlarının sağlık açısından tehlike oluşturacak kirli, delik ve paslı olmamasına dikkat ediniz.
• Açıkta satılan ürünlerin mutlak surette buzdolabı ve kapalı kaplarda bulundurulanlarını tercih ediniz.
• Tatlı ürünlerinin glikoz, fruktoz ve diğer katkı maddeleri içeren ürünler olmamasına dikkat ediniz.
• İftar ve sahur sofralarında kolalı içeceklerden içmeyiniz.
• Yemeklerin aşırı yağlı, tuzlu ve baharatlı olmamasına özen gösteriniz.
• İftarda çok yemek yiyip uyumayınız. Yemek sonrası mutlaka hafif tempolu yürüyüş yapınız.
• Her şeyden önemlisi sigara içmeyiniz.
Buraya kadar her şey tamam. Ancak oruçlu insan biraz dalgın ve unutkan olabilir… Dolayısıyla satın aldığınız gıdanın sağlık koşullarına haiz ortamlarda üretilmediğini, muhafaza edilmediğini veya insan sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde bozuk olarak satıldığını görürseniz bilinçli bir tüketici sorumluluğu içerisinde hareket ederek satıcıyı şikayet ediniz.
Şikayetleriniz olursa,
Hazır gıda ürünleri için “Alo 174” gıda hattını arayınız.
Uygunsuz gıda üretimi yapan ve raf fiyatı ile kasa fiyatı arasında bir farklılık görürseniz “Tüketici Hakları Zabıta Birimi”ni arayınız.