Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı Özel Röportaj

Okullar kapandı ve bir akademik yıl daha geride kaldı. Öğrenciler, ebeveynler, öğretmenler ve her kademeden yöneticiler, farklı deneyim ve gelişim süreçleriyle yılı tamamladılar. Öğrenciler karnelerini aldı. Öğrencilerin gidişinin ardından öğretmenler son bir enerjiyle hizmet-içi eğitimlere katıldılar ve yılsonu değerlendirmelerini yaptılar. Yönetciler okullarındaki fiziksel koşullar ve eğitim ihtiyaçlarını değerlendirip ilgili yerlerle paylaştılar. Kabinedeki revizyon ile Eski Bakan Ömer Dinçer görevini yeni Bakan Nabi Avcı’ya devretti.

Haber Revizyon, yeni başladığı görevinde ilk eğitim yılını tamamlayan Bakan Nabi Avcı’ya sorularını yöneltti.

Haber Revizyon: 4+4+4 sistemi ülkemizde birinci yılını doldurdu. Başlangıçta eleştirilerin yapıldığı bu uygulamanın pratikteki işleyişine ve geçişteki uyum sürecine bakıldığında başarılı ve öte yandan gelişime açık yönleri neler oldu?

Milli Eğitim Bakanı Nabi AVCI: Ortalama eğitim süresini yükseltecek, dünyadaki çağdaşları ile rekabet edebilecek becerilerle donanmış bir kuşak yetiştirecek, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerini keşfetmelerini ve geliştirmelerini sağlayacak, eğitim sistemini demokratikleştirecek ve esnekleştirecek bir öğretim yapısının oluşturulması için zorunlu eğitim süresi 8 yıldan 12 yıla çıkarılmıştır.

Zorunlu eğitim süresinin 12 yıla çıkarılmasıyla birlikte, kademeler arasında diploma düzenlenmeden ortaöğretimin bitiminde diploma verilmesi ilkesi getirilmiş olup, toplam nüfusun ortalama eğitim yılı artırılacak ve okullaşma oranındaki bölgesel farklılıklar da azaltılmış olacaktır.

Eğitim kademeleri ise birinci kademe 4 yıl süreli ilkokul, ikinci kademe 4 yıl süreli ortaokul ve üçüncü kademe 4 yıl süreli lise olarak yapılandırılmıştır. Böylece kademeler arası yatay ve dikey geçişlere imkan tanınmış, esnek yapı sayesinde bireye yetenek ve gelişimine göre erken yaşlarda tercih hakkı tanınmıştır.

Ayrıca geçmiş yıllarda 6 yaşındaki çocukla 14 yaşındaki çocuğun aynı binada eğitim öğretim görmesi ve bunun sonucu olarak aynı koridor, lavabo, okul bahçesi vb. ortak mekanları kullanma zorunluluğu ortadan kaldırılmıştır. Böylece bu çocukların aynı tuvaleti kullanmaları, aynı koridorda koşmaları, aynı bahçede oynamaları, aynı kantinden alışveriş yapmalarının getirdiği sıkıntılar ortadan kaldırılmıştır. Bu uygulamalarla kendi yaş grubundaki öğrencilerin sportif ve kültürel faaliyetlerde kendilerini daha iyi ifade edebilme imkanı kazandıkları ve bu fırsatın geliştirilerek artacağı öngörülmektedir.

İlkokul ve ortaokulların ayrıştırılmasından sonra geleceğe daha donanımlı bireyler yetiştirmek için haftalık ders çizelgesinde ve öğretim programlarında da değişikliğe gidilmiştir. Yapılan değişiklik sonrası öğrencilerin ilgi, istidat ve yeteneklerini ortaya koyabilecekleri yeni seçmeli dersler ihdas edilmiş olup daha demokratik ve esnek bir eğitim sisteminin temelleri atılmıştır.

Seçmeli derslerin ders saati sayıları ortalama 1-2 ders saatinden 8 ders saatine çıkarılarak öğrencilere bu dersleri kendilerinin seçme imkanı tanınmıştır. Seçmeli derslerde Kuran-ı Kerim, Hz. Muhammed’in Hayatı, Yaşayan Diller ve Lehçeler, Zeka Oyunları, Hukuk ve Adalet, Düşünme Eğitimi gibi yeni dersler ihdas edilmiştir.

Böylece gelecekte hür düşünebilen, kendi kararlarını alabilen, şahsiyetli bireyler yetişmesine de ortam hazırlanmıştır.
Yeni sistemle birlikte okul öncesi eğitime erişimde yeni imkanlar oluşturulmuştur. Örneğin önceki yıllarda okul öncesi eğitim alanında çocukların büyük çoğunluğunun eğitildiği anasınıflarına 60-72 aylık çocuklar alınıyordu. Yeni sistemle birlikte anasınıflarında 48-66 ay arası çocukların okul öncesi eğitim alma imkanı sağlanmıştır.

Ortaöğretimin zorunlu eğitim kapsamına alınması ve öğrencilerin potansiyel, yetenek, ilgi ve ihtiyaçlarında farklılıklar gözetilerek, öğretim programlarında esneklik ve seviye farklılıklarını dikkate alan bir yapı oluşturularak öğretim programları yeniden güncellenmiştir. Her öğrencinin hedeflediği yükseköğretim programına daha iyi hazırlanması ve farklı yükseköğretim programlarını tercih edebilmesine imkan vermek amacıyla bu uygulamaya geçilmiştir.

Lise eğitiminde ise okul çeşitliliği yerine program çeşitliliği esas olacağından kademeler arası geçiş sisteminde programlardaki kazanımların ölçülmesi ve değerlendirilmesi amaçlı bir yapı öngörülmektedir. Bu sistem, katsayı farklılığını da ortadan kaldırdığı için eğitimde fırsat eşitliğini sağlaması bakımından da önem arz etmektedir.

Kesintisiz eğitimde 15 yaşında ilköğretimden mezun olunduğu için alan belirleme açısından çok geç kalınıyor ve çocukların kabiliyetleri erken yaşlarda keşfedilip, başarılı oldukları alanlara yönlendirilmesi mümkün olamıyordu. Yeni sistemin uzun vadedeki yansımaları ise herkes için eşit ve erişilebilir fırsatlar, AB kalite standartlarının uygulanabildiği ve tüm sosyal ortakların dahil olabileceği katılımcı bir yaklaşım, kamu kaynaklarının etkin kullanımı, kamu desteği ve eğitime yatırım olarak özetlenebilir.

Bakanlık merkez teşkilatında zamanında yapılan düzenlemeler (talimatlar ve genelgeler) ile taşra teşkilatımıza bir geçiş süreci yol haritası çizilmiştir. Yerelde yapılan çalışmalar, alınan önlemler ve önemli planlamalar ile geçiş süreci başarılı bir şekilde yönetilmiştir. 12 yıllık kademeli zorunlu eğitim sisteminin uygulamasının ilk yılında, bir önceki yıla göre okullaşma oranlarında artışlar gerçekleşmiştir.

Geçiş sürecinde;

Ülkemizin başta OECD ülkelerindeki ortalama eğitimde kalma sürelerini yakalaması adına 12 yıllık kademeli zorunlu eğitim sisteminin uygulanmasındaki kararlılık, okul dönüşümleri, müfredat yenilenmeleri, ortaöğretime geçiş sistemi çalışmalarıyla hiç ara vermeden devam etmektedir. Amacımız ülkemizdeki tüm gençlerimizi en az lise mezunu yapmaktır.

Sonuç olarak yeni sistemle birlikte gerek okula başlama yaşı, gerek okulların fiziki mekanlarının yaş gruplarına göre ayrımı gerekse öğretim programlarının ve haftalık ders çizelgelerinin değişimi geleceğe yönelik olarak öğrencilerimize ve ülkemize yeni fırsatlar sunacaktır.

Haber Revizyon: Süreç odaklı, soran-sorgulayan, eleştiren bireyler yetiştirmeyi ve bilgiyi kullanma yöntemlerini öğretmeyi hedefleyen bir eğitim programımız var. Bununla beraber öğrencilerin gelişim düzeyi, yeterlilikleri ve mesleki hedefleri yıllardır sonuç odaklı çoktan seçmeli sınavlarla belirleniyor. Bu çelişkinin sizce çözümü nasıl olmalıdır?

Milli Eğitim Bakanı Nabi AVCI: Süreç odaklı, soran-sorgulayan, eleştiren bireyler yetiştirmeyi ve bilgiyi kullanma yöntemlerini öğretmeyi hedefleyen bir öğretim programı yapısına sahip olmakla birlikte, çok büyük bir öğrenci kitlesine de sahibiz. Dolayısıyla bu büyük kitle içerisinden, mevcut şartların zorunlu olarak doğurduğu seçme süreçlerinin algıda herhangi bir risk oluşturmayacak şekilde tasarlanması gerektiği inkar edilemez bir gerçektir.

Ancak böylesi büyük kitleler üzerinde, yukarıda belirtilen hedeflerle, her bireyin farklılıklarını irdeleyen seçme sistemleri oluşturmak ve uygulamak çok kısa vadede ortaya çıkarılacak bir şey değildir. Bu nedenle Bakanlığımız, bu konuyu uzun bir dilime yayarak, sabırla ve eski sistemlerin iyi yönlerini alarak yaptığı bir çalışmanın içerisindedir. Bu süreç olgunlaştırılıncaya kadar da mevcut sistemler alternatifinde hareket edilmektedir.

Haber Revizyon: Öğretmenlik mesleğinin saygınlığı sizce nasıl artar?

Milli Eğitim Bakanı Nabi AVCI: Türkiye’nin toplumsal ve kültürel kodlarında öğretmenlik saygın bir meslek olarak algılana gelmiştir. Günümüzde birçok kişi öğretmenlik mesleğinin gün geçtikçe itibar kaybettiğini, bunun da özellikle öğretmenlerimizin ekonomik bakımdan hak ettikleri kazancı alamamalarından kaynaklı olduğunu belirtiyor.

Öğretmenin ekonomik bakımdan güçlü olması elbette ki bizlerin de temel dileğidir. Öğretmenlerimizin bu konuda gerçekten çaba sarf ettiğimizi bilmelerini isterim. Ancak bilindiği gibi, bu durum ülke ekonomisiyle yakından ilişkilidir. Yine de bana kalırsa itibarı doğrudan para ile özdeşleştiren bu görüş yüzeysel ve eksiktir.

Belirtmeliyim ki toplum tarafından gösterilen itibarın çeşitli kaynakları vardır. Bunlar bazen ekonomik güç olabileceği gibi, bazen bilgi, otorite, liderlik, bazen de inançlar olabilmektedir. Bu örnekleri uzatmak mümkün. Ancak herkesin hemfikir olacağı bir husus var ki o da tarihin hiçbir döneminde öğretmene gösterilen itibar, onun ekonomik kazancı sebebiyle olmamıştır.

Toplumun öğretmene yüklediği çok kutsal ve önemli görevler vardır. İşte öğretmenin itibarı bu görevleri ile ilişkilidir. Öğretmen hemen hemen her dönemde bilginin öncüsüdür, liderdir ve insanları entelektüel birikimleriyle etkiler. Ülkenin gençliği için bir örnek ve ilham kaynağıdır ve en önemlisi toplumları şekillendiren, kendi kültürel mirasını gelecek nesillere aktaran en önemli kişidir.

Çağımız, malumunuz olduğu üzere çok farklı bir çağ. Bu çağda toplumdaki tüm fertler çok daha farklı becerileri edinmek durumunda ve bunların içerisinde de en önemli grup tabi ki öğretmenlerdir. Bu çağ da bilmek değil, neredeyse sonsuz bilgi arasından doğru bilgiye ulaşabilmek önemli. Artık küresel düzeyde gelişmeleri takip etmek gerekmekte ve bu nedenle iyi derecede yabancı dil bilmek çok daha önemli hale gelmiştir.

Entelektüel yönden gelişmişliği, estetik duyguyu, çok güçlü iletişim becerisini ve daha onlarca farklı özelliği en iyi temsil eden grup öğretmenler olmak durumundadır. İşte öğretmenlerimiz toplum tarafından kendilerine yüklenilen bu ödevleri ne kadar başarılı bir şekilde yerine getirirse toplumsal saygınlığı ve itibarı elbette ki o kadar yükselecektir.

Az önce belirtmiş olduğum özelliklere sahip çok sayıda saygın ve kıymetli öğretmenimiz var tabii ki. Hepimizin tanıdığı, ailelerin çocuklarını okutmaları için birbirleriyle yarıştığı öğretmenlerimiz yok mu? Elbette var. Ancak Bakanlık olarak bizlerin görevi tüm öğretmenlerimizin bu becerilerle donanmasında yardımcı olmak ve bunun için uygun ortamı sağlamaktır.

Bu zamana kadar eğitim fakültelerimiz ve Bakanlık olarak bizler değişime yeteri kadar uyum sağlayamadık belki. Ama özellikle son yıllarda Bakanlık ve yüksek öğretim kurumları çok sıkı işbirliği içerisindedir.

Bu konuda yine Bakanlığın hizmet içi eğitim faaliyetlerinde çok daha yenilikçi ve sınırsız öğrenme ortamlarını içeren bir gelişimin sağlanması da öncelikli hedeflerimizdendir. Bunlarla birlikte tüm öğretmenler için belirlemiş olduğumuz genel öğretmen yeterlikleri, her alan için belirlemekte olduğumuz özel alan yeterlikleri ile öğretmenlerimizin gelişimini daha etkin olarak takip edip yönlendirebileceğiz.

Bilindiği gibi öğretmenlik bir ihtisas mesleğidir. Bu zamana kadar öğretmenlerimiz için etkili bir kariyer yolu planlanamamıştı. Geçmişte yapmış olduğumuz uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik ile ilgili düzenlemeler yeniden hâlihazırda revize edilmekte ve öğretmenlerimizin kariyerlerini geliştirebilmeleri için imkânlar sağlanmaya çalışılmaktadır.

Bu sayede öğretmenlerimiz sürekli kendilerini yenileme ve geliştirme konusunda da motive olabileceklerdir. Bu çalışmaların da öğretmenlerimizin itibarının artmasına önemli katkılarda bulunacağını düşünüyorum.
Son olarak ilgili akademisyenler ile işbirliği içerisinde öğretmenin sosyal itibarı ve statüsü konularında önemli bir takım çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Çalışmaların sonuçlarına göre bu konu ile ilgili bir perspektif oluşturulabilecektir.

Eğitim sisteminin ve Millî Eğitim Bakanlığının içeriden ve dışarıdan nasıl görüldüğünü tanımlayan en önemli değişkenlerden biri de öğretmenlik mesleği ve öğretmenlere yönelik benimsenen politikalar ve uygulamalardır. Eğitim sistemi ve onun kurumsal karşılığı Millî Eğitim Bakanlığının Türkiye’nin gelecek vizyonuna ilişkin iddiasını, öğretmen ve öğrencileri merkeze alarak gerçekleştireceği yeni bir kurumsal imaja ihtiyacı bulunmaktadır.

Bu kapsamda “Ulusal Öğretmen Strateji Belgesi” çalışmaları devam etmektedir.

Buna göre; İlgili iç ve dış paydaşlar ile uzmanların katılımıyla kurumsal imaj analizinin yapılması, başta öğretmenler olmak üzere tüm eğitim çalışanlarının (iç paydaşlar) ve toplumsal kesimler ile STK’ların (dış paydaşlar) beklenti ve ihtiyaçlarını, kurumsal sorumluluk, saygınlık, liderlik, iş yapma biçimi, değerler, kültür ve politikalar çerçevesinde dikkate alan kurumsal imaj planının oluşturulması çalışmaları planlanmaktadır.

—————————————————————————————————————————————————————————–

Schools have closed and another academic year is left behind. Students, parents, teachers and managers of all levels have completed the year through different experiences and processes of development. Students have received their reports. After the students left, teachers used their final efforts while they attended in-service trainings and made their evaluations on the year finished. Managers also evaluated the physical and educational requirements at their schools. With the revision at the Cabinet, former Minister Ömer Dinçer passed on his duty to the new Minister Nabi Avcı.

Haber Revizyon directed its questions to Minister Nabi Avcı who has just completed the first academic year in his new duty.

Haber Revizyon: The 4+4+4 system has completed its first year in our country. When the practical implementations and the orientation process are considered, what have been the successful and on the other hand improvement requiring areas in this implementation which received criticism at the beginning?

Nabi AVCI: In order to create an educational structure which will increase the average duration of education, to raise a generation equipped with skills with which they can compete with their coequals in the world, to ensure that the students explore and improve their interests and skills and to make the education system more democratic and flexible, the duration of compulsory education has been extended from 8 years to 12 years.

With the extension of compulsory education to 12 years, the principle to the delivery of diplomas at the end of middle school without preparing them in between levels have been adopted, and now the number of years for average education will be increased and regional differences on schooling rates will have been eliminated.

The education levels have been structured as 4 years of primary school for the first level, 4 years of middle school for the second level and 4 years of high school for the third level. Therefore, lateral and external transfers have been enabled and due to the flexible structure, the individual has been granted with a choice of rights at early ages according to his/her skills and achievement.

In addition, the obligation for a 6 year-old child to get education in the same building with a twelve-year old one and consequently the obligation to use the same premises such as the corridor, lavatory and backyard has been relieved. Therefore problems that using the same toilet, running in the same corridor, playing in the same backyard and shopping from the same cafeteria created are eliminated. Via these implementations, it is anticipated that they have the opportunity to express themselves better in sportive and cultural activities and this opportunity is likely to advance progressively.

After the separation of the primary and middle schools, a revision over the weekly schedules and the curriculums have been made to raise better equipped individuals for the future. After the change, new electives that students can express their interests, tendencies and talents and the foundations of a flexible education system have been established.

The average hours for electives have been increased from approximately 1-2 hours to 8 hours and the opportunity for students to make their own choices is provided.

In terms of electives, lessons such as the Quran, Prophet Mohammed’s Biography, Living Languages and Dialects, Mind Games, Law and Justice and Thinking Skills are introduced. Therefore, an environment which will also prepare the basis for raising individuals who can think freely and make his/her own decisions is prepared.

With the new system, new opportunities for pre-school education are also created. For example; in the previous years, children mostly aged between 60-72 months were accepted to kindergartens. With the new system, it is provided for 48-66 months old children to get pre-school education.

The curriculum has been revised and updated by including mid-school to the compulsory education and considering the students’ different potential, talent, interest and needs as well as structuring flexible programs which also take the level differences into consideration. This implementation has been adopted for each student to prepare for his/her target higher education program better and to bring him/her the opportunity to have a variety of higher education options.

In terms of high school education, since the variety of programs instead of the variety of schools will be the basis, a structure that aims to assess and evaluate the attainments of the programs in transition is anticipated. Since this system eliminates the differences of parameters, it is highly important that it provides the equality of opportunities in education.

In the continuous education, since graduation from primary school was at the age of 15, it was too late for determining an area and it was impossible to identify children’s talents and guide them to areas where they are successful at. The long-term reflections of the new system can be summarized as equal and accessible opportunities for everybody, a participative approach in which the EU quality standards are applied and all social shareholders are included.

During the transition process;

With the regulations (instructions and notices) at the central organization a transition guide for the field organization is determined. With the local studies, precautions and serious plans, the transition period has successfully managed. When compared to the previous year, the schooling rates have increased in the first year of the 12 year progressive obligatory education system.

In our country, the decisiveness to apply the 12 year compulsory education especially for the sake of keeping our country’s average schooling durations up with the OECD countries, school transformations, and curriculum revisions and with the studies held for the transition to the middle school are continuing without a break. Our purpose is to make our teenagers at least high school graduates.

As a result, along with the new system, either the age for beginning school or the designation of school buildings accoring to age groups or the change in the curriculum and weekly schedules will provide new opportunities for our students and our country towards the future.

Haber Revizyon: We have a process-oriented curriculum which aims to raise inquisitive individuals and teach methods of using information. In addition to this, the students’ level of improvement, their capabilities and professional goals have been determined by result-oriented multiple-choice tests for years. How do you think the solution to this dilemma should be?

Nabi AVCI: Besides having a curriculum which aims to educate process-oriented, inquisitive and critically thinking individuals and teach methods of using information, we also have a huge number of students. Therefore, it is an undeniable fact that it has to be designed in such a way that the selection processes which current conditions inevitably created due to the huge population will not create any risks of perception.
However, implementing systems that scrutinize each individual’s differences and applying them on such a huge population and with the goals mentioned above, it is not something that can be achieved in short-term. For this reason, our Ministry is in a patient study extended over a long period of time where the good aspects of the old systems are included. And current systems are followed until this process is brought to maturity.

Haber Revizyon: How do you think the respectability of the teaching profession increases?

Nabi AVCI: Teaching has been a respectable profession in Turkey’s social and cultural codes. Today, many people state that the teaching profession loses its reputation day by day and this is due to not being able to receive the economic income that teachers deserve.
The teachers’ economic welfare is certainly what we basically desire. I would like to ensure our teachers that we are really trying hard on this issue. However, as it is known, this is closely relevant to the county’s economy. Thus, in my opinion, this view which identifies reputation directly with money is groundling and deficient.

I should state that the respectability shown by the society has various sources. Besides economic strength, these can be knowledge, leadership and sometimes beliefs. It is possible to extend these examples. However, there is one issue that everyone would share the same opinion is that not in any period of history has respect towards the teacher been due to his/her economic income.

There are very holy and significant duties that the society loads on teachers. Well, the teachers’ reputation is relevant to these duties. In almost every age, teachers are the pioneers and the leaders of knowledge. They affect people with their intellectual backgrounds. They are the source of inspiration and most importantly, teachers are the most important people who shape societies and transmit their cultural inheritence to the next generations.

As you know, our age is a very different one. In this age, all individuals need to acquire much more different skills and among these people, teachers are of course the most important. In this age, not knowing but reaching the right information among almost the endless options. Now it is required to follow developments on global basis and therefore speaking a foreign language becomes more crucial.

Teachers are those who should represent intellectual development, aesthetics, very strong communication skills and many other different characteristics best. Here, the more teachers accomplish these duties given by the society, the higher respectability and reputation they will receive.

Of course there are numerous respected and valuable teachers who bear these characteristics that I have mentioned. Aren’t there teachers that we all recognize and compete with each other to get to teach our children? There surely are. However, as the Ministry, our duty is to support all our teachers to learn these skills and provide the suitable environment for this.

Until today, maybe our education faculties and we as the Ministry could not adapt to change well enough. But especially in recent years, the Ministry and the higher education institutions are in strong cooperation.

And again, in terms of the Ministry’s in-service trainings, achieving a development which innovative and limitless learning environments are involved is among our prior goals. Besides these, with the general teacher qualifications which we have determined for all teachers and the particularly specialized teacher qualifications for every subject we will be able to follow our teachers’ development more effectively.
As it is known, teaching is an occupation of profession. Until today, it has not been possible to draw an effective career planning map for our teachers. The previously applied expert teacher and head teacher implementations are currently revised and new opportunities for our teachers to develop their careers are tried to be provided.

By this means, our teachers will be motivated to renew andimprove themselves. I think these studies will also have huge contributions to the respectability of our teachers.

Finally, there are some important studies held in cooperation with relevant academicians on the social reputation and the status of teachers. As a result of these studies, a perspective about this issue will be able to be created.

One of the most important components of how the education system and the Ministry of National Education is seen from inside or outside is the teaching profession and the policies and implementations adopted for teachers. There education system and its institutional correspondence, the Ministry of Education requires a new institutional image with which it can realize the vision Turkey claims for the future by putting teachers and students in the center.

Within this content, the “National Teacher Strategy Document” studies are continued.

According to this;

Involving with the relevant shareholders from inside and outside and by considering the expectations and
reputation, leadership, the usage, values, culture and policies are planned.

(outer shareholders), studies to make a corporate image analysis which also regards corporate responsibility,
requirements of all inner shareholders of education, involving teachers primarily, parts of society and NGO’s

haber revizyon temmuz 2013 milli eğitim bakanı nabi avcı 1 haber revizyon temmuz 2013 milli eğitim bakanı nabi avcı 2 haber revizyon temmuz 2013 milli eğitim bakanı nabi avcı 3 haber revizyon temmuz 2013 milli eğitim bakanı nabi avcı 4

haber revizyon temmuz 2013 milli eğitim bakanı nabi avcı

haber revizyon temmuz 2013 milli eğitim bakanı nabi avcı 5 haber revizyon temmuz 2013 milli eğitim bakanı nabi avcı 6

HABER REVİZYON DERGİSİ TEMMUZ 2013

Bir cevap yazın