Geri bıraktırılmış toplumların kaderidir sürekli gündemin değiştirilmesi. Birileri asıl resmin gözlerden saklanması için cambaza dikkatleri çekerler. Gündem bombardımanına tutulmakta olanlar da cambaza bakmaktan alıkoyamazlar kendilerini, asılında ön planda olup biten değişimlerin farkında olmayarak. Bu yöntem; demokrasinin pek fazla geçerli olmadığı, eğitim seviyesinin düşük olduğu, düşüncelerin hakim kuvvetlerin elinde olan medya kanallarıyla yönlendirildiği ve en önemlisi de baskıcı rejimlerin söz konusu olduğu devletlerde yaygın olarak uygulanmaktadır.
Yakın çevresinde, şehrinde, ülkesinde ve hatta dünyada ne olup bittiğini, sadece yarışma ve dizi aralarında, ağırlıklı olarak magazin haberleriyle şişirilmiş ve eli kolu bağlanmış televizyon kanallarından edinilen güdümlü bilgilerle; ayrıca okuma alışkanlığı olarak da sadece gazetelerin kalın puntolarına kendisini hapsetmiş halk için, olayları analiz etme yetisi çok azalmış demektir. Gündem sağanağı da bir sel olur, taşıdığı molozlarla asıl görülesiyi örter. Bu körlük nöbetleri uzadıkça, kurbanının vücuduna ağrı kesici salgı salarak kanını emen yarasalar örneği, birileri de kendi yararlarına bir şeyler yapma uğraşısına koyulurlar.
Evlatlarımızda gözlemlediğimiz, onların bizleri sürekli sınayan sevimli ve masum görünüşlü hamleleri, onların geleceğini ve aile düzenimizi korumak adına, bazen hoşgörülü kabulleniş bazen de karşı çıkışlarımızla yıllar geçer ve çocuklarımız, verdiğimiz bu eğitime göre şekil alır. Ancak bu süreç durmaz; okulda, sosyal yaşantıda, iş hayatında ve aile yaşamında sürekli zorlarız şartları ve sınırları. Karşı taraftan aldığımız ödünler de kişisel tatminlerimize neden olur ve başarılarımızı belirler. Doğal ayıklanma yasası gereği olarak, yaşam uğraşısı içinde kimimiz hayatta kalır, kimimiz de hatalarımızın kurbanı olarak göçer gider bu dünyadan.
Evren boşluk kaldırmaz
Yaradılışımızda var olan, şartları ve sınırları zorlama isteği, toplumu oluşturdukları gündemlerle oyalamak isteyenlerin vazgeçemeyecekleri tutkularıdır. Onların bu gayretlerinin hedeflerine ulaşmasını da biz belirleriz. Evren boşluk kaldırmaz. Boş verir, ilgilenmez ve hatta çalışmazsak o birileri, bize gösterdikleri cambazlarla bizi oyalayarak altımızdaki halıyı çeker götürür; önemsemediğimiz, kişisel çıkar ve sunulan iktidarcıklara aldanarak bıraktığımız boşluklar, bir bir birileri tarafından doldurulur.
Ancak, yüce Atatürk’ün oluşturduğu harçla yoğrulmuş olan toplumumuzda yukarıda anlata-geldiğim durum sadece boşuna bir uğraş ve olmayacak duaya amin denilmesi gibi, sonu hüsranla bitecek hamleler olarak kalmaya mahkumdur.
Belki de iyi niyetlerle (!) yapılmış yanlışlıklar; dış güçlere teslimiyet ve hayranlıkla Atamızın yolundan çıkmış erkler; yüce Atatürk’ün en büyük eseri olan Türk Devrimlerinin sürekli olması gerekliliğini unutup, zayıflık göstererek kişisel hırs bataklığına saplanmış olan yöneticiler; yıllar içinde toplumun bezginliğine, umursamazlığına, umutsuzluğuna ve hatta geçici bir körlüğüne neden olmuş olabilir. Halkımızın amansız fakirleşmesi ve okumuş – okumamış cehaletin artması bunun tuzu biberi de olabilir. Kültür seviyesinin artırılması yerine, yurdun hemen her yerinde süslü AVM’lerle, olmayan ve henüz kazanmadığımız paraların harcanması sonucu biraz daha bağımlı, biraz daha hırslı hale dönüştürülmüş bile olabiliriz.
Bu taş bu seli durdurur
Gene de, çıkış yolumuz olacak, yüce Atatürk’ümüzün ilkeleri toplumumuzun genlerine işlemiş olduğu gerçeğiyle, cambaz oynatıcıları, gündem bombacıları bir gün hayal kırıklığına uğrayacaklardır. Onların oluşturdukları bu harala gürele akan ve yurdumuzun boğulmasına yol açacak selin yolunda koskocaman, ulu bir Atatürk kayası vardır. Bu ulu taş Türk toplumudur ve bu taş bu seli durdurur.
Halkın içinde yeşertilmeye çalışılan; bizi ayrıştıracak; bizi, bizim istemediğimiz yönetim şekilleriyle yönetmeye çalışacak, “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesine karşıt kötülük tohumları da, yukarıda simgeleştirdiğim, Türk toplumu ulu taşında yaşam şansı bulmaz.
Halk deyişidir: “Taşa tohum ekilmez”.
Hele bu taşa, bu tohum, hiç ekilmez…
HABER REVİZYON DERGİSİ MAYIS 2013