Bağışlanan Her Organ Kurtarılan Bir Hayattır
Türkiye’de organ nakli bekleyen hastaların sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu artışla birlikte organ ve doku naklinin önemi de artıyor. Organ nakli ile ilgili en önemli sorun ise tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yeter sayıda organın bulunamaması olarak gösteriliyor. Ancak buna rağmen son 10 yılda organ nakli sayısı ve kalitesi giderek yükseliyor.
Organ ve doku nakli hizmetleri Türkiye açısından büyük önem taşıyor. Çünkü Türkiye’de tedavileri yalnızca organ ve doku nakliyle mümkün hastaların sayısı giderek artıyor. Tedavisi yalnızca organ ve doku nakliyle mümkün olan hastaların bir bölümü uygun organ ve doku bulunamadığı için hayatını kaybederken, bir kısmı da tedavi olmak amacıyla yurt dışına giderek organ ve doku nakli yaptırmaya çalışıyor.
Kalp ve karaciğer nakli bekleyen hastalar, uygun organ bulunamadığı takdirde yaşamlarını kısa bir süre içinde kaybetmektedir. Bugün kronik böbrek yetmezliği hastaları diyaliz cihazlarına bağlı olarak bir gün böbrek nakli olabilmek umuduyla yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Nakil bekleyen hastaların bazıları ise tedavi olabilmek umuduyla yurt dışında çareler aramaktalar.
Yurt dışına tedaviye giden bazı hastalar ise uygun olmayan koşullarda yapılan nakiller nedeniyle hayatlarını kaybetmektedirler.
Ülkemizde organ ve doku nakli hizmetleri bugüne kadar yapılan çalışmalara rağmen halen istenilen düzeye ulaşmamıştır. Benzer ülkeler ile mukayese edildiğinde, ülkemizde 3-5 kat daha az nakil gerçekleşmektedir.
Organ ve doku naklinin gerçekleşebilmesi, ancak organ ve doku bağışı ile mümkün olmaktadır. Bu sebeple toplumda, organ nakli bilincinin oluşturulması gerekmektedir. Bu bilincin oluşturulmasında, başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere bütün eğitim kurumlarına, basına ve sivil toplum kuruluşlarına önemli görevler düşmektedir.
Organ Nakli Nedir?
Tedavisi mümkün olmayan hastalıklar nedeniyle görev yapamayacak derecede hasar gören organların yerine, canlı veya ölüden alınan yeni, sağlam organın konularak hastanın tedavi edilmesine organ nakli denilir.
Hangi Organ ve Dokuların Nakli Yapılmaktadır?
Ülkemizde nakli yapılan organlar; böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas ve ince barsaktır.
Nakli yapılan dokular ise; kalp kapağı, kornea, kemik, kemik iliği, deridir.
Böbrekler sağ ve solda olmak üzere iki tanedir. Dakikada 1 litre kanı süzerek vücudu zararlı maddelerden temizlerler. Ancak birçok sebepten böbrek dokusu zarar görerek işlevini yapamaz hale gelebilir. Böbrek yetmezliğine bağlı ölümlerin %60 ‘mı oluşturan kronik iltihabi durumda böbrekler fonksiyonlarını kaybederler. Bu durumda böbrek nakli gerekir.
Kalp kasını tutarak harap eden hastalıklarda kalp görevini yapamamaktadır. Bu hastalar nakil olmaz ise çok kısa sürede hayatlarını kaybetmektedir ve ancak kalp nakli ile yaşamaları mümkündür.
Karaciğer karın boşluğunun sağ tarafında yer alır. Karaciğer hücrelerinin tahrip olduğu, siroz, kronik sarılık, karaciğer kanseri gibi tıbbi tedavinin başarısız kaldığı hastalıklarda karaciğer nakli tek çözüm olarak ortaya çıkmaktadır.
Organ Nakli Kimlerden Yapılır?
Organ ve doku nakli, canlıdan ve kadavradan olmak üzere iki şekilde gerçekleştirilebilmektedir.
1- Kadavra donör (verici) : Trafik kazası, kurşunlanma, beyin kanaması vb. nedenlerle yoğun bakımda tedavisi devam ederken, beyin ölümü denilen geri dönüşümsüz beyin hasarı gelişmiş hastaların organları bağışlandığı takdirde bunlar kadavra donör olarak tanımlanmaktadır.
Böbrek, karaciğer, pankreas, kalp, kalp kapaklan, kornea kadavradan nakillerde kullanılmaktadır.
2- Canlı donör: Organ nakli gereken hastanın eşi veya yakın akrabaları doku, kan grubu vb. uyum mevcut ise organ bağışında bulunabilmektedir. Bunlar canlı donör olarak tanımlanmaktadır
Böbrek ve karaciğer canlıdan nakil yapılabilen organlardır.
Beyin Ölümü Nedir?
Beyin ölümü, beyin fonksiyonlarının irreversibl (geri dönüşümsüz) olarak kaybolmasıdır. Beyin ölümü gerçekleşen kişide solunum ve dolaşım ancak yoğun bakım koşullarında ventilatör gibi destek makinelerine bağlanarak sürdürülebilmektedir. Solunum ve kalp atımları yapay olarak sürdürülebilirken, beyin fonksiyonları yapay olarak sürdürülemez. Bu nedenle kişi beyni öldüğü zaman tıbben ölü kabul edilir. Yoğun bakım ünitelerinde verilen tüm tıbbi desteğe rağmen ortalama 24-36 saat sonra beyin dışındaki organlar da fonksiyonlarını kaybederler. Beyin ölümü tanısı almış kişilerin hayata dönmesi mümkün değildir.
Beyin ölümünün gerçekleşmesinden sonra bu kişiler kadavra donör olarak adlandırılır. Bu dönerlerde en kısa süre içerisinde (organlar fonksiyonlarını kaybetmeden önce) organların alınarak bekleyen hastalara nakledilmesi gereklidir.
Beyin Ölümü İle Bitkisel Hayat Arasındaki Fark Nedir?
Beyin ölümü ile bitkisel hayat kavramları birbirinden farklıdır. En önemli fark, bitkisel hayattaki hastaların solunumlarının devam etmesidir. Bu hastalar aylarca ya da yıllarca yaşamaya devam etmekte ve bazı durumlarda iyileşerek normale dönebilmektedir.
Beyin ölümünü, çok basit bir benzetme ile vazodaki çiçeğe, bitkisel hayatı ise saksıdaki çiçeğe benzetebiliriz. Vazodaki çiçek istesek de istemesek de birkaç gün sonra solacak ve kuruyacaktır. Oysaki saksıdaki çiçek suladığımız müddetçe solmayacaktır.
Ülkemizde nakli yapılan organlar:
Böbrek Karaciğer
Kalp Akciğer
Pankreas İnce barsak
Ülkemizde nakli yapılan dokular:
Kalp kapağı Kornea
Kemik Kemik iliği
Deri
Organ Bağışı Nedir?
Kişi hayatta iken, serbest iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesidir.
Organ bağışında bulunan kişinin organlarının hangi durumda ve nasıl alınacağı 2238 sayılı “Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanun”da açıkça belirtilmektedir.
2238 sayılı yasaya göre on sekiz yaşından büyük ve akli dengesi yerinde olan herkes organlarının tamamını veya bir bölümünü bağışlayabilir
Bağışlanan Organlar Kimlere Nakledilir?
Organ alacak hastalar öncelikle kan grubu ve doku grubu uyumuna, yaş, boy, kilo gibi kriterlere ayrıca tıbbi aciliyet durumuna göre belirlenir.Cins, ırk, din, zengin-fakir ayırımı yapılmaz.
Organ Bağışının Dini Yönden Sakıncası Var mı?
Organ bağışının dini yönden sakıncası yoktur. Büyük dinlerin çoğu organ bağışını onaylamakta ve desteklemektedir Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu , 6.3.1980 tarih ve 396/13 sayılı karan ile organ naklinin caiz olduğunu açıklamıştır. Bu kararda;
1. Zaruret halinin bulunması, yani hastanın hayatını veya hayati bir organını kurtarmak için bundan başka çarenin olmadığının mesleki ehliyet edilmesi,
2. Hastalığın bu yolla tedavi edileceğine ilişkin doktor kararının olması,
3. Doku ve organı alınacak kişinin bu işlemin yapılmış olduğu sırada ölmüş olması,
4. Organ veya dokusu alınacak kişinin sağlığında buna izin vermiş olması veya
hayatta iken aksine bir beyanı olmamak şartıyla yakınlarının rızasının sağlanması,
5. Alınacak organ veya doku karşılığında hiçbir şekilde ücret alınmaması,
6. Tedavisi yapılacak hastanın da kendisine yapılacak olan bu nakle razı olması gerektiği belirtilmektedir.
Yine aynı kararda “organınızı vereceğiniz kişi yaptığı iyilik ve fenalıklardan kendisi sorumludur” denilmektedir. Kuran-ı Kerim’de de “kim bir insana hayat verirse onun tüm insanlara hayat vermişçesine sevap kazanacağı” beyan olunmaktadır (Maide suresi, ayet 32).
Organ Bağışı Nereye ve Nasıl Yapılır?
-Sağlık Müdürlüklerinde,
-Hastanelerde,
-Emniyet Müdürlüklerinde (Ehliyet Alımı Sırasında),
-Organ Nakli Yapan Merkezlerde,
-Organ nakli ile ilgilenen Vakıf, Dernek… vs kuruluşlarda organ bağışı işlemi yapılabilir.
Organ bağışında bulunabilmek için; organ bağışı kartını iki tanık huzurunda doldurup imzalamak yeterlidir.
Organ bağışı yapanların, bu durumdan ailelerini de haberdar etmeleri daha sonra çıkabilecek problemleri önlemek açısından yararlı olacaktır.
Organ bağışında bulunan kişilerin organ bağış kartını daima yanında taşıması organ bağışı işleminin karışıklık ve gecikme olmaksızın yerine getirilmesini sağlayacaktır.
Kişi organ bağışından vazgeçtiği anda organ bağış kartını taşımaktan vazgeçmeli ve bu kararını ailesine bildirmelidir.
Bırakacağınız En Güzel Miras Hayatta İken Yapacağınız Organ Bağışıdır
Organ bağışı konusunda aldığınız kararın doğruluğundan tereddüt etmeyin. Organ bağışı bir hayat bağışıdır.
Organ bağışından vazgeçtiğiniz anda üzerinizde taşıdığınız organ bağış kartını taşımaktan vazgeçmeniz ve merkezimize bu durumu telefonla bildirmeniz yeterli olacaktır.
Ayrıca yakınlarınızı kaybettiğiniz zaman onların organlarının kullanılmasına izin verdiğiniz takdirde bu hayırsever davranış sizin için rahatlatıcı bir unsur da olabilir.
Türkiye’de ve Dünya’da Organ Bağışının Durumu
Türkiye’de organ nakli bekleyen hastaların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Organ nakli ile ilgili en önemli sorun ise bağış sayısındaki yetersizliktir. Ülkemizde canlıdan canlıya nakiller daha çok yapılmaktadır. Organ bağışının az olması da buna etkendir. Türkiye’de bir yılda bağışlanması gereken organ sayısının milyon nüfus başına göre düşünüldüğünde 2000 – 3000 arasında olması gerekmektedir. Bu rakam maalesef 300 – 400 ile sınırlıdır. Yani günümüz şartlarında 10 kat daha fazla bağışa ihtiyaç olduğu görülmektedir.
Ülkemizde Avrupa ülkelerinde organ vericilerinin yüzde 80’i kadavra, yüzde 20’si canlı kaynaklıyken, Türkiye’de tam tersine organ vericilerinin yüzde 75‘i canlı, yüzde 25’si kadavra kaynaklıdır. Son yıllarda yapılan organizasyonlar ile ülkemizde kadavra verici bulma oranı az da olsa artmış görünmektedir. Ancak kadavradan nakillerin artması için hastaların beyin ölümünün gerçekleştiği merkezlere önemli görevler düşmekte, halkımızın da bu konuda duyarlı davranması gerekmektedir.
Organ Nakli Hakkında Yanlış Bilinenler
Türkiye’de organ nakli konusunda hala ciddi bilgi yetersizliği mevcut. Organ nakli önemli ve ciddi sağlık sorunlarından biridir. Ülkemizde yüzlerce kişi organ nakli beklerken çok az sayıda yapılan bağış bu sorunun büyümesine neden oluyor.
Tabii bu sorun yalnızca bizim ülkemize ait değil. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de nakil sayıları istenilen oranlara ulaşılamıyor. Nakillerin çoğunlukla canlı vericilerden yapılması özellikle de kadavradan nakillerin sayısının artmaması bu alandaki en büyük sorunların başında yer alıyor.
Halkın bu konuda bilinçlendirilmesi çok önemli. İşte Organ nakli hakkında doğru bilinen yanlışlar ve organ nakli konusunda bilinmeyenler.
– Organ nakli sadece canlı vericiden diğer bir canlıya yapılır.
Organ nakli, canlıdan canlıya ve kadavradan canlıya yapılan bir operasyondur. Kalp nakli dışında önemli bir kısmı canlıdan canlıya yapılmaktadır. Karaciğer ve böbrek nakilleri kadavradan alınarak hastaya nakledilerek gerçekleştirilebilmektedir.
– Bitkisel hayata girmiş bir kişinin organları alınabilir.
Bitkisel hayata girmiş bir kişiden organ alınamaz. Bitkisel hayat ile beyin ölümü arasındaki farkı ayırmak gerekir. Kişinin kadavra sayılabilmesi için beyin fonksiyonlarının tamamen kaybolması gerekir. Kısacası beyin ölümü gerçekleşmiş olmalıdır. Bitkisel hayatta ise beynin bazı fonksiyonları devam ettiğinden yaşıyor sayılır ve organları alınamaz.
– Karaciğer naklinde canlı verici olamaz; çünkü tümü alınır
Karaciğer naklinde vericinin tüm karaciğeri alınmaz. Uygun görülen parça alınarak nakil gerçekleştirilir. Donör olan kişilerde karaciğer, 6 ya da 8 hafta gibi bir süre içerisinde eski boyutuna ulaşmaktadır. Aynı şekilde nakledilen karaciğer de 2 hafta gibi süre içerisinde kendisini büyüterek eski boyutuna ulaşmaktadır.
– Kan grubu uyumsuz ise organ nakli gerçekleşemez
Kan grubu uyumsuz olanlarda da nakil yapılabilir. Alıcının özellikle böbrek nakli açısından diyalize giremeyecek duruma gelmiş olması, Acil Fon’dan uygun kan gruplu organ bulunamadığı durumlarda kan grubu uyumsuz nakiller yapılabilmektedir.
– Organ nakli ameliyatları ağır ve kalıcı izler bırakır
Organ nakli ameliyatları önemli ve ince ameliyatlardır; ancak gelişen modern cerrahi teknoloji ve teknikleri ile tamamen güvenli ve kanamasız gerçekleşebilmektedir. Örneğin Laporoskopik donör ameliyatları (kapalı ameliyatlar) ile insanlar 1 hafta ya da 10 gün sonra normal hayatlarına devam eder; günlük yaşamları açısından bedensel bir engelleri asla olmaz.
– Sadece 1. derece akrabalar organ bağışı yapabilir
Sağlık Bakanlığının yönetmeliği gereğince 4. dereceye kadar akrabalar arası nakiller olabilir. Bölgesel Etik Kurullarından alınan onay ile akraba dışı organ nakli de söz konusu olabilmektedir. Organ nakilleri açısından çapraz nakil olarak adlandırılan donör değişimleri de yine yasal çerçeve içerisinde gerçekleşebilmektedir.
– Organ naklini her hastane ve her cerrah yapabilir
Organ naklini her hastane ve her cerrah yapamaz. Teknik ve teknolojik alt yapı gerekliliğinin sağlanması, organ nakli merkezinin sorumlusu olacak kişinin o konuda yeterli olması gerekmektedir. Sağlık Bakanlığı Organ Nakli Bilim Kurulları hastane, merkez sorumlusu ve ekibini bu çerçevede denetimden geçirir ve onay alındıktan sonra nakiller yapılmaya başlanmaktadır.
– Yaşlıyım benim organlarım işe yaramaz
Yaşa bağlı olarak organın sağlam olup olmadığı belirlenemez. Beyin ölümü olan kişinin organ fonksiyonları değerlendirilir daha sonra risk faktörlerine bağlı olarak organlar kullanılabilir.
– Kronik böbrek yetmezliği olan her hastaya böbrek nakli olur
Kronik böbrek yetmezliği olan her hasta böbrek nakli olamaz. Özellikli durumlar; yani aktif hepatit ya da enfeksiyon taşıması, damar problemleri, kalp yetmezliği ya da ileri derecede akciğer yetmezliği gibi riskler böbrek yetmezliği olan hastaların organ nakli olmasına izin vermeyebilir.
– Organ bağışını yapan aile organın kime verileceğine karar verir.
Organ bağışı yapan 1. derece yakınlar organın kime verileceğine dair bir karar yetkisine sahip değildir hatta kime verileceğini de bilmezler. Bağışlanan organın kime verileceğini Sağlık Bakanlığına bağlı Organ Nakli Ulusal Koordinasyon Merkezi puanlama sistemiyle adil bir şekilde belirler.
– Kadavradan alınan organ nakli ameliyatında kadavra parçalanır.
Kadavradan alınan organ nakillerinde de yapılan ameliyat tamamen teknik bir ameliyattır. Sadece ince bir ameliyat izi görülür. Bedenin tamamen parçalanması asla söz konusu değildir.
– Aynı yaş grupları arasında organ nakli gerçekleşebilir.
Bebeğe nakledilecek bir organın yine bebekten alınması gibi bir kural yoktur. Uygun boyutta bir organ olması durumunda bir yetişkinin organı bebeğe nakledilebilir. Örneğin; anneler çocukları için verici olabilir.
-Kadından kadına nakil yapılmalıdır, erkekten yapılırsa böbrek çalışmaz.
Kesinlikle böyle bir kısıtlama yok. Her iki cinsten kişiler rahatlıkla karşılıklı bağış yapabilirler.
-İnsan tek böbrekli kalırsa uzun yaşayamaz.
Çok sayıda böbrek vericisi uzun dönem izlenmiş ve bu kişilerde yaşamlarını değiştirecek olumsuz bir etki görülmemiş. Batılı ülkelerden yapılan yayınlar bunu açıkça gösteriyor. Bu nedenle 30 yaş üzerindeki herkes rahatlıkla böbreğini verebilir.
-İki farklı ırktan insan arasında yapılan nakil başarılı olmaz.
Böbreğin dini, dili, ırkı, mezhebi ve rengi olmaz! Zencilerdeki böbrek siyah değil, pembe renktedir.
-Kadavradan alınan böbrek uzun yaşamaz.
Kadavradan alınan böbreklerin çalışması canlı vericilerinkine göre daha geç olmasına karşın, yine de böbrek kaynağı olarak beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerin organları tercih edilmelidir. Çünkü beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerden alınan böbrekler, uzun yıllar canlı vericiden alınmış böbreğe yakın fonksiyon gösterirler.
-Yüksek tansiyon hastasından ve hepatit B taşıyıcısından böbrek alınmaz. Nakil yapılamaz.
Yüksek tansiyon tanımı iyi ortaya konmalı. Eğer tedavi gerektiren bir yüksek tansiyon varsa, kişi böbrek bağışçısı olamaz. Alıcı aşılı ise Hepatit B olan birinden böbrek alabilir. Bu kurallar hastaya göre değişebilir, katı değildir.
-Kalp hastasından, şeker hastasından böbrek alınabilir.
Şeker hastaları böbrek vericisi olamaz. Çünkü zaten kendi hastalıkları, böbrek fonksiyonlarını bozuyor. Bu kişilerin böbreklerinden birini vermeleri söz konusu olamaz.
-Obezlere ve çok şişmanlara yapılan nakil başarılı olamaz.
Elbette genel sağlığını koruması için kimsenin fazla kilolu olmasını istemeyiz. Ancak böyle olması da nakle engel bir konu değildir. Sadece verecek kişiler, operasyon öncesi ve sonrası kilo vermeleri konusunda uyarılır.
HABER REVİZYON DERGİSİ MART 2014