Onur Belge – Olimpiyat Rüyası

Olimpiyat Rüyası

Perslere karşı savaşan Miltiades, zaferi bildirmek için Marathon’dan 42,195 kilometrelik mesafeyi koşan ve “kazandık” dedikten sonra yorgunluktan ölen savaşçısının birkaç bin yıl sonra bu kadar önemli olacağını tahmin edebiliyor muydu acaba? Ya da maraton dalının modern olimpiyat oyunlarında en önemli dallardan biri olacağını…

Tüm spor dallarında yarışmak, hele madalya kazanmak aynı değerde ve onur verici şeydir. Peki, Baron Pierre de Coubertin 1800’lü yılların son çeyreğinde başladığı çalışmaların 1896’da Atina’da düzenlenen ilk modern olimpiyat oyunlarıyla meyvesini verdikten sonra bugünkü kadar önem kazanacağını bilebilir miydi? İstediği oydu, tüm servetini sporun ve Olimpiyat düşüncesinin dünyada savaşları ortadan kaldıracağına inancıyla hareket etmişti. Bugün artık onun bile hayal gücünün ötesine geçen bir olimpiyatçılık ruhu tüm dünyayı kavramış durumda. Türkiye ise giderek daha büyük bir tutkuyla olimpiyat oyunları düzenleme isteğin sarılıyor.

Doğruya doğru, Türkiye’yi yönetenler bu konuda seferber oldular. Yalnız kendileri seferber olmadılar. Önemli, Türkiye’yi taşıyan sermaye guruplarına da “hadi bakalım, el birliğiyle” dediler. “Pamuk eller cebe, sonunda sizlerin de olimpiyat düzenlendiği takdirde iş kapsamlarınız ve kazançlarınız artacak, hep birlikte bu işe soyunmalıyız” düşüncesini yaydılar. Ben kendi payıma destekliyorum. Hatta daha fazlası, yaşamının içinden sporu çıkarırsanız geriye bir şey kalmayacak olan şahsım adına “2020’yi veya başka bir olimpiyatı alalım da kapıcılık bile verseler yaparım” diyenlerdenim.

Olimpiyatı almak için hayal satmamıza gerek yok. Hatta iddia ediyorum “Biz Türküz, böyleyiz, olimpiyatı istiyoruz” desek inanın daha iyi tanıtım yapmış oluruz. Yüce Mevlana neredeyse 600 yıl önce söylemiş, “Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol” diye. Haydi öyleyse olimpiyatçılar. Mevlana rehberimiz olsun, ne dersiniz?

İşte İstanbul 2020 İçin Yapılması Planlanan ve Yenilenecek Tesisler

İkitelli’de bulunan Atatürk Olimpiyat Stadı bu hale gelecek. Açık olan tribünler kapatılacak, rüzgardan etkilenmeyecek.
Haydarpaşa’ya inşa edilecek olan bu tesis, Boğaz’a nazır bir şekilde okçuluk müsabakalarına ev sahipliği yapacak.
İkitelli Olimpiyat Köyü’nde kurulacak olan Tenis kortları, dünyaca ünlü Grand Slam Tesisleri’nden daha iyi olacak.
Basketbol maçlarına alışık olduğumuz Sinan Erdem Spor Salonu yenilenecek ve eksrim müsabakalarına sahne olacak.
Ataköy’de bulunan Aslı Çakır Alptekin Atletizm Salonu yüzme havuzu olacak. Tavanı, tamamen aynayla kaplanacak.
Ataköy Sinan Erdem Spor Salonu’unun hemen arkasına yapılacak bu tesiste salon bisikleti mücadeleleri olacak.
Haydarpaşa’da bulunan bu proje açılış ve kapanış törenleri için kullanılacak. Yapay tasarlanacak ve oyunlar bitince kalkacak.
Belgrad Ormanı’ndan bir kısım ağaç kesilecek, dağ bisikleti ve atıcılık müsabakaları için bu hale getirilecek.

2002 yılında iktidara gelen Ak Parti’nin ekonomik anlamda yüksek seviyelere ulaştırdığı Türkiye’yi kimse inkar edemez. Spor ve sporcuya da ilgisi olan hükümet, İstanbul’a olimpiyatı getirerek tarihe geçmek istiyor. Bununla ilgili de her geçen yıl projeleri ve maliyeti büyüterek iddialı konuma geliyor.

İstanbul, gerek coğrafi konumu, gerekse de kültürel yapısıyla dünyanın en önemli ve özel şehirlerinden bir tanesi. Hatta bazılarına göre birincisi. Ne demiş Napolyon; “Dünya tek bir şehir olsa, başkenti İstanbul olurdu.” Bu cümleye katılmamak elde değil. Ama bakıyorsunuz böylesine güzel ve özel bir şehir daha hala bir olimpiyat düzenleyemedi. Bunun sebeplerini araştırırken baktığımızda, gelişmekte biraz geç kalmamızın nedeni büyük. Çünkü olimpiyat dediğiniz aman ilk öne çıkan unsurlardan biri paradır her zaman. O devasa tesisleri yapabilmek için aday olan ülkenin ciddi bir maliyeti olması gerekir.

Maddi unsurların yanı sıra bu işin bir de manevi yanı var. Uzun yıllardır süre gelen terör lanetiyle kirlenen müslümanlık, oyunları alamamızda da çok önemli bir etken. Çünkü 1986’dan beri düzenlenen Olimpiyat Oyunları henüz müslüman bir ülkede gerçekleşmedi. Maalesef dünyada böyle bir algı var. Eğer dinin müslümansa terörist muamelesi görürsün. Bu tabuyu yıkmak ve dünyaya Türkiye’yi tanıtmak adına önemli fırsatlardan birisi de olimpiyat düzenlemek. 2000 yılında başlayan adaylık serüvenimiz 2013’ün ilk aylarında hala devam ediyor. Ama bu sefer çok şanslıyız ve hazırız!

2020 Olimpiyat Oyunları’na 3 şehir aday oldu. Madrid, Tokyo ve İstanbul. Rakipler her nekadar zorlu olsa da 2020 oyunlarının başına İstanbul yazmak artık çok yakında diyebiliriz. Bu cümleleri kurarken, Mart ayının son günlerinde ülkemizde gelen IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) Denetleme Komitesi’nin İstanbul’a adeta hayran kalmasıyla da bağlantısı yüksek tabiki.

Gül karşıladı

Denetleme Kurulu Başkanı ve aynı zamanda IOC İkinci Başkanı olan Craig Reddie yönetiminde 24 Mart’ta İstanbul’a gelen 13 kişilik heyeti, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül karşıladı. İlk açılış toplantısına katılan Gül, olimpiyatları ne kadar çok istediklerini ve hazır olduklarını ifade etti. İlk Tokyo sonra da Madrid’i denetleyen komitenin güvenlik ve yaşam konusunda İstanbul’da sıkıntı yaşamamaları da bize artı puan kazandırdı. Tokyo’da kahve bulamayan, Madrid’de protestolarla karşılaşan, hatta fiziki temastan son anda kurtulan heyetin bu anlamda İstanbul’u ilk sıraya yazığını söyleyebiliriz.

‘İsteğinizi gördük’

İstanbul’un değerlendirmesiyle ilgili basın toplantısı düzenleyen Komisyon Başkanı Craig Reedie, “Gerçekten de karşılaştığımız hazırlık düzeyi ve heves hepimizi etkiledi. Türkiye’nin bu adaylıkta ne kadar istekli olduğunu gördük” dedi.
İstanbul’dan korkan ve maliyetine 4 milyar dolar daha ekleyen Tokyo’nun en ciddi rakip olduğunu söyleyebiliriz. Ekonomik sıkıntılarla boğuşan İspanya’da başkent Madrid’in yok denecek kadar az şansı olduğunu da hatırlatmadan geçmeyelim. Peki, ne oldu da 13 yıldır adaylık yarışlarında hep en son sırada yer alan İstanbul bir anda en şanslı şehir haline geldi?

Erdoğan uğurladı

Artık adaylık sürecinde sadece maddi desteğin yeterli olmayacağını tecrübe eden Ak Parti, 2020’yi almak için manevi anlamda da adeta seferber olmuş durumda. Değerlendirme Komitesi’nin 3 günlük ziyaretinde heyeti karşılayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, uğurlayan da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan oldu. Son günde özel bir davet veren Erdoğan, tıpkı Gül gibi olimpiyatı almak için hazır olduklarını ve çok istediklerini heyete anlatarak yolcu etti.

haber revizyon mayıs 2013 onur belge 1 haber revizyon mayıs 2013 onur belge 2

HABER REVİZYON DERGİSİ MAYIS 2013

 

Bir cevap yazın