Haber Revizyon Aralık 2012 sayısında yayımlanan araştırmacı yazar Cahit Ülkü ile yaptığımız röportajda Cahit Ülkü, Alevilik ve kökeni ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu.
Cahit Ülkü’nün açıklamalarıyla ilgili görüşlerini almak üzere sorularımızı Cem Vakfı, İstanbul Firuzköy Şube Başkanı Şükrü Kalender’e yönelttik.
İslam’daki çelişki bu
Haber Revizyon: Alevilik nasıl doğmuştur?
Şükrü Kalender: Alevilik İslam’ın özüdür. Yani biz Müslümanlar olarak hep beraber şöyle inanıyoruz; İnsanoğlu’nun Adem’den geldiğine inanıyoruz. Bilim, maymundan geldiğini söylüyor. Adem’den geldiğine inanıyorsak o zaman 124 bin peygamber gelmiş Adem’den Hz. Muhammed Mustafa’ya kadar. Hz. Muhammed Mustafa, İslam’ın Peygamberi ama “ahir zamanın nebisi”, son peygamberdir. Son peygamber olmasıyla, bizim inancımızda da Hz. Ali ile Hz. Muhammed; ikisi de nurdan var olduklarına inandıklarımız. O nur, bir nurdan ikiye bölünerek… Birisi peygamberliği temsil ediyor. Peygamberlikten sonra velayet başlar. Velayet, İslam’ın İmamı’dır yani, Hz. Ali’dir.
Alevilik, Ali isminden kaynaklıdır. Ali yandaşı olmakla beraberdir. Hz. Muhammed demiştir ki; “Benden sonraki vasim Ali’dir”, ama İslam’daki çelişki bu. Nasıl bizim kendi inancımıza göre bugün bir memlekette bir devrim yapılıyorsa, yapılan yanlışlara karşı yapılıyor? Hz. Muhammed de o gün oradaki yanlışlara karşı devrim yapmış ama yine emperyaller güçlerini kullanarak Hilafeti ele geçirmişler. Bu da, mesela Ebu Sufyan diye bir kimse vardır tarihe bakıldığı zaman, İslam olmamıştır; teslim olmuştur benim inancım gereği. Oğlu Yezid, kendisi, oğlu Muaviye Hz. Ali’nin halifeliğini tanımamıştır. Ehl-i Beyt ailesine kast etmişlerdir. Ehl-i Beyt de kimdir? Hz. Muhammed’in ev halkıdır. Hz. Muhammed, Hz. Ali, Fatima-tüz Zehra; kızı, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’dir. Ali Ebadi’dir. Bununla birlikte de baktığımız zaman Kerbela’da Hz. Hüseyin şehit edilmiştir.
Daha aşağılara indiğimiz zaman, mesela bizler Türk deriz. Türkler ne zaman İslam’ı kabul etmiştir? 800’lü yıllarda. İslam kaçıncı yıllarda gelmiştir? 600’lü yıllarda. Türkler de İslam’da ezilen tarafta gerçek Muhammed’in evlatlarına gelen İslam’a yapılan kötülükten dolayı Ali Bendesi olmuştur insanlar.
Hz. Muhammed’in Miraç’tan döndüğünde Kırklar Meclisi’ne gelmesiyle beraber başlar. Cem Evlerinde yapılan ibadet de Kırklar Meclisinin ibadetidir. O, temsilen yapılır.
Türkiye’de ve Dünya’da baktığınız zaman, dünyanın her tarafında Ali sevgisiyle donatılmış, Cem ibadetlerini bilen, her milletten insan bulursunuz. Bazı yerlerde Hüseyni derler, bazı yerlerdekine Caferi derler, Türkiye’dekine de Alevi derler. Aleviler de Anadolu’ya has bir isim almıştır; Ali bendesi olduğundan dolayı. Bunun yanında da Hacı Bektaş-ı Veli de, Ahmed-i Yesevi Dergâhında yetiştikten sonra gelir, Anadolu’da yine Ali bendeliğini yayar; Ehl-i Beyt sevgisiyle, Cem Evi anlayışını ibadetlerine yayar. Onlar da Bektaşi olarak geçiyor.
Alevilikte mahkeme yoktur; mahkeme kendi halk mahkemesidir
Haber Revizyon: Siz aslında bir kısmını açıkladınız ama biz yine de sormak istiyoruz. Alevilik nedir?
Şükrü Kalender: Alevilik bir mürşide bağlanmaktır. Alevilikte kin şiddet cebir yoktur, inanmak vardır, yani şiddeti reddeder, içerisinde barındırmaz. Alevilik inanç gereği köylerde eskiden Seyit soyundan gelen dedeler vardı. Seyit de yine Hz. Muhammed’in evlatlarıdır. “Dedelik” makamı vardır. Dedelik de, 12 imamların kolundan gelir.
Hz. Hasan’ı zehirlediler, Hz. Hüseyin’i Kerbela’da şehit ettiler. İmam Zeynel Abidin, Hz. Hüseyin’in oğludur. 24 yaşında hasta yatağında olduğu için Kerbela’da O’nu şehit etmemişlerdir. Cenab-ı Allah’ın lütfudur. Ondan gelen İmam Bakır İmam Cafer, İmam Musa-i Kazım, İmam Rıza kolundan gelenler var. Bütün kollarından gelenler Seyittir ve Dededir. Dedeler, tekkelerde yetişerek, tarih üzerine gider, onları bir irşat eder yani aydınlatır. Yılsonunda, görgüleri yapılır. Arınırlar, meydan olurlar. Görgüleri yapılırken de, döktüğü varsa doldururlar, ağlattığı varsa güldürürler, mahkeme kapısı bilmezler. Şimdi bizlerle mahkemeyi öğrendik. Ama Alevilikte mahkeme yoktur; mahkeme kendi halk mahkemesidir…
O gün köylü evinde yıkanır, abdestini alır, musayibi vardır, daha geri gittiğimiz zaman Ghadir Khum’da Hz. Muhammed’in veda haccı konuşması vardır. “Benim vasim Ali’dir. Ali’ye buud edenler bana buud eder, Bana buud edenler Ali’ye buud eder. Beni sevenler Ali’yi sever, Ali’yi sevenler beni sever. Benim iki emanetim var; biri Kuran’ım biri de Ehl-i Beytim. O da ümmetime emanettir”, demiştir. Bugün Alevilerin iddiası budur ama 1400 yıldan beri Aleviler sürekli baskı altında tutulmaktadırlar… Osmanlı’da da biliyorsunuz Yavuz’la Şah İsmail’in Çaldıran Savaşı’ndan sonra ülkedeki Aleviler de Kuyucu Mehmet Paşa tarafından katledilmiştir.
Osmanlı’ya baktığımız zaman ne vardır? Hacı Bektaşi Veli’nin Gül Mektebi ve Mehteran Bölüğü, böyle gümbede gümbede gider. Kuruluşunda da iki Türk boyu vardır zaten; biri Sünni’dir biri Alevi’dir. Şeyh Edebali Alevi dedesidir. Aleviler köylerde bundan 30-40 yıl evvel köylerde, hasattan sonra köylüler toplanırlar. Seyit soyundan gelen, ocaktır; Dede’dir, gelir. O da görgüsünü yapmıştır. O da arınmıştır, yıkanmıştır; hem gönül olarak hem bilgi olarak hem de dürüstlük olarak. Gelir, köylüyü toplar, musayibi olanlarla beraber müzakere yaparak görgüye alır…
Gerçek Alevi köylerinde ağa vardır; ağalık yapamaz yani kimsenin, fakirin çocuğunu sokakta dövemezler.
Görgüde, küskünü dargını olanlar söyler; herkes barıştırılır. Orada kurbanlar kesilir, Hak Lokması duası yapılır, o lokmalardan paylaşılır. Orada kavga yoktur, niza yoktur, senlik benlik yoktur. Gerçek Alevi köylerinde ağa vardır; ağalık yapamaz yani kimsenin, fakirin çocuğunu sokakta dövemezler. O da eşittir, o da eşittir. Ama günümüzde biliyorsunuz biz de yapaylaştık. Çünkü köyler 40 yıldan beri insanlar geçim derdine düşmüş, köklerinden koparılmış kentlere gelmiş. Kim olduklarını unuttular.
Esas özünde Alevilik, Hz. Muhammed’in ve Hz Ali’nin yolundan gitmektir; Ehl-i Beyt sevgisiyle donatmaktır. Kendisine yapılmasını istemediğini karşısındakine yapmayandır. Eline, diline, beline sahip olandır. Bir de şöyle; “eline” dediğin zaman bu eline ama bir de “eline”, memleketine sahip çıkmaktır. Diğer taraftan “beline”; sizden gelen evladınıza, neslinize sahip çıkmaktır. Diğer taraftan, diline sahip çıkarsın ki bir komşunu zedelemezsin ama bir de “diline” sahip çıkarsın; dilin, lisanın Türkçe ise, o Türkçeye de sahip çıkarsın. Hacı Bektaş-ı Veli bunu böyle özetliyor. Arkasından da diyor ki; “aşına, eşine, işine sahip çık”.
Bu ülkede “ben Müslüman’ım” diyen, “elhamdülillah” diyenler gerçekten Allah’ı bir bilseler, Muhammed’i Hak bilseler
Hz Muhammed de diyor ki; “komşusu aç yatarken tok yatan bizden değildir”. Biz bu ilkeyi güdüyoruz halen Diğer taraftan da diyor ki; “çalıştırdığınız bir kimsenin alnının teri soğumadan cebine kazancını koyun”. Ama bugün ne oluyor? Gücü ele geçirenler, yeni söylemlerde bulunanlar. Düşünün ki bu ülkede “ben Müslüman’ım” diyen, “elhamdülillah” diyenler gerçekten Allah’ı bir bilseler, Muhammed’i Hak bilseler, başları Kuran’a bağlı olduklarını söylüyorlar. Bunu yapsalar, bu memlekette acaba bir canlı bir canlıya kıyar mı? İşte, Alevi’nin düsturu budur.
Alevilik neyle itham ediliyor?
Bakın, Kahramanmaraş’ta bazıları çıkıyor… En büyük insanlarımız bile bunu inkar ediyorlar. İnsanları dana boğazlar gibi boğazlayıp öldürdüler. Sivas’ta, Kahramanmaraş’ta, çorum’da… Bu Türkiye gerçeği. Yunus Emre diyor ki; “biz insanı severiz Yaradan’dan ötürü”. Eğer biz Yaradan’a inanıyorsak, Yaradan’ın yarattıklarına niye eziyet ediyoruz? Neden? Bu hakkı kimde buluyoruz? Sivas’ta diri diri 93’te insanlarımız yandılar. Neydi suçları? Alevilik neyle itham ediliyor?
Bu ülkeyi dün de Osmanlıyı bozamadı hiçbir dünya. Ne zaman bozdular? Yeniçeri Ocağı’nı kapattıkları zaman. Yeniçeri Ocağı’na ne atıfta bulundular? Devşirmedir. E siz eğer bir memlekette bir canlı çocuksa, onu aldınız, eğittiyseniz, oraya vermişsiniz. Senin eğitiminden geçmiş gene. Senin öğretinle orada.
Bu ülkede mesela bakın, AKP, Sütlüce’de Karaağaç denilen bir yerde geçmişte 70 dönüm Bektaşi’lerin orada tekkesi var ama yerle bir edilmiş. Karacaahmet de öyle. Karacaahmet de evliyadır. Evliyaya ne denmiştir? O günkü Osmanlı padişahı kerametini dürdüğü zaman; “ Siz ne istiyorsunuz? Benim atımın yayılacağı kadar bir yer ver vereyim” demiş. Bırakmış atına o mezarlığın olduğu yeri. Yeni gelen yöneticiler orayı mezarlık yapmışlar. Orada da Karacaahmet’in kendisine inanan ya da inanması gereken insanların 5 dakika oturacağı yeri var mı?
Hz. Muhammed hiç bir mezhepten değildir.
Haber Revizyon: Konu içinde konu geçtiniz; Osmanlı’nın kuruluşuna kadar geldiniz hatta Osman Gazi’ye kadar indik neredeyse… Bu sizin söyleminizle, Osman Gazinin de Alevilikten gelme olduğunu, Osman Gazi’nin de bir Alevi olduğunu söyleyebilir miyiz?
Şükrü Kalender: O kadar iddia edemem ama benim çocukluğumda, büyüklerimizden aldığımız sevgi şöyle: Osman Gazi’ye karşı, Hüseyin Gazi’ye karşı, Orhan Gazi’ye karşı Alevilerin bir sevgisi vardır; aşırı bir sevgisi vardır. Çünkü kötülük görmediğin bir yerde kim olursa olsun… Aleviliğin zaten mezhepsel bir kavgası yoktur. Şu da var; Hz. Muhammed hiç bir mezhepten değildir. Hz. Muhammed İslam’ın son peygamberidir. Bütün İslam’ın öğreticisidir. Mezhepler Harun Reşit zamanında çıkmıştır. Hacı Bektaş-ı Veli diyor ki; “72 millete bir nazarla bakın”, yani siz kimseyi kendinizden üstün ya da küçük görmeyin. Bir öğreti, terbiye veriyor.
Bakın eğer insanların içinde fren olmasa var ya, şu kadar söyleyeyim; kendi kötü kafamızla, birileri yanlış yorumlayabilir: Türkiye’de Çankırı’ya gidin, Hacı Bektaşi Veli’nin öğretisiyle Yaren Geceleri düzenlenir, Bektaşi duaları okunur. Ama Sünni’dir kökleri; yani onlar kendilerini Sünni bilirler.
Türkiye’ye bakın Çepni Boyları vardır; Alevi’dir ama çokları Sünnileşmiştir çünkü bir de Osmanlı’nın asimilesi var. Ne zaman asimileye başlamıştır? Yavuz Sultan Selim Çaldıran’da Şah İsmail’i mağlup ettikten sonra iner Mısır’a, Mısır’dan 300 tane Sünni din adamı getirir, sonra Şeyhülislam fetvalarıyla da bu ülkede Kızılbaşları kötü ilan etmişlerdir. Osmanlının asimilesi böyle başlamıştır.
Bizim inancımızda Kızılbaşlık Hz. Ali’den başlar. Uhud Cengi’nde Hz. Muhammed dişinden şehit edildiğinde; “Yetiş ya mümin “ dediğinde Hz. Ali yetişir. Babasıdır; amcasının oğludur ama kayınpederi olduğu için babasıdır. “Ya baba avucuma tükür” der. Toprağa kan damlamaması için avucuna tükürür, O da başına sürer ve Kızılbaşlık oradan kalıyor. Biz de Hz. Ali’nin Kızılbaşlığından da gurur duyarız çünkü Hz. Muhammed’in kanıdır.
Biz ahiret için hazırlık yapmıyoruz
Çokları derler ki; “Aleviler Hz. Muhammed’e inanmıyor”. Bizim Hz. Muhammed’siz ahireti bile düşünme şansımız yok. Gerçi biz ahiret için hazırlık yapmıyoruz. Her şey burada. Özümüzle Hakk’a bağlanarak ibadet eden bir toplumuz.
Dünyanın da zenginleri ya da burjuvaları Alevilerle uğraşıyor. 25 milyon Alevi var. Kendine yapıldığına bugün ayarlansın, sizin ne ordunuz durdurabilir, ne de polisiniz!
Ama toplumumuzun genleri de bozulmak üzere çünkü bir yerde Aleviler var. Dünyanın da zenginleri ya da burjuvaları Alevilerle uğraşıyor. 25 milyon Alevi var. Kendine yapıldığına bugün ayarlansın, sizin ne ordunuz durdurabilir, ne de polisiniz. Eğer şövenistlik yaparlarsa, mezhepse… Aslında neden yapılmıyor? Çünkü bu kötülüklerin bize haktan geldiğine inanılıyor, anlatabiliyor muyum? Hakk’ı suçlayarak değil. “Demek ki bu bizim kaderimiz.” deyip sineye çekiyor. Yani biz de kalksak aynısını yapmaya başlasak, bu ülkenin bütünlüğü bozulur.
Kılıçdaroğlu’nun Alevi olduğunu bile Başbakan her gün rencide eder biçimde söylüyor.
Haber Revizyon: Peki, bunun Hak’tan geldiğini düşünerek bunlara cevap verdiniz. Kötü niyetli insanların, dış mihrakların bunu kullanabileceğini hiç düşündünüz mü? Yani, tam tersi olup da bunun sizleri kışkırtmak için ya da sizin aslında bu tepkiyi vermeyeceğiniz halde sizin adınıza Aleviliği Kızılbaşlığı karalayacağını, sizin de bunun Hak’tan geldiğini düşünerek tevazu gösterip, yine beklemeye geçeceğinizi ve kendinizi ifade etmemenizden dolayı Aleviliğin, Kızılbaşlığın gerçek anlamda bilinemeyeceğini hiç düşündünüz mü?
Şükrü Kalender: Yani “Hak’tan geldi” derken, tam oraya bağlamak da doğru değil. Mesela Osmanlı’da bir zulüm görmüşlüğü vardır Alevilerin. Cumhuriyet’le beraber bir nefes aldığını düşündüler. Laiklikten dolayı; yani dinine, diline karışmadıkları için. Şimdi bu ülkede de ayaklandığı zaman örnekleyelim, yasal haklarının alınmasından yana, sosyal olayların içerisinde, sendikal mücadelede Aleviler vardır. Sivil toplum örgütlerinde Aleviler vardır.
Bugün Kılıçdaroğlu’na kadar hiçbir parti lideri yoktur ki Alevi olsun. Ama bakın Kılıçdaroğlu’nun Alevi olduğunu bile Başbakan her gün rencide eder biçimde, bize gurur verici, ama O kendince rencide edici biçimde söylüyor. Söylüyor da, biz onunla gurur duyuyoruz aslında. O farkında değil fakat; adam Alevidir, gider MHP’ye de oy verir, Alevidir gider AKP’ye de oy verir. Şövenistlikten yana olmadığımız için biz, kişi ne istiyorsa orada olsun.
Eğer biz o şövenistliğe başlarsak, bu ülkede taş üstünde taş kalmaz.
Eğer biz o şövenistliğe başlarsak, bu ülkede taş üstünde taş kalmaz. Eğer insanlar yaşıyorsa, bu hoşgörünün çerçevesinde yaşıyor. İşte şimdi kurumsallaşıyoruz. 90’lara kadar şu dendi: “Biz Aleviler, şövenistlik yapmayacağız”, yani biz zaten Aleviliğimizi kendi içimizde yaşıyoruz.
Devleti yönetenler vebalde geziyorlar…
Devlet Osmanlı’da da, bugün de Alevilerin vergilerini dinayette kullanır, Alevi’ye bir tane çivi ikram etmez ya da bir tane bilgi ikram etmez. Hala ne yapmaya çalışır? Devleti yönetenler vebalde geziyorlar… Vebali boyunlarında geziyorlar, vebalde. Dış mihraklara zaten söyleyecek sözümüz yok.
Dış mihrakları buraya sokan kim? Yine biziz; bizim ülkemizin insanları. Cenab-ı Allah, “benim karşıma kul hakkıyla gelme” diyor. O zaman 25 milyonun hakkını kim yiyor?
Haram olsun!
Diğer vatandaşlar yiyor. Eğer, diğer vatandaşlar da gerçekten Allah’ı bir biliyorlarsa, Muhammed’e inanıyorlarsa “ya Alevi’lerin hakkını niye bize yediriyorsun?” desinler. Biraz da onlar düşünsünler. Bizim gocunacak tarafımız yok çünkü hakkımız yeniliyor. Haram olsun!
Düşünce kimsenin tekelinde değil.
Haber Revizyon: Sizce hem Kürt hem Alevi olunur mu?
Şükrü Kalender: Öğreti, “herkes dünyada” dedim ya, her milletten Alevi var. Kürt seviyorsa olabilir niye olmasın? Çünkü bizim tekelimizde değil ki Alevilik… Düşünce kimsenin tekelinde değil.
Ehli Beyt’in gemisine binmeyen hiç bir millete ahirette bir damla şefaat yok, eğer ahiret de varsa.
Haber Revizyon: Aleviliğin dünyadaki ve Türkiye’deki geleceği ne olacak sizce? Dünyada ve Türkiye’de nereye doğru gidiyor Alevilik?
Şükrü Kalender: Eğer gerçekten dünyada peygamberlik sistemi varsa ki var; biz öyle inanıyoruz. Eğer, son peygamber Hz. Muhammed’se, biz de O’nun nur olduğuna inanıyorsak, Hz. Ali’nin nur, Ehl-i Beyt’inden var olduğuna inanıyorsak, Ehli Beyt’in gemisine binmeyen hiç bir millete ahirette bir damla şefaat yok, eğer ahiret de varsa. Yani bu İslam’da söyleniyor ya. Varsa… Yoksa birileri gücü ele geçirirler, asarlar, keserler.
Askeriyede de 80 İhtilali’nde binlerce Alevi katledildi ama bu yokmuş gibi davranıyorlar.
İnsanlar gücü eline geçirebilirler; bizi de katledebilirler ama bir de Hak var. Biz bugün ülkemizin bütünlüğü için her türlü her şeye göğüs geriyoruz. Askeriyede de 80 İhtilali’nde binlerce Alevi katledildi ama bu yokmuş gibi davranıyorlar. Televizyon, gazeteler bas bas bağırıyor söyleniyor fakat Aleviler askeriyeye niye küsmediler. Niye? Peygamber ocağı diye?
Onlar cahil olmasalar, bizi anlayacaklar. Dini anlasalar, bizi horlamayacaklar.
Eğer bir gün olur da cephe açılırsa, Aleviler bundan geri de kalmazlar artık, yani cephe açılırsa. Nasıl Kurtuluş Savaşı’nda cephe açılmış, gitmişler, herkes gibi onlar da savaşmışlar. Bir tahta parçasıyla bile gelir savaşırız. Biz bugün ülkemizin bütünlüğüne inanıyoruz…
Bu ülkedeki bize zulmedenlerin de bizim vatandaşımız olduğuna inanıyoruz. Zaman zaman birbirimizin ekmeğini yiyoruz, suyunu içiyoruz, arabasına biniyoruz. Onlar cahil olmasalar, bizi anlayacaklar. Dini anlasalar, bizi horlamayacaklar. Eğer dini anlasalar, dinde horlama yok zaten. Karşındakini, bir kere empati yap, tanı. Sen tanımıyorsan ne oluyor? Kalkıyorsun örümcek bir kafayla birilerinin fetvasını veriyorsun.
Senin yetkinde değil. Hiçbirimiz ne Allahın kapı kulu bekçisiyiz, ne kapı kahyasıyız, ne Peygamberin ne de bugüne kadar evliyaların. Hiçbirisinin değiliz. Ama biz çekirdek aile olma, birey olma derdindeyiz; birey, yurttaş. Şimdi mesela nereden geliyor? Ataerkil aileden geliyor. Şimdi nereye geçtik? Çekirdek aileye geçtik. Ailelerde de kültür yozlaşması var.
Sayın Başbakanımız Belediye Başkanlığı’na gelince biz 17 kişi sürgüne gittik. 16’sı Alevi’ymiş.
Birilerinin verdiği fetvayla bu ülkede yanlış şeyler oluyor. Bakın, 94’te, gidin Büyükşehir Belediyesi’ne sorun; ben 24 yıl orada çalıştım. Sayın Başbakanımız Belediye Başkanlığı’na gelince biz 17 kişi sürgüne gittik. 16’sı Alevi’ymiş.
Haber Revizyon: ‘Başbakanımızın Aleviliğe karşı özel bir düşmanlığı var’ mı diyorsunuz?
Şükrü Kalender: Yaşadık, var! İnkar edilemez. Bir gün böyle, bir gün böyle konuşuyor. Kardeşim sen Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanısın. Sana oy verenler farklı kültürlerin insanlarıdır. Türkiye’de 72 milletten insan var. Belki ben de oy verdim nereden biliyorsun sen? Ama seçildikten sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olduğunu bilecekler. Bu öğretilmiyor, bunu bilmiyorlar.
Her kurumda Aleviler sürekli itelene itelene gidiyor.
Gidin, Büyükşehir Belediyesi’ne bir tane Alevi alınmış mı? Sorun. Alındıysa ben Alevi’yim diyebiliyor mu? Yok. Her kurumda Aleviler sürekli itelene itelene gidiyor.
HALKIN %80’İ İTİBAR EDİYOR OLSA BU ÜLKE İKİ GÜNDE KAN GÖLÜNE DÖNER!
Haber Revizyon: Sizce Alevilerle ilgili bu zorbalık, halen bu aşağılama devam ediyor mu toplum içinde peki? Yani siyasi yönetimler böyle kurgulamaya çalışıyor olsa bile halk içinde de böyle olduğuna mı inanıyorsunuz?
Şükrü Kalender: Hayır, halk güzel; halk, emin ol güzel. % 20 belki bu işlere itibar edenler var ama Türkiye’nin %80’i buna itibar etmiyor. Zaten itibar ediyor olsa var ya, iki günde bu ülke kan gölüne döner. Buraya bile mesela her milletten insan geliyor. Gelmeli de; gelmelerini bekliyoruz. Bizi tanımalarını istiyoruz. Bir kere, Allaha inanıyorsak yaratıldığımıza inanmamız lazım.
Birilerinin maneviyatı tatmin olsun diye bize yapmadıkları kalmadı.
Biz mesela Belediye’de 24 sene çalıştık. Zaman zaman muhasebecilik yaptık, puantörlük yaptık. Yetkili olduk, yetkisiz gezdik. Bizi aldılar yol süpürttüler, bizi oradan oraya sürdüler. Birilerinin maneviyatı tatmin olsun diye bize yapmadıkları kalmadı. Ama biz gittiğimiz yerde şerefimizle, haysiyetimizle, onurumuzla çalıştık. Oraya gittiğimizde Sünni arkadaşlarımızla da arkadaş olmayı, dost olmayı yine becerdik. Onlar da söylüyorlardı; “Biz yanlış tanıyormuşuz abi.” Yozgatlı bir arkadaş, Mahmut Akyürek; arayın bulun sorun, kendisine sorun. 92’de Nurettin Sözen Belediye Başkanı, sakatlar var işe girdi bir arkadaş kulakları çınlasın, gitmiş Halk Ekmek’ten ekmek almış, getirmiş. Bizim lokal vardı Edirnekapı’da…
“Bir Alevi bu ekmeğe dokundu, ben bunu yiyemem.”
Ekmeği buraya koymuş, Alevi bir arkadaş da ekmeği ucundan kırmış. “Eyvah, başımdan vuruldum” diyor. Bu 92’de oluyor, 97’de bana naklediyor. “Bir Alevi bu ekmeğe dokundu, ben bunu yiyemem.” Demiş ki; “arkadaşım ben bugün eve gitmiyorum, ekmeği evine götür sen”. “Şükrü Abi, sizi tanıyınca yerin dibine girdim. Ben ne öğretiden gelmişim!” diyor. Yani biz öyle dostlukları aştık geldik.
İnsanlar körü körüne inandırılıyorlar.
İnsanlar körü körüne inandırılıyorlar. Bu memleketin ayıbı. Eğer bu ülkede yetkiyi ele geçirenler hala insani değerleri araştırmıyorlarsa, insanlığı bulmuyorlarsa… Fransa devrimini yapan adamlardan bir tanesi Haymana bölgesinde kalır bir köyde. Aleviliğin müsayip kardeşliğini öğrenir ve gider orada kan kardeşliğini kurar. Fransız Devriminde. Kan kardeşliği. Müsayipliktendir bu, çünkü bir yoksulla bir fakir müsayip olurlar. Müsayibin çocukları birbirleriyle evlenemezler Alevilerde. Yedi göbek evlenemezler. Kardeşin çocuğu evlenir, müsayibin çocuğu evlenemez. Yarin yanağından gayri her şeyde ortaktır; acısı, tatlısı.
Bizde şiddet, kin, cebir yoktur. Eğer olursa bir gün, Allah vermesin, içimize düşürmesin. Bir gün bizim içimize salarsa biz insanlığımızdan çıkmış oluruz.
Bugün arkadaşlar anlatıyor Ali Haydar diye birisi TV’de çıkmış; Japon’muş. Adam gelmiş araştırmış, araştıra araştıra Türkiye’de İslam’ı beğeniyor ve İslam içinde Aleviliği beğeniyor.
Yine söylüyorum bizde şiddet, kin, cebir yoktur. Eğer olursa bir gün, Allah vermesin, içimize düşürmesin. Bir gün bizim içimize salarsa biz insanlığımızdan çıkmış oluruz.
Bakın İslam ülkelerinde bir tane savaş duruyor mu? Bir tane kan duruyor mu? Bir tane Türkiye var. Yani her türlü mezhebin, her türlü partinin, 72 milletin dünyadan insanların barındığı bir ülke. İran tek tip. İran bile kendi içinde 5000 tane o günkü Türk Alevileri temizledi. Onlar da bize yakın, sözde Aleviliğe yakın ama şiddette. Irak şiddette. Türkiye Alevilerine has bu.
İslamiyet’in beşiği olsa… Somali’de insanlar acından ölüyor. Oluk oluk Hz. Muhammed’in ülkesine para akıyor. Nereye gidiyor bu paralar?
Haber Revizyon: Arap ülkelerinde yani İslamiyet’in beşiği olan, İslamiyet’in doğduğu bir ülke olarak, Arap ülkelerinde özellikle bu Alevi düşmanlığı neden devam ediyor? İran, Irak, Suriye…
Şükrü Kalender: İslamiyet’in beşiği olsa… Somali’de insanlar acından ölüyor. Oluk oluk Hz. Muhammed’in ülkesine para akıyor. Nereye gidiyor bu paralar? Bir sorun, nereye gidiyor? Her gün toprak üzerinde yeni yeni binalar inşa ediyorlar. Kendilerinin yaşantılarına… Yahu Hz. Muhammed diyor ki; “Komşuları aç yatarken kendileri tok yatan bizden değil”. Zaten Hz. Muhammed onları bile kabul etmiyor. Kabul ediyor olsa giderler, oradaki insanları doyururlar.
Bakın bela başlarında hep Mısır kan gölünde, Libya kan gölünde, Ürdün kan gölünde, Suriye kan gölünde. Arabistan da seyrediyor. Acaba Arabistan Allah’ı bir bilse, Muhammed’i Hak bilse o kadar parasıyla bu ülkeleri kavgalaştırır mı?
Hacı Bektaşi Veli ne diyor biliyor musun? “Hararet nardadır, sacda değildir.” Harareti bilir misiniz? Hararet ateşin yananıdır. “Keramet baştadır, taçta değildir; her ne ararsanız kendinizde arayın, Hacda, Kudüs’te Mekke’de değil” diyor. Sizde, Hak ben Adem’de. Siz bulunduğunuz yeri, eğer doğayla bütünleşip yolunuzu temizliyorsanız, bahçenizde gülünüzü dikiyorsanız, komşunuza bir bardak su veriyorsanız sizden güzeli var mı? İslam bu. İslam kötülük yapma değil ki.
Bakın bela başlarında hep Mısır kan gölünde, Libya kan gölünde, Ürdün kan gölünde, Suriye kan gölünde. Arabistan da seyrediyor. Acaba Arabistan Allah’ı bir bilse, Muhammed’i Hak bilse o kadar parasıyla bu ülkeleri kavgalaştırır mı? Hangi mezhepten olursa olsun, çünkü Ebu Sufyan’ın evlatları bunlar.
Haber Revizyon: Çok teşekkür ederiz.
Şükrü Kalender: Biz de teşekkür ederiz.