İnsanlık tarihi kadar eski bir davranış bozukluğu olan intihar davranışının insanlık tarihi kadar eski de bir reddedilişi ve kabul edilemezliği vardır. Çağlar boyunca hiçbir toplum intiharı geçerli görmemiştir ve intihar hiç bir inanç sisteminde de yoktur.
İntihar bireyin kendi yaşamına son vermesi olduğu kadar tam uç noktada bir davranış bozukluğu, tam bir belirsizlikler topluluğu, kararlılıkla kararsızlık arasındaki ince bir çizgidir. Yaşam ve var olma mücadelesinin tam zıttıdır. Yaşamamaya karar veren birey değişik yollarla yaşamına son verir ve aslında bu hiçbir şeyin de çözümü değildir. Bunu muhakeme edememek ise yaşanılan çaresizliğin şiddetiyle ilgilidir.
Kişiyi intihara pek çok neden sürükleyebilir veya kişinin kararı o kadar nettir ki intihar için her şey bahane olabilir.
İntihar, yaşam karşısında sürekli çözümsüz kalma, bu çözümsüzlükleri yaratma, yarattığı çözümsüzlüklerde boğulma sonucu kişilerin kendilerince hayata karşı verdikleri çok sert bir yanıttır.
Aslında hiçbir şey çözümsüz değildir. Hiçbir şey insan hayatı kadar değerli ve anlamlı değildir. İntihar en son çözüm bile değildir.
Yapılan araştırmaları ve intihar olgusuyla ilgili bazı istatistikleri paylaşmak isterim.
İntihar vakalarında en önemli sebepler; ekonomik bunalımlar, sefalet, işsizlik, iflas, ödenemeyen borçlar, eşinden boşanma, sevgiliden ayrılma, aile içi baskı ve şiddet, toplumsal baskı, töre baskısı, ağır bir hastalığın pençesine düşme, tecavüze uğrama, uyuşturucu bir madde kullanma olarak sıralanmaktadır.
İntiharda en riskli yaş grubu 16-35 yaş arası olmakla birlikte ortalama yaş 28 civarlarındadır.
İntiharda en çok kullanılan yöntemler; yüksek bir yerden kendini boşluğa bırakma, kesici bir aletle damarlarını kesme, yüksek doz ve miktarda hap yutma, yüksek dozda uyuşturucu madde alma, kendini asma, hızla gelen bir aracın altına bilinçli olarak kendini atma… şeklinde sıralanmaktadır.
Öncelikle toplum ebeveynleri olarak en başta gelen hatamız, daha çok küçük yaşlarda çocuklarımıza karşılaşacakları sorunları anlatmamak ve alternatif çözümler üretmelerine yol göstermemek, başlarına gelen kötü durumları üstlenerek sürekli onları sahiplenmek. Bununla beraber çok kollayıcı ve baskıcı tutum zayıf karakter oluşumunda çok başta gelen bir sebeptir. Çocuk yetiştirirken bu hatalara düşülmemesi öncelikli tavsiyemdir. Gençlerle sorunlarını arkadaş gibi konuşun. Şiddete değil, anlayışa başvurun.
İntihar etme teşebbüsünde bulunup hayata tekrar dönen bireylere acıyarak ve üstlerine düşerek değil anlayarak ve tekrarlamasını engellemeye çalışarak davranmalıyız.
İntihar tüm toplumlarda görülen bir yaradır.
İnsanlık olarak yaşanabilir bir dünya kurmaya, çevremizdekileri sevmeye, saymaya ve anlamaya çabalamalıyız.
Her birimiz tek bir kişinin elinden tutsak hayat daha çok yaşamaya değer bir hal alacaktır.
HABER REVİZYON DERGİSİ ŞUBAT 2013