Merhaba,
Birçok inanışı simgeleyen insanlık, bugün var olduğu dünyaya sığamıyor. Sarıldığı, sevdiği veya yolunu izlemek için çıktığı yolda hiçbir şeyi benimsemeden yaşıyor aslında. Kim neye inanırsa inansın, alacağımız yolun zaman ve boyutu değişse de varacağımız yer hep aynı diye düşünür insan. Ya değilse? İnançlara göre sonrası da farklıysa ne olacak? Dün yaşananlar nereye gitti diye kaçımız düşünüyoruz? Başı sonu belli olmayan bu korkunç, acımasız, hiç durmadan devam eden zaman; ne zaman duracak? Doğduğumuz anda yenildiğimiz bu zaman bizi nereye taşıyor?
Kalbimizin, ruhumuzun ve bilimin ışığı olan beynimiz, inanışın keyfiyle hayata devam edip inancın verdiği güç ile ayakta duruyor. İnanmak her harfiyle yaşamın ana kaynağıdır ama bu, başka önemli bir olguyla bütünleşir. Tabii ki “güven”.Güveni hissedemediğin anda ne rahat uyuyabilirsin ne de rahat yaşayabilir.
İnancını ve güvenini kaybetmiş bir insanlık dünyaya sorundan başka hiçbir sonuç getirmez. Önce bu olguların tamamlanması ve yeni bir oluşum ile tekrar tohumların atılması gerekir.
Tohumlardan verimli meyveler oluşması için toprağını iyi sula, tohumlarını tek tek seç en değerli ve en verimli olanını!
Sen sevgiyle bakmadan, sulamadan hayatına devam etsen de,
Unutmamalı ki doğa ve insanlık kendini yeniler…