Rafael Sadi – Tel-Aviv Yafo ama İsrail’in Başkenti Değil…

Yeruşalayim (Kudüs) Tarih boyunca Yahudilerden başka hiç bir milletin başkenti olmamıştır. İslami inanç sahipleri için önemini kabul etmekle beraber bu şehrin Yahudiler için ifade ettikleri ile kıyaslanması bile mümkün değildir. Dini bağlamda Yeruşalayim Tevrat ve İsrail yaşamının temel taşıdır ve sanırım bunun detaylarını izah etmeye çok fazla gerek yoktur. Kudus ismi Kur’an da bir kez bile geçmemesine rağmen gerek Tevrat’ta gerekse duaların hepsinde mevcuttur.

Anlatmak istediğim, Yeruşalayim ve Yahudilerin bu topraklar üzerindeki haklılığından çok Yeruşalayim’in aslında siyasi olarak tanınmasında zorluk çekenlerin bilerek işledikleri bir hata ve bu hatanın sonucu olarak yeni nesillere tarihi ve tarihin gerçeklerini değiştirmeye yönelik çabalarının sonucudur.

Gerek Türk basını gerekse Türk Diplomasisi ısrar ile TEL-AVİV yönetimi ifadelerini kullanmaktadırlar.

İsrael’in başkenti Yeruşalayimdir. Bunu beğenen de olabilir, kabul etmeyende olabilir ama bu ülkenin başkentinin başka bir yer olabileceğini gçstermez. Tel-Aviv yönetimi derken sanki İsrael’in başkenti bu şehirmiş ve İsrael Hükümeti de bu şehirde ikamet ediyormuş anlamı çıkmakta ve hatta tanıdığım birçok genç gazeteci Yeruşalayim’in İsrail’in başkenti olmadığı iddiası ile ne yazık ki cehaletlerini ortaya koymuşlardır.

Tel-Aviv Yönetimi diye bir şey vardır kuşkusuz. O da Tel-Aviv belediyesinin yönetim kuruludur ve başında Belediye Reisi RON HULDAİ vardır.

İşte yazımızın esas konusu bu şehidir. Kendi ifadesi ile 24 saat yaşayan şehir. Kesintisiz hayatı olan şehirdir Tel-Aviv.

Aslına bakarsanız şehir belediyesinin tam adı TEL-AVİV YAFO Belediyesi’dir.
Tarihi şehir YAFO(Jaffa) dünyanın en eski liman şehri olarak sayılan ve 3000 yıldan fazla geçmişi olan bu şehrin genişlemesi ile Tel-Aviv şehri meydana gelmiştir. Amacım tarih dersi oluşturmak değildir.

Yafo, Ajda Pekkan’ın ‘’Kimler Geldi, Kimler Geçti ‘’ şarkısındaki gibi birçok ulus ve savaşçı tarafından işgal edilmiş ve tekrar kaybedilmiştir. Bu şehri işgal edenlerin en ünlülerinden biri de Napoleon Bona Parte idi. Günümüz Eski Yafo Milli Parkı’nda ise Napoleon’a verilen görev şehri tanıtmak oldu.

Yafo Yani Tel-Aviv şehrinin ağa babası limanı ile başlar ve saat kulesi ile devam eder. Liman 3000 yıllık olup günümüzde balıkçı barınağı ve eski bir yat limanı özelliğini korumaktadır. Liman çevresindeki binaların eskiliği sizi aldatmasın; değerleri milyon dolarlar ile ölçülmektedir. Hem manzarası hem de bohem sanatçıların ve resim galerilerinin bulunması bu mekanı oldukça popüler bir mekan haline dönüştürmüştür. “Yafo, eski şehir”, dediğinizde akan sular durur. Şehrin manzarası AKDENİZ ve yeni şehir TEL-AVİV gerçekten seyredilmeye değer görüntüler veriyor.

Yafo aynı zamanda her taşının altında tarih yatan bir şehirdir. Her taşın altında olması da bu şehirde yaşayanları oldukça zora sokmakta. Tarihi eserler kurumu her yol inşaatı ve bina inşaatı sözkonusu olduğunda yolları önce kendisi kazar, altında kendilerinin bilmedikleri tarihi eserler olup olmadığını tespit eder ve tekrardan da kapatırlar. Bu aylar alır ama İsrail Tarihi Eserler Kurumu her taşın altında ne olduğunu bilir kanımca. Veya ben öyle sanıyorum.
Mühürlenmiş ve imarına izin verilmeyen binalar da eksik değildir şehirde. Restorasyon yapmak isterseniz sanırım Tanrı sizi bir şekilde cezalandırıyor demektir.

Ama buna rağmen Yafo her adımda başka bir lezzet durağı rastlayabileceğiniz bir şehirdir. Bunu, İsraillilerin yemek yemeyi Türklerden daha az sevmediklerinin bir göstergesi olarak da algılayabilirsiniz.

Yemek denince akan sular durur. Yafo, Yahudiler ile Arapların bir arada kah uyum içinde kah kavga ile yaşadıkları bir ortak yaşam şehridir ve iki toplumun da yemek kültürü iç içe geçmiştir.

Yafo, liman şehri olması nedeni ile doğal olarak balık ve deniz ürünleri yenen bir şehir özelliğini korumuştur yıllar boyunca. Buna başka yiyecekler de eklenmiştir ama balık lokantaları eksik değildir çok şükür.

Yafo Limanı içinde ilk tanıdığım lokanta Benny Hadayag idi. Yani Balıkçı Benny demektir. Aradan geçen yıllar içinde küçük bir balıkçı lokantası olan Benny Hadayag bugün artık Yafo’da değil ama İsrail genelinde lokantaları olan bir zincir haline gelmiştir ve en güzel lokantası ile Tel-Aviv Limanındadır.

Tabii ki Yafo Limanı’nın en eski lokantası ve ne yazık ki sahibinin vefatı ile son bulan Ortaköylü balıkçı Şaptay’ın yeri idi. Yafo Limanı’nın kuzey giriş kapısının ağzında olan lokanta ve rahmetli Baba Şaptay’ın ruhu halen oralarda geziniyordur.
Lezziz balıklarından sonra ikram ettiği ev işi küçücük havuçlardan yapılmış reçel adeta bir lezzet yumağı idi.

Evet, Şaptay dediğinizde Yafo’da halen devam eden ve Allah uzun ömürler versin Selanik –Edirne kökenli bir ailenin evladı olan ikinci bir Şaptay var; adı ŞAPTAY HAYAFE. Yani, güzel Şaptay. Bana göre günümüzün en güzel balık lokantasıdır.

Birçok balık lokantası mangal kömüründe balık pişirmeyi bilmez veya bilir de işlerine gelmez. Çoğunlukla balıkları önce kızgın yağda hafif kızartırlar ve ondan sonra da ızgaranın üzerine koyarlar. Bu pişirme tarzında balıklar benim ve rahmetli babamın anladığı şekli ile pişmemiş olurlar. Gerçek ızgara balık kıvamında ve tamamı kömür ateşinde pişmelidir.

İşte, Şaptay Hayafe’de balığı kurutmadan ve lezzeti bozulmadan pişmiş olarak yiyebilirsiniz.

Tavsiye edilecek en lezziz balık bana göre 500-600 gramlık Çipura balığıdır ve sipariş ederken balığı ikiye açmadan ve üzerine herhangi bir sos koymadan servis etmelerini isteyeceksiniz. Her türlü sos ve baharattan uzak olmalıdır balık. Balığın kendi tadı yeterince güzeldir; başka soslar ile bozmaya gerek yoktur ve kimsenin bu tadı bozmaya hakkı yoktur. Tabii Çipura dışında küçük barbunyalar, zargana ve hatta Lagos da yiyebilir, deniz mahsullerinin her birini güvenle yiyebilirsiniz.

Şaptay Hayafe’de yiyebileceğiniz mezeler ise en güzel Boğaz ve Büyükada lokantalarının mezelerini aratmayacaktır. Hele olmazsa olmazı ise Sarımsak ezmesi ile Yunan Salatasıdır. Adının Yunan olmasına bakmayın ve sizi rahatsız etmesin.
Yunanlılarda aynen bizim gibi salatalık, domates, kırmızı soğan, roka, sirke, yağ ve feta peyniri yiyorlar ve çok da iyi ediyorlar. Hiç bir şey yemek istemiyorsanız bile sadece bu salatayı yiyin yeter. Fiyatları da oldukça makuldür.

Yafo’daki lokantaları ve balıkçıları saymakla bitiremem ama Yafo’da bir de doktor var. İç hastalıkları doktoru değil ama doktor. Doktor Şakşuka. Sahibinin adı BİNO ve Libya Yahudisi. Yafo Bitpazarı Caddesi ortasında olup bildiğimiz menemen (İbranice veya Arapçası; şakşuka).

Bu şakşuka ile Tarık Mengüç’ün şarkısındaki şakşuka farklılıklar gösterir.

Evet, Dr. Şakşuka bir menemenden bir imparatorluk kurabilmiş müthiş bir adam. Lokantası her daim dolu olup son olarak Bolu’lu bir usta sayesinde de Yafo’nun en güzel Türk Döneri’ni menüsüne ekledi.

Tabii ki Yafo, Yefet Sokağı girişindeki bir pide fırınından bir imparatorluk inşa etmeyi başarmış ABULAFYA ailesini es geçmek mümkün değildir. Arap pide kültürünü İsrail toplumuna başarı ile yansıtabilmiş olan Abulafya (Aslında ‘fırıncının babası’ demek) Arap-İsrail sentezinin fast-food kahramanıdır bence…

Yafo yani Tel-Aviv şehrinin ilk çekirdeğinden söz ederken bu şehirdeki Osmanlı izlerinden söz etmemek yanlıştır tabii ki.

Yafo meydanına girer girmez sizi Sultan Abdul Hamid Han’ın Taht’a çıkışının 25. yılında 1900’de inşasına başlanmış olan ve 1903’te bitmiş olan Yaffo Saat Kulesi karşılar; adeta ‘hoşgeldiniz’ der saat meydanının hemen solunda bugün bir otel inşaatı devam eden eski Osmanlı.

İngiliz polis karakolu+hapishanesi ve sol tarafında da İsrail Devletince Türk Kültür Bakanlığına hediye edilmiş olan bir zamanların Hükümet Binası SARAYA yer alır. Saraya, rahmetli Mustafa Kemal’in 1907 ile 1912 yılları arasında Yüzbaşı olarak hizmet ettiği mekandır. Mustafa Kemal aynı sokağın devamında yer alan 11 numaralı adreste 2 sene ikamet etmiştir. Raziel Sokağı 11 numarada. Benim işyerim ise Raziel Sokağı 10 numarada ve her sabah 100 sene evvelki komşuma selam ederek işe başlıyorum…

Tabii ki Hasan Bey ve Yafo Camilerini de Osmanlı eserleri olarak yad etmemek mümkün değildir.

Bu tarihi sizlere sözler ile ifade etmek yerine canlı olarak görüntülü bir şekilde vermek gerektiğini biliyorum, ama şu anda elimden gelen budur. Umarım günün birinde sizlere bu imkanı da oluşturabiliriz.

Tel-Aviv bu kadar ile bitmiyor ama sayfalardaki yer azalıyor ve en azından resimler ile size anlatılanları gösterebilmek için de yer bırakmak lazımdır. İşte İsrail Başkenti sanılan Tel-Aviv Yafo’dan bir tutam sunmaya çalıştım.

haberrevizyon şubat 2013 rafael sadi1 haberrevizyon şubat 2013 rafael sadi2 haberrevizyon şubat 2013 rafael sadi3

 

HABER REVİZYON DERGİSİ ŞUBAT 2013

Bir cevap yazın