Üç dönemdir İstanbul Kuyumcular Odası Başkanlığı görevini yürüten Alaaddin Kameroğlu, Haber Revizyon’a verdiği röportajda kuyumculuk sektörüne, bankalara ve altın piyasasına dair açıklamalarda bulundu.
Haber Revizyon: Üç dönemdir İstanbul Kuyumcular Odası Başkanlığı görevini yürütüyorsunuz. 2013’te altının durumunu sektörün en yetkili ağzından duymak isteriz. Altın fiyatları 2013’te nasıl olacak?
Alaaddin Kameroğlu: Evet, bu benim üçüncü dönem başkanlığım. 2002’de başladı ve 1 yıl sonra da bitecek. Bir daha da aday olmayacağım. Bu işler bir bayrak yarışı olmalıdır hatta. Gerçi Anayasa Mahkemesi iptal etti ama hangi akla hizmet iptal etti bilmiyorum, bence bu gibi görevlerde çalışacak arkadaşlarımızın 2 dönemden fazla görev almamasından yanayım çünkü bu bir bayrak yarışı olmalıdır. İnsan görev yapacağı zaman 2 dönem heyecanı adına ve projeler üretmek adına yetiyor; ondan sonra insan hantallaşıyor.
Dolayısıyla koltuklar böyle işgal edildiği zaman bu koltuklarda kaşarlı yöneticiler olarak algılanılmaya başlanılıyor veyahut da birileri o koltukları işgal edince bu sefer başkaları, “Nasılsa O işgal etti”, diye taliplileri de olmuyor.
Taliplilerin önünü açmak adına 2 dönemle sınırlandırılmalıdır diye düşünüyorum.
Haber Revizyon: Ne gibi avantajlar yaratıyor böyle bir görevde olmak?
Alaaddin Kameroğlu: Ben böyle görevleri şöyle görüyorum; mensubu olduğunuz kuruma avantaj yaratmalısınız, kendinize değil. Bu işte, bu sektörde çok paralar kazandım, aile olarak kazandık. Ben sadece bu görevi sektöre olan vefa borcumu ödemek adına yapıyorum. Sektöre yaptığım hizmetler de kalıcı olsun istiyorum ve iz bırakılması gerektiğine inanıyorum. Görevlere öyle veya böyle, bir şekilde seçilirsiniz ya da atanırsınız ama önemli olan görevinizde iz bırakabiliyor musunuz? İyi bir isim bırakabiliyor musunuz?
Dünyada savaş çığlıkları atıldıkça, kavga olduğu müddetçe veya enerji kaynakları üzerindeki politikalar gerginleştikçe, altın fiyatları veya diğer hammadde fiyatları maalesef yükseliyor.
Gelelim kuyumculuğa. 2013 ne olur? Son 5 yıldır kuyumculuk sektörü devamlı gerileme durumunda çünkü altın fiyatları son yıllarda devamlı arttığından dolayı – 5 yıl önce altın fiyatları önce 600 dolar civarındaydı, 500-600 dolar civarındaydı 5 yıl içerisinde 1900 dolarlara kadar çıktı. Bu ciddi yükseliş, altın fiyatlarındaki yükseliş altın takıya olan talebi daralttı dünya çapında ve hem dünyadaki hem de Türkiye’deki kuyumculuk sektöründe ciddi daralmalar oldu. Bundan en çok etkilenen iki ülke; Birincisi Türkiye, ikincisi de İtalya oldu. İtalya’da da ciddi firmalar, işyerleri kapandı, Türkiye’de de keza aynı şekilde karşılaştık. Bugüne geldiğimizde bu noktada son beş yıldır hem perakende düzeyinde hem de imalatçı düzeyinde en azından 6-7 bin tane de işyeri kapandı diyebilirim. Bu söylediğim rakamlar tahmini rakamlar olmakla beraber minimum rakamlardır da diyebiliriz.
Sektörün bu hale gelmesindeki esas sebep altın fiyatlarının yüksekliğidir. Altın fiyatları bu saatten sonra ne olur bilemeyiz. Elbette bu, dünya ekonomisine ve dünyadaki siyasi gelişmelere bağlıdır. Dünyada savaş çığlıkları atıldıkça, kavga olduğu müddetçe veya enerji kaynakları üzerindeki politikalar gerginleştikçe, altın fiyatları veya diğer hammadde fiyatları maalesef yükseliyor. En önemli enstrümanlardan bir tanesi ne enstrümanı dersek, bunlardan bir tanesi “yatırım enstrümanı, diğer metal veyahut da diğer paralara karşı bir güvensizlik olduğu zaman en güvenli, sığınılacak güvenli liman altındır” diyebiliyoruz.
Külçe altın alınsın satılsın istemeyiz, Cumhuriyet altını az alınsın satılsın isteriz.
Haber Revizyon: Bunlar dış etkenlerden dolayı ülkeyi etkileyen faktörler. Hindistan’dan bir örnek vermek istiyorum. Hindistan’da ne kadar fakir olursa olsun, insanların haftada bir gram da olsa altın aldıkları ve bunun sonuçta ülke ekonomisini olumsuz etkilediği ve ülke ekonomisini çökertme riski olduğu söyleniyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz? Türkiye’de böyle bir durum olsa bizim ülkemiz bundan nasıl etkilenir?
Alaaddin Kameroğlu: Tabii ki kuyumculuk sektörü altın takıyla ilgili istihdama yönelik, ama takının ihracatında ama iç piyasada istihdam yaratılabilirse kuyumculuk sektörü yükselir, ayakta kalır ve verimliliği artar ama ülkenin ekonomik gerçeklerinden ve özelliklerinden dolayı eğer altın külçe olarak ekonomiye bir katkı yaratmadan direk yastık altına giriyorsa, eğer keza bu da Hindistan’da yastık altında külçe altın saklama gibi bir anlayışta alınıp satılıyorsa, o zaman elbette o ülkeye fayda değil zarar getirir. Bunun böyle olmasını istemeyiz. Bizde de külçe altın alınsın satılsın istemeyiz, cumhuriyet altını az alınsın satılsın isteriz. Esas olan kadının süslenmesine yönelik altının alınıp satılmasından yanayız. Bu, ülke ekonomisine ve bu sektöre fayda getirir aslında.
Haber Revizyon: Bankaların altın alış ve satışı ile ilgili Aralık ayında birtakım açıklamalarınız oldu. Bununla ilgili söylemek istediğiniz şeyler neler?
Alaaddin Kameroğlu: Bankaların, standardı İstanbul Altın Borsası tarafından belirlenmiş külçe altın alıp satabilme yetkileri var. Bunun haricinde şu anda taslak olan BDDK’nın internet sitesinde de görebilirsiniz, bankaların darphane ürünlerini yani Cumhuriyet altınlarını alıp satılabilmesi yetkisi ile ilgili taslağa biz itiraz ettik. Yasal olarak başvuruda bulunduk. Basın üzerinden kamuoyunu da bilgilendirdik.
Bankalarla bu konuyu görüştük. “Cumhuriyet altını alıp satmak sizin işiniz değil, ihtisas gerektiren bir iş olduğundan dolayı kuyumcunun işidir” dedik. Kuyumculuk sektörü bu işi yıllardır yapmaktadır, onun için bu işe girmeniz, kuyumculuk sektörüyle karşı karşıya gelmeniz bir rekabet ortamına girmeniz manasını taşır. Bu rekabet ortamı da ne bankacılık sektörüne fayda getirir ne de kuyumculuk sektörüne. Hele hele bankaların karlı olmayan, para kazanamayacakları hiç bir işe gireceğini zannetmem çünkü 10 küsur tane bankayla görüşme yaptığımızda görüşme maddelerimizden biri de buydu.
Haber Revizyon: Vatandaş altın alırken nelere dikkat etsin?
Alaaddin Kameroğlu: Bugün siz ekmeği fırıncıdan alıyorsanız altını da kuyumcudan almak durumundasınız. Herkesin güvendiği bir kuyumcusu vardır. Güvendiği kuyumcusundan gitsin gönül rahatlığıyla alışverişini yapsın. Tabii, bunu yaparken de herkes hangi işle ilgili alışveriş yapacaksa bir ön bilgi sahibi olmalıdır.
Bunu başka bir kuyumcuya sorarak da elde edebilirsiniz veya farklı yönlerden dolayısıyla güvendiği kuyumcusundan alışveriş ettikten sonra, aldığı ürünün sertifikasını, belgesini, faturasını alsın. Bu aldığı o ürünün bir nevi garanti belgesi demektir. Sonra herhangi bir olumsuzluk anında haklarını korumak adına belgesini almasında fayda vardır.
Onların zaten şu an bir kanunları yok, böyle bir şeyi yapmalarının imkanı yok, velev ki o taslak kanunlaşsa bile, “biz bu işe girmeyiz çünkü kuyum sektörünü karşımıza alıp bir kuyumcu gibi bizim flexible davranma şansımız yok” dediler. Onun için, Cumhuriyet altını satışına girmeyeceklerini beyan ettiler.
Bankalar yastık altındaki mevduata kazandırmak adına altın topluyorlar. Bunu ama rafinerinin bilirkişisiyle ama anlaşmalı olduğu markanın bilirkişilerinin becerisiyle yapmaya çalışıyorlar. “Bunu yapmanız yanlış” dedik.
Tüketicinin haklarını korumak adına vatandaşın burada mağduriyet yaşadığını, rekabet ortamının olmadığını, kuyumculuk sektörünün geneline ciddi bir rahatsızlık verdiğini kendilerine teknik olarak izah ettik.
“Bunu şöyle şöyle yaparsak daha verimli olur, bankacılık sektörü bundan daha fazla fayda görür, ekonomi de bundan daha fazla fayda görür, vatandaş da burada mağduriyet yaşamaz” diye kendilerine izah ettik.
İleriki günlerde tekrar bir araya geleceğiz, kendilerine bir taslak hazırlayacağız ve bu taslak çerçevesinde dediğimiz ölçeklerde çalışmak isteyen bankalar olursa biz onların önünü açmak adına da yöneticiler olarak yardımcı olacağız.
Haber Revizyon: Değerli taşlar konusunda Türkiye’nin durumunu sorsak, neler söylemek istersiniz?
Alaaddin Kameroğlu: Değerli taşlar dediğimizde aklımıza ilk pırlanta ondan sonra renkli taşlar; zümrüt, safir, yakut ve diğer renkli taşlar geliyor.
Haber Revizyon: Sevgililer Günü de geliyor; pırlanta satışları artacak mı?
Alaaddin Kameroğlu: Herkes değer verdiği kişilere bütçesine göre bir şeyler almaya çalışacaktır muhakkak. Pırlanta, sektör için özellikle istihdamla ilgili ciddi bir önem taşımakta. Pırlanta mücevherinin üretimi ile ilgili ülkemizin ciddi bir deneyimi de vardır. Aslında devamlı gündeme getiriyoruz; pırlantadaki ÖTV’nin kaldırılması durumunda sektörün önünün daha da açılacağını, bundan sektörün kazançlı çıkacağını, ülke maliyesinin kazançlı çıkacağını muhtelif ortamlarda dile getiriyoruz.
Pırlantada ÖTV’nin kalkmasıyla ilgili, ihracatın daha fazla artması gerektiğini, ürünün daha çok kayıt içine gireceğini, bu kayıt içine girmenin ülke maliyesine fayda getireceğini, sektörün de önünü açacağını dile getiriyoruz.
Aslında şöyle bir şey var ki bugün pırlantalı bir set, bileklik, yüzük gibi bitmiş bir mücevher ürünü ithal ettiğinizde buna ÖTV ödemiyorsunuz ama ülkeye ve sektöre istihdam yaratan pırlantalı bir ürün üretmek adına yarı mamul olarak pırlanta taşı, ki bu taşa yarı mamul de diyebilirsiniz, hammadde de diyebilirsiniz, onu ithal ettiğinizde yüzde 20 ÖTV vermek durumundasınız. Burada adaletsiz bir durum vardır. Bu adaletsiz durumu bir an evvel düzeltmek lazım çünkü ben vazgeçtim sektörümü korumaktan, ülkem ve maliyesi kaybediyor ona üzülüyorum.
Haber Revizyon: Kuyumculuk sektörü zor durumda denebilir mi?
Alaaddin Kameroğlu: Kuyumculuk dendiği zaman “kilo kilo, ışıl ışıl altın var” deniyor ama bizim o altınımızın vitrinde olması önemli değil. Bizim o altını ne kadar çevirdiğimiz, vatandaşa ne kadar takı satabildiğimiz önemli. Sattığımız takıyla ne kadar çok imalatı desteklediğimiz, ne kadar çok üretim yapıldığı önemli. Vitrinde mal durmuş, arka tarafta üretim olmuyorsa, üretici desteklenmiyorsa, üretici tezgahına yeni bir ürün koyamıyorsa esas sıkıntı burada demektir.
Haber Revizyon: Teşekkür ederiz.
Alaaddin Kameroğlu: Ben teşekkür ederim.
HABER REVİZYON DERGİSİ ŞUBAT 2013