Sefa Zengin – Yeşilçam’ın Mirasçısı Televizyon Dizileri

Günümüzde televizyon, tereddüte yer bırakmayacak şekilde insanları manipüle etmenin en etkili ve etkin aracı. İnanılması istenilen herhangi bir kavram, olay, durum ya da mesajın doğrudan veya (çoğunlukla) dolaylı yoldan iletildiği en güçlü propaganda vasıtası…

 

Bunu da her tür yöntemi kullanarak yapar. Mesela; içeriği tasarlanmış bir haber programı olabilir ya da katılımcıları özenle ve özellikle(!) seçilmiş tartışma programları da olabilir. Üstelik bu katılımcılar her konuda fikir sahibi olabilir, bir yandan güncel konularda ahkam keserken, her ne hikmetse diğer yandan spor müsabakaları yorumlayabilir hatta yorumlatılabilirler.

Peki, televizyon aynı zamanda bir eğlence aracı da değil midir? Elbette öyledir ve her tür eğlenceyi; spor, magazin, yarışma, müzik programları ve en kitlesel olan şekliyle yani dizilerle sağlar. Önce tek kanal, ardından özel kanalların yaygınlaşmasıyla haftanın yedi günü hayatımızı bir tür ipotek altına almıştır diziler. Hala Yeşilçam geleneğinin gölgesinde gelişen, aslında Notre Dame’ın Kamburu gibi hilkat garibesi görünümünde bir sektör. İçerikleri itibariyle içinde yaşadığımız toplumu tıpkı sirklerdeki aynalarda olduğu gibi çarpıtılmış görüntüleriyle yansıtan televizyon dizileri.

Daha fazla reklam, daha fazla reyting uğruna doksan dakikayı da aşan uzunluklarıyla tüm çalışanlarını olumsuz etkileyen bir sektör… Koskoca bir toplumun beğenilerini, eğilimlerini belli sayıda deneklere dağıtılan reyting cihazlarıyla güya belirleyen oysa manipüle eden bir seyirlik dünyası…

Öte yandan bir zamanlar Yeşilçam geleneğinde adet olduğu üzere çeşitli magazin dergilerinin düzenlediği yarışmalarda dereceye giren, aslında mesleği olmadığı halde oyuncu, olamadığı hallerde şarkıcı olanların sürüklediği sinema dünyasında ki yaşananların benzeri, bugün dizi sektörümüzde de yaşanmıyor değil. Acı olan, oyunculuk mesleğine gönül vermiş duayenlerin oyunculuk okulu adı altında açtıkları eğitim kurumlarında, üstelik mesleğin doğasına aykırı, usta-çırak ilişkisinden uzak, eğitim anlayışları ile dizi sektörüne yeteneklerinden ziyade görsel yanları zengin (oyuncu) adayları yetiştirmeleri.

Her hafta bir sinema filmi uzunluğunda senaryo yazmaya çalışmak, hikayenin zenginleşmesinden çok, benzer hikayelerin çoğalmasına, son derece zengin bir kültürü olan bu coğrafyanın insanlarının daha da fukaralaşmasına yol açmakta. Özgün eserler yaratmada sıkıntı çeken yapımcılar, büyük edebi eserlere yönelmekte ama o zengin içerikli eserleri aslına sadık kalmaktansa reyting uğruna kolaylıkla harcayabilmekteler.

Dizi setlerinin durumu ise daha da içler acısı. Gelişmiş ülkelerde senaristler, oyuncular ve dizi çalışanları her türlü sosyal güvenceyle çalışırken, ülkemizde bu üç meslek grubu çalışanı ne yazık ki bu haklardan yeterince yararlanamamaktalar. Dizi setlerinde günlük çalışma saatleri oldukça uzun, çalışma koşulları bir hayli yıpratıcı. Oyuncular en temel hakları olan telif haklarından yıllardır mahrum ve eskitilen yüzlerinin bedellerini ne yapımcılardan, ne tekrar tekrar gösteren kanallardan alamadıkları gibi, şu ana dek hiçbir yetkili mercii de taşına altına elini koymamıştır.
Son yıllarda en cesaret verici adım oyunculardan gelmiş ve başrol dayanışmanın adı altında örgütlenip Oyuncular Sendikası’nı kurmuşlardır.

Gelişmemiş ülkelerde sıklıkla görülen haksız rekabet dizi sektöründe de kendini göstermekte. Yapımcılar baş rol oyuncularına astronomik rakamlar öderken, hikayeyi sürükleme gücü içindeki diğer rolleri oynayanlara ne yazık ki aynı cömertliği göstermemektedir. Tüm bu ve sayamadığım diğer sorunların altında yatan asıl sebep; dizi sektörünün gelişmiş ülkelerdeki endüstrileşmeyi bir türlü tesis edememiş olmasıdır.

Reklam verenlerin özellikle yönlendirdiği sektör, yatırımını bir bütün olarak bu sektöre emek verenlere yapmak zorundadır. Aksi takdirde dünyaya, başkalarının bizlere yaptığı gibi kültürel zenginliğimizi ihraç etme şansımız olamaz.

haberrevizyon aralık 2012 sefa zengin 1 haberrevizyon aralık 2012 sefa zengin 2HABER REVİZYON DERGİSİ ARALIK 2012 

 

 

Bir cevap yazın