Zaman zaman hepimiz bir yere geç kalırız fakat bunu her zaman beş dakika geç kalarak bir alışkanlığa dönüştürüyorsak eğer durum kronikleşmiş demektir.
“Geç kalmak” denildiğinde herkesin aklına muhakkak bir anı gelir. Kaçırılan otobüsler, başlamadan biten toplantılar, geç kalınan iş görüşmeleri, randevuya geç kaldığımız için sevgiliden yenilen tripler, patrondan yenilen fırçalar…
Neden geç kalır insan? Hiç düşündünüz mü “geç kalma” nın da bir psikolojisi olur mu diye?
Uzmanlar kronik geç kalma vakasını psikolojik ve biyolojik olarak ikiye ayırıyor. Kronik geç kalmalar psikolojik kökenli olabildiği gibi yoğunlaşmama, dikkatini toplayamama gibi biyolojik kökenli geç kalmalar da çok yaygın.
Alışkanlık olarak;
Bu tarzdaki kişileri çevrenizde rahatlıkla görebilirsiniz. Ne kadar uğraşsalar, bir saat öncesinden hazırlanmaya başlasalar bile yine de geç kalmayı başarırlar. Çünkü geç kalmak artık bu kişilerde kişiliğin bir parçası olmuştur. Bu tarzdaki kişiler çok uğraşsalar da, birçok kez kendilerince kesin kararlar almış olsalar da dahi bu alışkanlıklarından bir türlü kurtulamazlar. Bu kişilere geç kaldığı için kızmazsınız çünkü zaten geç kalacağını bilirsiniz ve zaten siz de beklentilerinizi buna göre oluşturursunuz.
Titizlik nedeniyle;
Geç kalmak hep alışkanlık sebebiyle olmaz. Bazıları geç kalır çünkü titiz ve ayrıntıcı kimselerdir. Verilen bir görevi daha güzel yapmak adına geç kalırlar. Ya da randevulara geç kalırlar çünkü süslenmeleri ve kendilerine çeki düzen vermeleri epey zamanlarını alır. Her türlü ayrıntıya önem verdiklerinden evden çıkmaları, bir işi bitirmeleri zaman alır. Onlar işin kalitesini arttırmak, daha iyi bir iş çıkarmak için geç kalmaktadırlar. Bu kişilere geç kaldıkları için kızmaya çalışırsanız hata yaparsınız.
Umursamazlık nedeniyle;
Bazı kimseler de vardır ki erken gelmek gibi bir dertleri yoktur. Erken gitmek ya da erken gelmek onlara göre gereksizdir. Bu kişilerin bilinçaltında “erken gidip de ne olacak, boş yere beklemeye lüzum yok”, “herkes geç geliyor” gibi düşünceler yatar. Neden geç kaldıklarını sorduğunuzda “hiç gelmese miydim?” cevabıyla karşılaşabilirsiniz. Bu kişilere karşı uygulanacak en iyi yöntem onlar gibi geç kalmaktır. Hatta onlardan daha da geç gelerek beklemenin ne denli sıkıcı olduğunu onlara da tattırmak işe yarayabilir.
Bir de hiç geç kalmayanlar!
İki farklı kişilik sahibi kimseler geç kalmazlar: Bunlardan ilki yüksek sorumluluk sahibi kimselerdir. Onlar için bir işi zamanında yapmak, başkalarına ve onların hakkına saygıdır. Bu kişiler geç kaldıkları her bir dakikayı karşıdaki kişinin hakkına tecavüz ve ona saygısızlık olarak yorumlarlar.
İkici grup geç kalmayan kimseler ise biraz mükemmeliyetçi biraz da takıntılı kimselerdir. Bu kişiler için kurallar vardır ve insanlar bu kurallara uymalıdır. Her işin zamanında ve vaktinde yapılması onlar için çok ama çok önemlidir. Geç gelen araba, zamanında kalkmayan uçak, lokantada geciken sipariş gibi durumlar bu kişiler üzerinde yoğun stres oluşturur. Saati geldi ve o iş yapılmadıysa içleri içlerini kemirir ve yerlerinde rahat duramazlar. Bu tarz kişiler başkalarının yaptıkları işi beğenmezler. Bu nedenle her işi kendileri yapmak isterler.
NEDEN SÜREKLİ GEÇ KALIYORUM?
Her zaman her yere geç kalıyorum. Asla dakik olamıyorum.
Ne kadar çaba gösterirsem göstereyim, yol ne kadar açık olursa olsun, evden ne kadar erken çıkarsam çıkayım sonuçta hep geç kalıyorum!
Sürekli geç kalmanın bilinçaltında yatan birçok nedeni vardır.
Kontrol sahibi olduğunuzu hissetmeye ihtiyaç duyuyor olabilirsiniz. Başkalarını bekletmek kendinizi güçlü hissetmenizi sağlayabilir. Birilerini bekletmek onların size bağımlı olduklarını düşünmenizi sağlıyor olabilir.
Gitmeniz gereken yere zamanında ya da erken varmayı başkalarına uymak olarak algıladığınız için bunu küçük düşürücü bir şey sanıyor olabilirsiniz. Başka bir neden ise saygıdır. Buluşacağınız kişiye saygınız azsa onu bekletiyor olmanıza aldırış etmezsiniz.
Geç kalarak insanlara ne kadar önemli olduğunuz ve zamanınızın onlarınkinden daha değerli olduğu mesajını veriyor olabilirsiniz. Buluşacağınız kişiyi sevmediğiniz, kıskandığınız, kızgın ya da içerlemiş olmanız da geç kalmanıza neden olabilir.
Geç kalmanın yol açtığı fizyolojik sonuçlardan da hoşlanıyor olabilirsiniz. Zamana karşı yarışmanın yarattığı adrenalin de hoşunuza gidiyor olabilir!
DİKKAT! İŞE GEÇ KALMA SENDROMU, SİZİ İŞİNİZDEN EDEBİLİR!
Sabah oldu mu sıcacık yatağın içinden çıkmak istemiyor ve sürekli saatimizi erteleyerek işimize rutin olarak geç kalabiliyoruz.
Elinizde alarmını ertelemek için aldığınız telefonla uyuya mı kalıyorsunuz? Ya da gözünüzü açmadan önce ne giyeceğinizi, saçınızı nasıl yapacağınızı, her birine kaçar dakika ayıracağınızı düşünürken bir bakmışsınız, siz hala yataktayken otobüs mü kaçmış?
Birçoğumuz sabah alarm çaldığında erteleriz. Bu ertelemeler de 5 dakika, bir 5 dakika daha diyerek sürekli artar.
Günümüzde birçok çalışan, çalışma ve işbaşı saatleri konusuna esnek davranıyor. Fakat şunu da unutmamak gerekir ki geç kalmanın dozu kaçırılırsa işten kovulma gibi tatsız bir olayla karşılaşılabiliriz. Saat erteleme alışkanlığımız, her gün geç kalmamızla birlikte bir süre sonra işten çıkartılmamıza bile sebep olabilir!
Yapılan araştırmalara göre çalışanların yüzde 16’sı haftada en az bir gün, yüzde 27’si ise ayda en az bir kere işe geç kaldıklarını söylüyor.
En sık rastlanan bahane trafik
Çalışanlara göre trafik, uyuyakalmak ve kötü hava koşulları işe geç kalma konusundaki en büyük üç etken olarak sıralanıyor.
Bunlar dışında öne sürülen bahaneler arasında toplu taşıma araçlarındaki gecikmeler, evde beslenilen hayvanlar, eşler, televizyon izlemek ve internet kullanımı yer alıyor.
Bazı çalışanlar geç kaldığında direkt doğruyu söylerken bazıları da yalan söylemeyi daha uygun buluyor.
HER YERE GEÇ KALMA ALIŞKANLIĞINIZ VARSA…
Bir yere gitmeden önce “şu işimi de bitirip çıkayım” diyorsanız sürekli geç kalırsınız. Yetiştirmek zorunda olduğunuz bir mail varsa buluşmaya gittiğinizde müsaade isteyip yapın.
Tam evden çıkacakken bulunamayan anahtarlar, telefonlar, gözlükler…Evde size ait bir bölmeniz olsun. Anahtarları, cüzdanı, gözlüğünüzü, ofise giriş kartınızı, kulaklığınızı içine koyun. Böylece her sabah arama derdinden kurtulursunuz.
Geceleri geç yatma alışkanlığınız varsa eğer gece ışıklarınızı biraz daha erken kapatın. Uykusuzluk çektiğinizde hem sağlığınız etkilenir hem de sabah kalkmakta zorlanırsınız.
Zaman teknoloji çağı. Bizim ona hükmettiğimiz kadar o da bize hükmediyor. Bilgisayardan hiç bir farkı olmayan akıllı telefonlardaki oyunlar, programlar, sosyal paylaşım siteleri yatağımıza kadar girebiliyor. Haliyle gözünüzün etkilendiği o mavi ışıktan dolayı uykuya dalışınız ve uyanışınız kaliteli olmuyor.
Alarm çaldığında ertelemeyin! Çünkü biliyoruz ki o 5 dakikalar hiç bitmiyor.
Kalktığınızda hazırlanmak için harcadığınız vakti en aza indirmek için kıyafetlerinizi, takılarınızı, makyaj malzemelerinizi akşamdan hazırlayın.
Duşunuzu akşam alın. Böylece sabah duş alıp almama konusundaki kararsızlıktan da kurtulmuş olursunuz.
Zamanı etkili kullanmanın yolu planlama ve organize olmaktan geçer. Yapılacaklar listesi hazırlayın. Gün içinde enerjik ve verimli olduğunuz saatleri daha etkili kullanın, hiç bir şeye fazladan vakit harcamayın.
İşlerinizi ertelemeyin ve mükemmeliyetçi olmaya çalışmayın!
HABER REVİZYON DERGİSİ NİSAN 2015