Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım Özel Röportajı

Haber Revizyon Dergisi İmtiyaz Sahibi R. Aytekin TÜRKER, T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali YILDIRIM ile yapılan çalışmalar ve düzenlemeler hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.

Haber Revizyon: Diğer ülkelerle kıyasladığınızda ulaşım hizmetlerinin gelişmişlik standartları açısından ülkemizin güçlü ve gelişime açık yanları sizce neler?

Binali YILDIRIM: Ulaşım sektörü, ülkelerin ekonomik gelişmişlik düzeylerinin belirlenmesinde önemli göstergelerden birisidir çünkü bir ülkenin hem kendi sınırları içinde hem de dünya ülkeleri ile bağlantısını sağlayan en önemli hizmet sektörü “ulaşım”dır. Üretim merkezleri ile tüketim merkezleri arasında ticaretin gelişmesini sağlar. Ancak sadece ekonomik açıdan değil, ortak kültür, bölgesel iş bölümü ile ülkelerin bütünlüğü ve savunması açısından da büyük önem taşır.

Ülkemizin en güçlü yanı coğrafi konumudur. Ülkemiz toprakları, üç kıtanın (Avrupa, Asya ve Afrika) birleştiği noktada yer alır ve bu kıtalar arasında doğal bir köprüdür. Zaten bu konumundan dolayı Türkiye, geçmişten günümüze kadar önemli yolların kesiştiği yer olma özelliği kazanmıştır.

Bu özelliği nedeniyle Türkiye bugün de Avrupa, Kafkasya, Orta Asya, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’yu birleştiren kara yolu, demir yolu, deniz yolu ve hava yolu ile enerji taşımacılığında merkez konumundadır. Ancak bugüne kadar bu konumdan gerçek anlamda istifade ettiğimiz söylenemez. Çünkü 10 yıl öncesine kadar ulaşım altyapımız çok zayıftı.

Bakın ülkemizin yüksek ve engebeli bir topografyaya sahip olması, kara yolu ve demir yolu yapım maliyetlerinin yüksek olmasına; yolların akarsu vadileri, çöküntü alanları, plato yüzeyleri veya su bölümü hatlarını takip etmesine neden olmuştur. Anadolu’nun yüksek, engebeli, dağlık morfolojisi kara yolu ve demir yolu ulaşımını zorlaştıran doğal coğrafi faktörlerdir.

Bu nedenle kara ve demir yollarımız genel olarak dağ sıralarının uzanışına uygun bir coğrafi dağılış gösterir. Dağların doğu-batı doğrultusunda birbirine paralel olarak uzanması, güney-kuzey yönlü yolların yapılmasını güçleştirmiştir. Yollarımız genelde dağların uzanış yönü olan doğu-batı yönünde gelişmiştir.

Ancak son on yılda bu kolaycılık anlayışından sıyrılıp her türlü zorluğu göğüsleyerek ülkemizin ulaşım altyapısını yeniden inşa etmeye başladık. Çünkü Türkiye’nin az önce bahsettiğim konumundan tam anlamıyla faydalanması için ulaştırma yatırımlarına çok ihtiyacı var.

Bizde bu nedenle son on yılda ulaşım modlarının tümünde dünya ile entegrasyonu güçlendiren birçok sistem ve projeyi hayata geçirdik. Bunu yaparken de kara, demir, hava ve deniz yollarımızın en elverişli şekilde kullanımını öngörmekte ve denge politikası gütmekteyiz.

Modern ve gelişmiş ulaşım sistemleriyle ekonomik ve sosyal fırsatlar oluşturarak ticareti ve ekonomik büyümeyi sağlamak amacıyla başlatılan bölünmüş yol çalışmaları kapsamında 2003 yılından günümüze toplam 16.250 km’nin üzerinde bölünmüş yol yapılmıştır. 2003 yılı öncesinde 6.101 km olan bölünmüş yol uzunluğumuz bugün 22.350 km’nin üstüne çıkmıştır. 65.434 kilometrelik yol ağımızın üçte biri bölünmüş yoldur.
2003 yılından itibaren demiryoluna yapılan yatırımlarla birlikte 2003–2012 döneminde 1.086 km. yeni demiryolu yapılmış olup ve şu anda 3.434 km demiryolunun yapımı devam etmektedir. Ankara-Eskişehir, Ankara-Konya ve Eskişehir-Konya Yüksek Hızlı Tren seferlerine başlanması ile birlikte Türkiye bu teknolojiyi kullanan ülkeler arasında Avrupa’da 6. dünyada 8. ülke olmuştur ve Ankara-Sivas, Ankara-İstanbul, Ankara-Bursa ve Ankara-İzmir gibi daha birçok yeni hatta YHT çalışmaları devam etmektedir.

2003 yılında başlatılan Bölgesel Havacılık Politikası kapsamında, havacılığımızın özel sektör işletmelerine açılmasıyla birlikte oluşan rekabet ortamı sayesinde sivil havacılığımız çok hızlı bir büyüme sürecine girmiştir. Havayolu sektöründe başlattığımız serbestleşme, Bölgesel Havacılık Projesi ve çapraz uçuşların sağlanması ile toplam yolcu sayısında 3 katın üzerinde bir artış sağlanmıştır. İç hatlarda uçulan nokta sayısı 2 kat artmış 50’ye ulaşmıştır. Bu yılın sonuna kadar Şırnak ve Bingöl Havalimanlarının da açılmasıyla bu sayı 52’ye çıkacaktır. Türkiye hava sahası havayolu ağları ile sarılmıştır. Bugün yurt dışında 200 üstünde noktaya uçuyoruz ve nokta sayısı itibariyle dünyada ilk 10 ülkenin içindeyiz.

Türkiye’yi denizcilik faaliyetlerinde de lider ülke pozisyonuna yükseltmek için gerekli altyapı çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir. Üç kıtaya hizmet edecek dev limanlar kuruyoruz.

İnanıyorum ki Türkiye ulaşım altyapısını geliştirerek Avrupa, Kafkasya, Orta Asya, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’ya yapılacak tüm yolcu, mal, hizmet sevkiyatlarında ulaşım üssü olma konumunu güçlendirecektir. Ulusal ve uluslararası her türlü ulaşım koridorunda ulaşımın kesintisiz sürmesi için çalışmalarımız hızla devam edecektir.

Haber Revizyon: İstanbul’un 3. Havalimanı tamamlandığında ülkemize ne gibi katkıları olacak?

Binali YILDIRIM: Bildiğiniz gibi ihalesini 3 Mayıs tarihinde gerçekleştirdiğimiz Yeni Havalimanı Projesinde de 25 yıllık kira bedeli olarak 22 milyar 152 milyon EURO+ KDV gibi çok önemli bir rakam ortaya çıktı. Bu bedel bile projenin ne kadar önemli ve büyük olduğunu gözler önüne seriyor. Ayrıca proje çerçevesinde firmalar 10 milyar doların üzerinde de yatırım yapacak. İnşaat dönemi süresince yılda ortalama 80 bin kişiye iş imkanı sağlanmış olacak. Havalimanının hizmete girmesiyle birlikte ise yıllık ortalama 120 bin kişiye istihdam imkanı sağlanacak. 2003 yılında havacılıktaki istihdamın sadece 50 bin civarında olduğunu, 2012 sonu itibariyle bu rakamın 165 bine çıktığını düşünürsek, bu rakamın ne kadar yüksek olduğunu anlayabiliriz.

Zaten Moody’s tarafından Türkiye’nin yatırım notunun artırılmasında bu proje en önemi unsurlardan biri oldu. Yani daha şimdiden Türkiye’ye olumlu katkılar sağlamaya başladı.

Bakın, ülkemizde özellikle son on yıl içerisinde yaşanan ekonomik gelişmeler ve sivil havacılık sektörümüzün bugün geldiği nokta artık İstanbul’da yeni bir havalimanı gerektiğinin sinyallerini vermeye başlamıştır. Yıllık yolcu trafiği 45 milyonu geçti. Artan trafik ve havalimanının genişletilememesi; uçuş trafiğinde aşırı yoğunluk yaratmaya başladı. Kapasite sıkışıklığı nedeniyle havalimanından kalkışta ve havalimanına inişte sıra beklemek zorunda kalan her uçak, hem gelir kaybına hem de hizmet kalitesi kaybına yol açmakta.

İstanbul, Türkiye’nin ekonomik açıdan en önemli kentidir. Türkiye menşeli ve küresel ekonomiye entegre olmuş kuruluşların çoğunun merkezi İstanbul’da olduğu gibi, gayri safi katma değer anlamında en çok katkı da bu şehirden yapılmaktadır.

İşte bu yüzden İstanbul’un ekonomik ve sosyal gelişimini sürdürebilmesi için ulaşım altyapısı çok büyük önem taşımaktadır. Havayolu taşımacılığı anlamında gerekli altyapının sağlanması açısından da İstanbul Yeni Havalimanı’nın yapılması büyük önem arz etmektedir.

Bu proje tekil bir proje olmayıp, planlanan 3. köprü, yüksek hızlı tren ve karayolu bağlantıları gibi diğer projelerle beraber, İstanbul’un ulaşım altyapısının topyekün geliştirilmesi amaçlanmaktadır.

İstanbul’un, 3.000 km yarıçaplı alan içinde; Avrupa, Asya ve Afrika’daki birçok önemli ülkeye orta gövdeli uçaklarla direkt uçuş yapmaya elverişli bir coğrafi konum avantajı vardır. Bu bakımdan İstanbul doğal bir “hub” konumundadır.

Ancak; İstanbul’un bu potansiyelini bir avantaja çevirebilmesi için havalimanlarında kapasite darboğazlarının olmadığı bir altyapıya gereksinimi vardır. Bu altyapı sağlandığı takdirde, İstanbul dünyanın en önemli transfer noktalarından biri haline gelecektir. Böylelikle havalimanına olan talep, destek hizmetlerinin gelişmesini de beraberinde getirerek İstanbul’u bir havacılık kenti haline getirebilecektir.

Türkiye’de en çok istihdam sağlanan, hizmetler sektörünün en gelişmiş olduğu bu kentte yapılacak yeni ve kapasite sorunu olmayan bir havalimanının, yaratacağı katalitik etkilerle, ulaşım sektörü ile bağlantısı olan tüm sektörler olumlu etkilenecektir.

Yeni havalimanı alt-üst yapı, ulaşımı, yolcu ve yük kapasitesi ile birlikte dünyadaki en modern ve büyük havaalanlarından biri olacaktır. İstanbul’u uluslararası havacılık piyasasındaki rolünü ileriye taşıyacak ve Türkiye’yi Ortadoğu, Avrupa ve Kuzey Afrika için bölgesel merkez haline getirecektir.

Sonuç olarak İstanbul’da yapılacak yeni bir havalimanı küresel anlamda Türkiye’nin rekabet gücünü olumlu yönde etkileyeceği gibi Türkiye ekonomisi için de yüksek katkılar sağlayacaktır.

Haber Revizyon: 3 tarafı denizlerle kaplı olan ülkemizde deniz ulaşımını geliştirmek için neler yapılıyor?

Binali YILDIRIM: Okyanusların kıtaları birbirinden ayırdığı dünyamızda ülkeler arasındaki ticaretin, bir defada en çok yükün, en güvenli şekilde ve en ucuza taşındığı denizyoluyla gerçekleştirildiği bilinen bir gerçektir.

Bunun bilinciyle Türkiye’yi denizcilik faaliyetlerinde lider ülke pozisyonuna yükseltmek için gerekli altyapı çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir.

2004 yılında başlatılan ÖTV’siz yakıt uygulaması ile kabotaj taşımacılığının canlandırılmasını sağlayarak bugüne kadar toplamda 3 milyar 100 milyon TL’nin üzerinde ÖTV tahsil edilmeyerek sektöre önemli bir destek verdik.

Uygulama sonucunda, 2003 yılına göre kabotaj taşımacılığında elleçlenen yük miktarında yüzde 52, taşınan yolcu sayısında yüzde 57 ve taşınan araç sayısında yüzde 67 artış oldu. Bu sayede, kabotaj taşımacılığı canlandırılırken, karayolu ağırlıklı yurt içi taşımacılığın bir kısmının denizyoluna kaydırılmasını sağladık.

Bu gelişmeler, ülkemizin dışarıya açılan kapısı olan limanlarımızda yük ve konteyner elleçlemelerinin artmasını sağlamış, 2003 yılına göre limanlarımızdaki toplam yük elleçlemesinde yüzde 91, konteyner elleçlemesinde yüzde 162 artış gerçekleşmiştir.

Biraz önce de bahsettiğim gibi dış ticaretimizdeki tarihi yükselmeye paralel olarak limanlarımızın da bu gelişmeye cevap verebilmesi amacıyla bir yandan yeni limanlar devreye sokarken diğer yandan, mevcut limanların yenilenmesine hız verdik. Bu bağlamda da Türkiye’nin etrafını çeviren Karadeniz, Ege ve Akdeniz’e dev limanlar inşa edeceğiz.

Ege’de Avrupa’nın en büyük 10 limanından biri olacak Kuzey Ege Limanı’nı İzmir Çandarlı’ya kuruyoruz. 15 Mayıs 2011 yılında temelini atılan projenin altyapı inşaatını neredeyse tamamlamak üzereyiz.

Karadeniz’de, Boğazlarımız da artan gemi trafiği nedeniyle karşı karşıya kalınan tehdidi azaltacak Filyos Limanı’nı kuracağız.

Akdeniz’de ise Mersin Konteyner limanı TINA Türkiye çalışması çerçevesinde öncelikli proje olarak kabul edilmiştir. Bu liman, Doğu Akdeniz, Orta Asya ve Orta Doğu’ya yönelik gelecekteki talebi karşılamak üzere, elverişli konumu nedeniyle konteyner aktarma merkezi olarak kullanılacak.

Ayrıca ana limanlarımızın demiryolu ağına bağlanma çalışmalarına da başladık. Son on yılda gerçekleşen tüm bu gelişmelere baktığımızda ve devam eden projelerimiz göz önüne alındığında Türkiye’nin dünya denizciliğinin doğal iskelesi haline gelmesi beklenen bir gelişmedir.
Haber Revizyon: Kanal İstanbul ile ilgili gelişmeler ve beraberinde geleceğini ifade ettiğiniz yaşam alanları ve ticari alanlarla ilgili planlarınız hakkında bilgi verir misiniz?

Benim için Kanal İstanbul Projesi gibi bir projede yaşam alanları ve ticari alanların önemi ikinci sırada geliyor. Elbette deprem riskinin yüksek olmasına rağmen çarpık kentleşmenin ve güvensiz yapıların yoğun olduğu İstanbul için çok önemli bir adım olacak ama bu durum Kanal İstanbul Projesinin asıl amacı değil.

Bu proje hem boğazlardan geçiş yapan insanların ve gemilerin güvenliği hem de ticaretin gelişmesi açısından çok önemli.
Kanal İstanbul, Boğazdan geçen gemi trafiğini azaltacağından trafik güvenliğini arttıracak ve olası felaket risklerini azaltmış olacak. İstanbul Boğazı’nda geçmiş yıllarda meydana gelen Independenta ve Nassia kazaları hala akıllarımızda.

Bakın İstanbul boğazı değişken ve ters akıntı bulunması nedeniyle çok riskli bir geçiş yolu ama bizim yapacağımız yapay boğazda böyle doğal riskler olmayacak. Böylece boğazdan geçen gemiler için hem güvenli bir geçiş zemini sağlanacak hem de zamandan tasarruf edilecek. Çünkü kanal olumsuz hava şartlarından etkilenmeyecek ve geçişi kullanacak gemiler açısından hiç bir sıkıntı olmayacak.
Bu hem Türkiye hem de bölge ülkeleri için ticari açıdan çok önemli bir kazanım olacak. Özellikle Karadeniz’e kıyısı olan ve onlarla ticaret yapan ülkeler ile Rusya Federasyon’u için çok elzem bir proje.

Haber Revizyon: İstanbul’da 3. Köprü ile ilgili çalışmaların durumuyla ilgili bilgi verir misiniz?

Binali YILDIRIM: Türkiye’nin Avrupa’ya yönelik kara taşımasının nerdeyse tamamı İstanbul üzerinden yapılmakta.Türkiye nüfusunun yaklaşık %20’si bu bölgede yaşıyor. Gayri Safi Milli Hâsıla’nın %35’i bu bölgede üretiliyor.

Nüfus 12 yılda % 37 artmış. 14 milyon insana dayanmış.

Yine, Türkiye’deki motorlu taşıt sayısının %20’si bu bölgeye kayıtlı.10 yıl önce 2 Milyon olan araç sayısı ise şu anda 3,1 milyona ulaştı.10 yılda artış oranı % 50’nin üzerinde.

Yani araç sahipliği oranındaki artış nüfus artış oranının çok üzerinde.

Şu anda İstanbul kent içi ulaşımının % 87’sinin karayolu ile sağlandığını düşünürsek refah göstergesi olarak kabul edilen araç sahipliğindeki artış eğilimi mevcut durumda sürdürülemez bir hal almakta. Kent içine girmemesi gereken ağır taşıtlar İstanbul trafiğini her geçen gün daha da çekilmez hale getirmekte.

Ancak şimdiden mevcut iki boğaz köprüsü; kapasitesinin 2 kat üzerinde trafiğe maruz kalmakta. 250 bin olan Köprülerin araç geçiş kapasitesi bazı günlerde 600 Bini buluyor.

Birinci köprünün 1973 yılında, ikinci köprünün ise 1988 yılında hizmete girdiğini de dikkate alırsak; köprülerin zorunlu bakım ihtiyaçları İstanbul trafiğini daha da zor hale getirmekte. Bununla beraber şimdiden yoğun saatlerde ortalama 1 dakikalık mesafeyi araçlar 45 dakikada kat edebiliyorlar. Bu gecikme, daha fazla yakıt daha fazla zaman kaybı, daha fazla iş gücü kaybı ve daha fazla çevre kirliği demek. Şu anda yaşanan trafik sıkışıklığı nedeniyle yıllık işgücü kaybı ve akaryakıt maliyeti 3 Milyar TL’yi buluyor. Emisyon salınımından ve gürültü kirliliğinden kaynaklanan maliyeti bu hesaba dâhil etmiyorum bile.

3. köprünün ne kadar gerekli ve önemli olduğu ortada sanıyorum.

Bildiğiniz gibi İstanbul’un 560. Fetih Yıl dönümü olan 29 Mayıs günü Başbakanımızın da katıldığı bir törenle temelini attık. 4,5 milyar dolar maliyeti ile Avrupa’nın dahi gıptayla baktığı 3. Köprümüzü 2,5 yıl içerisinde hizmete almaya planlıyoruz.

2 hat raylı geçiş sistemi ve 8 şerit araç yolu bulunan 3. Köprü, 59 metre tabliye genişliği olan dünyanın ilk köprüsü olacak. 1.408 metrelik ana açıklığıyla üzerinde raylı sistem olan dünyanın en uzun, 320 metreyi aşan yüksekliğiyle de dünyanın en yüksek kulesine sahip asma köprüsü olacak. İstanbul’un yeni silueti 3. Köprü ile şekillenecek.

3. köprünün hizmete girmesi ile şu anda günlük 8 saatlik ulaşım kısıtlaması bulunan yük taşıtlarının kısıtlaması kaldırılacak; İthalat ve ihracatımızdaki zaman maliyeti de düşecek. Şehir içi trafiğinin 3. Köprü’ye yönlendirilmesiyle birlikte gaz salınımı da düşecek. Yani 3. Köprü İstanbul’un hem tıkanmış damarlarını, hem de akciğerlerini açacak. Az önce belirttiğim üzere şu anda yaşanan trafik sıkışıklığı nedeniyle yıllık işgücü kaybı ve akaryakıt maliyeti olan 3 Milyar TL’de insanımızın cebinde kalacak.


Haber Revizyon: When compared to other countries, what are the strengths and weaknesses of our country in terms of development level standards of transportation services?

 

Binali YILDIRIM: Transportation sector is one of the indicators of the development level of countries because it is the most significant service industry which provides a country’s both domestic and international connections. It provides commercial development between the production and consumption centres. However, it is also very important not only in economical terms but also in terms of having a common culture, regional division of labor along with the unity and defence of countries.

The key strength of our country is its geographical location. The lands of our country is located at the point where three continents (Europe, Asia and Africa) meet  and it is a natural bridge between these continents. Therefore, due to its location, Turkey has gained to be a point of intersection for important roads from past to present.

And today, due to this characteristics of it, Turkey is the center for  However, we cannot say that we have efficiently benefited from this location because our transport infrastructure was very poor until 10 years ago.

Look, the fact that our country has a high altitude and a rough topography caused high costs of road and railway construction and lead roads up to follow stream beds, depressions, plateau surfaces and watersheds. The high, rough, mountainous morphology of Anatolia are the natural geographical factors making transport difficult via main roads and railways.

Therefore, our main roads and railways show a geographical distribution in which they generally run along with the mountain chains. The mountains’ running paralel along from the east to the west made it difficult to costruct roads from south to North. Our roads are generally developed at the east-west direction.

However, we got out from the mentality that takes matters away and faced all kinds of difficulty and started to construct our country’s transport infrastructure because in order to benefit fully from its location that I have just mentioned, it needs investments on transport a lot.

Therefore we have implemented  many systems and projects that empowers all modes of  transport integrating with the world in the last decade. While doing this, we anticipate the most efficient way of using road, rail and seaways and follow a balance policy.

In order to achieve trade and economic growth by creating economical and social opportunities with modern and advanced transport systems, within the construction of divided highways, we have built over 16.250 km divided highways since 2003. The length of divided highways which was 6.101  km before 2003 increased over 22.350 km today. One third of our 65.434 km – long road web is consisting of divided highways.

With the investments made on railways since 2003, 1.086 km of railways habe veen built and currently, construction of 3.434 km of railways are continueing. After the beginning of Ankara-Eskişehir, Ankara-Konya and Eskişehir-Konya Fast Train services, Turkey comes the 6th in Europe and 8th in the world among the countries who use this technology and many other lines of Fast Trains such as Ankara-Sivas, Ankara-İstanbul, Ankara-Bursa ve Ankara-İzmir are still under construction.

Within the Regional Aviation Policy started in 2003, through the competitive environment after the allowence of private enterprizes in our aviation led our civil aviation into a fast growth period. With the liberalization that we have started in the aviation sector, the Regional Aviation Project and the provision of cross flights, the total number of passengers trippled.

The destinations of domestic flights have doubled and reached up to 50. Until the end of this year, with the opening of Şırnak and Bingöl Airports, this number will increase to 52. Turkey’s airspace is surrounded by airline webs. Today, we fly to more than 200 destinations and in terms of these numbers of destinations we are among the first 10 countries in the world.

Infrastructure studies required to advance Turkey to become the leader country in maritime operations are running at full speed. We are building gigantic harbors that will serve for three continents.

I believe that Turkey will improve its transport infrastructure and strengthen its position as the base for transport for the delivery of all passengers, goods and services to Eurpoe, Caucasia and the Middle East. Our efforts to ensure the uninterrupted flow of transport in all the national and international transport corridors will continue fast.

Haber Revizyon: What will be the contributions of the 3rd airport in İstanbul to our country when it is completed?

Binali YILDIRIM: As you know, the New Airport Project of which we held the bid on May 3rd, a huge amount of money such as 22 billion and 152 million EUROS+VAT as the price of rent for 25 years have come out. Even this amount displays how important and huge this project is. In addition, firms will also make investments over 10 billion Dollars within the frame of the project. During the construction period, employment oppportunities for approximately 80 thousand people will be provided in a year. With the opening of the airport, employment opportunities for approximately 120 thousand people in a year will be given. If we consider that the employment in aviation was only around 50 thousand in 2003 and this number has increased to 165 thousand at the end of 2012,  w emay understand how high this number is.

Also this project was one of the most important reasons for Moody’s to increase Turkey’s investment grade. You see it has already begun to bring positive contributions to Turkey.

Look, economic improvements that took place in our country in the last decade and the current situation of our civil aviation sector have been showing signals that İstanbul requires a new airport. Annual passenger traffic has exceeded over 45 million. The increasing traffic and the impossibility of the expansion of the airport has caused excessive density in the flight traffic. Each planet hat has to wait in line during take-off or landing due to the congestion of capacity leads to a loss of both income and service quality.

Economy-wise, İstanbul is the most important city of Turkey. Besides the fact that the headquarters of Turkish origin institutions who have intergrated into global economy are all in İstanbul, the biggest contribution in terms of gross added value is also made from this city.

Therefore, for Istanbul to sustain economic and social development, the transport infrastructure is of high importance. In terms of providing the required infrastructure for airline transport, construction of the New İstanbul Airport is also of high importance.

Not only is this project a single one but also will it serve for the total development of İstanbul’s transport infrastructure besides other projects such as the planned 3rd bridge, the fast speed train and road transits.

Within a 3.000 km radius of a wide area, İstanbul has a very advantageous geographical location to run direct flights with midsize planes to many important destinations in Europe, Asia and Africa. In this sense, İstanbul serves as a natural hub.

However, in order to turn this potential into an advantage, an infrastructure without capacity crisis at its airports is required. If this infrastructure is built, İstanbul will be one of the most significant transit points of the world. Therefore, the demand for airports will bring the improvement of support services along and will be able to make İstanbul a city of aviation.

Building an new airport without any capacity problems in the city of the highest employment rate and the most sophisticated service industry will have positive contributions to other sectors related with the transport sector with the catalytic effects it will create.

With its infrastructure and bodywork, transport and its passenger and load capacity, the new airport will be one of the most modern and outsized airports in the world. It will help İstanbul to proceed its role in the international aviation market and make Turkey a regional center for the Middle East, Europe and North Africa.

Consequently, as well as having a globally positive effect on Turkey’s competitiveness, a new airport in İstanbul will bring high contributions to Turkey’s economy.

Haber Revizyon: What are being made to improve the sea transport in our country where we are surrounded with water from 3 directions?

Binali YILDIRIM: It is a well-known fact that in our world where oceans separate continents, trade between countries and the transportation of the highest amount of load most safely and cheaply at once is achieved via sea transport.

With this consciousness, in order to advance Turkey as the leading country in maritime operations, studies for the required infrastructure are held at full speed.

By the implementation of “no excise tax”, we have managed to enliven the sea trade transportation and provided a considerable amount of support to the sector by not collecting an excise tax of over 3 billion 100 million TL so far.

When compared to 2003, the implementation resulted with a 52% increase in the handling of load via sea transport, a 57% increase in the total number of transported passengers and a 67% increase in the vehicles transported.

These advancements have increased the handling of load and containers at the harbors of our country which act as our doors to the world and there has been a  91% increase in the total amount of load handling,

As I have just mentioned, we have accelerated the renewal of the existing ports while we activate new ports for the purpose of making our ports fulfill this improvement in parallel with the historical advancement in our foreign trade. In this context, we will build huge ports in Black Sea, Aegean and Mediterranean which surround Turkey.

We will build North Aegean Port which will be one of the biggest 10 ports of Europe in the Aegean, in İzmir Çandarlı. We are on the verge of completing the infrastructure construction of the project the foundation of which was laid on 15 May 2011.

And we will build Filyos Port in Black Sea, which will decrease the risk which is faced due to the increased ship traffic in our Straits.

In the Mediterranean, Mersin Container port has been accepted as the priority project within the   framework of TINA Turkey work. This port will be used as a container transfer center due to its convenient location, in order to meet the future demand for East Mediterranean, Central Asia and Middle East.

Besides, we have begun the work for connecting the main ports to railway network. When we consider all these developments realized in the last ten years and the ongoing projects, it is an expected development that Turkey become the natural pier of world maritime.

Haber Revizyon: Can you give us information about the developments related to Canal Istanbul and your plans about the living spaces and commercial spaces you mentioned to be brought with it?

The importance of living spaces and commercial spaces in a project like Canal Istanbul Project is ranked number two for me. Of course, it will be an important step for Istanbul where there are intensive unplanned urbanization and many insecure structures despite the high risk of earthquake, however, this is not the main objective of Canal Istanbul Project.

This project is very important both for the security of the people and ships passing through the straits and the development of trade.

As Canal Istanbul will reduce the ship traffic passing through the Strait, it will increase the ship security and thus reduce the possible disaster risks. We still remember Independenta and Nassia accidents which occurred in Istanbul Strait in the past years.

Istanbul Strait is a very risky passageway as there is unstable and counter current, however, there will not be such natural risks in the artificial strait we will build. Thus, a secure passageway will be provided for the ships passing through the strait and time will be saved. Because, the canal will not be affected by the bad weather conditions and there will not be any problems for the ships using the passage. This will be a very important commercial gain both for Turkey and the region countries. It is a very essential project especially for the countries having border to Black Sea and doing trade with them and Russian Federation.

Haber Revizyon: Can you give us information about the status of the work related to 3rd Bridge in Istanbul?

Binali YILDIRIM: Almost all road transportation of Turkey to Europe is performed through Istanbul. Approximately 20% of Turkey’s population lives in this region. 35% of Gross National Product is produced in this region.

The population has increased 37% in 12 years. And it is almost 14 million.

Also, 20% of motor vehicles in Turkey are registered in this region. The number of vehicles which was 2 million 10 years ago has now reached to 3,1 million. The increase rate is above 50% in 10 years.

It means the increase in vehicle ownership rate is far above the population increase rate.

If we take into consideration that 87% of Istanbul urban transportation is provided by road, the increase trend in vehicle ownership, which is accepted as an indication of welfare, is currently becoming an unsustainable situation. Heavy vehicles which should not enter the city make Istanbul traffic more and more unbearable every day.

However, current two strait bridges are subject to traffic 2 times above its capacity. Vehicle passage capacity of the bridges which is 250 thousand reaches to 600 thousand on some days.

When we consider that first bridge came into use in 1973, and second bridge came into use in 1988; indispensable maintenance needs of the bridges make Istanbul traffic harder. Besides, the vehicles can pass 1-minute distance already in 45 minutes in peak hours. This delay means more loss of fuel, time, workforce and more environment pollution. Annual loss of workforce and fuel cost reaches to 3 Billion TL due to current traffic jam density. I do not include the cost caused by emission and noise pollution in this calculation.

I think it is clear how 3rd bridge is necessary and important.

As you know, we laid the foundation on 29 May, which was 560th anniversary of Istanbul’s conquest, with the participation of our Primer Minister. We plan to put 3rd bridge into service within 2,5 years which even Europe admires with its cost of 4,5 billion dollar.

3rd bridge having 2 lines of rail system and 8 lanes for vehicles will be the first bridge of the world having 59 meter bridge floor width. It will be the longest suspension bridge of the world having rail system on it with its main span of 1.408 meter  and having the highest tower of the world with its height above 320 meter. New silhouette of Istanbul will be shaped with 3rd Bridge.

After 3rd bridge is put into service, the limitation of the freight carriers which currently have limitation of daily 8 hours of transportation will be abolished; and the cost of time in our import and export will be reduced. And gas emission will also be reduced when the local traffic is directed to 3rd Bridge. In other words, 3rd bridge will both unblock the veins and lungs of Istanbul. As I have just mentioned, 3 billion TL which is the annual loss of workforce and fuel cost due to current traffic jam density will be saved.

haberrevizyon binali yıldırım 1 haberrevizyon binali yıldırım 2 haberrevizyon binali yıldırım 3 haberrevizyon binali yıldırım 4 haberrevizyon binali yıldırım 5 haberrevizyon binali yıldırım 6 haberrevizyon binali yıldırım 7 haberrevizyon binali yıldırım 8 haberrevizyon binali yıldırım 9 haberrevizyon binali yıldırım 10

HABER REVİZYON DERGİSİ EKİM 2013

 

 

 

Bir cevap yazın