Vicdan Mı, Haber Mi?

Haberciliğin deneyimli isimlerinden FOX TV Haber Editörü Erol Candabakoğlu, Haber Revizyon’un sorularını yanıtladı.

 

Habere ulaşmak, mesleği habercilik olmayanlar için oldukça kolay. Hele günümüzde, akıllı telefon ekranlarından, telefonlardan, tabletlerden, TV’den, radyodan veya gazeteden haberleri okumak, izlemek veya dinlemek daha da kolay.

Pekiyi, mesleği televizyonda birkaç dakikada izlediğiniz, radyoda bir veya iki cümleyle özetlenen, gazetelerde de fotoğraf ve detaylarıyla önünüze gelen bu haberleri, hayatlarını riske atarak ve tüm görünür-görünmez engelleri aşarak önünüze getirmek olanların işi ne kadar kolay?

Haber Revizyon: Gazeteci olarak gittiğiniz savaş bölgesinden evinize döndüğünüzde neler hissediyorsunuz?

Erol Candabakoğlu: Aklım orada kalıyor… “Bir süre daha kalsam daha neler yapabilirdim?” diye düşünüyorum. Ruhsal durumum haliyle etkileniyor çünkü sürekli çatışmalar var. Patlama sesleriyle irkiliyorsunuz ve haber yaparken “acaba gelecek bir mermiden veya bir şarapnel parçasından nasıl korunurum?” diye düşünüyorsunuz. Çoğu zaman yemek yemeyi, hatta su içmeyi bile unutuyorsunuz.

Tabii böyle bir ortamdan eve dönmek mutluluk verici. En azından evinizde güvende olduğunuzu hissediyorsunuz. Ailenize kavuşuyorsunuz. Birçok kez kabusla uyandığım olmuştur. Rüyada çatışmanın arasında kaldığımı, yaralandığımı falan görüyordum…

2 kez İstanbul’a döndükten sonra psikologa mı gitsem düşündüğüm oldu. Biri Hakkari dönüşünde, biri de Mısır’da kaçırıldıktan sonra. Aslında benim eve döndükten sonra neler hissettiğim değil, her gün korku içinde olan ailemin neler hissettiği daha önemli.

Haber Revizyon: Bugüne kadar birçok olayın içinde gerilimli anlar yaşadınız. Peki, hiç vicdan ve mesleğiniz arasında bir durumda kaldınız mı?

Erol Candabakoğlu: Vicdanı duygusal anlamda soruyorsanız, evet birçok kez oldu. Yaralı insanlar görüyorsunuz. Normalde yardım etmek gerekir. Ancak orada bulunma amacınız haber yapmak. O insan can çekişirken biz en iyi görüntüyü çekme, en iyi röportajı yapma gayreti içinde oluyoruz. Elbette yardım ettiklerimiz de oldu ama öncelikli olarak yapacağınız haberi düşünüyorsunuz. Vicdanımın çok sızladığı, çok üzüldüğüm birçok olay oldu tabi. Bunlardan biri, Reyhanlı saldırısı oldu. Reyhanlı’ya birçok kez gittim. Orada yaşayan birçok insanla yakın dost olmuştuk. Patlamadan sonra gittiğimde, yemek yediğim restoranın, ilaç aldığım eczanenin, taksi durağının ve birçok yerin yerle bir olduğunu görmek beni çok sarstı.

Burada tanıştığım insanlardan bazılarının hayatını kaybettiğini, bazılarının da yaralandığını öğrendiğimde gerçekten çok üzülmüştüm.
Bir başka örneği de Suriye’den vereyim… Suriye’ye birkaç kez gittim. Tanıştığım Özgür Suriye Ordusu askeri Muhammed, benimle yemeğini paylaşmıştı. Çatışma bölgesinde güvenliğimiz için çok uğraşmıştı. Bir süre sonra tekrar gittiğimde, çatışmada hayatını kaybettiğini öğrendim, çok yakın bir arkadaşımı kaybetmiş gibi üzüldüm.

Haber Revizyon: Suriye’de Mart 2011’den bu yana süregelen olaylarda toplam 17 gazeteci hayatını kaybetti. Gazetecilerin can güvenliği için sizce nasıl bir önlem alınmalı?

Erol Candabakoğlu: Savaş ortamında önlem almak çoğu zaman işe yaramayabilir. Ben gittiğimde yanıma çelik yelek, miğfer ve gaz maskesi alırım. Ama bunlar bazen yeterli olmuyor. Örneğin; Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinin hemen karşısında Suriye’ye bağlı Ras-ul Ayn ilçesinde şiddetli çatışmalar yaşandı. İnsanlar sokağa çıkmaya korkuyordu.

Tam anons çekerken, yaklaşık yarım metre yakınımdan bir mermi geçti. Jetlerin bıraktığı bombalar patladıktan sonra şarapnel parçaları yakınımıza kadar düştü. Bunların isabet etmesi halinde korkunç sonuçlar yaşanabilir. Birçok kez çatışmaların tam ortasında kaldım. Taraflar birbirine kurşun sıkarken hem gizlenip hem işimi yapmaya çalıştım.

Ayrıca dikkat edilmesi gereken bir nokta da şu: Böyle ortamlarda durumu ranta dönüştürmeye çalışan çeteler türüyor. Size yardımcı olacaklarını söylüyorlar ama değerli eşyalarınızı alıyor sonra öldürüyorlar.

Haber Revizyon: Savaş bölgesinde gazeteci olmak kişinin aile hayatini nasıl etkiler?

Erol Candabakoğlu: Daha önce de söylediğim gibi, bizden çok ailelerimiz etkileniyor. Akılları hep sizde… Gittiğimiz yerden telefonla arayıp, konuşarak rahatlatmaya çalışıyoruz ama bu da yeterli olmuyor tabii. Ta ki evinize dönene kadar. Sizi sağ salim görünce onlar da rahatlıyor…

Haber Revizyon: Mısır’da isyanlar başladığında Kahire’den ilk canlı yayını yapan sizdiniz ve çekim yaptığınız sırada bir çete tarafından kaçırıldınız. Bu süreçte neler yaşadınız?

Erol Candabakoğlu: Çok şiddet gördüm… Türk olduğumu söyledim, “Müslüman’ım” dedim,” gazeteciyim” dedim, dinletemedim. İlk başta kaçıranların hangi taraftan olduğunu bilmiyordum.

Israrla “Hüsnü Mübarek yanlısı mısın, karşıtı mısın?” diye soruyorlardı.

“Ben Türk’üm, Mübarek beni ilgilendirmiyor” cevabım onları tatmin etmiyordu ve dövmeye devam ediyorlardı. Türk Büyükelçiliği’nde görevli komandolarla Mısır Ordusu askerlerinin ortak operasyonuyla kurtarıldıktan sonra hayatta kaldığıma uzun süre inanamadım çünkü kurtarılmadan önce, “artık her şey bitti, buraya kadarmış” diyordum kendi kendime.

Bu olayda beni kurtaran gazeteci dayanışmasıydı. Anadolu Ajansı Kahire Temsilcisi Kemal Firik’i arayıp ondan yardım istemiştim. O da, olayı “flaş haber” olarak Türkiye’ye geçti. Haberin yayılmasıyla birlikte kurtarılma süreci de hızlandı tabii.

Haber Revizyon: 11 Mayıs 2013’te Hatay – Reyhanlı’da yaşanan patlamalarda birçok insan hayatını kaybetti. Suriye’deki iç savaş Türkiye’ye de sıçradı. Bir gazeteci olarak bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Erol Candabakoğlu: Sınırdaki askeri birliklerin bazılarında “Hudut Namustur” yazısını görebilirsiniz. Ancak Suriye ile olan yaklaşık 920 kilometrelik sınırımız şu anda delik deşik. Tel örgülerin altından, üstünden her iki tarafa girip çıkan yüzlerce, binlerce insan olmuştur bu güne kadar.

Reyhanlı patlamasının hemen ertesi günü, yine Reyhanlı’da Suriye’den gelen kadın, çocuk, yaşlı kalabalık bir gurup tel örgülerin altından Türkiye tarafına geçtiler. Bunları aynı gün haber yaptık ve buna dikkat çekmeye çalıştık Gaziantep merkezinde ve Reyhanlı’da yaşanan patlamalar, bana göre bu ihmallerin sonucudur.

Bu örneği şunun için verdim. Yani patlayıcılar, silahlar kolaylıkla bu şekilde de Türkiye’ye sokulabilir. Gelen Suriyeli mültecilerin kontrolü mutlaka sağlanmalı. Gelenler kim, gerçekten mağdur olan Suriyeliler mi? Çadır ve konteynır kentler kuruldu. Buralarda kalmalılar, dışarı çıkmalarına izin verilmemeli.

——————————————————————————————————————————————————————————

CONSCIOUS OR NEWS?

Fox TV News Editor, Erol Candabakoğlu, an experienced name of journalism answered Haber Revizyon’s questions.
Reaching news is quite easy for those who are not journalists. And today, reading, watching or listening to the news on the screens of smart phones, tablets, TV, radio or newspapers is much easier.

Well, how easy is the job of those who sometimes risk their lives and overcome many seen or unseen obstacles to bring those news which you watch for a few minutes on TV, summarized in a couple of sentences on the radio or published with photos and in detail on the papers?

Haber Revizyon: What do you feel when you return home from a war zone that you had gone as a journalist?

Erol Candabakoğlu: I am wrapped up in there… I think what I could do if I stayed a little longer. My psychology is naturally affected because there are clashes. You get startled with the noise of explosions and while you are shooting the news, you think “How can I avoid a bullet or a shrapnel piece that will come?” Most of the time, you forget to eat and even to drink water.

Of course returning home from such an atmosphere is a bit of fresh air. At least you feel safe at home. You rejoin your family. There are many times that I woke up with a nightmare. I used to dream that I was stuck in between clashes and got injured.

There were two times that I considered consulting a psychologist. One of them was when I returned from Hakkari and the other was after I had been abducted in Egypt.

Actually not what I feel after I come back home but what my family who are in a blue funk everyday feel matters more.

Haber Revizyon: You have been through many stressful moments so far. Well, have you ever been in a tight situation where you were in between your conscious and your job?

Erol Candabakoğlu: If it is emotional conscious that you are asking, yes, that happened many times. You see injured people. Normally you should help. However, the reason you are there is to make news. While that person is struggling to survive, we are usually in an effort to shoot the best scene or make the best interview. Of course there are those that we helped but first of all you think about the news you will make. There is one occasion that I felt remorseful and terribly sorry about. One of them is the Reyhanlı attack. I have been to Reyhanlı many times. We had made good friends with many people who live there. When I went there after the explosion, seeing that the restaurant that I ate at, the pharmacy I bought medicine, the taxi station and many other places were blown up devastated me.

I was deplored to learn that some of the people had lost their lives and some others had been injured.

Let me also give another example from Syria.. I have been to Syria a few times. Mohammed, a soldier of the Free Syrian Army had shared his food. He really did his best to keep us safe at the region where the clashes took place. When I went there after a while, I learned that he had lost his life during a clash and I felt sad as if I had lost a close friend of mine. Of course, there have been many incidents that bothered our conscious but it takes too long to talk about each one of them.

Haber Revizyon: During the ongoing conflicts in Syria since March 2011, 17 journalists in total have died so far. What kind of a precaution should be taken for the safety of journalists?

Erol Candabakoğlu: Taking precautions in the event of war may mostly not work. When I go there, I usually take a steel vest, a helmet and a gas mask. But sometimes these are not enough. For example; there were heavy clash of arms in Ras-ul Ayn of Syria which stands just across Ceylanpınar of Şanlıurfa.

People were afraid to go out to the streets. While I was just making an announcement, a bullet half a meter away flew by. The after bombs that jets had released exploded, shrapnel pieces fell down very close to us. There may be horrible results in case they hit. I’ve been stuck in between clashes for many times. While both parties were shooting at each other, I both tried to hide and do my job.

Haber Revizyon: How does being a journalist at the war zone affect his/her family life?

Erol Candabakoğlu: As I have said before, they are affected more than we are. They keep worrying about you. We try to call and help them relieve but this is also not sufficient. Until you are safely back home. They also feel relieved when they see you safe and sound.

Also, another thing to be careful with is this: In such cases, gangs who try to change the situation into an annuity breed. They say they will help you but then they seize your valuable stuff and then kill.

Haber Revizyon: When riots began in Egypt, ou were the first one to broadcast live and while you were shooting the news, you were abducted by a gang. What did you go through during this process?

Erol Candabakoğlu: I was heavily tortured… I said ‘I am a Muslim and a journalist’ but could not make them listen. At the very beginning, I did not know which side they were on. They were insistently asking whether I was a supporter of Hosni Mobarak or against him.

They were not satisfied with my replies saying “I am a Turk and I am not interested in Mobarak” and they kept on beating. After being saved by the joint operation of the rangers of the Turkish Embassy and the soldiers of the Egyptian Army, I was unable to believe that I had survived because just before I was rescued, I was telling myself that everything was over and I was done.

In this event, what saved me was a journalist solidarity. I had called Kemal Firik, the Anatolian Agency Cairo Correspondent. He then sent the news as “breaking news” to Turkey. Of course the rescue process geared up with the spread of the news.

Haber Revizyon: Many people died at the bombings in Reyhanlı of Hatay on May 11, 2013. The civil war in Syria spread to Turkey, too. How do you approach this situation as a journalist?

Erol Candabakoğlu: You can see the note saying “Border is Honor” at some of the military units at the border. However, our almost 920- kilometer border is riddled now. Until today, there have been thousands of people who trespassed to and from Syria from under or over the barbed wires.

The day after the Reyhanlı explosion, again in Reyhanlı, a crowded group consisting of women, children and the elderly trespassed from under the wires. We made the news on the same day and tried to raise concerns over this.

The reason I gave this is that explosives, weapons can easily be smuggled in through the same way. Taking control of Syrian refugees must be achieved. Who are those that come? Are they really Syrian victims? Tent and container villages have been set up. They must stay here and must not be allowed to get out. I think the explosions which happened at the city center of Gaziantep and Reyhanlı are an outcome of this negligence.

haber revizyon temmuz 2013 erol candabak 1 haber revizyon temmuz 2013 erol candabak 2 haber revizyon temmuz 2013 erol candabak 3 haber revizyon temmuz 2013 erol candabak 4

HABER REVİZYON DERGİSİ TEMMUZ 2013

Bir cevap yazın