Western filmlerinde en sevdiğim sahnelerden birisidir. Kasabanın bankasına giren haydutlar silahlarını doğrultur ve bağırır “eller yukarı!.. Bu bir soygundur.” Herkes korkuyla ellerini havaya kaldırır. Sonrasında filmin içinde heyecanla sürüklenmeye başlarsınız.
Filmlerde yaşadığımız bu korkuyla karışık heyecan sevgili devlet memurlarımız tarafından bizim için gerçek hayata kadar indirildi. Artık her köşe başında kanunu silah gibi kullanan bir memur karşımıza çıkıp eller yukarı demekte. Aslında kanunlar ve kurallar toplum içindeki karşılıklı ilişkileri daha adaletli bir şekilde düzenlenmesi için yapılır.
Ama bizde vatandaşın cebinde bulunan paraları biraz daha fazla alabilmek için kullanılmakta. En basitinden bir örnek vereyim size.
Son günlerde gazetelere bir göz attıysanız evlere gündelikçi olarak giden temizlikçiler ya da hasta bakımı, bahçıvanlık gibi çeşitli işlerde çalışan kişilerin sigortalanması ile ilgili bir sürü haber okumuşsunuzdur.
Bu haberlerde yapılan denetimlerde sigortasız çalıştırılan temizlikçi ve benzeri kişiler yüzünden bunları çalıştıran kişilere binlerce lira ceza kesildiği söyleniyor.
Buraya kadar bir problem yok. Emekçinin iş güvenliği ve benzeri haklarının olmasının sonuna kadar arkasındayım.
Bir işçi çocuğu olarak bunun önemini elbette biliyorum. Ama kanunda yer alan adaletli davranma ruhunun, kanunu yazan ve düzenleyen kişiler tarafından uygulamaya tam olarak aktarılamadığı düşüncesindeyim. Yukarıda bahsettiğimiz konuda birçok yazı okumuşsunuzdur. O yazılarda yer alan bir örnek üzerinden gidelim. Evinize on beş günde bir yani ayda iki defa temizlikçi geliyor. Eşinizin üzerindeki yükü biraz olsun azaltmak istiyorsunuz.
Temizlik bitince çalışanın ücretini verip parlamış olan evinizdeki temizliğin güzel kokusunu içinize çekip televizyon seyretmek istiyorsunuz ancak bu rahatlığın keyfini o kadar kolay süremiyorsunuz. Çünkü her an kapıdan bir SGK müfettişi gelip evinizde sigortasız işçi çalıştırdığınıza dair tespit ya da ihbar evrakı ile canınızı epey sıkacak cezalar yazabilir.
Buna maruz kalmamak için bir takım prosedürlere katlanmanız gerekmekte. Öncelikli olarak evinizde böyle bir kişiyi çalıştıracağınıza dair bildirge vermeniz gerekir, yani işyeri açılış bildirgesi. Sigortadan e-bildirge şifresi alınır sonrasında temizlikçiniz ile kısmi çalışma süreli bir iş sözleşmesi yapıyorsunuz.
Her ay onun çalıştığı iki gün için bordro hazırlayacak ve bildirge vereceksiniz.
Gelmediği yirmi sekiz gün içinde eksik bildirim formu doldurup, SGK merkezine posta yolu ile göndermeniz gerekmektedir. Bu arada temizlikçimizin performansından hoşnut kalmadıysanız çıkışını bildirmeniz ve yeni gelecek temizlikçiye aynı işlemleri yapmanız gerekiyor. Şimdiden sıkıldınız değil mi?
Bu prosedür yığını işyerlerinde firmanın mali müşavirleri tarafından takip edilmekte ama evinizde siz takip etmek zorundasınız. Yukarıda kabaca anlattığım bildirimlerden birisini atladığınız zaman yada yanlışlık yaptığınız zaman yiyeceğiniz idari para cezaları size epey bir keyif verecektir. Bunlarla uğraşmayıp bir mali müşavire giderseniz sizden bununla alakalı bir ücret talep edecektir.
Bu iş için, mali müşavirlerin çok can attığını zannetmeyin. Sorumluluğunun büyüklüğü kadar bir ücret alamayacaktır sizden. Sizin yaşadığınız riskler onun için de vardır. Bir bildirimde hata yaparsa yada unutursa zaten bir yıllık verdiğiniz ücrete karşılık bir ceza ödeyecektir.
Dolayısıyla böyle bir iş yapıyorsa onun nezdinde iyi bir hatırınız var demektir. Bunu unutmayın.
Temizlikçi veya benzeri işler için çalışana ihtiyaç duyan kişiler sadece yalılarda, villalarda oturan zengin insanlar değildir.
Hatta böyle insanların bu konuda sorunu da yoktur. Onlara kesilecek cezaların pek etkisi yoktur zaten. Gündelik temizlikçiye veya hasta bakan birine ihtiyaç duyan kişilerin çoğunluğu yaşlı ya da karı koca çalışan kişilerdir. Bu bildirgelerin bazılarının internet üzerinden verildiğini düşünüldüğü zaman, yaşlı başlı insanların bilgisayarı açmakta bile zorluk çektiklerini unutmayalım. Bu kişilerin bu prosedürleri uygulaması çok zordur, profesyonel yardım aldıklarında ise maliyetleri yükselmektedir. Temizlikçiye aylık tam ücret verebilseler, ayda iki ya da üç gün çağırmazlardı.
Çeşitli demeçlerde bu durumun çözümlenmesi için birçok formül söyleniyor. Örneğin yurt dışında uygulanan bir çek modeli var. Çok pratik. Çalışana bankalardan temin ettiğiniz özel çekleri veriyorsunuz. Çalışan bu çeki tahsil için bankaya gittiği zaman kaynakta SGK kesintisi yapılarak basit bir şekilde hallediliyor. Böyle basit bir yöntem var iken işi zora koşmak neden. Halen böyle bir konu için yapacağız, edeceğiz, araştırıyoruz demek sonrasında denetim ve ihbarlara yangından mal kaçırırcasına koşturmak, bankaya girip “eller yukarı bu bir soygundur” demekten ne farkı var. Acaba SGK bütçesindeki delikleri birazda böyle yamayalım diye bunu yaptıklarını düşünmekten kendimi alamıyorum.
İnsanımız herhangi bir devlet mekanizmasına yerleştiği zaman devletin ve kanunların toplum hayatını kolaylaştırmak için olduğunu, kendisinin de o toplumun bir parçası olduğunu unutuyor maalesef. Kanun yapıcılar ve uygulayıcılar lütfen kanunların hazırlanması ve uygulanması sırasında toplumu ezen, usandıran uygulamalara imza atmayın.
Lütfen şunu hatırlayın ve her yerde uygulayın “kolaylaştırın, zorlaştırmayın
HABER REVİZYON DERGİSİ HAZİRAN 2014