Yüksel Güleç – Mr. Spock Beni Işınlayın Lütfen

Uzay Yolunun ilk bölümlerinde böyle seslenmişti Kaptan Kirk, Vulcanlı sivri kulaklı zeki yardımcısına. Sonraki bölümlerinde Scotty de söylemişti ama ben Mr. Spock’ ın yaptığı işe güvenirim. Ne de olsa Vulcanlı, dünyalı değil, onlar yaptıkları her işte mantık ararlar. Peki ne olmuştu bu emirden sonra? Garip bir ışıma ve bulundukları odadan silinip gitmişlerdi başka bir yere. Ne güzel bir makineydi öyle. Bir anda bir yerden yere götürüyordu bir kaç saniye içinde. Keşke bizde böyle makinelere sahip olsaydık diye düşünmüştüm o çocukluk günlerimde. Ne otobüs ne minibüs. Oh ne rahat. Şıp diye giderdik istediğimiz yere, aradaki zamanda bize kalırdı ne güzel.

Bilim kurgu filmlerinde olanlar hep orada kalacak sanmıştım. Ama yanılmışım. Teknoloji hayatımıza girdikçe bilim kurgu filmlerindeki her şeyin yavaş yavaş hayatımıza girmeye başladığını gördüm. Önüne geldiğimizde kendiliğinden açılan kapılar, cep telefonları, 3 boyutlu filmler ve benzerleri. Sanki yıllar öncesinde bunların hepsi biliniyordu ve biz teknoloji karşısında delirmeyelim diye önce dizilerde, filmlerde anlatılarak alıştırmaya çalıştılar. Maalesef böyle bir düşünce olma ihtimali olsa bile insanlık ya da en azından bizim ülkemizdeki insanlar teknolojiyi kullanırken her zamanki gibi işe yarar bir şekilde kullanmaktansa, ne kadar faydasız yönü var ise bunu kullanmayı tercih ettiler. Özellikle iletişim alanında işin suyunu çıkardık. Kaptan Kirk bir Türk olsaydı, uzayda Klingonlar ile savaşırken bir anda telefonuna gelen bankaların ucuz kredi tanıtımları ile dikkati dağılır ve esir düşerdi kesin olarak. Daha da kötüsü iletişim cihazı ile dolandırılabilirdi yüzlerce ışık yılı ötede iken.

İşte milletimizin teknolojiye bu kadar hızla dalmak istemesi elbette tüm kurumlara ve bunlar bünyesinde çalışan, yöneten herkese yayıldı. Daha önce ki yazılarımda bahsettiğim gibi daha tebliğ vesaire çıkmadan twitter hesaplarını kullanarak beyanlar yapmak, kurumsal bilgi işlem alt yapısı kaldırıp kaldırmayacağı bilinmeden tüm beyanları ve işlemleri internet ortamına aktarmak moda oldu.

Peki sebep ne? Gelişen teknoloji ile beraber zamana ayak uydurup işlemleri hızlandırmak. Yani “ Mr. Spock bizi ışınlayın lütfen” Bu doğru mu? Evet bir çok yönden doğru ama bazı şeyler var ki bunlarda teknolojik kolaylıkları kullanmaya her zaman varım ama hız yapılacak yer var, hız yapılmayacak yer var. Örneğin bir süre önce Türkiye Noterler Odası Başkanının beyanı vardı.

Bir günde şirket kurulacak. Işınla bizi sayın noter. Buna bir kaç yönden bakalım. Bir kere bir günde şirket kurulur lafı basın karşısında belki biraz yaptıklarını daha iyi göstermek için yada işlemin ne olduğunu ve sürecini tam olarak düşünmeden söylenmiş bir laftır. Şöyleki şirket kuruluşlarının bir kaç safhası vardır. Bunların tamamı bitmeden şirket faaliyet yapabilir duruma geçemez ve sizde şirketi kurmuş olamazsınız. Şu anki sistemde evrakı toplarsınız, ana sözleşme hazırlanır, noterde onaylanır. Ticaret tescil’ e götürüp şirketi tescil ettirirsiniz. Peki bitti mi hayır.

İlgili evrakın ticaret sicilden vergi dairesine gönderilmesi ve sonrasında dairenin yoklama memurluklarına yazı yazarak, bu memurların şirket merkezlerine gidip şirket hakkında tespit tutanağı tutmaları ve bundan sonra bu tutanağı mali sisteme kaydetmeleri ile şirket faaliyete geçebilir. Tüm bu süreç bitmeden şirket kurulmuş sayılmaz. Dolayısıyla bir günde şirket kurduracağız lafı eksik bir laftır.

Bu sürecin bize düşen kısmını biz daha da hızlandıracağız deyin, tamam.

Hadi diyelim ki ışınlama cihazını icat ettiler ve bir günde değil, evrakı içine koy bir saatte şirketi kurdun. Acaba buna ne kadar ihtiyaç var. Şöyle bir düşünün 6102 sayılı yeni Ticaret Ticaret kanunun getirdiği en önemli hususlardan bir tanesi bugüne kadar kurulmuş, ancak bir şekilde ticari yaşamda ancak bir şekilde ticari yaşamda tutunamamış bir çok şirketin hızlı bir şekilde sicilden silinmelerini ve tamamen kapanmalarını sağlayacaktı. Bu kanun sayesinde sicil kayıtlarında yer alan ama çoktan beri kapanmış, hiç bir işlevi kalmamış binlerce kaydı şirketleri tamamen yok edecektik. Ortakları da elleri böğründe olmadan rahat bir nefes alabileceklerdi.

Peki biz ne yapıyoruz!…

Bir günde şirket kuruyoruz… Yukarıda anlattığım gibi bir sürü insanımız ölçüp, biçmeden, olur mu, olmaz mı demeden şirket kurmaya koşsunlar. Ne olacak sonuçta; eskiden kalanları yok etmek için, kanun maddeleri çıkardığımız tabela şirketleri biraz daha çoğalsın. Bizim insanımız, etrafındakilerin gaz vermesi ile elindeki sermayeye bakmadan, işin fizibilitesini çıkarmadan daha verginin, sigortanın ne olduğunu bilmeden işe soyunan kişilerdir. Varını yoğunu kısa sürede kazanç elde edeceği düşüncesi ile işe yatırır sonra iş battığı zaman sağı solu suçlar. Kazanç elde etmek o kadar kolay olsa idi şirket kurmayı çok iyi bilen bir sürü muhasebeci var onlar muhasebe gibi zahmetli bir işi bırakır daha çok kazanç sağlayacakları başka işlere yönelirlerdi. İşte şirketleri hızlı kurmanın dezavantajı budur. Ayrıca kuruluşu bu kadar hızla yapıyorsak kapanış işlemlerini de aynı oranda hızlandırmamız ve “ucuzlatmamız” gerekir. (zaten kapatmaya giden adamın cebinde parası kalmamıştır. Daha ne alınmak isteniyor!)

Şirket kuracak kişilere kuruluşu hızlandırmaktansa, belli prosedürler ile işi biraz daha yavaşlatarak düşünme fırsatı vermek gerekir. Hatta şirket ortaklarını kuruluş öncesinde kim olursa olsun, finansman, yatırım yapma, şirket organizasyonları, vergi, sgk ve benzeri mevzuatlar hakkında bilgi verilecek eğitimlerden geçirip bir sertifika aldıktan sonra bu işlerin tescil edilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu şekilde olmaz ise geçmişte olduğu gibi bundan sonra da düşüncesizce bir sürü şirket kurulacak ve ticaret sicillerimiz yine hayalet şirketler ile dolup taşacaktır.

Lütfen bir işe atılmadan önce şapkamızı önümüze koyup bir düşünelim. Bizden ne alacak ne verecek. Bunun hesabını yaptıktan sonra harekete geçelim.

Unutmayın trafik sloganlarından birisinde “acele giden ecele gider” diyor. Ticari yaşamda belki ecele gitmiyoruz ama bu tip düşüncesizlikler ile cebimizden de çok şey kaybediyoruz.
028

029

HABER REVİZYON DERGİSİ AĞUSTOS 2013

Bir cevap yazın