OLMAK YA DA OLMAMAK KURUMSALLAŞMAK YA DA KURUMSALLAŞMAMAK İŞTE BÜTÜN MESELE BU
Herkesin bildiği gibi babası öldükten sonra annesiyle evlenen amcasının, aslında babasının katili olduğunu öğrenen Danimarka Prensi Hamlet, derin bir acı duymuştur. Acı çekmek ya da kendini öldürerek bu acıyı dindirmek arasında bocalayan Hamlet’in ikilemini, Shakespeare ünlü “Olmak ya da olmamak! İşte bütün mesele bu!” sözleriyle dile getirmiştir. Günümüz Türkiye’sinin iş dünyasına döndüğümüz zaman bu, karşımıza “kurumsallaşmak ya da kurumsallaşmamak” şeklinde çıkmaktadır.
Bu söz karşılaştığımız herkesin ağzında vardır. Ancak iş uygulamaya gelince durum içler acısı. Tabi burada gerçekten kurumsal bazı büyük firmaları bu konunun dışında tutuyorum ama bu tip firmalarda, hani kovboy filmlerindeki Kızılderililer der ya; “Bir elin on parmağını geçmemekte!…” Geri kalan büyük firmalar ise reklamlarda, binalarında yani görünüşlerinde kurumsal. İçine girdiğiniz zaman temel bir takım konular haricinde halen kuruldukları zamandaki küçük zihniyetlerini sürdürdüklerini görmektesiniz. Genel olarak hep günü kurtarmak üzerine hazırlanan günlük stratejiler barındırmaktadırlar. Kısa vadeli stratejilerin yanında, orta veya uzun vadeli stratejiler ya yapılmamakta ya da kabataslak hazırlanıp görüntüyü kurtarmak adına bir tarafa konmaktadır.
Sonuç gerek piyasa koşulları, gerekse bir takım kankaların itmesi ile gelen şanslar sayesinde bu şirketler muazzam bir büyüme gerçekleştirmektedirler. Sonrasında gelsin lüks arabalar, yatlar, katlar, patron biraz genç ve sosyal ise gece kulüpleri, genç, güzel kızlar, hızlı yaşam ve rüzgar tersten esince iskambil kağıtlarından yapılmış kuleler gibi devrilen yıkılan bir sürü şirket, hacizler, icralar, hayat içinde sergilenen acı bir komedi. İş sahipleri bir şekilde paçayı sıyırıyorlar ama ya çalışanlar ne yapsın? Hayatın sillesini bir kez daha yedikten sonra borç harç sıkıntı içinde arabesk bir hayata yelken açıyorlar.
Bu tip büyük şirketlere benim diyebileceğim bir şey yok. Olmadık şeylere para akıtan iş sahipleri, bir finansal sistem kurulması, iç ve dış denetim mekanizmalarının hazırlanması, şirket stratejilerinin hazırlanması için yapılacak işlerde para musluklarını bir anda kapatıp cimrilik yapmaya başlıyorlar. Zannediyorlar ki bu işler boş, gereksiz. Altın yumurtlayan tavuğun, yumurtlama dönemini beklemektense, kesip bir an önce zengin olalım mantığı bunlara sebebiyet veriyor. Bu türde patronlara bir tek şey söylenebilir. Zihniyetinizi değiştirin, kendinizi değiştirin, “her şeyi ben biliyorum” demeyin.
Benim asıl ilgilendiğim kişiler KOBİ’ler.
Ortalama bütçeler ile piyasada hem tutunmaya çalışıp hem de küreselleşen dünya ekonomisinde ardı ardına piyasalara gelip zorlu bir rekabete dalan kobi işletmeleri. Goliat’ın karşısında elinde sapanı ve çakıl taşı ile saldıran Davut gibi mücadele etmekte ancak pek azı onun gibi savaşı zafer ile kazanmakta, yani işletmelerinin devamını sağlamaktadırlar. Bunun sebebi kurumsallaşma konusunda yaşadıkları sıkıntılardan kaynaklanmaktadır. Pek çok işletme sahibi işlerini kurarken bu yönde yapacakları çalışmaları lüks zannederler; “hele bir dur biraz para kazanalım, sonra onu da hallederiz” derler. Aslında burada hata başlar… Kuruluşta atmadıkları küçük adımlar sonra çok daha yüksek bir tutarda ceplerinden çıkacaktır.
Aslında işverenlerin yapacakları şeyler basittir. Öncelikle tek başlarına her işin altından kalkabileceklerini zanetmemeleri lazım. Çocukluğumda seyrettiğim bir çizgi film vardı. Aslında bu çizgi filmlere şöyle bir bakarsak bize çok önemli şeyler anlatmakta. İşte o filmlerden birisi de belki sizin de seyretmiş olduğunuz Voltran”dır. Beş tane robot aslan ve beş pilot… Ayrı ayrı güçleri var ancak asıl güçleri daha büyük ve kötü düşmanlara karşı birleşip meydana getirdikleri dev robot ile elde ediyorlar ve her olaydan zaferle çıkıyorlardı.
VOLTRAN’ı nereden bulacağız?
İşte işletme sahiplerimiz, lütfen bunu şöyle bir düşünelim. “Nerden bulacağız beş robot aslanı?” demeyin. Bizim iş hayatındaki aslanlarımız yöneticilerimiz, müşavirlerimiz, danışmanlarımız… Onların fikirlerine işlere girişmeden başvuralım. Bu kişiler ile sık sık bir araya gelerek organizasyon yapılarımızı, operasyonlarımızın nasıl gideceğini baştan konuşmamız lazım. İyi bir yönetici elemanlarınızı, işletmenizi ve paranızı sizden daha çok düşünürerek çalışır.
Yardımcı aslanlarınızdan birisi de mali müşavirlerinizdir. En çok hatalar onların seçiminde yapılır. İşi yaptırmak için müşavirin kariyerine, bilgisine, bakış açısına değil de verdiği ücret teklifine bakarız çoğunlukla. Hatta uyanık bazı dostlarımız aklımızı çeler. “Ağabey bırak bizim mahallede benim tanıdığım bir müşavir arkadaş var bu işi elli lira daha ucuza yapar” der ve ona yönlendirir. İşin mahiyetine, hacmine bakmadan alan meslektaşlar da bir gün sizi üzebilir. Bu gibi işleri yaptırırken yukarıda bahsettiğim gibi önce verdiği teklifi değil, bilgisini becerisini, referanslarını kontrol etmemiz gerekir.
Güldüren Maliye İmparatorluğu
Hazır kurumsallık konusunu tartışırken bir de Maliye imparatorluğunun kurumsallığını (azıcık) konuşalım ve şikayetçi olduğumuz bir konuyu da yeri gelmişken söyleyelim. Maliyenin yapmış olduğu çalışmaları hiçbir zaman yadsıyamayız ancak bazı yaptıkları da bizi hem güldürüyor hem de kızdırıyor. Teknolojinin gelişmesini faydalı bir şekilde kullandığını görüyoruz. Ancak beyanname dönemlerinde sürenin uzatılacağını son dakikada Sayın Bakanımız Mehmet Şimşek’in ya da gelir idaresinin Twitter hesaplarından duyurulması çok komik oluyor.
Gelir idaresinin web sayfasında hiç bir şey yayınlanmazken gelen tweetler işe ne kadar ciddiyet gösterildiğini bize anlatıyor. Bir de Bakanımızın tweetlerini yazanların “söyledim erteleniyor” cinsinden yazmaları, kuruma gerçekten yukarıda yazdığım gibi imparatorlukmuş görünümünü vermektedir. Bir de ardı ardına gelen beyannamelerin verilmesinde gecikme yaşanacağını görmemek için çok saf olmak lazım. Bu uzatmaları 10 gün öncesinden bildirmeleri ya da başka formüller bulmaları gerekmektedir.
Koskoca kurumsal teşkilatız diye öğünen Mali idare hala şirketinizin adresini değiştirdiğinizde iki vergi dairesi arasında dosyanızdaki bilgilere otomatik olarak ulaşamadıkları için tüm ticaret sicil gazeteleri ve benzeri evrakı yeniden istemektedir. Kurum kelimesini kullanmadan önce dönüp bir aynaya baksınlar ve bu işi yapan tüm meslektaşlarımızdan fikir alsınlar lütfen. Onların göremediklerini biz onlara gösteririz elbet.
HABER REVİZYON DERGİSİ HAZİRAN 2013