Yüksel Güleç – Yalancı Dolma

Bir mart sabahı geç kalma telaşı içinde Taksim metrosunun basamaklarından hızla tırmandım. O sabah meslek ve meslektaşlarım için önemli gündü.

 

Dünya Muhasebeciler Günü”. O sabah bizim günümüzdü. Taşıdığımız angaryaları, çektiğimiz sıkıntıları, isteklerimizi anlatabilmek istiyorduk. En azından bunları birileri ile paylaşmaktı arzumuz. O gün bizim günümüzdü. Taksim anıtının önünde bulutlu serin havadan mı yoksa sıkıntılı geçen günlerden mi bilinmez, bir avuç insandık. Elimizde dertlerimizi anlatan pankartlar, bazılarımızda düdükler vardı. Tünele doğru yürürdük her sene. Meslek odası yöneticilerimizle beraber toplanma saatini bekledik.

Çocuklar gibi şendik.Anıtın önünde beraber resim çektiriyorduk. Bu neşeli hava bizim hakkımızdı, bizim günümüzdü o gün. Biraz sonra emniyet güçleri arkadaşlarımızdaki düdüklerin toplanmasını istedi. Bir şey demedik, haklı olabilirlerdi, bu kadar okumuş, eğitimli adamlar ellerinde düdük olacak iş mi bu? Olmaz. Kaldırdık. Sonra sıra elimizdeki küçük pankartlara geldi. Onları kaldırmamız istendi. Neden?

Bazılarının üzerlerinde “yolsuzlukların ilacı denetimden geçer” sloganı yüzünden. Biz kötü bir şey mi söylüyorduk?

Siyaset mi yapıyordu?. Hayır. Bu söylemin sebebi ülkemizde son üç yıldır esen 6102 sayılı Ticaret Kanununun etkisi idi. Bu kanun bizlere bağımsız denetçi olma yetkisi vermişti. Ancak bu hak bazı kişilere farklı kıstaslar dikkate alınarak uygulanıyor, bu yetkileri tüm meslektaşlar kolaylıkla alamıyorlar.

Kanunda bazı maddelerin yürürlüğü denetçi sayısının azlığından dolayı (ben böyle düşünmeyi tercih ettim) geciktiriliyordu.

Biz bu ve benzeri konulara dikkat çekmek istiyorduk. Biz mesleğimizde adalet istiyorduk, eşitlik istiyorduk, angarya istemiyorduk. O anda aklıma Oktay Rifat’ ın yemek sofrasında Yahya Kemal’ in aruz vezni ile yazılan şiirine karşı okuduğu “Yalancı Dolma” adlı şiir geldi;

“Şu zeytin yağlı dolma
Yemek değil rezalet
Rezalet rezalet.
HÜRRİYET MÜSAVAT ADALET”

Oktay RIFAT

Sonrasında Emniyet güçleri bir kez daha emir verdi. Basın bildirisinden sonra yürüyüş yok dağılacaktık hem de sessizce dağılacaktık. Oda başkanının konuşması sırasında bile siren sesleri ile taciz sürdü.

Bu sırada Oktay Rifat’ ın şiirine ilave olarak, şair Metin Eloğlu’nun “Çilingir Sofrası”isimli şiirini hatırladım;

“Bu zıkkımın yanında
Arnavut ciğeri ister, bir.
Çiroz salatası ister, iki.
Cacık ister, üç.
Adalet, müsavat, hürriyet demeye
Sadece yürek ister.”

Metin ELOĞLU

O gün bizim günümüzdü, Taksim meydanında bulunan bir avuç meslektaşımız yüreklerinden tüm Türkiye’ deki meslektaşları için adalet istedi, eşitlik istedi. Yarı kamu görevlisi olan meslektaşlarımız, yine kamu için çalışan memurlar tarafından haksız yere tacize uğradılar. Unutulmamalıdır ki günümüzde meslektaşlarımız devlet sektöründe hizmet veren bir çok memurun görevini üstlenmiştir. Devlete ve maliye teşkilatına,kendi elemanlarından bile daha fazla gelirin toplanmasına katkıda bulunmaktadırlar. Lütfen bu emeğe saygısızlık etmeyin. Keşke devletten bir kaç yetkili yanımızda olsa idi. Keşke Maliye Bakanı bizimle beraber Taksim Anıtına çelenk koysaydı. Meslektaşlarımızın sıcaklığını ve içtenliğini görürdü mutlaka.

Yukarıda bahsettiğim devlete katkı sağlayan sistemlerden bir tanesi İstanbul’ da yaşayan ve çalışan meslektaşların yaşamına girdi. 24 Şubat 2014 tarihinden itibaren Türkiye’ de bazı sicil memurluklarında uygulanan “Mersis” sistemine İstanbul’da dahil oldu. Artık şirket kuruluşları, İstanbul’ a nakil ve şube açılışlarında bu sistemin kullanılması zorunlu hale getirildi. Eskiden yazılan sözleşmeler doğrudan notere götürülerek tasdik edilirdi. Şimdi ise önce “Mersis” sistemine giriyorsunuz, sistemin size verdiği referans ile notere gidilip, noterin sistemden gördüğünü yazdırıp onaylatıyorsunuz. Sonrasında ticaret sicil işlemlerinin hepsi aynı şekilde yürüyor. Ne fark etti peki. Sistem üzerinden kurulmuş şirketlere daha hızlı ulaşım, bir takım bilgilerin çok hızlı güncellenmesi ve mevcut veri tabanlarının daha sağlıklı olması sağlanacak. Bu veri tabanlarının kayıt memurluğunu kim yapıyor? Muhasebeci, mali müşavirler. Aslında alt yapısı çok önceden hazırlanmış sistemin işlem akışında neyi kolaylaştırdığı muamma.

Aylardır kolaylık, modernleşme diye meslektaşlara anlatılırken sisteme kayıt ve sonrasındaki adımlamaların aynı olması ilginç. Hatta bazı durumlarda sistemden kayıt yapmak işi zorlaştırıyor. Ayrıca sisteme girdiğimiz ve onayladığımız sözleşmelerin neden tekrar notere gönderilmesi gerekiyor. Zaten ticaret sicile otomatik aktarılan sözleşmelerde ortağın ıslak imzasını görmek istiyorsanız e-imzayı kullanmayı mecbur tutun ya da evraka ilave ortaklardan imza beyannamesi isteyin. Bu konu incelendiğinde daha da kolay yollar bulunacaktır eminim.

Bürokrasinin bir canavara dönüşmesi veya dönüşmemesi biz insanların elinde, bazı sistemleri kurarken buna dikkat edelim.

 

Haber Revizyon Nisan 2014 yüksel güleç 1

Haber Revizyon Nisan 2014 yüksel güleç 2

HABER REVİZYON DERGİSİ NİSAN 2014

Bir cevap yazın